Başkasının Gözünden Bir An?

Başkasının Gözünden Bir An?
12.07.2018 sabah 5,30 civarı gördüğüm rüya çok ilginç bir altyapıda olduğu için anlatmak istedim sizlere.
Ön Bilgilendirme:
Geçenlerde Fatih Camii rüyası (Bir adamın “Bizim” Mehdimiz geldi dediği rüya) ve ardından ertesi Cuma namazında olan durum gibi oldu yine. O günün ardından birisinin cenaze namazına gidilmişti Fatih Camiinde ve farklı bir şekilde gerçekleşmiş oldu.
Bu sefer karakter bana dış etmen olarak değil direkt olarak gözünden görmüş gibi oldum.
Tekil şahıs kullanmış gibi olsam da ileride anlayacaksınız sonradan neden başkası adına yaşadıklarım gibi düşünmek daha mantıklı olacağını.
Rüya içerisinde ilk yarısını pek hatırlamıyorum. Dikkatimi çeken kısım öncesi olan küçük bir civarı aklımda kaldı.
Rüyada Gördüklerim:
Barbaros Bulvarından aşağı araba ile indiğimi gördüm. Conrad’a dönüş tabelasından içeri girdik. Araba içerisi sütlü-kahverengi döşeme kaplıydı. Sola döndüm ve yukarı çıkan yolda ilerlerken şunu söyledim: “Minibüsçülere burayı tahsis edelim. Buraları hep minibüsler ile doldururuz” diyordum yaklaşık olarak.
Geçerken aklıma Sarıyer – Beşiktaş minibüs hattında olan araçlardan aklıma geldi ve mavi yeni model bir minibüs görseli vardı yolun solunda, yola dik ve park halinde. Diğer araçlar beyaz sıradan bir sedan araç dikkati çekti diğerlerine nazaran o yolda.
Conrad önünden geçerken de “Burayı aşağıya kadar motorsikletler için ayıralım” dedim. Ekledim “İsrailliler motorsiklet kullanmayı seviyor” dedim. Yıldız Camii tarafına yaklaştığımda “Buraları en aşağıya kadar kapatırız bizim olur” diye söyledim o rüya içerisinde.
Ardından bir anda sağ elime baktım ve orada büyük bir Hamam Böceği gördüm. Tam sağ elime durmuş şekilde duruyordu. Beyaz tenliydim ve elimin üstünü kaplamış ve içine işlemiş duruyordu.
Hamam böceğini görünce “Böyle giderse ya o beni öldürecek ya da ben onu” dedim rüyada.
Tabi bunu deyince ve elin rengini görünce aklıma çok farklı bir durumda olduğumu ve kendi bedenimin rüyası olmadığını fark ettim. O sırada rüyadan çıkmaya ve yavaş yavaş uyanmaya başladım.
Uyanınca ilk işim düşünmek oldu. Hamam böceği nasıl öyle gördüm ve el beyaz neden oldu diye.
İyice ayıldıktan sonra aklıma geldi. Hamam böceğinin son yazılarımdan birisinde aşağılık gördüğü halktan birisinin göstergesi olduğunu düşündüm. Sağ elin üzerine de gelince şöyle yorumladım. Sağ el icraat elidir. Uygulamaların önüne engel olan ve hamam böceği gördüğü birisine bu lafı etmiş olabilir.
Ardından gördüğüm kadarıyla bu icraatler gerçek olursa Conrad, Yahudilerin uğrak noktası olarak karar verilmiş ve görüşmeleri oradan yapılabileceğini düşünüyorum. Ayrıca sistemde o bölgeyi kraliyet sarayı gibi yasak bölge ve kendi egemenliğine almayı düşündüğünü ortaya çıkarıyor.
Gördüğüm kadarıyla böcek gören çevresindekiler değil direkt kendisi gibi gözüküyor. Rüyaların gerçekliği olayının ve sembolizm tarafı olabilir. Bunda hem o sırada bölgeden geçip böyle bir haber aldığı için bu tepkiyi verdiğini düşündürecek bir rüya hissettirdi bana. Sembolizm kısmı da sağ el ve hamam böceği sembolleri olduğunu düşünüyorum. El ve böceğin durumu başka türlü mantıklı bir izahta buluşmuyor ve hikayeye uymamaktadır.
Rüyaların gerçekliği ancak yaşandığı müddet veya durumu yaşayan görüldüğü müddet kanıtlanabilir. Şu an söylediklerim sadece bir ihtimal olabileceğinden bahsetmektir. Rüya ile ilgili Yazdıklarım üzerinden icraate geçecek değilim olaylarda böyle durumları görmediğim müddetçe.
İyi günler dilerim…

Ruh

Çevremizde yaşayan bazı metafizik özelliklere sahip insanlar mevcut. Bunlardan birisi geleceği görebilme yeteneği. Bazı insanlar bunu rüyalarında görüp dejavu yaşarlar, bazıları rüyaları sembolik olarak görür, bazıları her ikisini de yaşarlar.

