Arkadaşlar ben sürekli partileri seçerken olabildiğince objektif ve geniş perspektiften incelemeye çalışırım. Verdiğim karar son ana kadar geçen irdeleme süreçleri sonrası veririm. O yüzden sandık başına gelene kadar kime vereceğimi bilmem.
Bu seçimde neden oy oranı değişimlerinin bu kadar net olduğu hakkında küçük miktar gözüme çarpanları değerlendirerek size anlatmaya çalışacağım. Bir analist olarak seçimlerde takip ettiğim ve gördüğüm kadarıyla size anlatacağım.
Her olay birbiriyle bağlantılı bir iz düşüm içerisinde olduğu için insanların karar mekanizma açısından olan değişim noktalarını ve neden olabileceği açık ve net bir şekilde ortada olacaktır.
İlk patlama HDP’de oldu. Barış söylemleri sonrası %13 oy aldığı anda ilk işi Apo’ya hapsin kaldırılması ve özerklik bildirgeleri oldu. Bu durum tabi normal olarak Emanet oylar söylemiyle onlara verenlerde hayal kırıklığına neden oldu.
İkinci eylemleri HDP belediyesi olan bölgelerde Artvin gibi Gürcülerin de bulunduğu emanet oy bölgelerinde tüm sokak isimlerini Kürtçeleştirme eylemlerine başladılar. Bu da o bölgedeki barışçı ve demokratik kesimin antipatisini kazandırdı.
Üçüncü eylemi patlamalar ile oy kazanan bu kişilerin sonradan aynı şekilde bir patlama ile İŞİD yaptı diye hükumete yüklenince oradaki halkın yorumlaması bu kimin işine yarıyor sorusunda cevabı HDP gördüğü için karşıt tepki gösterdi.
Dördüncü eylemi ayrılıkçı eylemler içerisine giren PKK ile bağları olduğunu ve birlikte çalıştığını gösterecek kişileri seçtiler. Öcalan’ın yeğeni, PKK tükürüğüyle boğar diyen adamı seçince haliyle PKK=HDP=Ayrılıkçı olarak insanlara ayan beyan gösterdiler.
LGBT eylemleri sırasında çıplak göstericiler ile eylem yapılması sonrası HDP’nin de orada destek vermesi bir nebze İslami kesimden onları uzaklaştırdı. Ramazan ayında oruçlu olan pek çok İslami kesim saygısızlık olarak gördü bu taksimde olan olayları. Tabi bunu sosyal medya aracılığı ile takip eden İslami genç kesimler biliyor.
Bu eylemler sırasında PKK kampları bombardıman edildiğinde Avrupa Birliğine şikayet etmeleri ve PKK’lıları halk kahramanı olarak göstermeleri de bu eylemlerde HDP’ye emanet oy verenlerin gerçekleri görmesini sağladı.
Demirtaş’ın bir açıklamasında Şemdinli Kırsallarının “onlara göre” bizim yani PKK’nın eline geçtiğini söyledi. Bu Özerk yönetim derken aynı zamanda PKK’nın bağımsızlık çabalarının bir durumu olduğunu barış söylemlerinin bağımsızlık için olduğunu belli edecek durumları ortaya konulmuş oldu. Şu an bile hala Şemdinli’de güney kesimlerinde bazı bölgeler PKK kontrolü altında.
Geçen seçimde vermeyin bunlar sizi sadece kullanıyor dediğimde laf eden kişiler hep ortalıkta HDP’ye oy vereceğiz diyen kişiler sus pus olmuşlardı. Haklı çıktım ve iyi ki %13 ile erkenden azan HDP destek oldu bana.
İkinci sorun CHP’de oldu. Şafak Pavey’in siyaseti hakkında iyi kötü adalet ve insan haklarını savunur gibi göründüğünü düşündürecek tavırları vardı. Fakat seçmen HDP’li vekiller ile yüksek oy oranını aldığında “nasıl da salladık ama” sözünü içerledi. Bazı durumlarda HDP ile ortak çizgiye gittiğini düşünen seçmen CHP karşısındaki eylemlerini değiştirdi.
