Rusya
Haberler Üzerinden Alınması Gereken Önlemler
Kürdistan Adı Altında Ortadoğu’da Kültür Emperyalizmi
Kürdistan Adı Altında Ortadoğu’da Kültür Emperyalizmi
–
Bölgede sınırları değiştirmek için çok uğraştılar. Sevr antlaşmasında ve daha öncesinde de yüzlerce kez denenen bu doğumuzda devlet kurma aşamalarının çok derin manaları var onlar için.
–
Bilale anlatır gibi anlatıyorum. Değerli halk iyice kulak kabartın sözlerime.
–
Yıl 1980 lerin başı. Irak Amerika’nın gazıyla İran’a saldırıp orayı ele geçireceğini düşünür. Fakat tek bir adım ileri atamaz. Savaş sonrası bir skandal patlak verir. Adı da Watergate’tir.
–
Watergate skandalını bilmeyenler vardır. İran – Irak savaşı sırasında Amerika’nın İran devrim ordusuna silah sattığı hakkında haberler çıkmıştır ortaya. Amerika hükumeti ise değişmiştir bu olay sonrasında.
–
Şimdi Irak’ta İŞİD yaratıldığında Sünniler hedef alındı ve bölge sünnilerden arındırılmış bölgeye dönüştürüldü. Ardından da PKK / PYD milisleri ile Haşdi Şabi milisleri ile örgütsel olarak, Esad ve Irak şii hükumeti ile Rus amerikan ortaklığında ele geçirildi.
–
Buradan sözlerimi söylerken Su ve Petrol Buzağıları ve Yahudi muhabbetleri dışında bunları da görerek devlet başındakilerin zararına zannettiği sözleri söyledim. Esad ile nasıl anlaşılırmış?
–
Hahayt üç dört hamle sonra ne olacağını bilse bunları düşünür müydü acaba. Düşman gördüğü ile birlikte yok edilmeye çalışıldığını binlerce kez bahsettim.
–
Esad’da ileride topun ucunda olacak, Erdoğan’da. İran’da yıkılıyor Türkiye’yi de düşünüyorlar. Hatta el altında planları da hazır. Ben burada olacakları gördüğüm için artık bazı şeyleri söylüyorum.
–
İran nasıl bir devlet onu inceleyelim.
–
Hint Avrupa kültürüne sahip bir ad altında ellerinde bol miktarda etnik ve kültürel desen bulunan bir devlet. Bu devletin Amerika ve Rusya tarafından bu kadar desteklenmesinin sebebi de bu kültürel egemenliği.
–
Arapları Hint-Avrupalılara kışkırtarak cezalandırdılar çok kez. Irak savaşı sonrası da Şiileri egemen güç yapma ve şii hilali kurma sebepleri de öyle Şiilerin dinlerinden dolayı değil. Hint Avrupa egemenliğinde bir ortadoğu kültürel değişimi operasyonu.
–
Diyeceksiniz şimdi neden İran’ı yıkmaya çalışıyorlar.
–
Yıkacaklar tabi. Alternatifi daha Avrupa kültürü ile haşır neşir olmuş ve müslümanlığı yozlaştırmayı ve özgürlük altında din propagandası yapabilecekleri bir hint avrupa devleti temellerini atıyorlar.
–
Irak özerk bölgesi?
Tamam
–
Suriye özerk bölgesi?
Tamam
–
Türkiye özerk bölgesi?
El altında ambargo belgeleri hazır bekliyor
–
İran özerk bölgesi?
Ambargo başladı iç kışkırtmalar tamam iç savaşa geçilecek yakında.
–
Adamlar azıklarını garantiye aldıkları için haliyle İran’ı da satacaklar.
–
Avrupalıların, Rusların ( Rusya ) ve Yahudilerin birleştiği tek nokta bu bölgede bir Kürdistan kurulması. Bunu kaç kere iki tarafın da yayınlanmış propaganda youtube videolarını göstererek anlatmaya çalıştım.
–
İran her zaman el altından desteklendi ve müslüman da olsa Hint Avrupalı kültürüne egemen kıldılar. Şimdi ise Hint Avrupalı egemenliğinde İsrail ve Avrupa’nın kuklası partilerin olduğu bir Kürdistan ile Ermenileşme (Hristiyanlaşma) ve Hint Avrupalılaştırma operasyonlarına devam edecekler.
–
Eğer bu senaryo olursa da Yahudiler ile Ermenilerin hükumet kavgasını o bölgede çok rahat görebileceksiniz ileride. Unutmayın yahudiler de avrupa kültürüne aşina oldukları için o toplumların dillerini de bildiklerinden kendi yaşam alanlarına rahat yer açacaklarını biliyorlar.
–
Esad ile ortak olmamız ve sünni arap, alevi/şii arap, şii türk fark etmeksizin neden yabancı devletleri aramızdan çıkarmaya çalışmamız gerektiği umarım anlaşılmıştır. Arap – Türk ortaklığı ve Sünni – Şii birleşmesi günden güne önem kazanıyor. Farsilerin çoğu batılılar ile işbirliği yaptığı veya propagandalarından çok etkilendikleri için onları yahudiden farklı görmüyorum. İyi ve emperyalist düşüncede olmayanlar müstesna.
–
Rusya ile iletişim kurarak, Amerika ile işbirliği yaparak onların ekmeğine yağ sürüyoruz. İran’a da güvenmesek de ortak noktalarda hareket etmek zorundayız. İleride burada Müslümanlar kazanırsa yine batılıların desteklemesi ile farsilerin güçlendirilmeye çalışacağını da kesin ve kesin olarak söyleyebilirim.
