Mülteci Sorunu ve Suriye

Mülteci Sorunu ve Suriye

İlk küçük esad’ın heyet üt tahrir üş şam (htş) a yok etmek için saldırması sonrası erdoğan saldırmak istedi suriyeye.

Ardından politika dengesizlik kabul etmez ilkesi gereği savaş sebebi gerçekleriyle yüzleşince de bahane üretmeye ve aramaya başladı Erdoğan

İkinci gün hemen tanklar ve askerler htş mevzilerine yakın yerlere girdi. Bir kaç gün doğusu ve güneyi esad almaya çalıştı. Tank kovalama gibi hareketler oldu ve sonunda rus veya esad uçağı idlib de askerleri vurdu.

Resmi rakamla 34 iddialara göre 50 ile 78 gibi rakamlarla asker şehit olunca iki üç gün ortada gözükmedi ve hiç bir şey yokmuş gibi davrandı.

Mültecilere açtık kapıları diyerek hem avrupayı tehdit ederken hem kazanç kapısı olarak gördü. Hem gidemeyip geri dönenleri de Türkiyeye razı etmek için tahminen bu işi yaptı. Belki de tekrardan antlaşmayla geri alıp tekrar tekrar eziyet çektirme ve kazanç sağlama düşüncesi de olabilir.

Valla saçma bir sarmaldan geçip gidiyorlar. Ülkemizde ilk önce seneler evvel tv programında iş olarak yaptığını söyleyen vardı. Atalay filiz muhabbetinde kaçmasını engellemek için uğraşacaklarını söylemişlerdi program içerisinde.

Bunlar bizim için sadece gelir kaynağı görülebilir ancak libya ve türkiyede bulunan erdoğan hükumeti ve yandaşı aracılığıyla yapılan bu olay uluslararası hukukta nasıl bir kural tanımamazlık olduğu belli midir?

Kural tanımamazlık değil burada sorgulanması gereken bu kadar olayda başkalarına bilerek zarar vererek kar sağlamak üzerinden hareket etmesi de gerçekten nasıl bir rol üstlendiğini göstermektedir.

Mültecilere hayaller satıp para kazanmak ve gitmesini sağladığı avrupa birliğinde de göçler ile demografiyi arap ve müslümanlaştırmak da enteresan bir kafa yapısı.

Elbet o kısmı değil ülkelerinde demografik yapıyı düzensizleştirecek hem de din istismarı ile istihbarat sağlayabilecek bir durum olduğu düşünüldüğünde nasıl bir organize iş yaptıkları da belli oluyor.

Valla bilemedim şimdi. Dünyada bu kadar organize insanlara zarar verip kar sağlayan bir grubu görmemişimdir belki de.

Karmaşadan beslenmek de bunların harcı olarak gözüküyor. Bakalım neler olacak gelecekte. Ancak dünya sisteminde enteresan bir deneme döneminden geçtiğimizi düşünmeye başladım.

Avrupa’nın en iyi yapması gereken mesele Mültecileri sınırlarda engelleyip olabildiğince onları kullanıp kazanç sağlamaya çalışanların üzerine gitmek olacaktır. Sebebin de sorunun da asıl merkezi Suriye’de ve Libya’da hükumet olmak için uğraşan ve başkalarına zarar verip kazanç sağlamaya çalışan kişilerdir.

Problemleri çözmek için uğraşıyorum. Hem ülkemde hem dünyada probleme sebep olup ondan kazanç sağlamaya çalışan herkes benim için dünya huzuruna savaş açmış kişilerdir.

Şunu da söylemek isterim. Kaçan Suriyeliler mazlum diye uzun süre boyunca söylediğim halde buna çözüm bulmak ve kendi şehirlerine yeniden dönmesi için uğraşıyorum. Ancak onları Avrupa’ya atıp hem Avrupa’da milliyetçiliği arttırmaları hem de kendi çıkarlarına kullanmalarına da karşıyım.

Suriyeliler Suriye’nindir. O yüzden oradaki problemi çözmeden sonuca ulaşamayız.

Evrensel hukuk herkesin birbirinin hakkına saygılı olduğu zaman evrensel olur. Mülteciler almak zorunda diye zorla mültecileri hem kazanç kapısı olarak görüp hem silah olarak kullanmak yanlış bir seçenektir.

Mülteciler alınmayabilir. Tampon bölgede iki devlet arasında mülteci kamplarıyla devletsiz bir bölgede yaşayabilirler. Sonuçta Türkiye’de de aşırı şekilde her mülteci alındığı için de bizim topluma zararı ve dönüştürme sonuçları çok net gözüküyor.

Bir de Fransa’ya itelemeye çalışmaları da garip. Libya’da birbirleriyle çıkar çatışması olduğundan mı başka sebepten mi bilmiyorum ama Fransa’ya gıcık kapmışlar belli ki Erdoğan ve yandaşları.

Amerika ve Müslümanlığa Karşı olan Çete

Amerika ve Müslümanlığa Karşı olan Çete

Müslümanlığa karşı Hindistan cephesinde hareketlenmeler var. Sadece ülkemiz içerisinde değil dünyada Müslümanlığı kıstırma ve yok etme planlarına devam ediyorlar. BOP projesi farklı bir duruma evrildi ve Hindistan’da Müslümanlardan arındırılmış bölge için adım atılmaya başlanılıyor.

25.02.2020 tarihinde yani İki üç gün evvel Amerika başkanı Trump Hindistan’a gitti ve IŞID %100 yok edildi dedi. Aynı zamanda bu sürece devam ederken “Özgür ve açık bir Hint-Pasifik bölgesi oluşturacağız” açıklaması yaparak Hindistan’a silah ve helikopter desteğinde bulundu. Bir gün sonrasında olanlara bakalım.

26.02.2020 tarihinde Hindistan’ın Yeni Delhi şehrinde (Başkent) Müslüman halka ve camilerine karşı kundaklama ve saldırılar başlatıldı. Bunları yapanlar da hindu radikal örgütler olarak tanımlandı.

Görüldüğü üzere birileri yine ve yine Müslümanlara karşı temizlik operasyonu yapmaya başladı. Bu sefer IŞID gibi Truva atı aracılığıyla değil de ülkeler aracılığıyla alt figür olarak devlet içi gladyo gibi kullandıkları tarikat örgütleriyle bunu yapıyorlar. Tarikat dediğim her zaman Müslüman tarikatler algılanmamalı. Türkiye’de Müslüman tarikatleri kullandıkları gibi Hindistan’da da Budist tarikatleri kullanıyorlar.

Müslümanlığa karşı savaşta Pasifik cephesi Haberleri dışında şu açıklamalar da cephenin Ortadoğu temsilcisinin ne yaptığını göstermektedir.

Ortadoğu’da Terör Örgütü Mensupları Pasaportsuz Bırakıldı Diye Savunmak

Erdoğan şunu demektedir:

“Bunda insaf diye bir şey yok. Bugün karşımıza dikilen benim kürt orijinli kardeşlerim, Suriye’nin kuzeyi kuzeydoğusunda bulunan ve şu an terör örgütüne destek verenler… Onlara pasaport dahi vermedi. Ben de kendisine tavsiyede bulunuyordum ama vermediler.”

Şimdi gözünü ABD ve eski rota üzerinden hareketle şu an terör örgütüne destek verenlere yanlamaya meraklı bir durumu oldukları gözükmektedir. Gördüğünüz gibi şimdi Müslümanlığın menfaati yerine Amerika ve Amerika’nın yandaşlarıyla işbirliği yapma olayını tekrar yaşatmaktalar.

