Kürt Milliyetçiliği ve Kürdistan

Kürt Milliyetçiliği ve Kürdistan

Ülkemizde sürekli kaşınmaya çalışılan bir sorun var. Bu sorunun adı da Kürdistan. Devletin politikası Turgut Özel devrinde Irak’tan kaçanları almak olmuştur. Şimdi ise onların bazı yamuklarına göz yummak olmuştur.

Yapılan iyilik politikalarının ardında bile ülkemiz ile ilgili şu an bazı projelerin ürünü olarak teşvik ediliyorlar. Örneğin ülkemizde stratejik alanlara yayılmak ve nüfus dengesini değiştirmek, üreyerek halk üzerinde kültürü değiştirmek, toplumda Amerikan ve Rus ajanlığı yapmak ve her türlü oyunlarına alet olmak gibi dertleri var. Müslüman olanın bile normal gözükse bile akıllarını çeldikleri noktalar var batılıların.

Bu kadar çok üremeleri de normal değil mi? Hem bizim elektrik paralarımızın %30 una fabrikaları bile düzgünce yokken ortak oluyorlar hem de kaçakçılıkla yaptıkları konfor alanı ile paralarına para demiyorlar. %30 denilen miktarı boş görmeyin. Bizim ülkenin fabrikaları dahil hepsinin elektriğinden kesilen bu %30 kişi başı tüketim olarak biz 1 elektrik tüketirken onların 6 elektrik tüketmesine bedel. Her şeyde böyle yaptıkları halde hala bize nefret ile bakıp bizden toprak talep etmeleri de ayrıca bir ikiyüzlülük

Toplumda Türkiye’de yıllarca emek vermiş memur kişilerin bile memleket sevdasının düzgünce oluşmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Müslüman namazında niyazında başka etnik Kürtlerin hepsine baktığımda hepsinin kendi aralarında örgütlenip diğer Anadolu insanlarından ayrı sofralarda yemek yedikleri ve bazen başka yanına gelenler olursa misafir gibi karşıladıklarını görebilirsiniz. Aslında yabancı kültür gibi bakmaları bile aramıza sokulan nifaktan dolayı onların gönüllerinin bizim ile bağının kesildiğinin göstergesi olarak görülebilir.

Ben toplumumu düşünüyorum. Toplumumun refahı, huzuru ve mutluluğu için yapılması gerekenleri yazacağım.

Kürdistan kurulmak zorunda kalırsa eğer:

Kuzey Irak’ta Kürdistan kurulursa eğer tüm çevre toplumların hepsinin (Suriye, Irak, İran ve Türkiye) nüfus mübadelesi yapmasını ve o topraklarda olan kendi etniklerine de kürtlere huzur vermesini istiyorum.

Yer altı kaynakları bla bla edebiyatı yapmayın. Ben Doğu Anadolu’mu kazanmış olursam hakkari’ye kadar huzurla dolaşabilirsem gerisi önemli değil. Ben sırtımdan geçinen beleşçi kitle ve kaçakçı kitle ile yaşamak istemem.

Irak Musul ve Kerkük şehirlerini elinde tuttukça sıkıntı yok.

Tek sıkıntı baştan beri söylediğim gibi devlet oluşturulmamasına çalışma derdiydi. Gördüğünüz gibi Fırat Kalkanı hareketı öncesinde Halep Türkiye nüfuzuna gelecek kandırmaları ile bize ihanet ettiler. Çünkü onların derdi her zaman tüm bu topraklara hakim olma isteğiydi Hatay’dan itibaren. Alacaklarsa sadece Erbil ve Süleymaniye’nin hakimi olmak hakları olabilir. Bizi orta asya anavatan diyerek göndermeye çalışanlar da ancak kendi anavatanlarında olan topraklara sıkışma haklarına sahip olabilirler ancak.

Devlet oluşturduklarında İsrail gibi Batılıların yandaşlığını yapan toplum olma ihtimalleri yüksek. Savaş silahları, uçak ve tank gibi şeyleri Amerika’dan satın alma ve hibe edilme ihtimalleri yüksek. Devlet olamadıkları için Suriye’de şu an uçak uçuramıyorlar tankları yok. Nüfus mübadelesinde er kürt ile hain kürtte iyice anlaşılacak olur.

Bizim topraklarımızda yabancı nüfuzu olacağına kürdistan topraklarında Müslümanlar eliyle Türkiye nüfuzu olur. Belki ileride hükumeti kapışan AB ve İsrail’lere karşı Müslümanlığı hatırlayıp bizim elimizle destekleyeceğimiz bir hükumeti seçmeye destek olurlar.