–
Müslümanlık davasını öyle çok loş ve boş şekilde algılayarak ve küçümseyerek beni çok yanlış yapıyorsunuz. Çok söylemek istediğim şey olsa da artık herkesi kendi özgürlük alanlarına bırakıyorum. Devletler kendi menfaatleri uğruna benim isteklerimi ve dengeleme mekanizmalarımı yok ediyorlarsa hepsi kendi yaptıkları ile çetin imtihanlara tutulacaklardır.
–
Sonuçta ben gönülden başlayarak bu işi yaptım ve bir ricamı da yine çok derin sebepleri ve karşılıklı faydaları sağladığı için yapılmıyorsa o iş yaştır. Seneler sonra tekrar okuyun bu yazımı. Çevreyi ne kadar net analiz ettiğimi o zaman daha iyi anlayacaksınız.
–
Bunu halklara uyarı olarak yazdım. Devletlerinizi de bırakın kendi aranızda dayanışmaya başlayın. Hiçbir devletin başındakilerinin menfaatlerinden başka şey düşündüğüne inanmıyorum. Çünkü deneme yanılma yöntemim yine olayı net gösterdi.
–
Bu süreç böyle gittiğinde dediğim gibi ya birleşmemiz lazım gerekecek yada ben de dahil iyi insanlar şimdiden başka ülkelere biletlerimizi hazırlayalım. Menfaatçilerin kendi cehennemlerinde baş başa bırakalım. Sistemler sadık vatandaşları olmayınca kendi kendini eritecek bitirecektir nede olsa.
–
Biz kendi yağımızda kavrulup müslümanlığımızı da gideceğimiz ülkemize hizmet etmeyi iyi biliriz. En azından halk bizi görünce belki sahte İŞİD gibi olayların verdiği pislik imajların ne kadar da geçersiz olduğunu anlarlar.
–
Barış pınarı operasyonunda niye Rusya ve Amerika ortak olarak o bölgede devriye operasyonları ile Türkiye’yi durdurmak ve Kürt bölgesini oluşturmayı düşünüyor anladınız mı ?
–
Suriye’de gerekirse anayasada sadece Sünni Arap ve Şii Arap özerk bölgeleri olacak şekilde bir oluşum oluşturulacak ama etnik yapıya girilmeyecek bir durum olması lazım. Etnik girerse aynı zamanda planın devamı olur. Gerekirse Müslüman devletler topluca ambargo yesin birbirlerini besleyerek hayatta kalabilirler. Ama birbirlerini yediklerinde hayatta kalamazlar. Halklar bilinçlenin ve buna göre birleşin.
Suriye Politikası – İttifak Müzayedesi
Suriye Politikası – İttifak Müzayedesi
–
İlk başta yazıyorum bu yazının bedeli ülkemizin kazandığı menfaatin parasal değerinin %10’u kadarını ülke olarak bana vermeleri olacaktır. Allah’ta vekildir bu konuda. Zarar vermeye çalışırsa bu devletler zaten bir şey istemiyorumdur. Böyle durumda kendi güvensizliklerini özellikle dış basında bahsedip neden bu yolu izlediğimiz anlatılmalıdır. He olursa beni stratejist olarak işe almaları da mantıklı olacaktır devletin.
–
Suriye devletinde Türkiye ile Amerika ve Rusya arasında çetin bir diplomasi üzerinden menfaat savaşı yürüyor. Türkiye karşılıklı Amerika ve benzeri gruplar ile hafiften hafiften restleşme yolunda olup Rusya yanlısı politika izlese de belirli sınırlarda durması gerekmektedir. Rusya bazı noktalarda gelecekte olabilecek bazı şartlarda güven vermeyen bir yol üzerindedir.
–
Ülkemizin yolunun tam bağımsız Türkiye yolu olması gerektiği unutulmamalıdır. Rusya tarafı ile ortaklık yapabiliriz, dirsek temasında bulunabiliriz ama asla uydusu olmamamız gerekiyor. Şu an uçak alımı vb. şeyler ile bağlarımızı güçlendirsek de ortak olmamız ile uydu olmamızın farklarını anlamamız gerekiyor.
–
Statükoyu koruyalım ve bekleyelim dediğimde onların karşılıklı hamlelerini görmek ve bize karşı yapacağı hamleleri görmek içindi. Sonra da Suriye’nin gözlem nokta civarlarını vurmaya devam etmesi ile yaptıkları şeylerde uyarı vermeye çalışmaları da güvensizlik oluşturacak etmenler oldu.
–
Tarafsız olmamızı neden istediğimi anlamayanlar için tekrar bir noktayı daha söylemek istiyorum. İttifaklarda güvensiz hareketleri olan ülkeler bulunmakta bize karşı. Bunlar halledilmedikçe ve bize güven verecek şartları bize vermedikçe biz bir ittifak için değil kendimiz için iş yapacağımızı göstermemiz gerekiyor.
–
Elbette iki taraf ile ticari antlaşmalar, silah ticareti ve benzeri şekilde ülkemiz/milletimiz/topraklarımız menfaatine antlaşmalar yapabiliriz. Yalnız bu antlaşmalar başka ülkeye daha çok kazandıracak şekilde olmaması gerektiğini de önceden bahsetmiştim.
–
Suriye aracılığıyla Esad güçleriyle kazık atmaya çalışan bir ittifak varsa o zaman biz de karşı tarafı tanırız derken siz bazı anlatmaya çalıştığımı anlamadınız sanırım. Ülkemiz karşı taraf ile de onlar ile de bu güvensiz ortamı engelleyecek pazarlık yapmalı demeye getirdim.