Geleceği rüyalar ile görebilen insan aynı zamanda geçmiş ile ilgili de bağlantıları beden fonksiyonlarını yitirdiği halde yaşayabilir ve bedensel zaman dışında yeni bir zaman diliminde yaşayabilir. Üstte görülen örnek sonucu ortaya çıkan durum budur.

Ahiret inancı Müslümanlık ve Hristiyanlıkta olsa da bazılarına göre bu inanç yok sayılmaktadır. Yahudiler Hades/Sheol topraklarına gönderilecek veya direkt olarak dünyaya egemen olacaklar şeklinde açıklama yapmış binlerce sene evvel.

Ruh denilen varlık burada ortaya çıkıyor. Fiziksel tanım olarak beyinde oluşan elektromanyetik enerji merkezi diyebiliriz. Peki ya bu enerji nasıl farklı şeyler görebiliyor. Beynin geleceği görme diye bir merkezi varsa bu nasıl devreye giriyor?

Aslında beyinde her gelen mesajı yorumlama merkezleri vardır. Ama ruh, geçmiş, gelecek ve benzeri tanımlamaları özellikle belirtecek bir gerçeklik yok. Bilinçaltı olarak yorumlanıyor çoğu kez fakat bu durum ondan ayrı. Bilinçaltında senin bir yerden mesaj olarak bu konu hakkında bir fikir ele alırsın ona göre görürsün.

Tamamen alakasız bir durumun bilinçte oluşması bir nevi bu durumun tamamen farklı odak tarafından gelen bir bilgi olduğu ortaya çıkıyor. Gerçekte burada bulunan tanımlamalarda sıkıntılı dönemlerde olduğundan bahsetmiştim. Evet sıkıntılı dönemlerde oluyor ve amigdala etkilense de bu durum ile ayrıcalıklı bir yere sahip değil.

Gerçekte ruh zaman yolculuğu da yapabilen çok daha farklı mekanlara da yolculuk yapabilen garip bir varlık. Yada bilmediğimiz şekilde evrenin zamansız olduğu noktaya doğru manyetik etkileşime geçen daha yüce bir varlık. Öyle ise ortada çok büyük bir manyetik iletişim söz konusu.

Dünya’ya en yakın 470 milyon kilometre yani yaklaşık 30 ışık yılı uzaklıkta. Yani bir insan 30 ışık yılı uzaklıkta olan bir cisim ile iletişim haline geçmesi lazım manyetik olarak bu gelecek ve geçmiş ile ilgili olayları başarabilmesi için. Bu duruma göre biz gerçekten çok büyük bir enerji faunusu etkileşimi altındayız.

Beyin manyetik olarak o kadar hassas bir yapıdadır ki bir telefonun etkileşiminden bile bir şekilde etkilenir. Biz fark etmesek bile bu etkileşim sonucu enerji kaynağı olan bu telefonlara bağımlı olmaya başlarız. Bilgisayarlar ve kulaklık müzikleri de ruhumuza (beynin ilgili merkezine) enerji yolladıkça biz mutlu oluruz ve sakinleşiriz.

Pozitif etki olarak görülse de ileride algılama kapasitelerini düşürmekte. Bedensel özelliklerinden bulunan hassasiyetleri azalıyor. Kulak duyması eşiği düşüyor, görme kusurları oluşuyor gibi.

Ruh dediğiniz beyin dışı da faaliyet gösterebilen uzay-zaman bükümünde istediği yere sıçrayabilen bir varlık olarak düşünebiliriz. Bu yüzden insan yaşam sonrasında dahi bu dünyada varlık gösterecektir. Tek farkı olarak bu dünyada olanlar ile iletişim kuramamakta.

Bazıları beyinlerde o kişilerin yanlarına uğradığını söylemekte fakat o kişiler enerji bulmaya yüz bulurlarsa şanslılardır. Dünya üzerinde yaptığı işleri hayır ile anılan ve dünyada sürekli iyi hatırlanan kişiler bu sınıfa girer. Düşünün insanları korumak için canını veren insan neden bu kadar kutsal, neden ağaç dikenler bu kadar kutsal.