Suriye’de eskiden pasaportsuz dolaşan kişiler muhabbetini biliyordum da nedenini bilmiyordum 2011 zamanında bol miktarda haber edildiği için dikkatimi çok çekmişti bu haber. Meğer Esad o dönem ülkeye Irak ve Türkiye’den göçen mültecilere kimlik ve pasaport vermemiş diye sızlanıyormuş Erdoğan. Tabi Irak savaşı ve doğumuzda bulunan gerilimlerden kaynaklı bir göç varmış o dönem.

Göçmenler Mevzuatı ve Yaşananlar

Şimdi bakıyoruz neden vermemesi gerektiği çok açık ve net gözükmektedir. Eğer ülkenin vatandaşlığını almak için dilini ve kültürünü benimsemezsen sana da vatandaşlık yok demiştir. Bu olay Avrupa yada Amerika devletlerinde de geçerliliğini korumaktadır. Gidin Amerika’ya göçmen olarak bile gitseniz dilini ve kültürünü benimsetmeden pasaport vermiyorlar hatta sizi netten araştırıp alıyorlar ülkelerine.

Esad’ın vermemesi de çok normal bir durum ama zamanında öngörülmüş kişilerin sonradan Terörist çıkması da ülkemizde bulunan Orta Asya, Suriye ve Irak kimliklilerin gelişinden sonra hepsinin Arap ve Kürt, Türkmen ve Peştun demeden milliyetçilik dışında hepsinin terörist olma ihtimalinin de çok güçlü olduğunu göstermektedir. Ülkemiz sınırları yol geçen hanına döndüğü gibi kimlerin ne olduğu belli olmadan topluma karışmasına da aracılık etmişlerdir.

Suriyelilere yani göçmenlere geçici kimlik mevzusunu ortaya atmasaydım ülkemizde en az 5 milyon kimliksiz kanunsuz takılıyorlardı. En büyük suçları da Suriyelilerin ne biliyor musunuz? Ülkemizde Hz. İbrahim’in yaptığı hayat değerlerini uygulayıp karılarını ülkemizde bulunan köylülere evlendirme vaadiyle kandırmak amacıyla verip sonra paraları aldıktan sonra karılarıyla kaçmak olarak görüyoruz.

Tabi o dönem şartlarında güçlü olanın kanunu geçerli diye Hz. İbrahim bunu yaptı diye bunu dolandırıcılık meselesi olarak sürdürmekte ne bileyim sırf keyif ve lüks için veya neslini doyurup başkalarını salak yerine koymak için filan olduğunu düşündürmektedir.

Tabi bizim halkımızda böyle evlilik kutsal olduğu için Suriye’lilerin yaptığı dolandırıcılıklara bu kadar da olabilir gözüyle bakmadıkları için hep mağdur duruma düşüyor. En büyük kanıtı kayıpları bulan programda görebilirsiniz bol miktarda.

Dünyada hem Müslüman kültürü içerisinde hem de Müslümanlık dışında insanların çok kez bir şeyler için çabaladığı görülmektedir. Bunlar dünya’da iki taraflı sıkıştırma yöntemi ile ahlak ve özgürlük kavramlarını kendi taraflarından bozarak veya sadece onlar yapıyormuş gibi kullanarak gerçek ahlakın timsallerini sıkıştırmaktadırlar.

Müslüman içerisinde olan Müslüman görünümlüler Orta Doğu’da Hindular aracılığıyla Hindistan’da bir operasyon yönetmektedir Amerika. Bakalım nasıl bir çözüm bulunacak bunlara karşı. Allah sonumuzu güzel eylesin. Müslümanlık içerisinde olanlar ve dışında olanlar nasıl tepetaklak olacak merak ediyorum.

Karmalarına karma katıp yollarına devam ediyorlar. Demek ki sonlarında bu Yahudi ve eşrafının çoğu değil hepsinin yok olmasını istemektedirler kendileri dünyada yaptıkları bu zulümleri ve Müslümanlar üzerinde oyunlarını arttırarak.

Haberler Üzerinden Alınması Gereken Önlemler

Haberler Üzerinden Alınması Gereken Önlemler
1- tersine beyin göçü diye tüm fetöcüler yine mi getirilecek. Tüm masadakiler fetöcü
Resim bu
Haber bu;
Bülent arınç ın fetö ile son ana kadar görüştüğü bellidir. Özellikle melih gökçek ile de birbirine fetöcü suçlamaları yaptıklarını da unutmamak lazım.
2- fetö pkk ile işbirliği yapıyor muhabbeti başlatan akp lilere bakılırsa bu tersine beyin göçü değil darbe hazırlığı toplantısı beyler. Çünkü chp yi ne ile suçladılarsa o gün kendileri onu devlete karşı yapmışlardır. Kendi çamurlarını başkalarını suçlama taktiği ile temizleme yöntemidir.
Devlet organizmasındaki insanlar. Dikkatli olun yakında pkk ve fetö aracılığıyla ne olursa hepsinden akp sorumludur. Saray diye artık dayattıkları eskiden külliye diye durumu yumuşatma hamleleri yaptıkları o alanda yapıyorlar bunu.
Darbe darbe demeye başladıktan sonra bunları yapmaya başlaması da bunun en net kanıtıdır.
3- ıdlibden gelecek mültecileri rusya afrin ile bağı keserek biz yönlendirme yaparsa erdoğan ile birlikte çalışıyordur.
4- idlibden gelecek mültecileri afrinde çadırlarda yaşam için aktarmak gerekli. Zarurettir bu. Elazığ depremi mağdurları çadırda yaşarken el kaidesi, işidcisi ülkemizde evleri olan çalışanlar olmamalı.
5- erdoğanın idlibde asker ile vurup rusyaya savaş ilan etmesine engel olunmalı. Adamlar suriyede büyük savaş başlasın istiyorlar senelerdir alet olunmamalı
6- rusya sputnik hacet gazetesi haftalardır erdoğanın ve akp nin propagandasını bol yapıyor. Araları körü gibi gözükse de aynı işin ortakları olarak ile birlikte iş yaptıklarını söyleyebilirim.
Dikkatli olun türkiyenin bu zor durumdan kurtulması için bazı manevralarda önemli izinlerde kendi yetkimizi kullanmalıyız.
Adamlar ya çamur deryası yapacak teröristlerle ülkeyi yada çamura sokacak dünya savaşı çıkartıp.
Akp ve natö nün yaptığı en önemli hadise yaptığı şey ne ise ona karşıymış gibi gösterip onu rahat yapabilme alanı açma teşebbüsleridir.
En büyük kaçakçılar polis teşkilatını nasıl kullanıyorsa onlar da devletin içinde devlete karşı işler yapıyorlar.
Onların zihnine en büyük örnek şu adam. Konyada uyuşturucu ile mücadele derneği elemanı ama ofisinde uyuşturucu ile yakalanıyor.
Kendisi kurtulmak için kurmadığına göre demek ki rahat içmek için bu olayı yapmış gözüküyor.

Kürt Milliyetçiliği ve Kürdistan

Kürt Milliyetçiliği ve Kürdistan

Ülkemizde sürekli kaşınmaya çalışılan bir sorun var. Bu sorunun adı da Kürdistan. Devletin politikası Turgut Özel devrinde Irak’tan kaçanları almak olmuştur. Şimdi ise onların bazı yamuklarına göz yummak olmuştur.

Yapılan iyilik politikalarının ardında bile ülkemiz ile ilgili şu an bazı projelerin ürünü olarak teşvik ediliyorlar. Örneğin ülkemizde stratejik alanlara yayılmak ve nüfus dengesini değiştirmek, üreyerek halk üzerinde kültürü değiştirmek, toplumda Amerikan ve Rus ajanlığı yapmak ve her türlü oyunlarına alet olmak gibi dertleri var. Müslüman olanın bile normal gözükse bile akıllarını çeldikleri noktalar var batılıların.