–
Bilmeyenler için söylüyorum güvenilmez ülkelere karşı şartlar sunarsın ki güvenceyi kaybettikleri şeylerin bedel olarak fazla olması yüzünden korumak zorunda kalırlar. Ülkemiz olarak Suriye’de hangi taraf için bizim ülkemiz ve Suriye üzerinde olan planları önemliyse bize isteklerimizi ve eğer karşıda olan da aynısı kabul ederse daha fazlasını vermek durumundadır.
–
Biz de diğer ülkeler ile müzayede oyunu oynayacağız kısacası tarafsız kalarak.
–
Açıkça söyleyeyim ben Suriye’nin tek parça olmasından tarafım. Fakat bazı durumlar vardır ki bu şartlarda üç parça Suriye teklifini de makul seviye olarak ortaya koyar. Bize o şartları sunacak kadar değerliyse o planları versinler o zaman. Karşılığında bir devleti dönemsel ortak, tek askeri teknoloji alıcısı olma gibi faydaları olacaktır.
–
Amerika kısmı için müzayede açılış bedeli şu olmalı:
1 – Membiç, ve SDF’nin sınırdan 35 km uzağına kadar tüm toprakları ÖSO ve Türk askerine bırakacak. PYD / SDF sınıra olan 35 km derinlik içerisinde bulunan Esad’a ile ortak olarak devriye gezdirdiği veya Esad’a verdiği toprakları alacak ve TSK ile ÖSO taburlarına terk edecek.
2 – ÖSO topraklarının bağımsızlığını SDF ile iki taraf ortak olarak tanıyacak
3 – O bölgelerin inşaası Türkler ile olacak.
4 – İran ile tek ticari imtiyazlı ülke biz Türkiye olarak olacağız.
5 –Uçaklar dahil iki tarafın bölgesine de Esad yönetimi saldırdığında ortak olarak karşı tarafa müdahele edeceğiz.
6 – F-35 ve benzeri askeri alımı sürecek savunma füzeleri kalıcı olarak Türkiye’ye hibe edilecek.
7 – PYD ve ÖSO birbirine saldırdığı taktirde askerler olarak bu saldırıları ortak olarak önleyeceğiz.
8 – Suriyeli gelen misafir göçmenlerden PYD / SDF tarafından Türkiye’ye gelenlerin hepsi o bölgeye geri yerleştirilecek. ÖSO güçleri altındaki topraklara ve Esad devrilirse geri kalan Suriye’liler o böglelere yerleştirilecek.
–
Suriye topraklarından sonra bizi bölme riski ve benzeri Türkiye üzerinde yapılacak oyunlar için verilen bedellerdir bunlar. İster kabul ederler isterse Rusya ile anlaşmamızı izlerler. He Rusya’ya da müzayede açılış şartları olarak şunları sunabiliriz:
–
1 – Esad yönetimi o bölgede olan saldırıları kesecek
2 – Esad yurtdışına giden Suriye’lileri şimdiden topraklarına kabul edecek ve tek suriye olana kadar her ele geçirdiği toprağa yerleşimlerine izin verecek
3 – Türkiye ve ÖSO toprakları Suriye tam olarak SDF / PYD’den arındırılana kadar Türkiye’nin korumasında olan Suriye toprakları ve ÖSO topraklarına dokunulmayacak.
4 – Suriye topraklarında inşaat ihalelerinin hepsi Türklere verilecek
5 – Suriye şimdiden Soçi Anlaşmasında olan hükümleri tam olarak kendi devleti içerisinde uygulayacak. Topraklarında Sünni hukuku vb. koruması yapılacak.
6 – ÖSO ve Esad topraklarına saldırı olduğunda birbirlerini koruyacaklar. Uçak saldırıları bitecek. SDF / PYD arazilerine ortak harekat düzenleyecekler
7 – Türkiye tam olarak Suriye topraklarında olan şartlar ve ihaleler süreci tamamlandığında yani tüm yaralar tamir edildiğinde işgal ettiği topraklardan çekilecek.
–
Bu 7. Maddeyi de isteyecekleri için şimdiden ekledim. O bölgede olan tek Suriye politikasının şartları olarak bu da gereklidir.
–
Maddelerde Amerika veya Rusya tarafı nereye yanaşır bilmem. İki tarafta birbirlerine karşı rekabet halinde olursa Sınır düzenlemeleri ve benzeri petrol imtiyazları istenebilir.
–
İşlerine gelirse… Bize uçak veya başka şeyleri tehtid ve şantaj ile sattırmaya satan ülkelerin bizim ortaklığımızda yol ayrımına geldiğimizi ve artık kendilerinin bunda ne kadar samimi olduğunu gösterme zamanı geldi.
–
Üç tarafın da okuduğunu bilerek yazıyorum bunları. Açık ve net olarak anlattığım bu durumlarda yapmayanlar da karşı tarafa avantaj verdiklerini daima hatırlamış olsunlar. Amerika ve Rusya bir değerlendirsin derim. He tabi Erdoğan’da akıllı adam ise bazı yanlış yollardan geri dönecektir. Uçak satın almaktan önce uydu olmadan ortak olmayı öğrensin.
Batıda Techir Örnekleri
BM’de Suriye Ateşkesi
Ortadoğu Analizi (Middle East Analyze)
Kimyasal Silah Kullanımı
Elder Scrolls Dünyası ve Gerçek Dünya
Elder Scrolls oyunu büyü barındıran FRP (Fantastic Role Playing) oyunları içerisine girmektedir. Genelde bir şeyler peşinde koşar ve görevleri yerine getirerek en yüksek deneyimi kazanarak oyunu bitirmeye çalışırsın. Elder Scrolls demek Kadim Yazıtlar manasına gelmekte ve pek çok bölgeye ayrılmaktadır.