Evli kürtlerde de yarı yarıya dominant olma ihtimali var. Gerçekten de Türkiye’ye sadık kitle olsa da onları da garanti olsun diye kürdistan vatandaşlığına hediye edelim. Bir de kürtlerin topraklarının da devletin olacağı olayını da eklersek al sana yeni evler iş yerleri ve huzur içinde çalışabilecekleri alanlar.

Ben kafam rahat olsun istiyorum. Artık sırtımızdaki kamburdan kurtulmak istiyorum. Devlet kurmasınlar istiyordum ama artık su havzalarımız ve topraklarımızın eminliğini istiyorum. Sürekli bunu şantaj malzemesi yaparak hem de bizim üzerimize kullanıp sürekli baskı altında tutmaları da büyük sıkıntı veriyor.

Bakalım o bölgede huzur olacak mı? Lüksemburg mu olacak yoksa Uganda mı? Ben devlet istemiyordum fakat riskleri çok yüksek olduğu için. Mutlu ve huzurlu olacaksak böylesi daha iyi değil mi? Tüm Ortadoğu topraklarında olan Musul Kerkük dahil haklarından vazgeçtikten sonra onlar o bölgede etnik olarak devletlerini yaşayabilirler.

Kıbrıs davasında bizim kültürümüze ve dinimize karşı savaşın bir ürünü olduğu için orayı elimizde tutmamız gerektiğinden bahsediyordum. Biliyorsunuz Mahabad bölgesinde yani Batı Azerbaycan’da da hak iddia ederek bizim kültürümüzle sınırımızı kesmeye çalışıyorlardı. En iyisi topluca bu sorunlara çözüm için böyle bir yol izlemek. Ya mübadele yada asla.

Onların yer altı kaynakları ve nüfusu olacak ama bizim de topraklarımız ve çalışkanlığımız olacak. Bakalım tembel tenekeler rahata alıştığı gibi devletlere karşı hedef göstermeye alıştığı gibi yaşayabilecekler mi? Bakalım kendi iç çatışmaları ve batı desteği ile nasıl bir devlet olabilecekler.

Tek bir şey istiyorum devletten. Kürdistan vatandaşlarına Türkiye’de tapu yasağı getirilmesini istiyorum. Hem de yandaş müteahhitlere de iş kapısı çıkar. Alın size milyonların evi inşaati ile kürdistanı inşaa etmek. Gazanız mübarek ola. He unutmadan. %10 komisyonumu isterim! Sizin tarifeden.

– Buradan sonrası sadece facebook kısmında var –

Ülkemizin cennet gibi bir yer olmasını istiyorum. İki yüzlü, kaypak, hırsız, yalancı, dolandırıcı insanları minimuma indirip, cesur, akıllı, dürüst, çalışkan ve azimli insanların arttırılması için çalışıyorum.

 

Toplumumuzun vergilerinin çoğunu emen bir vakum olarak doğuda her işimize engel çıkartıp hala daha ağalıkları ile yaşayan kültürün toplumsal normlara direnç göstermesi de bizi yaralayan ve ayak bağı olan en net göstergelerden birisidir.

 

 

Unutmayın benim sevdiğim kürt etnik yapısında arkadaşlarım da var. Ama onların da nadir olarak samimi olarak toplumla barışık kesimleri var. İstisnalar kaideyi bozmaz temasında onlara da aynı şartlar yapılmak zorunda maalesef.

 

 

İsrail gibi bir hayal ile kültürel zehirlenme yaşatıldı onlara. Batı desteği ile yaşayan mı kendi emeği ile yaşayan mı bir yere gelir bunu net göreceğiz. En azından biliyorum ki çalışanın her zaman kazanır. Deney sonucu belki şaşırtır ama görürüz elbet.

Ekstradan yazayım

Biz balkanları 1878 veya 1911 de kaybetmedik. 1809 – 1814 arasında sırp prensliği kurulduğunda kaybettik. Çünkü diğer hepsine milliyetçilik umudumu aşıladılar bunu örnek vererek.

Bizi tercih eden müslüman olanlar bile aleyhimize çalışır bu topraklarda kalırlarsa

Benim derdim milliyetçilik değil. Türk ve Arap kardeşliği ile beraber müslümanlığı yaşatmak. Milliyetçilik üstüdür bu olay. Farslarda pek ümit yok. Malezya ve hint kültüründen müslüman olanlar da samimi ise onlar da bizimledir.