Bu kadar çok üremeleri de normal değil mi? Hem bizim elektrik paralarımızın %30 una fabrikaları bile düzgünce yokken ortak oluyorlar hem de kaçakçılıkla yaptıkları konfor alanı ile paralarına para demiyorlar. %30 denilen miktarı boş görmeyin. Bizim ülkenin fabrikaları dahil hepsinin elektriğinden kesilen bu %30 kişi başı tüketim olarak biz 1 elektrik tüketirken onların 6 elektrik tüketmesine bedel. Her şeyde böyle yaptıkları halde hala bize nefret ile bakıp bizden toprak talep etmeleri de ayrıca bir ikiyüzlülük

Toplumda Türkiye’de yıllarca emek vermiş memur kişilerin bile memleket sevdasının düzgünce oluşmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Müslüman namazında niyazında başka etnik Kürtlerin hepsine baktığımda hepsinin kendi aralarında örgütlenip diğer Anadolu insanlarından ayrı sofralarda yemek yedikleri ve bazen başka yanına gelenler olursa misafir gibi karşıladıklarını görebilirsiniz. Aslında yabancı kültür gibi bakmaları bile aramıza sokulan nifaktan dolayı onların gönüllerinin bizim ile bağının kesildiğinin göstergesi olarak görülebilir.

Ben toplumumu düşünüyorum. Toplumumun refahı, huzuru ve mutluluğu için yapılması gerekenleri yazacağım.

Kürdistan kurulmak zorunda kalırsa eğer:

Kuzey Irak’ta Kürdistan kurulursa eğer tüm çevre toplumların hepsinin (Suriye, Irak, İran ve Türkiye) nüfus mübadelesi yapmasını ve o topraklarda olan kendi etniklerine de kürtlere huzur vermesini istiyorum.

Yer altı kaynakları bla bla edebiyatı yapmayın. Ben Doğu Anadolu’mu kazanmış olursam hakkari’ye kadar huzurla dolaşabilirsem gerisi önemli değil. Ben sırtımdan geçinen beleşçi kitle ve kaçakçı kitle ile yaşamak istemem.

Irak Musul ve Kerkük şehirlerini elinde tuttukça sıkıntı yok.

Tek sıkıntı baştan beri söylediğim gibi devlet oluşturulmamasına çalışma derdiydi. Gördüğünüz gibi Fırat Kalkanı hareketı öncesinde Halep Türkiye nüfuzuna gelecek kandırmaları ile bize ihanet ettiler. Çünkü onların derdi her zaman tüm bu topraklara hakim olma isteğiydi Hatay’dan itibaren. Alacaklarsa sadece Erbil ve Süleymaniye’nin hakimi olmak hakları olabilir. Bizi orta asya anavatan diyerek göndermeye çalışanlar da ancak kendi anavatanlarında olan topraklara sıkışma haklarına sahip olabilirler ancak.

Devlet oluşturduklarında İsrail gibi Batılıların yandaşlığını yapan toplum olma ihtimalleri yüksek. Savaş silahları, uçak ve tank gibi şeyleri Amerika’dan satın alma ve hibe edilme ihtimalleri yüksek. Devlet olamadıkları için Suriye’de şu an uçak uçuramıyorlar tankları yok. Nüfus mübadelesinde er kürt ile hain kürtte iyice anlaşılacak olur.

Bizim topraklarımızda yabancı nüfuzu olacağına kürdistan topraklarında Müslümanlar eliyle Türkiye nüfuzu olur. Belki ileride hükumeti kapışan AB ve İsrail’lere karşı Müslümanlığı hatırlayıp bizim elimizle destekleyeceğimiz bir hükumeti seçmeye destek olurlar.

Evli kürtlerde de yarı yarıya dominant olma ihtimali var. Gerçekten de Türkiye’ye sadık kitle olsa da onları da garanti olsun diye kürdistan vatandaşlığına hediye edelim. Bir de kürtlerin topraklarının da devletin olacağı olayını da eklersek al sana yeni evler iş yerleri ve huzur içinde çalışabilecekleri alanlar.

Ben kafam rahat olsun istiyorum. Artık sırtımızdaki kamburdan kurtulmak istiyorum. Devlet kurmasınlar istiyordum ama artık su havzalarımız ve topraklarımızın eminliğini istiyorum. Sürekli bunu şantaj malzemesi yaparak hem de bizim üzerimize kullanıp sürekli baskı altında tutmaları da büyük sıkıntı veriyor.

Bakalım o bölgede huzur olacak mı? Lüksemburg mu olacak yoksa Uganda mı? Ben devlet istemiyordum fakat riskleri çok yüksek olduğu için. Mutlu ve huzurlu olacaksak böylesi daha iyi değil mi? Tüm Ortadoğu topraklarında olan Musul Kerkük dahil haklarından vazgeçtikten sonra onlar o bölgede etnik olarak devletlerini yaşayabilirler.

Kıbrıs davasında bizim kültürümüze ve dinimize karşı savaşın bir ürünü olduğu için orayı elimizde tutmamız gerektiğinden bahsediyordum. Biliyorsunuz Mahabad bölgesinde yani Batı Azerbaycan’da da hak iddia ederek bizim kültürümüzle sınırımızı kesmeye çalışıyorlardı. En iyisi topluca bu sorunlara çözüm için böyle bir yol izlemek. Ya mübadele yada asla.

Onların yer altı kaynakları ve nüfusu olacak ama bizim de topraklarımız ve çalışkanlığımız olacak. Bakalım tembel tenekeler rahata alıştığı gibi devletlere karşı hedef göstermeye alıştığı gibi yaşayabilecekler mi? Bakalım kendi iç çatışmaları ve batı desteği ile nasıl bir devlet olabilecekler.

Tek bir şey istiyorum devletten. Kürdistan vatandaşlarına Türkiye’de tapu yasağı getirilmesini istiyorum. Hem de yandaş müteahhitlere de iş kapısı çıkar. Alın size milyonların evi inşaati ile kürdistanı inşaa etmek. Gazanız mübarek ola. He unutmadan. %10 komisyonumu isterim! Sizin tarifeden.

– Buradan sonrası sadece facebook kısmında var –

Ülkemizin cennet gibi bir yer olmasını istiyorum. İki yüzlü, kaypak, hırsız, yalancı, dolandırıcı insanları minimuma indirip, cesur, akıllı, dürüst, çalışkan ve azimli insanların arttırılması için çalışıyorum.

 

Toplumumuzun vergilerinin çoğunu emen bir vakum olarak doğuda her işimize engel çıkartıp hala daha ağalıkları ile yaşayan kültürün toplumsal normlara direnç göstermesi de bizi yaralayan ve ayak bağı olan en net göstergelerden birisidir.

 

 

Unutmayın benim sevdiğim kürt etnik yapısında arkadaşlarım da var. Ama onların da nadir olarak samimi olarak toplumla barışık kesimleri var. İstisnalar kaideyi bozmaz temasında onlara da aynı şartlar yapılmak zorunda maalesef.

 

 

İsrail gibi bir hayal ile kültürel zehirlenme yaşatıldı onlara. Batı desteği ile yaşayan mı kendi emeği ile yaşayan mı bir yere gelir bunu net göreceğiz. En azından biliyorum ki çalışanın her zaman kazanır. Deney sonucu belki şaşırtır ama görürüz elbet.

Ekstradan yazayım

Biz balkanları 1878 veya 1911 de kaybetmedik. 1809 – 1814 arasında sırp prensliği kurulduğunda kaybettik. Çünkü diğer hepsine milliyetçilik umudumu aşıladılar bunu örnek vererek.