Oyun parçalar halinde 1994 yılından beri oyunculara sunulmakta ve her bir oyunda farklı devlet parçacıkları üzerinde gizli yazıt parçalarını arıyorsunuz.
Peki neden bu dünya’yı inceleme kararı aldım?
- Skyrim dünyasına baktığımda bir şey dikkatimi çekti. Burası Polonya topraklarına çok benziyordu.
- WarHammer içerisinde bulunan göl bulunan ada (kral adası) burada da aynı şekilde bulunmaktaydı
- High Rock toprakları ise İskoçyanın Highland Topraklarına çok benziyordu.
Geçen yazılarımın birisinde İskoçyada olan Yahudiler’den bahsetmiştim. Polonya da Orta Çağ döneminde en çok yahudinin toplandığı bölgelerden birisi olarak yer alıyor.
Özellikle oyun içerisinde Alduin adlı karakterin beklenilmesi (Arap eski bilim adamı El-Cebir batılılarca Algebra diye yazılır) ve Güneşin İmparatorluğunu kurmaya çalışması da bu Mesih’in çıkışı ile Tek dünya devletini kurma hayalleri olarak karşımıza çıkıyor.
Şimdi gelelim bu iki dünyanın birbirisine benzeme olayına.
Harita Bölümleri ve Benzerleri şu şekilde:
- High Rock – Highland
- Skyrim – Polonya
- Morrowind – Sibirya
- Black Marsh – Çin
- HammerFell – Hindistan
- ValenWood – Brezilya
- Elsweyr – İstanbul
- SummerSet İsland – Okyanusya
- Cyrodiil – Kanada Göller Yöresi yada Bermuda
En Kolaydan başlayacağım. Summerset İsle ve Valenwood
Haritaya bakarak rahatlıkla fark edebileceğiniz benzerliklere sahip bu iki devlet bölgesini siz de fark edeceksiniz. Okyanusya’yı Yahudilerin deyimiyle yaz tatili için gidilen bölgeler olarak görüyorlar. Brezilya topraklarını ise kıtaya eklemek için aynalama yöntemiyle çevirip Ağaç Vadisi olarak Tasvir etmişler kendi gözlerinden.
İkinci en kolay bulunan bölgeler ise Rusya ve Çin bölgesi. Dikkat ederseniz kıvrımları, dağ ve göl konumları birbirinin aynısı.
Ayrıca Tüm Elder Scroll Haritasına bakarsanız üç parçaya ayrılmaktadır. Bu haritada Kırmızılar Batılı Egemenliğinde olan topraklar, Yeşil olanlar Rusya ve Çin gibi rakipler, Sarı ise Batıya bağlı bir ülke olmak üzere Mavi kısım ise Batıdan kopuk ama Müttefik toprakları gösteriyor.
Daha Detaylıca bakmak istiyrosanız Rusça hazırlanmış bu haritadan da bakabilirsiniz. Burada Elsweyr toprakları batılı egemenliğinde ama değil gibi gözüküyor. Doğuda Turkuaz olan Skyrim topraklarının bir yarısı bağımsızlığa kavuşmuş gibi.
Gelelim İskoçya Hindistan ve Trakya’ya. Bölgeler biraz bozulmuş olsa da çoğu özelliğini korumaktadır. Özellikle bazı dereleri ve kıvrımları görünce hazine haritalarını beceriksizce çizmiz bir toplama harita tedarikçisi gibi gözüküyor. Burada iskoçya en üst sol köşeye yerleştirilmiş ve Hindistan da biraz bozulma ile güney yönü batıya doğru kaydırılmıştır. Elsweyr siluetinde en ilginç nokta ise açık bir şekilde Topal Bay (Aksak Körfezi) adlı türkçe kelime barındırması ve bu körfez aynı Fatih-Eminönü bölgesine benziyor olmasıdır. İsteyen gidip Haritayı açıp bakarak bu burnun Sarayburnu ile aynı olacağını görecektir.
Gelelim diğer enteresan benzerliğe. Bu benzerlik Hem WarHammer oyununda hem de bu diyarda bulunan ada ve göl topraklarında. Göreceksiniz Hem Kanada’da olan St.Joseph Adasına hem de Bermuda şehrine benziyor. Her birisi de deniz içinde ada içinde göç içinde kara parçasına sahip.
Gel gelelim en önemli benzerliğe Polonya ile Skyrim dünyası. İlk bakışta bile Skyrim Harita sınırları Polonya ile aynı şekilde. İkinci en çok benzeyen tarafı ise Skyrim dünyasında bulunan dağların polonyada girilmesi zor ormanlık arazileri göstermesi. Özellikle 1600 lü yılların haritasını bilen birisi olsa aşağıda görülen Polonya eyaletleri ile benzerliklerini de fark edecektir.
Özellikle skyrim hartası içerisinde gizli bölgeler vardır. Bu bölgelerde gizli büyüler bularak kendine yeni yollar açmayı sunuyor. Gizli ve vahşi olan büyülerin olduğu bölgeleri haritada hazırlayan birisi var. Görselin sağ altında göreceğiniz üzere o bölgeler Aşağı yönlü Pentagram biçiminde sıralanmış. Bu ise bildiğiniz üzere büyücülerin kötü amaçlar ile kullandığı bir şekil olmaktadır.
Ayrıca isteyen viki sayfalarından herhangi birisine bakarak oyun özelliğine bakabilir. Sizin anlayabileceğiniz şekilde olsun diye özellikle Türkçe olanını buraya koydum.