Toplumda bir uyumsuzluk var. İnsanları nefret ile körükleyip aramızda kan davası yaratıp paralarına para katma amaçlarındalar. Onun yerine birbirimizi saygıyla anabileceğimiz noktaya çekmemiz lazım.

İran Irak Türkiye ve Suriye Konferans yapıp Lozan gibi özerk bölgeye bağımsızlık vermek suretiyle kendi egemenlik haklarımıza fayda sağlayacak bir antlaşma yapabilir. Amerika ve Rusya olmayacak. Müslümanların meselesi Müslümanların arasında olur. Araya kendi fayda sağlayacakları maddeler ve egemenlik haklarımızdan tavizler vermemiz için gelirseler ellerinden geleni yaparlar. Biz bu bölgenin egemen devletleriyiz bunları unutmayın.

Antlaşmada terkedecekleri gün alabilecekleri eşyaları alarak gitmelerine izin verilecek. Firma, tapu ve eşyalar devlete kalacak. Lozan’da bizim Balkanlardan vazgeçmemiz için elinden geleni yapanlar doğuda büyük Kürdistan hayallerinden vazgeçmesine karşılık nüfusuyla o bölgede bağımsız olacaklar. Biz güçlü olduğumuz dönemde kontrollü vazgeçiş ile o bölgeden vazgeçeceğiz ki geleceğimizi teminat altına alalım. Onlarda büyük ideallerinden vazgeçecekler ki istedikleri hayallerin nasıl olduğunu görecekler.

Oradaki halk da üzülmesin devlet bizi üzdü diye. Emin olsunlar oranın pasaportları Avrupa ve Amerikada veya Rusyada daha geçerli olacağı için o bölgelere yerleşirler ilerleyen zamanlarda. Gezebilecekleri için sevinsinler bence.

Böylelikle Amerika’nın Suriye’de olma sebeplerinden birisi daha kalkacak.

Sözde Kürdistan haritasında geçerli olan hedef alınan tüm kavimler esas alınmalı. Belki Luristan’ı tam sayılmayacağı için aradan çıkartılabilir.

Burada bir oyun oynuyorlarsa bizim de oyunlarımız olmalı. Devlet olarak geleceğimizi bize sadık her kesimle sağlayabiliriz. Aynı şekilde Kürtlere de istedikleri devletlerinde yaşama imkanını vermiş olduğumuz için belki bizim yönetim ile kendi yönetimleri arasında bağdaştırma kurup bize asıl saygı ve sevgilerini gösterirler.

Turgut özal aynı zamanda elektriği de getirmişti doğuya. Şu an kaçak elektriğin müsebbiblerinin asıl faili de Özal’ın kendisi olmuştur. İyilik et denize at demişler peşinden de adamlar yine nankörce elektriği aldıkları gibi o sistemler bağlandığı gibi hemen hırsızlıkla  oraları bize karşı kullansınlar.

Türkler ve başka ülkelerden gelen Arap, Afgan, Suriyeli ve yaşlı Libyalı dedeleri ve çocukları da yerleştirecek yer olarak burayı görebiliriz. En azından ülkemize gerçekten emek verecek sadakatte olanları. Gidip sahilde nargile içip devlete küfreden Araplar veya sizin yüzünüzden diyenler veya Ömer Halisdemir’in heykeline atar gider yapanlar ise sınırdışı edilir. Kendi hallerinde istedikleri boku yesinler ama iyi kötü de olsa süren durumda insanların değerlerine saygı duysunlar.

Başörtülülere de kısa etekliye de saygı duymak gerekir. Sonuçta saygı duyacaksınız ki karşılıklı iletişiminiz sürsün. Kürt kökenli vatandaşlar gibi veya bazı Suriyeden gelenler gibi saygı duymayanlar hak etmiyor ülkemizin merhametini.

Suriye ve Irak’ta Irkçı Operasyon

Suriye ve Irak’ta Irkçı Operasyon

 
Etnik milliyetçilik üzerinden oyunlar oynayanlar son dönemlerde güneyimizde sınırlarını çizme dertlerindeler.
 