Bizi tercih eden müslüman olanlar bile aleyhimize çalışır bu topraklarda kalırlarsa

Benim derdim milliyetçilik değil. Türk ve Arap kardeşliği ile beraber müslümanlığı yaşatmak. Milliyetçilik üstüdür bu olay. Farslarda pek ümit yok. Malezya ve hint kültüründen müslüman olanlar da samimi ise onlar da bizimledir.

Toplumda bir uyumsuzluk var. İnsanları nefret ile körükleyip aramızda kan davası yaratıp paralarına para katma amaçlarındalar. Onun yerine birbirimizi saygıyla anabileceğimiz noktaya çekmemiz lazım.

İran Irak Türkiye ve Suriye Konferans yapıp Lozan gibi özerk bölgeye bağımsızlık vermek suretiyle kendi egemenlik haklarımıza fayda sağlayacak bir antlaşma yapabilir. Amerika ve Rusya olmayacak. Müslümanların meselesi Müslümanların arasında olur. Araya kendi fayda sağlayacakları maddeler ve egemenlik haklarımızdan tavizler vermemiz için gelirseler ellerinden geleni yaparlar. Biz bu bölgenin egemen devletleriyiz bunları unutmayın.

Antlaşmada terkedecekleri gün alabilecekleri eşyaları alarak gitmelerine izin verilecek. Firma, tapu ve eşyalar devlete kalacak. Lozan’da bizim Balkanlardan vazgeçmemiz için elinden geleni yapanlar doğuda büyük Kürdistan hayallerinden vazgeçmesine karşılık nüfusuyla o bölgede bağımsız olacaklar. Biz güçlü olduğumuz dönemde kontrollü vazgeçiş ile o bölgeden vazgeçeceğiz ki geleceğimizi teminat altına alalım. Onlarda büyük ideallerinden vazgeçecekler ki istedikleri hayallerin nasıl olduğunu görecekler.

Oradaki halk da üzülmesin devlet bizi üzdü diye. Emin olsunlar oranın pasaportları Avrupa ve Amerikada veya Rusyada daha geçerli olacağı için o bölgelere yerleşirler ilerleyen zamanlarda. Gezebilecekleri için sevinsinler bence.

Böylelikle Amerika’nın Suriye’de olma sebeplerinden birisi daha kalkacak.

Sözde Kürdistan haritasında geçerli olan hedef alınan tüm kavimler esas alınmalı. Belki Luristan’ı tam sayılmayacağı için aradan çıkartılabilir.

Burada bir oyun oynuyorlarsa bizim de oyunlarımız olmalı. Devlet olarak geleceğimizi bize sadık her kesimle sağlayabiliriz. Aynı şekilde Kürtlere de istedikleri devletlerinde yaşama imkanını vermiş olduğumuz için belki bizim yönetim ile kendi yönetimleri arasında bağdaştırma kurup bize asıl saygı ve sevgilerini gösterirler.

Turgut özal aynı zamanda elektriği de getirmişti doğuya. Şu an kaçak elektriğin müsebbiblerinin asıl faili de Özal’ın kendisi olmuştur. İyilik et denize at demişler peşinden de adamlar yine nankörce elektriği aldıkları gibi o sistemler bağlandığı gibi hemen hırsızlıkla  oraları bize karşı kullansınlar.

Türkler ve başka ülkelerden gelen Arap, Afgan, Suriyeli ve yaşlı Libyalı dedeleri ve çocukları da yerleştirecek yer olarak burayı görebiliriz. En azından ülkemize gerçekten emek verecek sadakatte olanları. Gidip sahilde nargile içip devlete küfreden Araplar veya sizin yüzünüzden diyenler veya Ömer Halisdemir’in heykeline atar gider yapanlar ise sınırdışı edilir. Kendi hallerinde istedikleri boku yesinler ama iyi kötü de olsa süren durumda insanların değerlerine saygı duysunlar.

Başörtülülere de kısa etekliye de saygı duymak gerekir. Sonuçta saygı duyacaksınız ki karşılıklı iletişiminiz sürsün. Kürt kökenli vatandaşlar gibi veya bazı Suriyeden gelenler gibi saygı duymayanlar hak etmiyor ülkemizin merhametini.

Suriye Politikası – İttifak Müzayedesi

Suriye Politikası – İttifak Müzayedesi

İlk başta yazıyorum bu yazının bedeli ülkemizin kazandığı menfaatin parasal değerinin %10’u kadarını ülke olarak bana vermeleri olacaktır. Allah’ta vekildir bu konuda. Zarar vermeye çalışırsa bu devletler zaten bir şey istemiyorumdur. Böyle durumda kendi güvensizliklerini özellikle dış basında bahsedip neden bu yolu izlediğimiz anlatılmalıdır. He olursa beni stratejist olarak işe almaları da mantıklı olacaktır devletin.

Suriye devletinde Türkiye ile Amerika ve Rusya arasında çetin bir diplomasi üzerinden menfaat savaşı yürüyor. Türkiye karşılıklı Amerika ve benzeri gruplar ile hafiften hafiften restleşme yolunda olup Rusya yanlısı politika izlese de belirli sınırlarda durması gerekmektedir. Rusya bazı noktalarda gelecekte olabilecek bazı şartlarda güven vermeyen bir yol üzerindedir.

Ülkemizin yolunun tam bağımsız Türkiye yolu olması gerektiği unutulmamalıdır. Rusya tarafı ile ortaklık yapabiliriz, dirsek temasında bulunabiliriz ama asla uydusu olmamamız gerekiyor. Şu an uçak alımı vb. şeyler ile bağlarımızı güçlendirsek de ortak olmamız ile uydu olmamızın farklarını anlamamız gerekiyor.

Statükoyu koruyalım ve bekleyelim dediğimde onların karşılıklı hamlelerini görmek ve bize karşı yapacağı hamleleri görmek içindi. Sonra da Suriye’nin gözlem nokta civarlarını vurmaya devam etmesi ile yaptıkları şeylerde uyarı vermeye çalışmaları da güvensizlik oluşturacak etmenler oldu.

Tarafsız olmamızı neden istediğimi anlamayanlar için tekrar bir noktayı daha söylemek istiyorum. İttifaklarda güvensiz hareketleri olan ülkeler bulunmakta bize karşı. Bunlar halledilmedikçe ve bize güven verecek şartları bize vermedikçe biz bir ittifak için değil kendimiz için iş yapacağımızı göstermemiz gerekiyor.

Elbette iki taraf ile ticari antlaşmalar, silah ticareti ve benzeri şekilde ülkemiz/milletimiz/topraklarımız menfaatine antlaşmalar yapabiliriz. Yalnız bu antlaşmalar başka ülkeye daha çok kazandıracak şekilde olmaması gerektiğini de önceden bahsetmiştim.

Suriye aracılığıyla Esad güçleriyle kazık atmaya çalışan bir ittifak varsa o zaman biz de karşı tarafı tanırız derken siz bazı anlatmaya çalıştığımı anlamadınız sanırım. Ülkemiz karşı taraf ile de onlar ile de bu güvensiz ortamı engelleyecek pazarlık yapmalı demeye getirdim.

Bilmeyenler için söylüyorum güvenilmez ülkelere karşı şartlar sunarsın ki güvenceyi kaybettikleri şeylerin bedel olarak fazla olması yüzünden korumak zorunda kalırlar. Ülkemiz olarak Suriye’de hangi taraf için bizim ülkemiz ve Suriye üzerinde olan planları önemliyse bize isteklerimizi ve eğer karşıda olan da aynısı kabul ederse daha fazlasını vermek durumundadır.

Biz de diğer ülkeler ile müzayede oyunu oynayacağız kısacası tarafsız kalarak.