Gördüğünüz üzere Gerçek Dünya haritasından esinlenerek bir Yahudi topluluğu gözünden en çok değer verdikleri alanları görüyorsunuz. Dostlar, Düşmanlar ve yaşadıkları topraklar burada açık bir şekilde belli oluyor. Özellikle İngiliz Kolonilerine yayılmış bu grubun en büyük düşmanı olarak ise sadece Rusya ve Çin gözüküyor. Anlaşıldığı kadarıyla Rusya tarafını deccal kesim olarak görüyorlar. İslam ile ilgili bir işlenilmiş bilgi olmamakla birlikte sadece Trakya bölgesi Yunan isimleriyle adlandırılmış olarak bulunuyor. Bundan sonrasında yorum sizin.
Bizans ve Sonrası Anadolu’da Kültürel Etkileşimler
Roma Kültürü eski Büyük Batı Asya kültürün izlerini taşıyan bir imparatorluk olarak doğdu. Medeniyeti başkalarını yönetme olarak sürdürdü ve büyük bir imparatorluk olduğu sırada bir kavimler göçüyle ikiye ayrıldı. Batısı yok oldu ve doğusunda Bizans yaşamını sürdürdü.
Konu ile alakasız olsa da Romada dikkat çeken bir kanun hakkında bahsedeceğim. Batı Avrupa ve Roma’nın kanunlarında virgin (Bakir/Bakire) olan birisinin öldürülme hakkı yoktu. Bunu bozmak için askerler onu öldürmeden evvel aşağılık bir hareket yaparak bu kanunu geçersiz kılmak için uğraşırlardı. Bunu pek çok eski/yeni roma kültürü ile ilgili filmde göreceksinizdir.
Masumiyet ve virgin olanı öldürmeme kanunu olarak adlandırılabilir bu. Her insanın küçüklüğünde masum olduğunu ve neslini devam ettirme hakkının olduğunu gösteren Roma öncesi kültür kanunundan geçmiştir. Bu da eskiden güçlü bir toplumsal hak/kanunların olduğunu göstermektedir. Virgin birisi değil kanunda çocuk doğurmamış /denememiş insanların öldürülme hakkının olmadığını göstermektedir. Gerçekte neslini devam ettirmenin ve evliliğe kadar herkesin masum olduğunun ne kadar büyük bir önemi olduğunu göstermektedir.
Şimdi geçelim konumuza. Anadolu’ya. Bir dönem Anadolu Bizans kültürü içerisinde farklı kültürleri barındıran bir toplum olarak varlığını sürdürmekteydi. Fırat nehrine kadar kısmı tam Sonrasında olan bölgede ise yarım zaman zaman tam olarak egemen olarak sürdürmüştür. İran ile o topraklar ve Mezopotamya konusunda büyük çekişmelere sahiptir.
Müslümanlık ortaya çıkınca savaşan iki devlet İran ve Bizans bir anda Müslümanlara karşı birlik olmuştur. Kısa süre içerisinde Anadolunun doğusu Müslüman egemenliğine girmiş ve İran dağılmıştır. Bizans ise Anadolu’nun batısına sıkışmıştır. Bu durum 1000 li yıllara kadar devam etmiştir.
Müslüman dünyası kendi içinde çekişmeye başladığı anda Bizans yine doğu Anadolu bölgesine egemen olmaya başlamıştır. Bu egemenlik Ani topraklarına kadar genişlemiş ve Ermeni bölgeleri de Bizans topraklarına katılmıştır. Bu egemenlik aynı zamanda kendi Ortodoks inançlarına uymayan Ermeni Kilisesini de kendi egemenliklerine almak için Anadolu içlerine Ermenileri sürmüş ve o bölgede Bizans ve Rum nüfusunu arttırmıştır.
Baskılar ile geçen bu Anadolu döneminde Doğu Hazar bölgesinde ağır vergilerden isyan eden Selçuklular Batıya doğru yönelmiş ve tüm ağır vergilerden bıkmış usanmış olan küçük Müslüman dünyasında bulunan devletlerin egemen olduğu halkları bir araya toplamıştır. 1050 ile 1071 arasında tüm Ortadoğuyu egemenliğine alması da bu yüzdendir.
1071 civarında Malazgirt savaşında Türk Oğuz atlı birliklerin taraf değiştirmesi sonucu savaş kaybedildi denilmesinin doğruluğu ihtimal dahilindedir. Yakın süreçte Ermenileri süren Bizanslılar aslında doğuda stepne ve koruyucu kalkan görevi gören Ermenileri karşılarına aldıkları için Bizanslılar o gün Türklerin Anadolu’ya geçişlerinde bir nevi yardımcı olmuşlardır.
Selçuklular Anadolu bölgesini aldığında bu kadar kısa sürede egemenliğine alması aslında Ermenilerin ve Bizans’tan usanmış diğer halkların da destekleriyle olmuştur. O dönemde Arap Müslümanlar 400-500 sene Hristiyan olan bölge halkı ile savaşmaya kalktığında Adana bölgesinden ileriye yerleşim kurup kendilerinin yapamamıştır.
Ermeniler ile olan bu ortak girişim sonucu Anadolu Türk-Arap-Kürt-Ermeni ortaklığıyla Yunanlılara karşı savaş vermeye başlamıştır. Bizanslılar Bulgaristana öncelik verip Balkanları almaya çalıştıktan sonra Anadoluyla ilgilenirim derken iyice kaybetmişlerdir Anadolu’yu. Ardından Bu işi çözemeyeceğini ve çok güçsüz kaldığını anlayan Bizans Avrupalılara yaranıp Haçlı seferi başlatmıştır. Bu sefer ile ortak özgürlük ve adalet (az vergi ve yasal hak) savaşının karşısına Emperyalist Dominant Kilise ve Bizans’ın Yunan kültürü savaşında biraz güç dengesi sağlanmış oldu.