Klasik CHP seçmeni harici kesim tercihlerini değiştirdi. Özellikle Giresun, Sinop ve Artvin gibi bazı CHP kaleleri de bu son seçimde tercihlerini değiştirdi.
CHP’de Kılıçdaroğlu’nun patlama sonrası yaptığı açıklamayı ben de izledim. Sonrasında Davutoğlu ile görüştü. O kısmını ben pek bilmiyordum. Davutoğlu görüşmesi sonrası Kılıçdaroğlu bazı devlet sırlarını paylaştı veya paylaşmak istedi diye tepkisini gösterenler vardı.
AKP karşısında Koalisyon yapma şansı tanıyan halk bir yandan da başkanlık sistemi istemediğini açıkça belirtti. O an Parti yetkilileri de haliyle o kadar hırpalanmış ve AKP karşıtı olmuş ki koalisyon imkanı kalmadı. Aynı zamanda CHP-MHP-HDP de tamamen farklı görüşler üçgeninde imkansız bir haldeydi.
Orada başarılı bir siyasetçi olsaydı CHP veya MHP’den 17-25 operasyonlarını sorgulama şartı gibi ön şartları düşünmeden orta noktayı bularak kabul edip ardından meclis komisyonunda önerge sunarak azınlık hükumetinin karşı çıkamayacağı şekilde operasyonları sorgulama şansı elde edebilirdi.
Meclis başkanı seçilmesi sırasında bile CHP-MHP birlik olacağına ayrılığa düşüp AKP’nin adayının daha muteber olarak seçilmesine sebep oldular. Birlik olma değil gerektiğinde ortak hareket etmeyi tamamen unutmuş olarak hareket ettikleri buradan belli.
Üçüncüsü MHP. Gerçekte MHP seçmeni devletçi ve milliyetçi bakış açısından gelir. HDP ile asla koalisyona girişmemesini bu yüzden çok normal karşılıyorum.
AKP koalisyonunu da istememesinin sebebi de Barış Süreci eylemlerinde Devleti Bölme durumuydu. Bu durum sonrası HDP/PKK ile AKP arası açılınca haliyle bu durum tersine döndü ve MHP’li Milliyetçi oylar AKP’ye kaydı.
MHP’de mecliste iktidar olma veya iktidarda temsil edip yasalarda değişiklik yapma kararlarına topluca hayır deyip muhalefet etme görevini çok iyi yapacağız deyince insanlar tarafından e o zaman neden oy veriyoruz mantığına geldi.
Partiler arası görüşleri sunan medyanın yaptıkları üzerinden karalama kampanyaları ile yapılan saçmalıklara gelelim.
En gerçekçi sonuçlara ulaşmak için her basın organından takip etmeye çalışırım. Görüşümü oluştururken hiçbir zaman tek düze görmek istemediğim için böyle yaparım.
Neden sol basınını izleyen kıyı kesimi oy tercihlerini değiştirdi bundan bahsedeceğim Genelde Bülent Arınç üzerinden bir karalama propagandası reklam propagandası olduğunu küçük de olsa anlarsınız.
1) Bülent Arınç ile ilgili Manisada akrabalarını ziyaret ederken bir gezi videosu çekilmiş. Orada Annesinin Rumca bir tekerlemesini söylediği için akrabalarına orada Rum işte diye halkı linç girişimi içerisine sokarak AKP’ye zarar vermek istedikleri ortadaydı.
Fakat ters tepti ve Liberal görüşlü insanlar çok kültürlü bir aile yapısı gördükleri için oyları ona kaydırdı.
2) Bülent Arınç yine Tayyip hakkında sitem edici sözler söylediği için Partide Abdullatif Şener ardından bir ayrışma daha oldu diye düşünüp onun propagandasını yapmaya başladılar. İşte AKP’de menfaat zinciri bozuluyor diyerek.
Videonun kalan kısmında asla 5.parti kurulmayacak bizim tarafımızdan, bu davaya ihanet etmem, başkalarını seçmesi nedeniyle daha az seviyorum demesine ve seçim sonrası olursa konuşurum demesine rağmen onun zıt görüşlü görerek izleyenlere reklamını yapmış oldu.