GOrtaDogu
Barzani yada PYD fark etmez hepsi aynı işlevi gören birer aracı olduklarının en garanti kanıtı şudur:
 
Takiyyeci PKK’nın ilk açıklaması (Barzani ve bağlı yerel haberler – algı operasyonu – üzerine alıntılamış):
 
Ardından Referandum sırasında gerçekler ortaya çıktı:
 
Irak başbakanı uyardı:
 
Ardından kaybetti:
 
Gördüğünüz üzere PKK ile Barzani ortak çalıştığı gözü dönmüş şekilde Referandum yapayım derken ortaya çıktı.
2003’te başlayan operasyon’da Kuzey Irak bölgesinde Kerkük’e yerleştirilen etnik unsurlar ile de yaptıkları seçimi legalleştirmeye çalıştılar.
 
 
Bu durum PYD’ için de geçerli oldu.
 
 
Tel – Abyad’ın alınması sırasında Kobane olayları diyerek ilerledikleri dönemde IŞID üzerinden geçtikleri köyleri yaktıkları Uluslararası Camiada da biliniyordu. Üstte olan haber ve aşağıda olan resim bunların en açık delilidir.
 
0 Tell_Abyad_offensive_(2015) (1)
Erdoğan’ın açıklamaları da bu konuda o dönemde çok konuşulmuştu.
 
Suriye-Etnik
Sitelerden birisi 2015 – 2020 adlı proje oluşturmuş onun hakkında bilgilendirme yapıyordu. Bunu o dönemlerde özellikle etnik unsur olarak kendisini bölgeye düşman gören birisi olma sebebiyle sanırım potansiyel olarak çok fazla toprak hedefi koymuş ve tüm Fırat ve Dicle havzasını Antakyaya kadar hayali olarak bağlamış gözüküyordu.
Suriye-Etnik1
Gördüğünüz üzere proje sınırların Barzani tarafı son olaylar ile örtüşmese de PYD tarafı Fırat (At – Tawrah) barajı bölgesi ve petrol bölgeleri gibi yerleri ele geçirerek istedikleri sınırlara yakın gidiyorlar.
deneme
Ayrıca Adana ve Hatay’ı da potansiyel olarak 2020 sonrası bizden çıkarma planları var. Bu da demek oluyor ki şu an oynadıkları oyun 2020 üzerine kurulu ve dikkat etmemiz gereken tarihe işaret ediyor.
deneme1
İŞİD ile ortak çalıştıklarını bu yüzden bahsetmiştim zamanında.
 
Irak’ta Kerkük tartışması sırasında PYD kesimi her devlet size ambargo uygularsa destek veririz açıklaması yapmıştı.
Ayrıca PYD’nin yerleşim için aynı tarz oldu bittiler ile demografiyi değiştirme çabaları ve Bağımsızlık oylaması gibi dönemde de PYD bölgelerinde seçimlerin yapılması da bir tesadüften çok biz buradayız ve bağımsızız iması taşımaktadır.
 
PYD silahlarının PKK’da olması ve askerlerinin de PYD’de olması da bir tesadüf değildir. PYD’den PKK’ya katılan Norveç’li ise bunun tüy dikme cinsidir.
 
 
Barzani istifa etti ve yerine Neçirvan Barzani (Yeğeni) geçti.
 
 
 
Nerede kaldı bölgesel seçimler diye sormadan edemiyor insan. Irak parlementosunda istifa dilekçesi durumlarında seçim olmuyor sanırım.
 
Giderken de giderayak elini güçlendirmek için kendilerine ihanet edildi iddiası ile Irak’ın egemenliğine başkaldırmadıkları için diğer tüm muhalefeti suçladı. Muhalefet kan dökülmesin veya bağımlı olduğu devletin yasal haklarını çiğnemesin diye yaptıklarını eleştirip yağ gibi üste çıkmaya çalışıyor bir de.
 
0 barzani diktatör
Neçirvan Barzani yeğeni olduğu için hanedanlık kültürüne iyica alıştırma antremanları yapılıyor gibi geliyor bana.
 
Geçmiş dönem resmine bakarsanız o bölgede nasıl bir yönetim olduğunu da şu haberden görebilirsiniz.
 
Dikkat edilmesi gereken husus bu ikiyüzlü insanların gözü dönmüş emellerinde yaptıklarını tekrarlamayacak derecede düzgün birisini getirmektir. Özellikle PKK ile bu kadar iç içe olan bir oluşum ve aileler ile işbirliği yapmaya çalışırsanız o zaman “cebinizdeki akrep taşımak” işlemini uygulamış olursunuz.
 