Açıkça söyleyeyim ben Suriye’nin tek parça olmasından tarafım. Fakat bazı durumlar vardır ki bu şartlarda üç parça Suriye teklifini de makul seviye olarak ortaya koyar. Bize o şartları sunacak kadar değerliyse o planları versinler o zaman. Karşılığında bir devleti dönemsel ortak, tek askeri teknoloji alıcısı olma gibi faydaları olacaktır.

Amerika kısmı için müzayede açılış bedeli şu olmalı:

1 – Membiç, ve SDF’nin sınırdan 35 km uzağına kadar tüm toprakları ÖSO ve Türk askerine bırakacak. PYD / SDF sınıra olan 35 km derinlik içerisinde bulunan Esad’a ile ortak olarak devriye gezdirdiği veya Esad’a verdiği toprakları alacak ve TSK ile ÖSO taburlarına terk edecek.

2 – ÖSO topraklarının bağımsızlığını SDF ile iki taraf ortak olarak tanıyacak

3 – O bölgelerin inşaası Türkler ile olacak.

4 – İran ile tek ticari imtiyazlı ülke biz Türkiye olarak olacağız.

5 –Uçaklar dahil iki tarafın bölgesine de Esad yönetimi saldırdığında ortak olarak karşı tarafa müdahele edeceğiz.

6 – F-35 ve benzeri askeri alımı sürecek savunma füzeleri kalıcı olarak Türkiye’ye hibe edilecek.

7 – PYD ve ÖSO birbirine saldırdığı taktirde askerler olarak bu saldırıları ortak olarak önleyeceğiz.

8 – Suriyeli gelen misafir göçmenlerden PYD / SDF tarafından Türkiye’ye gelenlerin hepsi o bölgeye geri yerleştirilecek. ÖSO güçleri altındaki topraklara ve Esad devrilirse geri kalan Suriye’liler o böglelere yerleştirilecek.

Suriye topraklarından sonra bizi bölme riski ve benzeri Türkiye üzerinde yapılacak oyunlar için verilen bedellerdir bunlar. İster kabul ederler isterse Rusya ile anlaşmamızı izlerler. He Rusya’ya da müzayede açılış şartları olarak şunları sunabiliriz:

1 – Esad yönetimi o bölgede olan saldırıları kesecek

2 – Esad yurtdışına giden Suriye’lileri şimdiden topraklarına kabul edecek ve tek suriye olana kadar her ele geçirdiği toprağa yerleşimlerine izin verecek

3 – Türkiye ve ÖSO toprakları Suriye tam olarak SDF / PYD’den arındırılana kadar Türkiye’nin korumasında olan Suriye toprakları ve ÖSO topraklarına dokunulmayacak.

4 – Suriye topraklarında inşaat ihalelerinin hepsi Türklere verilecek

5 – Suriye şimdiden Soçi Anlaşmasında olan hükümleri tam olarak kendi devleti içerisinde uygulayacak. Topraklarında Sünni hukuku vb. koruması yapılacak.

6 – ÖSO ve Esad topraklarına saldırı olduğunda birbirlerini koruyacaklar. Uçak saldırıları bitecek. SDF / PYD arazilerine ortak harekat düzenleyecekler

7 – Türkiye tam olarak Suriye topraklarında olan şartlar ve ihaleler süreci tamamlandığında yani tüm yaralar tamir edildiğinde işgal ettiği topraklardan çekilecek.

Bu 7. Maddeyi de isteyecekleri için şimdiden ekledim. O bölgede olan tek Suriye politikasının şartları olarak bu da gereklidir.

Maddelerde Amerika veya Rusya tarafı nereye yanaşır bilmem. İki tarafta birbirlerine karşı rekabet halinde olursa Sınır düzenlemeleri ve benzeri petrol imtiyazları istenebilir.

İşlerine gelirse… Bize uçak veya başka şeyleri tehtid ve şantaj ile sattırmaya satan ülkelerin bizim ortaklığımızda yol ayrımına geldiğimizi ve artık kendilerinin bunda ne kadar samimi olduğunu gösterme zamanı geldi.

Üç tarafın da okuduğunu bilerek yazıyorum bunları. Açık ve net olarak anlattığım bu durumlarda yapmayanlar da karşı tarafa avantaj verdiklerini daima hatırlamış olsunlar. Amerika ve Rusya bir değerlendirsin derim. He tabi Erdoğan’da akıllı adam ise bazı yanlış yollardan geri dönecektir. Uçak satın almaktan önce uydu olmadan ortak olmayı öğrensin.

Suriye’de Hazırlık

Suriye’de Hazırlık
Arkadaşlar Amerika dünyada bazı noktaları kullanarak o beklediği savaşı çıkartma derdinde. İran’a karşı tüm kozlarını kullanıyor.
Çin’i ele geçiren Amerika’dan ve İngiltere’den göçen fabrikatörler sebebiyle onun tarafsız kalma ihtimalinin yüksek olduğunu unutmayın.
Müslüman dünyasına birileri tarafından atom bombası atılması çalışmalarını 2013’ten beri uyarıyorum. Kaos ve depopulizasyon olaylarını teker teker açıklamıştım.
Barış ve Özgürlüklerin korunması benim temel amaçlarımdan birisidir. Barışı korurken kendimizi korumayı da düşünmemiz gerekiyor.
Idlib bölgesini zorla ele geçirme çalışmalarını görüyoruz yine Suriye’nin. Bu durum anlaşma olmadan haklarımızı ve oradakilerin haklarını gasp ederek olacağı için bizim de önlem almamız gerekiyor.
Orada Suriye’nin elinde olan terör örgütü listesinde olan gruplar ile anlaşma yaparak teslim almamız gerekiyor. Gerekirse ayak oyunları yaparak bir yandan tutukladık diğer yandan suçsuz görüldü saldık gibi antlaşmalar ile bu tarz şekilde onlar ile ortaklığa gidip o bölgeyi bir operasyon ile tamamen bizim askerimizin hakimiyetine sokmalıyız.
Suriye’nin amacı orada bizi sıkıştırıp temizlediğinde Hatay’a da yol yapma sevdası. Bizim amacımız ise o bölgeyi Türkiye’nin parçası / uydusu haline getirmek olmalı. Çünkü antlaşmayı uygulama meyilleri yok bu adamların.
Olabildiğince kansız şekilde gerekirse yüz ameliyatı ve kimlik değiştirme operasyonları ile onlara yine aynı bölgeleri yeniden vaad etme yoluyla bir işe girişme yapmamız gerekir ki Suriye’nin tümden haklarımızı alma sabotajlarını engelleyebilelim.
S-400 alımına kadar yine sakinleştirmek için biz operasyon yapacağız diyerek rusyaya kendi köpeği gibi davranan suriye’yi durdurmasını ikna etmemiz gerekiyor. Bu arada da doğu bölgesinde olası bir savaş için de hazırlık yapmak gerekiyor. Çünkü bunların esad yandaşı milisler ile yaptıkları bu saldırılar ile bir nebze niyetlerini de göstermiş oluyorlar.
Orada olanların hakkını vermiyorlarsa o bölgede bu şartı sağlayacak bir uydu devletin gerekli olduğunu gösterir.
Suriye veya Esad yanlılarının bu saldırılarına devam ettiği sürece Devlet toprak bütünlüğünü savunmamıza rağmen adaleti ve diplomatik yollardan barışı sağlayamayacağına kanaat edilecek hareketlerini durdurması çağrısı da iyi olacaktır.
Suriye’nin bu hareketlerinin savaş sebebi olacağı için durdurmazsa kendi bileceği iş olur. Esad yanlıları da Esad’ı dinleyen taraftır. Eğer onları kontrol edemez ise Saldıran taraf Suriye savunan taraf Türkiye’dir.
Suriye topraklarında yeni bir Türkiye’nin operasyon yapma zamanı geldi gibi gözüküyor.
İmkansız değil. İdlib halkı bombalar altında yaşamak istemediği için gönüllü olacaktır. Orada bulunan yönetici grup haklarını sağlama aldığını görünce ister. ÖSO’nun Türkiye ile operasyona gittiği Terörist görünümsüz olanlar ile tüm o bölgeyi ele geçirdiğinde de kimse size terörle mücadele ettiğini diyemeyecek. Avrupa ile mülteci akınları riskini göze almak istemez. Rusya ve Suriye’de zaten dünden temizlemesini de yapmak olu. Amerika zaten dünden razı üçe bölünmesine.
Rusya eğer tek devlet kalmasını istiyorsa o antlaşma maddelerini uygulatacak Suriye’ye. İran devlet olarak Müslümanlık savaşı mı veriyor yoksa egemenlik mücadelesi mi burada o da ortaya çıkacak.
Soçi’de Tahran’da Antlaşma sağlanmak için buluşuluyorsa o zaman birilerinin yanlısı olan gruplar da devlet askerlerine saldırdığında bu antlaşmaya saldırı olduğunu da bilmeleri gerekir.
Amerika – rusya istediği kadar toplanıp birbirleri ile koalisyon kursun. Hakkını ve hakları savunana bir şey yapamazlar.
Ayrıca Rusya’nın Kırım’ı ilhak’ı olayını biliyorsunuz. Orada halk için yaptığını derken iyi de şimdi burada mı kötü diyecek. Pehh desin de görelim.