Gerçekte her seçim öncesi böyle açıklamalar ile Melih Gökçek, Tayyip Erdoğan benzeri kişiler ile dalaşması bir yandan onu parti taraflarınca bir taraftan da parti dışındakiler tarafından aykırı ve bir yandan bilinir yaptı. Her açıklamasını yapacağı tarihte de söyleyecek sözü olmadığını açıkladı.
Belki hükumette sağlam yerleri elinde tutmak istediği için oynadığı bir koz olarak görülebilir. Partide beni yerimden oynatamazsın sözünün küçük göstergeleri olarak gözükebilir.
3) AKP karşıtlığı yaparken HDP’nin barış güvercini tavırlarını ön plana çıkaran basın bir yandan Devletin bekasını düşünen kişiler için antipati oluşturdu.
4) Devletin yönettiği havuz medya yüzünden farklı görüşlerin fgazla temsil edilmemesi de az bir şekilde oyların AKP görüşleri içerisinde olan medyayı izleyenler için oylarını değiştirme ihtimallerini sıfırladı.
5) Kara propaganda ile yapılan AKP söylemleri ve HDP söylemlerini gören sosyal medya kullanıcıları bu iki grubun düşman oldukları ve başkanlık ve ayrımcılık tezlerinden hangisini seçmek gerektiğini düşündüğünde HDP’nin ayrımcı politikalarının destabilizasyon eylemleri içerdiğini ve AKP’nin başkanlığı en azından engellenebilir ve bir nebze savaşın Türkiye çapında olmayacağını düşünmelerine yol açtı. O yüzden HDP AKP arasında olan ayrımda devlet = AKP diyerek onu seçti.
Oy düşüleri yaşayan partilerin seçim analizini yaptıktan sonra AKP’nin ekstrem olarak yaptığı olayların neler olduğuna bakalım.
AKP oyları arttırmak için diğer partilerin yaptığı gibi seçim vaadleri hazırladı. 1300 TL maaş, Gençlere İnternet teminatı, Aşiretlere ekonomik güvence, gençlere evlilik gibi pek çok şey söyledi. Bu durumlarda diğerleri gibi tek maaş vaadi yerine daha genel perspektiften ekonomi çevrelerini ilgilendiren olaylar olduğu için o kesimler de bu vaadlerin kendine hitap eden kısımlarını aldılar.
AKP saadet Partisi oylarının hepsini Milli Görüş gömleğini tek çatı altında birleştirdiğini gösteren şekilde çalışarak ele aldı. Bu sayede oy oranları SP’nin yok olurken AKP’ye gitti.
Kırgız devlet başkanının Tayyip Erdoğan hakkında söylediği övücü sözler sonrası Tatarlar ve benzeri gruplarda olan kişilerin söylemleri de AKP tarafına dönmeye başladı.
Dindar kesimler tarafından HDP/PKK’nın gözünde AKP ve İŞİD’in bir olduğu algısı dindar Kürtleri HDP karşıtı duruma düşürdü. Bir yandan PYD’nin Amerika gözetiminde Suriyede ilerlemeye çalışması, PYD’nin PKK’ya destek için Cizre’ye adam göndermesi, PYD içerisinde Hristiyan binlerce kişinin PYD’ye destek olmak için gitmesi de Haç ile Hilal’in savaşı durumu olduğunu düşündürecek eylemlere sebep oldu. Bu da Kürt Milliyetçisine değil Tek devlet üzerinden Ümmetçi inanışa sahip olanların desteğini AKP’ye gönderdi.
İŞİD’in AKP ile yakın görüşleri yüzünden laf eden gruplar bile IŞID’in saldırıları sonrası devlet bakışı olarak IŞID karşıtı tutumu yüzünden fikir değiştirenler var. Şu an IŞID grupları girmesin diye tek Suriye’ye giriş noktası olan Kilis bölgesinde duvar oluşturması da buna açık kanıt. PYD’yi de Fırat ötesine geçirmemesi de bir nevi o bölgeleri sahiplenip güneyde Suriye tarafından bağlantıyı kopartmayı engellediği için de bir kesim tarafından desteklenmesine katkıda bulundu.