Osmanlılarda Ermeni Katliamı yapıldığını iddia edenler bu tarihsel gerçekleri ya unutmuş yada öğretilmeyecek şekilde tarihlerinden silinmiş olduğu için küstah bir şekilde Osmanlıyı karalıyorlar. Ermeniler Osmanlı devleti tarihi içerisinde Anadolu’nun ortak fetih ve özgürlüklerini garantiye almaları sonucu Sadık millet olarak anılmışlardır.
Anadolu halkının göçler öncesi %30’unun Ermeni olduğunu iddia edenler de bu konuda yanılıyorlar. Eskiden %10 gibi azınlık yaşamakta ve onlar da dağlardaydı. Ardından Selçuklular geldiğinde Yunanlılar yerine Araplar, Türkler, Kürtler birlikte yerleştikleri gibi Ermeniler de nüfusunu arttırmış ve yerleşim yerlerini kurmuşlardır. Bu da Yunan nüfusunun giden çoğunluğu hariç hepsinin nüfusunun artmasına sebep olmuştur.
Milliyetçilik akımları başlayana kadar Ermeniler mimari, ticari ve benzeri hayatlarda Yahudiler ile birlikte egemenlik sağlamaktaydı. Savaşlara girmemeleri ve benzeri durumlar da söz konusu olduğu için nüfuslarını arttırma şansları daha da bir yüksek olmuştur. Müslüman halklar hep batıya doğru cihad eğilimi içerisinde olduğu için asker olmuş ve savaşmak üzere çalışmıştır. Bir kısmı ise usta-çırak ilişkisi ile esnaf olarak yaşamıştır.
Milliyetçilik ve Ulus Kavramının Anadolu Dışı Etkileri
Milliyetçi akımlarda Fransızlar sonrası ülkeler kendi milletlerini (uluslarını) oluşturmayı amaçladılar. Bu akım sonrası din savaşı yanında kültür savaşı da başlamış oldu. Burada dikkat edilecek nokta Batılı devletler kendi ulusları içerisinde olan hiçbir ayrılıkçı karşısında hakları vermemek için uğraşmıştır. Ulusların kendi kaderini tayin hakkı sadece kendi dışında olan multi-etnik devletler için kullandıkları koz olmuştur. Bu da kendi dinlerinde çok siyasi toplum bulunan yabancı etnik devlet Osmanlının kısa sürede çökmesinde sebep olacak olay zincirinin bir parçasını oluşturmuş ve bunu da son anına kadar kullanmışlardır.
Milliyetçilik tarihlerine bakıldığında İngilizler Birinci Dünya Savaşı sonrası zorunluluktan İrlandanın güneyini bağımsız ilan etmek durumunda kalmıştır. Kuzey bölgesini de stratejik olması ve gerektiğinde yeniden İrlanda’ya girebilmek amacıyla hala daha ellerinde tutmak istiyorlar. Ellerinden geldiği kadar da İRA örgütü kurulup kendi hakları tayin istekleri olsa da izin vermiyorlar.
Fransızlar Cezayir’e girdiklerinde o bölgede kendi etnik unsurları olmayan devletleri aldıklarında pek çok Müslüman Arap ve Berber’i öldürüp yerlerine kendi vatandaşlarını yerleştirmiştir. Oralarda kaç kere isyan edilmiş olsa da onlara kendi kaderini tayin hakkı son İkinci Dünya Savaşı sonrası olan büyük bağımsızlık dalgasından sonra vermek zorunda kalmışlardır.
İspanyollar ve Amerikalılar aynı şekilde Fransız devrimi dönemi sonrası olan dönemde katliam yapmaktan çekinmemiştir. Amerikalılar önce Kızılderilileri öldürmüş ve bu halkın yeniden beli doğrulamayacak kadar azaldığında onlara haklar ve belirli çoğalmasına doğal engeller sağlayacak bölgeler vermişlerdir. Bazılarını ise çok fazla paraya boğup kendi kültürlerini unutacak kadar özgürlükler ile kendi kültür etkileri altına almıştır.
Ruslar ha keza görüldüğü üzere Uluslara bağımsızlık hakkını istediği zaman kullanmış istediği zaman görmezden gelmiştir. Dağıstan ve Çeçenistan’da kendi toprağı olarak görmüş ve uluslara kendi haklarını tayin hakları vermediği gibi Gürcistan üzerinde yaşayan Abhazya toplumları ve Osetya toplumlarına bağımsızlık verilmesi için uğraşmış ve işgal edip statüko olarak kendi topraklarına katmıştır.
Türkiye hakkında Yunanlılara Ermenilere ve Yahudilere yapılan eziyetler hakkında laf eden bir kesim var. Sürekli deportation (sürgün) edilmişler diye söylüyorlar. Fransız devrimi sonrasında olan Milliyetçilik akımları ile ilgili değişiklikler sonucu olan yeni durumda diğer devletlerin tercihlerinden çok da farklı şeyler yapmamışlardır.