S-400 Hava Savunması ve Suriye

S 400 ler konusunda en büyük endişem rusya buraya getirdiğinde o füzelerden suriyenin cesaret alıp bize saldırma ihtimali.

Neden diyeceksiniz şimdi bahsedeyim.

S400 lerin türkiyeye geldiğinde kontrolü konusunda rusya da ortak mı veya devreleri kendine bağlayacak mı bilmiyoruz. Devletin bakımı yapmasına bile izin vermesinin zor olması aslında bu şüpheleri arttırıyor.

Evet bağımsızlık için gerekli ama rusyanın arkadan iş çeviren bir devlet olma ihtimali ve suriyenin hep ona daha yakın olması durumu ve bizimle anlaşmaz halleri sebebiyle s400 leri bize çevirme durumu bulunmakta.

Düşünsenize suriye topraklarından çekil diyecek bize ve rusya da s400 ü yerleştirdikten sora gerçek yüzünü göstermeyecek.

Bu düşünceler kafama gelebiliyorsa olma ihtimali de vardır. Antlaşma maddelerinde dikkatli olarak incelenmeli gerekirse o uçaksavar aksiyon düğmesi ve yazılımlar konusunuda da hakimiyet istenmeli.

Diğer türlü dimyata pirince giderken idlipte bulgurdan olabiliriz.

Rusya ile antlaşma yapan s400 lü devletler ile bu yazılım konusunu almış bir devlet varsa onunla iletişime geçmek ve bilgi transferi yararlı olacaktır.

Sonuçta devlet güvenliği varsa ipini sağlam kazığa bağlamak gerekir. Devleti koruma maksatlı yazılarıma gerekli gördüğüm için tek seferlik yazıyorum. Dikkat edin.

Hindistan ve Çin’e de yaptığı prosedürlerden farklı ne yapmış ve bizim Suriye saldırısına karşı S-400 leri Rusya’nın devreye sokmayacağı hakkında nasıl garanti alabiliriz onun derdinde olmamız lazım. Gerekirse S-400 leri getirdiğimizde bize karşı kullanma ihtimaline karşı o silahların yanında escort bir asker grubu ile yakın markaja alırız.

Eğer kullanırlarsa da o ürünleri tamamen gasp edip tersine mühendislik ile envanter teknolojisine katabiliriz. Hainliğin bedeli teknolojisinin paylaşılmasıdır adalet olarak.

