Eski dünyada bahsedilen iki kayıp kıta her zaman insanların akıllarında sürekli soru işareti olarak kalıyor. Bu kıtalar nerede ve nasıl kayboldu? Bu yazımda işte bunlardan bahsedeceğim.
Buz devri döneminde iki bölgede büyük medeniyet bulunmaktaydı. Birisi Amerika’da diğeri Mısır bölgesinde. Bu iki medeniyet o kadar büyük teknoloji ve nüfuslara sahip olmuş ki o dönemde belirtilene göre 3000-7000 sene sonra benzer teknolojik özelliklere sahip yeni bir medeniyet kuruldu. Haritada o kıtalar yeniden birbiri ile buluştu.
Mu kıtasından bahsedersek öneli özellikleri şunlardı. Buz çağı döneminde kaybolduğu sıralarda o kıtanın özelliği olarak 64 milyon nüfusa sahip olması. Böyle bir nüfusa erişmek için çok büyük topraklara sahip olmak gerekirdi. O dönemde de Amerika ve Asya kıtaları ile ortak bağlantıda bulunan Proto-Altay ve Proto-Indoeuropean diline ait insan genetik kökenli insanlar mevcuttu. Dünyada buzulların erimesi sonrası yükselen su seviyesi bu halkların diğer akrabaları ile bağlarını koparıp kendi kıtalarında yayılmalarını sağladı.
Atlantis Kıtası için bahsedilen olasılıklar biraz daha ekstra bilgi sahibi olabileceğimiz şekilde. Orada Kıta Depremler ve Su içerisine gömülme hikayesinden bahsediliyor. Bu denizci halkın uzaklığı konusunda söylenen sözler ise Platon tarafından şu şekilde. Dünyanın sonuna gittiklerini oradan da dünyanın bir yarısı kadar mesafe de denizde gittiklerinde vardıklarından bahsediyor. Bu da akıllara Afrika üzerinden bu kadar mesafe gidilebilecek iki yere odaklıyor bizi.
Buz Çağı sonrası kıtaların 100 metresi sulara gömüldü. Buna bakıldığı taktirde Karayiplerin çoğu kısmı suya batmış olması muhtemel. Aynı şekilde depremler ve Volkanlardan bahsedildiğine göre iki ihtimal vardır. Ya Volkan kuşağı üzerinde olan Azor adası civarları dünyanın ekvator civarı manyetik değişimler sonucu genişlediği için aşağı battı yada karayip adaları ve güney amerika civarlarında insanlar topluca dünyanın kaotik evresi sırasında sellere dayanamayıp sulara gömülmesi hızlıca oldu ve şehirler kayboldu. Burası tam da volkan arazisi üzerinde olup deprem ile anında gömülebilecek nitelikte bir yer. Buradan kurtulanlar ise doğu ve batıya gidip yeni kıtalarında yaşamaya başlamış olabilirler.
Son kıta Lemurya. Burası bahsedilen tüm insanların kaynağı olarak gösterilirken adalar ile dolu olduğu. Aslında buna Mu dilinde Le-Mu(r)-ia diyenler de oluyor. Bu yüzden iki ihtimal mevcut. Eğer mu kıtası deniliyor ve tüm insanların orijini oradan geliyor diyorlarsa muhtemelen o dönemde çok fazla nüfusa sahip Amerika kıtası insanların bir önceki yaşam alanı olmuş. Değilse tanımlara bakıldığında Tayland ve Kamboçya civarları ile oranın tüm güneyindeki adalar buna dahil edilebilir. O bölgeler Buz devri döneminde çok daha büyük topraklara sahipti. Bu topraklar devrin sona ermesi ardından çoğu kesimini kaybetti ve ince bir çizgi ile endonezya ile malezya toprakları yakınlarına kadar ilerledi.
Görüldüğü üzere dünya her zaman değişiyor ve kıtalar farklılaşıyor. İnsanlar bu dönemlerde yaşarken sürekli güçlü/güçsüz demeden yok oluyor. Bu durum Mass Extinction kavramına ait büyük dünya kutup dönümlerinden birisine gelene kadar da küçük çaplı devam etmekte. Dünyada 5 kez büyük felaketler oldu ve Dinozor gibi büyük türlerin hepsi tükendi. Hepsinden Fare ve böcek gibi radyasyona maruz kalmayan veya radyasyona dayanıklı sınıf yaşamını sürdürebildi.
Şimdi dayanıksız ve gelişmiş tür olarak insanlar gerçekten kutup değişimi dönemine geldiğinde 8000 sene aynı yerde ve dayanıklılık testleri yapabilecek, yaşayabilirlecek ortamları kurabilirlerse bir ihtimal kurtulabilirler. Tabi o dönemde yaşayınca normal ve teknolojik olarak kalabilmek de imkansız olacaktır. O yüzden sadece dünya kutup değişimi dönemine kadar güzel yaşayalım. Eğer devam ederse dünya o zaman ona göre yeni bir yaşam kurarız.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.