Bulgaristan’da yaşayan bir Türk nasıl Sürgün edilmek zorunda kaldıysa veya Bir Ermenistan’da nasıl bir Türk yaşayamıyorsa Türkiye’de yaşayamayan Ermeni, Yahudi ve benzeri halkların durumu da aynıdır. Çünkü Devletler her zaman ulus devlet kavramına göre hareket ederken o bölgede insanları tek halk yapmaya çalışmıştır. Gelelim Milliyetçilik Sonrası Osmanlı ve Anadolu Halkına
Milliyetçilik Sonrası Anadolu
Milliyetçilik akımları Osmanlıya vardığında Ruslar Pan-Slavist Avrupalılar Pan-Christianist hareketler ile bölgede bağımsızlık ve toprakları nüfuzuna geçirme ardından egemenliğine alma savaşını vermeye başlamıştır. Osmanlı’nın çevresinde kendi kültüründen çok kişi olmadığı ve Din odaklı devlet olarak ilerlediği için Arap-Kürt-Türk milletleri hep tek kültür olarak görülmüştür. Hatta diğer azınlık Müslüman kesimler de bunlara dahil edilmiştir. Pan-Turan hakları sağlamak istediği devletler ise Ya Çin işgaline girmiş yada Rus işgaline girmiştir.
Anadolu’da yaşanan sadık milletler ve halkların kardeşliği demeci bu dönem sonrası bitmiştir. İlk önce Sırplar özerklik ilan etmiş ve Batılılar ilk olarak Yunanlıları Özgür bırakmayı amaçlayacak kadar diğerlerini aşağılık görüp onları önemsemiştir. Ardından Osmanlı Balkanlarda eskiden yerleştirdiği Müslümanlar sayesinde bir nebze hayatta kalmıştır.
Doğu bölgelerinde ise Rusya Ermenilere özgürlük fikirlerini aşılamaya başlamıştır. O bölgede kendilerine en yakın gördüğü halk onlar olduğu için kolaylıkla bu sayede Doğu Anadolu dağlarını aşacaklarını ümit etmiştir. Rusların bu fişeklemeleri sonucu sadık halk bir anda özgürlük isteyen vahşi halka dönüşmüştür. O dönem Doğu Anadolu’da bulunan çoğunluk Müslüman nüfusu nedeniyle de ani hareketler yapamamış olsalar dahi Ruslar savaşırken onların yanında ordulara katılmalar başlamıştır.
Anadolu’nun batısı ne kadar Osmanlı ile Yunan kültürü harmanlanmış olsa da Yunanlılar bağımsızlık istemekte fakat bu kadar merkeze yakın oldukları için başaramayacaklarını bilmektedir. O yüzden kendi devletleri gelip de ele geçirene kadar harekete geçmeyen uyuyan hücreler gibi davranmışlardır.
Osmanlı içerisinde Batıda eğitim gören komutanlar Ulus devlet bilinciyle bu sorunu aşacaklarını düşünmüşler ve Türkçülük akımlarına başlamışlardır. Bu Türkçülük akımları ilk başta Türk ırkçılığı olarak anlaşılsa da bir Ermeninin yazdığına göre öyle değildir. Anadolu halkı arasında ayrım gören halklar Yahudiler’dir Ermeniler’dir ve Yunanlılar’dır. Kürtler ise Türkçe Konuşmayan Türkler olarak bahsedilmiş ve Türk Tebaası olarak adlandırılan kesim Türkiye içerisinde ise Müslümanların hepsini kapsamıştır.
Türk Milliyetçiliğinde Laik kesim Müslümanları ve Milliyetçi kesimde ise dil değişimini sağlamak için uğraştığı için halk içerisinde ilk başta etnik bir unsurlar sonraları bazen zorluklar ile karşılaşmıştır.
Türk toprakları II. Abdulhamit dönemi sonrası bir anda Balkan savaşları, Trablusgarp savaşı ve Birinci Dünya savaşı olduğundan dolayı halk ve hükumet bir anda Avrupa devletlerinin Müslüman ve diğer etnik unsurlara karşı yaptığı mücadeleyi kendileri başlatmış ve tek kültür üzere bir bilinç yerleşmiştir. Devlet içerisinde bir anda küçülme travması ve yoğun nüfus göç hareketliliği ve ölümler sebebiyle egemen oldukları topraklarda hakim olma güdüsüne sahip olmuştur.
Savaş ortasında Ruslar ile ortak hareket edip isyan Ermeniler doğuda karmaşa çıkarmış ve Kürt-Türk bölgesel güçleri oralarda savaş arkasında kalan güvenlik orduları olarak karşı çıkmaya çalışmıştır. Bu durum çok zor hal alınca Ermeniler Suriye ve civarına göç ettirilmiştir. Ardından zaten o bölgeleri Ruslar işgal etmiştir. Savaş sonrasına yakın Rus devleti göçünce Türkler Ermeni ve Azeri bölgelerini Almanlar ise Gürcü bölgelerini ele geçirmişlerdir.
Türkiye devleti oluşturulmaya başlandığında Anadolu Yunan isyanları Ermeni isyanları ve Yunan devletinin saldırıları karşısında parçalanmış birlikler ile bir örgütlenme arası gidip gelen bir savaş içerisine girmiştir. Bu savaş sonrası Kafkas halkları ile arada düzen oturtturulduğunda Batı’ya yönelmiş ve Anadolu’da nüfusu çoğunluk olan Bizans iddiaları bulunan Yunanlılar ile halk değiş tokuşu yapmışlardır.
Ermeniler doğu bölgelerinde kalmış ve toprak iddia etme güdüleri hala devam etmekteydi. O yüzden Türkiye kurulduğunda ilk işi stabiliteyi arttırmak oldu. İsyan etme potansiyeli olan halk grupları olan Ermeni, Yunan (sadece İstanbul Civarında Kalmış) ve Filistin’de olan Yahudi yerleşkeleri ile bağımsızlık elde etme çabalarına girişimini öğrenilmesi sonucu Yahudiler’de bu sınıfa katıldı.