Suudi – İran savaşı ve Türkiye

Suudi – İran savaşı ve Türkiye
middle-east-sectarian-map-annual2018_0.png
Dünyada şu an hazırlıkları süren bir savaş var. Adı da Suudi – İran Savaşı. Batılılar altyapıyı hazırladılar ve verdiler Arabistan’a gazı verdiler silahı İran’a saldırtmak üzere hazırlıklar yapıyorlar.
Bir yanda Arabistan, Mısır, Ürdün, BAE vb oluşumlar, Diğer yanda Suriye, İran vb oluşumlar olarak hesaplıyorlar.
Diyeceksiniz saldırsınlar birbirine ne olacak. Yada diyeceksiniz vursunlar sünniler hak şiiler batıl diye…
Vursunlar vursunlar sonra da bize vursunlar demenin eş anlamlısıdır bu beyler.
İlk olarak birbirini kırdırıp sonra da bize saldırtıp bizleri de İsrail ve İsrail menşeili Kürdistan’a yer açmak için güzel bir ortam hazırlatmış olursunuz. Sarı öküz yada sarı inek her ne ise giderse Müslümanlık gider.
Allah Allah diye diye Allah lafzını ortadan kaldıranlara da yazıklar olsun. Müslümanım diye geçiniyorlar bir de. Müslüman mı? Böyle olmaz. Müslüman dediğin barış için çalışmalı. Böyle sırf kendi görüşleri sadece tek doğru diye diye birbirini vurup kırmamalı.
Müslüman dünya nüfuzları
İran – Irak savaşından hiç mi ders almadınız?
Amerika ilk önce İran’a verdi kendi silahlarını ardından baktı İran sonra Irak’a karşı güçlü olmaya başladı bu sefer o tarafa verdi silahları birbirine kırdırdı. Aynı zamanda öyle bir silah miktarı hesaplamışlar ki savaşlarda karşı tarafa üstünlük kurmalarını engelleyecek miktarda. Hem savaşta para kazanıyor hem de silah tanıtımı yapıyorlar bu Müslümanım diyen kafirler yüzünden.
Suriye iç savaşından ders almadılar mı?
Savaşta destek oldukları birimleri ilk önce birbirine kırdırdılar. ÖSO, IŞID, El-Kaide filan hepsi bunlar içerisinde sayılabilir. Cihadçı adı altında hepsi Allah Allah diyerek öldüler. Sonra da SDF adında bir birim oluşturarak PYD Kürt bölgesini geliştirmeye başladılar. Eğer Esad ile savaş yerine IŞID’e dönmeseydik o zaman tüm bu İdlib dahil hiç bir yer kalmayacaktı.
Adamlar sırf kendi oluşumları güçlensin diye diğerlerini güçsüzleştirip aşı yapar gibi dost güçlerinin önüne atıyorlar. Ne zaman akıllanacak bu Araplar.
Akıllı olsalardı gerçekten Allah lafzı için savaşırlardı. Neredeee… Kendileri Müslümanlığı yok etmeye memur oldukları ne zaman kafalarına dank edecek.
Gelelim savaş için yapılanlara. 
Suudi Arabistan şu an Yemen üzerinde iyice savaş pozisyonlarına bürünüyor. Burada Koalisyon olarak İran taraftarlarına yükleniyorlar. İsraillilerin amacı bu ateşi tüm Müslüman dünyasına yaymak. Yemenden başlayan savaşı tüm Müslümanlar arasına yaymaya çalışıyorlar.
Müslüman dünya nüfuzları1
Eğer müslüman iseler durdururlar. Eğer halkları da müslüman ise gerekirse bu savaş başlatacak olanlara protesto gösterileri gerekirse direniş ile karşı koyarlar. Hükumetleri satılmışların orada diğer Allah diyenlere karşı savaşıldığında sessiz kalması ihanettir.
Her ne kadar Şia ve Sünni fırkası ayrılmıştır fakat ikisi de birbirini yerse Müslümanlık kalmaz ortada. Özellikle bu üretimde Amerika ve Rusya egemenliği varken ortamlarda.
Siz ne ürettik ne geliştirdik diyeceğinize başkalarının malları ile savaşa giriyorsunuz.
Yazık çok yazık…
Müslümanlığı harcayacaklar matmazel.
Fark etmez diyemiyorum. Çünkü o savaşta hadi diyelim şansa İran galip geldi. Bu sefer Amerika dünya savaşı çıkartır. Hadi diyelim Arabistan galip geldi bu sefer de Türkiye gelecekte iç karışıklıklara gebe bir ortama sürüklenir.
Biliyorum Amerika karıştırmadan durmaz. Hem de bunu kendi yan sanayi devletlerinin menfaatlerine uydurarak onları birbirine kırdırarak yapar.
Ne demiş atalarımız:
“Akılsız başın cezasını ayaklar çeker”
Demek Suudi terör örgütünün Amerika’nın taşeronluğunu yani köpekliğini yapmak uğruna kendini harcamak istiyor. Ne diyelim. Ha gayret. Yok et kendini ne duruyorsun…
Ayrıca İsrail’in İran’dan sonra olan hedefi biziz unutmayın. Dış çemberi engelleyemezsek biz yüzleşeceğiz bu dertler ile.
Çünkü adamların tek derdi var.
Dünyadan Allah lafzını silmek ve sadece kendi dinlerinden yani kendilerine köle olan insanlar üretmek. Ne diyelim şimdiden köle tüccarları harekete geçmişse belki gözleri ayılır Müslümanların. Diyorum da nereye kadar. Adamlar dinin içine fitneler ve sözler karıştırarak bizi bu hale getirmiş.
Düşünemeyen her varlık da zaten şimdiden köle gibi yaşıyor farkında değil. Daha ne yapalım. Müslümanlığı içten içe oya oya değiştirdiler. Yazık… Üzülüyorum gerçekten müslüman olanların haline. Arada kaynayıp gidiyorlar.
Ayrıca eğer Suudiler başarırsa planları bölünmüş Türkiye. Ki biliyorsunuz halk bunu yapmayacağı için her türlü İsrail ve Suudiler ile kapışacağımız belirgin.
He dünden satmaya razı olan varsa çıksın gitsin ülkeden. Onların gözü baştan ülkenin Orta Asya’ya sürülmesinden veya Anadolu’da yok edilmesinden yana.
Barzani destekçisi olan bazılarını hatırlatırım. Zaten haritada da gösterdim kim nereyi destekliyor.
Yunan, Asuri ve Ermenilerin de hikayelerini bilenler bilir. Ülkemiz ile hatta Milletimiz ile alıp veremediği olan çok toplum var. 3000 sene evvelin topraklarına dönmek istiyorlar sözüm ona.
İyi o zaman Amerikayı Türkiye’ye tüm Amerika kıtasını vermesi gerekiyor buna göre. hepsi Altay dillerinin torunları olarak orada yaşıyorlardı. He tabi kendi toprakları olunca yer mi yemez. Çünkü onların niyeti bağı paylaşımı değil her bağı bir şekilde kendine almak.
Amerika bir de Suudileri de şimdiden aşağılama çalışmalarına da başlamış. Jamal Khasoggi ( Cemal Kaşıkçı ) olayında hem Türkiye tarafında yapılması hem de Arabistan’ın böyle cani bir şeye imza atması iki ülkeyi de sorgular hale getirecektir.
Biz neyse bir şekilde demokrasi görünümlü çakma demokrasimsi şekilde yönetildiğimiz için sıkıntı az olur. Ama Arabistan hem cani hem monarşi sözüyle üzerine saldırılınca hayır diyemeyecektir.
Salaklar anlamıyorlar yada anlamamazlıktan geliyorlar. Monarşi olarak hareket edip hem de böyle hareketler yaptığında petrol paraları ile ileride Amerika’nın ileri karakolu olmaya devam ettiği sürece yaşayacaklarını düşünüyorlar.
İşleri bitince fişi çekmeyi de unutmaz bu Amerikalılar. O yüzden Arap çöllerinde petrol bitince öyle Afrika ülkeleri gibi umursanmayan ve gereksiz bir çöp gibi davranılacaktır onlara.
Neyse ya çok da umrumda diyeyim. Olmadı belki gerçek müslümanlığın değerini daha çok anlarlar böyle. Her neyse. saldım gitti ne yaparlarsa yapsınlar… Biz de o arada ilk önce sakin durur sonra da herkes savaşırken topladığımız güç ile etrafımızdaki toplumları yönetiriz.

İdlib Meselesi ve Suriye Müdahalesi İhtimali

İdlib Meselesi ve Suriye Müdahalesi İhtimali

Tahran görüşmeleri yapılırken bir yandan da terörist ile muhalifleri bir sayarak Suriye müdahale etmek için harekete geçti.

potansiyel1

idlib’i kendilerine katmak ve Halep’in kapısı olan Hama-Halep otoyolunu ele geçirmek için bir plan yaptıklarını düşünüyorum.

Şu an Muhalifleri korumamız gerekmektedir. Terörist oluşumlar ile savaşmayı göze alarak o topraklarda çıkarlarımızı ve yani diğer adıyla Türkmen ve Sünniler ile ilgili koruma hakları ve onların Suriye’de eski yerlere yerleşme haklarını alana kadar o bölge bizim korumamızda olmalıdır.

Rusya tongaya getirip bizi burada teröristler ile savaşacağız diyerek haklarımızdan mahrum etme çabasındadır.

Operasyon planları bu olduğuna göre korumamız gereken idlib toprakları da belirgindir.

Sivilleri korumak görevimizdir ve orada bulunan kişilerin de orada yaşama hakları vardır. Dediğim gibi Rusya Teröristler ile anlaşma yapmayız diyerek Muhalifleri de terörist klasmana koymaya çalışıyor. Bunu yemememiz lazım.

En olmadı bu görüşlerinde ısrar ederse Suriye ordusu alarma geçtiği anda bizim de bu planı bozacak planlarımız olur herhalde. Membiçte yapılanları hatırlayan ne yapabileceğimizi de anlamış olacaktır.

BMGK Suriye Ateşkes Maddeleri

BMGK Suriye Ateşkes Maddeleri
(Maddeler en sonda orijinal nüshasından alınmış olarak eklenmiştir)
BMGK kararlarınını iyi okuyun diyen Fransız ve Amerikan dış işlerine yazıyorum bunu.

 

BMGK kararları tüm Suriye sınırlarını kapsamaktadır. Doğru.

Madde içeriklerine bakan neden bizim operasyona devam etmemiz gerektiğini yazıyor.