İnsanlar yaşadığı müddetçe hayati fonksiyonlarını yerine getirirken birilerinin yaptıkları üzerinden daha rahat yapar. Bu durumların her birisinde olan katkı insanlığa katkı olarak düşünülebilir. Bu yüzden hem ağaç diken hem canını insanları korumak için veren kutsaldır.

Ruhlar kabre bağlı kalabilirler fakat şehitler o yüzden canlıdır. Enerji düzlemleri yüksek olan bu insanlar diğerlerini yaşatmanın verdiği kutsallar ile böyle olmuştur. Şu an toplumlarda şehit kavramı da tartışılır durumda. Birisinin şehidi diğerinin katili olduğu için pek sevilmeyebiliyorlar.

Gerçekten düzgün amaçlar ile olan insanlar şehit oluyor. İyi insanları korumak isteyenler için oluyor. Şu an her sistem birbiri ile insanların savaşması nedeniyle asla gerçekçi olarak şehit olacak mertebede olmuyorlar. Huzuru sağlamak yerine kan,ter ve göz yaşı ile hükümdarlık kurmaya çalışanların ellerinde yok oluyorlar.

Adaletli toplumsal düzeni yerleştirecek durumlar bunu sağlar. Gerçekte böyle bir sistem var mı? Avrupa içerisinde hukuk düzeni ve insanlar adaletli olsa da aşırı özgürlük kavramı ile bu durumu bozuyorlar.

Müslüman dünyasında ise terör eylemlerini, mezhepciliği ve milliyetçiliği şehitlik ile eşdeğer kılıyorlar. Bu da değil.

Çinde desen zaten adamlar zorbalık ile yönetiliyorlar, Belki hindistan olur diyeceğim onda da insanlar arka planda çok kötü davranışlar içerisindeler. Tecevüz gibi toplumsal meseleler bol miktarda yaşanan düzensizlik düzenine yakın bir durumdalar.

Belki Japonya bunlar konusunda en üstünüdür. Ahlak ve adaleti en iyi toplum olarak dünyada yerini almaktadır.

Gerçekte kendi ailesini savunan ve adaleti savunanlara kalıyor bu makam.

Psiko metafiziksel bağlantılar insanların etkileşimlerini sağlıyor. Ruh ne kadar görünmez bir şey olsa da rüzgar gibi fark edilebilir bir şey. Sezgileri olan insanların anlayabileceği bir durum.

Yalnız bu öyle supernatural’deki gibi ölülerden olan etkileşimler gibi doğrudan değil. Etkileşimler daha çok rüyasal imgelerden oluşuyor. Diğer etmenler olarak o yapılan sapkın şekiller ve çizimler ancak habis varlıkların göstergesi olabilir.

Melekler de çevremizde ve siz fark etmiyorsunuz. Enerji akımları çizgileri bölgeleri endeksinde bulunan bu varlıklar aslında sizin çevrenizde olan biteni haber veriyor. Tipi, ne kadar uzak düşüncede, ne görüşte, ne etkiler ile olduğunu süreç içerisinde size gösterdiği imgeler ile anlayabilirsiniz.

Tabi bunun için öğrenme süreçlerinden geçmeniz ve farkındalığınızın olması lazım. Ruh ve melekler bulunmakta. Gerçekte olan yaşamsal durumlar da bunları kanıtlayıcı insanlar ortaya çıkmakta. Geleceği bilen insanlar ve geçmişten anılar aktarabilen insanlar bunlara en iyi örnektir. İyi günler dilerim.

Farklı Zamanda Görülen İki Rüya

Dün bir Rüya gördüm. Bir kaç sene önce de buna benzer farklı yerin, aynı tasvirlerde bir rüya daha görmüştüm. Tek rüyayı görünce gerçekten o dönemde manevi bir mesaj algılanacak şekilde bir etki yoksa sahih olmasını pek umursamam. Fakat aynı tasvirlerde iki rüya görünce bu olay konusunda aynı gerçeklikte gördüğümde o zaman bu durumlarda bir tespit olabileceğini düşündüm. İki rüya sırasıyla şu şekilde:

Eski Rüya:

Yer İstanbul’un boğaz girişinde bir köy. Fırtınalı bir zaman. Yağmurdan çok dalgalar dikkati çekiyordu. Köyden kuzeye baktığımda 20-30 metre dalga genliğinde bir dalga geliyor ardından 150-400 metre dalga boyunda (10-15 saniyede bir) bir tane bir tane daha geliyordu. Orada bir kaç kişi daha hayretle izliyordu. Yüksek yerde olduğumuz için güvendeydik fakat önümüzdeki kayalıkların yutuluşunu gördükçe dehşete kapılıyorduk. Sonra o benim civardaki yolda devam ettiğimde o yolların dalga patlamasının artıklarının suları yolları dereye döndürmüştü. Fırtına bitince etrafa bakmıştım ve bir şekilde o yükseltisi bol koyun içerisine vadiden akmış alüvyonlar dolmuştu. Sonra da önemsiz detaylar barındıran bir süreç ardından bitmişti.