Evet, belki hayallerde toprak kazanacağınızı umacağınız bir plan ile gelirler fakat yaptıkları da belli bir şekilde yüzsüzlük ve ikiyüzlülüktür. Kadir kıymet bilmediklerini de aile boyu yaptıklarını da görmüşsünüzdür.
 
Bir de referandum bağımsızlık değildir demek, PKK desteklemiyor algısı yapmaya çalışıp kendilerini haklı kılmaya çalışmak da cabasıydı.
 
Petrol kuyularının hepsini alıp büyük savaşı başlatmak üzere harekete geçmeyi planlıyorlardı belli ki. Şimdi Kerkük Irak tarafına gidince bu olay biraz daha uzamışa benziyor.
 
Fakat İsrail iyice sabırsızlanmış belli ki Suudileri Lübnan üzerine kışkırtmak üzere yollamaya başlamış bile. Belki de petrol kuyularını almak için de paniklemiş olabilirler. Bu da ayrı bir düşünce stili olarak karşımıza çıkabilir.
 
İnsanlar uyarıldığı halde görmek istemezse yapacak bir şey yoktur. Barzani Türkiye’nin tek müttefiki olabilir algısını da Türkiye’de bulunan İsrail ajanı potansiyeli olan kişiler yaymaya çalışıyor.
 
Sünni – Şii savaşı da Barzani İmparatorluğu da İsrail’e yarayan olaylar.
 
Ne kadar onlar istese de yaptıkları olaylar her an kuyu kazmaya yönelik olduğunu unutmadan hareket etmemiz gerekiyor.
 
Başka türlü gördüğünüz gibi bir oldu bitti ile karşılaştırabilirler.
 
Özellikle 2020 senesine göre şimdiden kurtarma planını devreye sokmak gerekli.
 
Şu durum her zaman geçerlidir:
 
“Barışta bile savaşa hazır olmak gerekir”
 
Bizim topraklarımıza dokunmadıkça kendi diyarlarında istediklerini yapsınlar. Fakat Müslüman coğrafyasında yapılanları ve Türkiye’de yapılmaya çalışılanları gördükçe bu süreçte karşıtlığım sürecektir.
 
Ta ki bizim topraklarımızı bize bırakana kadar.
Son Düzenleme:
Tahminimce PYD, Irak topraklarına geçemez. Ama IKYB başarılı olamadığı için Irak kuzeyinde hukuksuz bir işgale kalkışabilir. Petrol bölgesi olmasa da hedefleri oralarda olduğu için dikkatli olmakta fayda var.

Ne Kadar Hazırsınız? Kerkük Olayları…

Ne kadar hazırsınız?
 
Güneyde:
 
 
Batıda:
 
Bu hamlelerin 7 gün arayla olması artık bazı şeylerin yaklaştığını gösteriyor.
 
Kuzeyde:
 
Doğuda:
 
 
Dünyada bir şeyler değişiyor ve burada büyük hazırlıklar yapılıyor.
 
Linkler aşağıya inildikçe daha normal ve daha klasik krizler olsa da gittikçe artan şiddette bir olay döngüsü var.
 
Büyüyen doğu egemen olmasın diye batı harekete geçti. Ortadoğu’da istedikleri durum da referandum ve Suriye’nin tükenmesi ile yarı yarıya gerçekleştiği için sonraki adımı atmaya başladılar.
 
Tarafsız kalmanın zor olacağı bir dönemde en doğru tarafta yer almak iyi olur.
 
İlk önce ortadoğu şimdi de dünya’yı karıştırarak bir şeyler elde etmeye çalışan bu merkezler gerçekten de haddi aşma noktasına geldiler.
 
Tabi işin garip yanı o kadar savaş içerisinde uçaklar ile Suriye’ye saldırılar yapıldıktan sonra misilleme beklemeleri de çok normal.
 
Gözü dönmüş gibi dünya hakimiyeti isteyenler ile dünyanın kalanı arasında olacaklar bakalım neler olacak.
 
Kerkük Krizi
 
Barzani ise referandum yaptıktan sonra gerçek niyetini şimdi belli ediyor. Kerkük tarafına giden Irak ordusunu gördüklerinde bile “billeşmiş milletleğğğ bizi koğuuu” diye açıklama yapmışlar.
 
Özerk bir yapının kendini asıl devletinden koru demesi imkansız olduğuna göre çoktan bağımsız olduklarını ilan etmişler bile. Tüm olay da burada kopuyor zaten. Dünyaya ilan edemedikleri için de şimdi Amerika ve BM’ye bakın bize saldıracaklar iması yapılıyor.
 