Seçim anketlerinde oy ortalaması %34, %40-45 en fazla %47 akp demesine rağmen tahmin edilemeyecek ölçüde yüksek bir sonuç ortaya çıktı. Bir de Oy ve Ötesinin bağımsız çalışması da sayım sonuçları toplandığında ve YSK seçim sonuçları açıklandığında her şey daha net olacak.
Oy sayımının hızlı olması bana enteresan gelmişti. Fakat geçen seçimde çok oy kaçırma teşebbüsü yakanldığı için sayımlar yavaştı. Bu seçimde öyle olmayacak ölçüde hileden uzak olduğu taktirde bu oy sayım hızının normal olabileceğini düşündüm. Sonuçta twitterdan öyle kaçak oy paylaşımları trafolara giren kedi lafları olmadı. En azından adil olduğunu düşündüğüm bir noktaya geldi.
%50lik oy oranı aslında görünüşte olması çok normal bir tahmin. Bu olaylar zincirinde halkın tepkisinin farklı olması beklenemezdi. Bağımsız değişken olan oylarını farklı yerlere kullanan demokrat ailelerde oylar belirleniyor ve çoğu AKP tarafını seçti. Nedeni de çok açık. Güçlü ve Özgür bir devlet olarak Başka toplumların oyunlarını engellemek istiyoruz. O yüzden oyumuz AKP’ye demektedir.
Muhalif Siyasi partilere en büyük tavsiyem halkı iyi okumasıdır. Onlar ile diyaloğu geliştirmedikçe ve Tüm Türkiyeye hitap eden bir ideolojin olmadıkça ideolojik açılımların sadece belirli bir oy oranında kalır. AKP ideolojiden çok Türkiye’nin her kesiminden oy alması bile bir nevi oy oranının yüksekliğinin sebep/sonucudur.
Biliyorsunuz belki de AKP’yi en çok eleştirenler arasında ben varım. Ama seçim analizlerinde gördüklerimde de neden bu kadar başarılı oldu söylemlerinde mantıklı olan şekilde objektif ve kendi söylemlerimden dışarıda bir açıdan bakarak ele alıyorum.
HDP parti binalarında çatıştılar korkuttular ve benzeri sözler ile yıkıcı eleştirmeleri yapması aslında hala olayı anlamaktan çok uzak olduğunu gösteriyor.
Oy toplama ihtimali olduğu mazlum edebiyatı yaptıklarında bile oy kaybettiklerini görünce aslında barajın orada tutunmasının da bunlara bağlı olduğunu düşünmeye başladım.
Muhalif partiler artık başını ellerinin arasına alarak düşünmeleri gerekiyor. Bu partiyi eleştirmek yerine neden “dedikodu çemberinde bile insanların bizi kaale almadı” diye düşünmeleri lazım.
Büyük 4 parti dışında görüşü yüzünden önyargı ile görülen partilerden 3üne lafım. 3 parti iktidara aday olabilecek grupları barındırıyor. Hiçbiri de tüm Türkiye’ye hitap edecek durumda değil.
CHP Laik-Sosyalist çevrelerde MHP İslamcı-Milliyetçi çevrelerde ve HDP Sosyalist-Ayrılıkçı Milliyetçi çevrelerde. Ortak kesişen noktaları olmamakla birlikte ülkenin tamamına hitap edecek ideolojileri de yok.
Birisi Hakkari’de duramazken diğeri Yozgat’ta barınamıyor, Bir başkası Trabzon’a gidince taşa tutuluyor. Bu da HDP’nin türkiye partisi olacağım sözüyle birleştirici çalışmaları ile bir nebze önlenecek gibi gözüktü fakat onlar da Milliyetçi-İslami tabakaya saldırınca %60 oy oranını gözden düşürdüler baştan.
O yüzdenn Tüm Türkyie söylemleri oyunlar ile değil gerçekler üzerinden görülerek tartışıyor halk. Halk iradesi denilen şey de sanırım psikolojik onları tanımlayacak kişiler olsa ki çoğu kişi tek grubu seçmiştir. İslamcı ve Milliyetçi kesim geneli AKP’ye oyunu vermiştir.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.