Yeni Rüya

Japonyada gökdelenler ile dolu bir şehirde köprü bent karışımı bir şey önünde nehire düşmüş orada yüzlerce belki de binlerce kişi arasında sıkış pıkış halde hareket etmeye çalışıyordum. 1 metre içerisinde iki üç kişiye çarpıyordum. Orada bulunan kişilerin bazıları nehrin üst tarafına doğru gitmeye çalışıyor bazıları hayretle köprü/bentin olduğu yeri izliyordu.

Bir şey oluyor ve görüntü olarak kulelerin olduğu o bentin olduğu yere yaklaşmaya başladım drone (insansız hava aracı) gibi yükselerek. Oraya yaklaştığımda o köprü/bent’in denizden gelen dalgaları koruyan bir şey olduğunu görüyorum. Oraya vuran dalgaların önünde kucaklarında balon tutan insanlar havada dalganın rüzgarıyla bentlerde bulunan ve oraya tutunmaya çalışan insanların üzerine 10lu sıkışık bir grup olarak ilerliyorlardı. Bir tane kız çıkageldi o arada. İkili paraşüt sistemi ile fırtınanın hortumumsu görünümünden kaçacak fırsatı elde ediyor aynı anda biraz daha yükseliyordu. Bir gökdeleni geçmiş ve hafif güneşin ışığının sızdığı bir kısım ortaya çıktı. Kız orada bir süre ilerleyemeden durdu. Üzerinde beyaz kıyafet ve klasik kısa boylu ve sarı benizli bir tipteydi. O sırada bir şey oluyor ve rüzgar değiştiği gibi bir durum oluyor ve ardından paraşütlerden birisi küçülüyor diğerinin ipi kopuyor. Sonra o panik ile canını kurtarmaya çalışan o çocuk/kız kendi balonunu şişiren bir sistemi oluşturup direk kucağında tutuyor. Bir iki saniye geçtikten sonra balon basınç farkı nasıl bir durum ise dayanamayıp patlıyordu. Kız da yaklaşık 100-200 metre yükseklikteki yerden karanlıkta kalmış ince caddelere doğru bağırarak düşüyordu. Balonların hepsi aynı model gibi sarı kırmızı turkuaz ve açık yeşil renklerini barındırıyordu.

Şimdi gelelim tabire. Dünya üzerinde topluca çok sıkıntılı bir dönem olması muhtemel. Bunlara her bölge aynı şiddette korunmaya çalışıyor. Büyük ülkeler başarılı şekilde set çekerek teknolojik olaylar ile kurtulurken orta ölçekli bölgelerde tamamen doğal korunmalar ile insanlar kurtuluyor. Her insan kişisel olarak dehşete düştüğü halde korunan insanlar bu olayda kurtuluyor. Abartıya kaçıp kurtulma ümidi için farklı yolu deneyen kişi garantiye alınan yol harici deneme yaptığı için ise aslında kendi sonunu hazırlıyor.

İkinci bir tabir olarak da daha güçlü fırtınaların olma ihtimali. Sıkıntılı dönemler gibi küresel ısınma olayı sonrası fırtınaların şiddetinin artması sonucu dalgalar da genliği ve boyu büyüyeceği için daha dehşetli görüntüler olabilir.

Rüyaların sanal kısımlarının da olması hasebiyle bu durumun daha çok sanal bir gerçeklik üzerinden yorumlanması gerektiğini düşünerek ilk tabirin daha çok doğru olacağını düşünüyorum. Japonyada olabilecek olayları takip etmeye başlayın. Zor bir dönem kapılarına gelmiş gibi gözüküyor.

Rüyalar tamamen bilinçaltı harici sebeplerle olmuştur. En son gördüğüm saat 5 civarı sabah ezanına kalkma alarmı bile çalmadan görüldü ve uyandım ardından. Japonya ile ilgili hiç bir haber veya gelişmeyi gözümden geçirme veya göremeyecek kadar izole ve bu haberlerden uzak bir gün geçirdim. Yani bunu görmem tamamen bu konuyla ilgili bir mesaj görünümündedir. Umarım kısa sürer.