Eğer ki Barzani ve ekibi gerçekten oldu bittiler ile bağımsız tavırlar takınmasaydı belki Kerkük yönetimi Irak’ın bunlar iyi niyetli ya demesiyle onlarda kalabilirdi.
 
Bağdat yönetiminin teklifini red etmeleri ve Kerkük’e savunmaya hazırlanmaları ise zaten hali hazırda belirtilmemiş bağımsızlık hamlesinin icraate dökülmesinden başka bir şey değildir.
 
Bu yüzden devletin kendi topraklarına girmelerine izin vermeleri gerekir yoksa dünya kamuoyu gözünden düşecekleri aşikardır.

Kimyasal Silah Kullanımı

Geçenlerde Türkiye Kimyasal Silah Kullanıyor iddiaları vardı. Aynı şekilde Suriye için de geçerli bir söz vardı. Hatta Suriye’de olan örgütlerde de bunlardan olduğundan bahsedildi. Ardından bu konu hakkında araştırma yapmaya karar verdim.
Chemical_Weapons_Convention_2007 kimyasal sahibi olan açık mavi yasaklanan koyu mavi
 
Gördüklerim şaşırtıcıydı. Çünkü Kimyasal silah üretimine karşı konvensiyonu (convention) çoğu ülke imzalamış ama asıl bu kampanyayı etrafa yayan ve imzalatmaya çalışan hiç bir devlet imzalamamış.
 
Rusya, Çin, Japonya, Amerika, Almanya, İngiltere, Fransa, Suriye, İran devletleri imzalamadığı için bunlar ile ilgili yok kimyasal silah kullanıldı yok bilmemne yapıldı denildiğinde açık açık imzalamadık diyebilecek konumdalar.
 
Chemical_Weapons_Convention_2007 kimyasal sahibi olan açık mavi yasaklanan koyu mavi 1
İşin garip yanı Halepçe’de Kimyasal Silah kullanıldı diye Irak’a giren pislik Amerika kendisi bu antlaşmayı imzalamamış!
 
Arkadaşlar açık bir şekilde söylüyorum bu Büyük devletler bu anlaşmayı imzalamadıkça gerçekten diğer devletlerin imzalamasının bir manası yok.
 
Suriye’de yaşanan kimyasal silah durumu da bu şekilde açıklık kazandı. Çünkü imzalamadığı için orada karşılıklı kimyasal silah savaşı yapılması da doğal oluyor.
 
Arkadaşlar biz ülke olarak bu antlaşmaya imza attığımız için kural tanımayan Tayyip Erdoğan bile bu konuda kural tanımamazlık edemez. Çünkü bunu ederse sonuçları çok ağır olacağından yapmaya cesaret edemez.
 
Ayrıca ben şu an sıradan bir ülke vatandaşı olarak bunu gördüğümde eğer bir devlet sahibi olsaydım şunu yapardım. “Eyyyy Amerika Eyyy Rusya sen imzalamazsan ben de imzalamıyorum” derdim. Tabi bunu bilen kaç kişi vardır ben de bilmiyorum.
 
Bu antlaşma sadece küçük devletlerin büyüğe karşı isyana kalkmaması için hazırlanmış tuzak bir antlaşma gibi. Düşünsenize. Size karşı silah avantajları olan bir devlet size tahakküm kurma şansına sahiptir.
 
Ben küresel oyunlarda sadece İkinci Dünya Savaşının Kahramanları ile Amerika uydusu Japonya gibi devletlerin imzalamadığı antlaşmayı tanımıyorum. Çünkü Baş nereye giderse diğerleri de onu takip edebilir.
 
Örnek olmaları ve ilk imzalamaları gerekirken tam tersi imzalamayan tek onların kalması hiç de olması gereken bir davranış değil.
 
Eğer öyle imzalamıyorsanız da o zaman bilin ki kimyasal silah hakkında bir kamuoyu yapıyorsanız ve insan algıları ve duyguları ile oynuyorsanız da ben karşı çıkarım. O zaman ilk önce iğneyi kendinize batırın o antlaşmayı ilk siz imzalayın. Siz zaten kabul ediyorsunuz kimyasal silahın dünya gerçeği olduğunu.
 
Ayrıca İsrail Gri renkte onun durumu da bilinmiyor adı altında yasallaşma imkanı sunulmuş. O yüzden Amerika = İsrail mantığı onun da kabul edeceği açık bir şekilde bellidir.