Devlet içerisinde Otorite olacak diğer sistemler devlete bağlandı. Rum Patrikhanesi ekümenik mi değil mi tartışmaları bundan sonra ortaya çıktı. Çünkü Osmanlı’da 1910 civarında tüm Ortodoks ve Katolik kiliselerini birleştiren bir yasa çıkmıştır. Bulgar, Sırp, Rus ve Yunan kiliseleri bir araya geldi tartışmaları da sonrasında devletten önce din adamlarını koruyan halkı görünce buna karşı önlem olarak verdikleri İttihat ve Terakki’nin kendi verdiği hakları Cumhuriyet Halk Fırkası döneminde geri almışlardır.
Bu sırada Kürt halkını da Türkçe konuşmayan Türkler diyerek benimseyerek aslında Türk = Müslüman olarak görmüşlerdir. Yapılan davranışlar da Gayri Müslimleri güçten düşürmekti. O dönemde Kürtler de bu durum sonrası etnik karışıklığa sokulmak üzere İngilizler tarafından kışkırtılmış ve Musul’dan Fırat’a kadar bölgeyi talep etmelerine sebep olmuştu.
İsyanlar bastırılınca talep edilen bölge İngiliz ve Türk idaresi olarak ikiye ayrılmıştır. Ardından Oyunlar oynayıp Kürtlere bölge vereceğini söyleyen İngilizler ise Süleymaniye yakınlarında kurdukları geçici Kürt devletini fesh edip Kerkük Petrollerine konmuştur.
Milliyetçilik akımları sonrası oluşan destabilizasyon (karışıklık dolu) Osmanlı bölgesi içerisinde büyük travmalara yol açmıştır. Bu travmalar müslim ve gayri müslim olarak adlandırılan iki kesiminin de birbirini düşman görmeleri ve birbirini yok etmelerine sebep olduğu için toplumsal ayrışma süreci oluşmuştur.
Süreç sırasında Devletleşme emareleri gösteren bazı yerel iktidar sahipleri özellikle geçmişte olan birlik duygularını unutturmuş ve sadece menfaatlerine gelen düşmanlık tohumları eken bir yapı içerisinde tarih bilinci kazandırmak için uğraşmıştır.
Kürt dili grubunda olan kişiler devletin içerisinde asli unsurlardan olsa da milliyetçilik akımlarında kendi dillerini koruma güdüsüyle biraz tepkisel olarak davranmıştır. Aynı zamanda Ermeniden dönme Kürtler de bu konuda kışkırtmaktan geri kalmamıştır. O bölgede bağımsız bir oluşumu desteklemek için Batılı devletler her ulusun kendi kaderini tayin etme hakkı verilmesi gerektiğini bahsederek bu olayı tahrik etmektedir. Aynı zamanda Ezidi ve birkaç Yahudi kökenli olduğunu düşünen ırklar ise kendi yönetimlerinde Kürdistan kurmak için çalışmaktaydı.
Anadolu içerisinde olan karışıklıklar bölge halkında bulunan travmalar sonrası dönemin ulus devlet kavramından dolayı oluşan bazal sorunlar yüzünden oluşan sıkıntılar yüzünden isyana sebep olmuştur. Doğu halkı ASALA ile başlayan isyan dönemine kadar Yahudi, Yunan ve Ermeni toplumları gibi yönetimde zor gelme durumları ile uğraştırmamışlardır. Bu durum o bölgede bulunan karışıklıkları durdurmak için sonradan başlatılmıştır.
Ermeniler geçmişini unutarak düşman kesilince, Kürtler de ulus sahibi olmak üzere çabalara girince, Yahudiler İsraili kurup katliamları da yapmaya başlayınca Yunanlılar da Kıbrıs’ta egemenlik sağlamak için saldırılara geçince hepsine karşı savunma hakkı gibi ulusta hak tanımama eğilimlerine girmesi diğer devletlerde Türklere yapılanlar gibi karşılanabilir.
Fransızların Korsika’ya bağımsızlık vermemesi gibi Türkiye’nin Anadolu’da özerk bölgeler kurmaması çok doğaldır. Nasıl ki İspanya Katalonya’nın her talebinin bağımsızlığa gideceğini bilerek karşı çıkıyorsa Türkler de buna göre davranmaktadır. Tarihi tek taraflı olarak değerlendirip ona göre yargılayan kişilerin bu konularda biraz daha düzgün bir bakış açısıyla bakmasını değerlendirmesini tavsiye ederim.
Son dönemde Türkiye civarında olan olayları genel bakış açısıyla bakarak değerlendirmek en doğru sonuca ulaşmamıza sebep olur. İktidar sahibi olmak isteyen azınlıkların isyanlarını bağımsızlık savaşçıları olarak anmak bir anda Avrupa civarına geçince tam tersi olarak pis isyancılar moduna bürünmesini sağlamak sadece Avrupa ve bu kültür sahiplerinin ikiyüzlülüğünün göstergesi olarak gözükmektedir.
Ya kendi içindeki tüm yönetimlere bağımsızlık vermen gerekli yada başka ülkelerin büyük olmalarına karşı gelmemelisin. Amerika’yı düşünüyorum da şu an diğer toplumlara özerklik verse Güney Batı Amerika Zenci devleti, Doğu Amerika Hispanic Devleti, Orta Amerika Kızılderili Devleti, Kuzey Amerika Alman Cumhuriyeti, Pennsylvania Yahudi Yönetimi ve Batı Amerika Küçük İngiliz Cumhuriyeti olarak en az 6 ya bölünmesi gerekir. Bunu kabul ediyorlarsa gelsinler Kürdistan denilen meret hakkında da onlar ile tartışmaya başlayalım.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.