BMGK terörle mücadeleye devam maddesi:
“2) Affirms that the cessation of hostilities shall not apply to military operations against the Islamic State in Iraq and the Levant (ISIL, also Da’esh), Al Qaeda and Al Nusra Front (ANF), and all other individuals, groups, undertakings and entities associated with Al Qaeda or ISIL, and other terrorist groups, as designated by the Security Council;”
un22
Burada yazan “… and other terrorist group, as designated by the Security Counsil” madde BMGK’da bizim doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.
Peki ya Fransa ve Almanya’nın kullanmaya çalıştığı madde hangisi:
“10) Calls upon all parties to immadiately lift the sieges of populated areas, including in Eastern Ghouta, Yarmouk, Foua and Kefraya and demands that all parties allow delivery of humaniatarian assistance, including medical assistance, cease depriving civilians of food and medicine indispensable to their survival, and enable the rapif, safe and unhindered evacuation of all civilians who wish to leave and underscores the need for the parties to agree on humanitarian pauses, days of tranquility, localised ceasefires and truces to allow humanitarian agencies safe and unhindered access to all affected areas in Syria, recalling that starvation of civilians as a method of combat in prohibited by international humanitarian law;”
un32
Burada gözüken “… and demands parties allow the delivery of humanitarian assistance, …” kısmını devreye sokarak yapmaya çalışıyorlar.
Bizim yapmamız gereken bellidir. BMGK’yı toplamamız gerekir. Toplantı amacı ise PYD’yi terörist organizasyonlardan birisi olarak tanımlamak.
1) PKK BMGK da resmi terörist organizasyonları arasındadır. PYD’nin APO ve benzeri bağlantıları göstererek PKK ile alakalı tüm dünyada yankı uyandıracak bir metin hazırlanmalı.
2) Al – Nusra = Al – Qaeda diyenlere PYD = PKK diyerek bunun çok da mantıklı bir denklem olduğu gösterilmeli.
Bu maddeleri okuyan birisi rahatlıkla şunu diyebilir. Kuşatmaların kaldırılması gereken yerlerde Afrin bölgesi yazmamaktadır. Terörist organizasyonlara karşı operasyon yaptığımız için burada biz varız.
Afrin bölgesi “Faşik TC bizi vurii, Turamp bize destek ol” dediği için bu operasyonun kesilmesi mantıksızdır. IŞID’e destek olmak ne kadar hatalı bir durum ise PYD’ye de destek olmak o kadar hatalıdır.
Burada yapılabilecek diğer olay ise Idlib bölgesinin de insani yardım alabileceğidir.
Deniz ile bağlantısı olmayan ve Esad ile Türkiye arasında bulunan Afrin bölgesi izole bölge oluyorsa o zaman İdlib bölgesi de izole olduğu için yardım isteyerek bundan faydalanabilir. Aç oldukları da önceden bilinen bu bölgede kesinlikle ihtiyaç vardır.
Afrin’de İsteyen tüm sivilleri başka taraflara gitmeleri konusunda Türkiye destek olabilir. Böylece bu maddenin geçerliliği de yoktur.
Çakallar BMGK’da açık olarak bahsedemeyecekleri için böyle maddeler arasında olan yorum farklarından faydalanarak ilerlemeye çalışıyorlar.
Gerekirse siviller beyaz bayrak ile geldiğinde insani yardım dağıtma durumları için de bir mevzuat yapabilir BM’ya açık bir şekilde sunarak. İsteyene Ramazan çadırı gibi yerinde yemek yada yemek malzemeleri yada gelip de o bölgede bulunan sahra hastanelerinde tedavi olma fırsatı sunabilir gelene. Tabi sivil olan geleceği için bu madde de yürürlükten kalkmış olur.
Bu google aramasına bakın. Göreceğiniz
Burada yazılanı gördüğünüzde TC Faşik ve Aşırı Milliyetçi diyerek haberler var. Ayrıca isyan olduğundan Türkiye içerisinde de PKK’nın isyan talebi olduğunu gösteren haberler var.
Sadece bu haber bile PKK’nın ortaklığını gösterir:
Metni BMGK konseyinin orijinal nüshasından alıntıladım. Bu yazıda gördüğünüz maddeler de ingilizce ve ingilizce mantık ile okunarak yorumlanmıştır.
İki yorum BMGK oylamasında sunulan raporun açıklarından dolayı oluşan boşluktan kaynaklanmaktadır. Bu boşluklarda delilleri daha mantıklı olanın talebi geçerlidir.
Biz teröristlere karşı operasyon yaparken Amerika ve Fransa Afrin’de insani yardım talebi var diyerek bunu bozmaya çalışmaktadır.
Esasında Türkiye’nin kanıtlarının Teröristlere karşı yapıldığı önceden gösterildiği halde böyle bir açıklama yapmaları küstah biçimdedir. Bu konuda BM nezaretinde özür dilemeleri gerekmektedir.
İnsani yardım yapabileceğimiz de açık şekilde gösterilmelidir. Yalancı grupların önceden büyük haksız oldukları halde manipülasyonlar ile haklı olmaya çalışma çabalarını gördükçe doğru olanı savunma ve devlet’in bekası için buna devam etmemiz gerektiği de belirlidir.
Perşembe’nin geleceği Çarşambadan bellidir derken boşuna demedim. Rusya’nın bombardımanı sürdürmesine rağmen Afrin’de operasyonu durdurmaya çalışması da halen daha bir ikiyüzlülük örneğidir.
BMGK’ya Harasta ve doğusundaki (Doğu Guta) bölgesi ile ilgili bombalamayı sonlandırması ile ilgili açık çağrıyı bizim de yapmamız yerinde olacaktır. Çünkü asıl bizi kündeye getirmeye çalışan Rusya içerikte olan şehre bombalamayı sürdürdüğü için bu maddelere uymak zorundadır.
Amerika, Rusya ve Fransa yöneticileri de umarım net bir şekilde okumuşlardır. Okumadı ise bile onlara gidip ulaştırın. İyi günler.
Ayrıca Erdoğan’da eğer kendi ve ülke geleceğini düşünüyorsa Al-Nusra’da olanları ikna eder ve diğer temiz gruplardan birisine topluca tâbi olmaları sağlanır.
El kaide örgütleri terörist oldukları için o bölgede zarar veriyorlar. PKK ile savaştırıp PYD’yi nasıl aklıyorlarsa biz de ÖSO ile ortak hareket edecek grupları savaştırıp onlara katarak aklayabiliriz.
Çünkü burada çakallıklara karşı çakallık yapma zamanı. ÖSO ve Suriye isyancılarının talepleri sadece Esad’ı devirmek olduğu için ortak bir amaçları da var. El- Kaideliler için yapacak bir şey yok.
Amerika ile ortak ve onların eliyle terör düzenleyen tüm örgütler harici hepsi ÖSO yani SBK çevresine birleşmesi gerekmektedir. Birleşmeyenler de yok edilmelidir. Hem BMGK maddeleri hem de Suriye’de Esad istemeyen tüm grupların yaşamı için elim bir durumdur.
PYD Suriye iç savaşının bir kesimi değil Suriye’de Irak ve Türkiye dahil tüm devleterin arasında bulunan bir terörist organizasyondur. Bunu açık bir şekilde kabul etmeleri gerekmektedir. 30 gün içeriğinde bulunan yardım koşullarını sağlaması için de böyle bir hinliğe başvurmaları da saçmalıktır. Rakka’yı bombalayıp Amerika sonra da orada insani yardım gerekiyor diye tüm PYD topraklarını koruma altına alması da bu iki yüzlülüğün göstergesidir. SDF diye kılıf uydursa bile o terörist organizasyonu bir devlet resmiliğinde değildir.
De facto otorite boşluğu ile ortaya çıkmış İŞİD gibi bir oluşumdur. IŞID gibi olduğunun da en net kanırı kovdukları Türkmen ve Arap köylerindeki insanlardır, patlattıkları Bombalı Kamyonlardır. Ayrıca Faşist milliyetçi deyip de gerçekten faşist milliyetçi olanlar da açık bir şekilde PKK / PYD terörist oluşumudur. Kimse kimseyi kandırmasın. Orasının IŞID’i temizlemeye çalışıldığı gibi temizlenmesi lazımdır. İtirazı olan vicdanına bir bakıp tekrar onu okusun. Sözüm Amerika Rusya ve Fransa’ya…
un1
Page 1 (Sayfa 1)
un2
Page 2 (Sayfa 2)
un3
Page 3 (Sayfa 3)
BMGK maddelerinde bağlayıcı kararların sınırlandırıldığı bölgelerin işaretlendiği sayfalar:
un11un21un31