Finnish – Fenike – Phonica – Ugarit – Uygarlar – Ugor – Uygurlar – Saami – Semud – Thaamod – La Manche – Mansi Kavmi – Gothlar

Finnish – Fenike – Phonica – Ugarit – Uygarlar – Ugor – Uygurlar – Saami – Semud – Thaamod – La Manche – Mansi  Kavmi – Goth – Gotlar – Game of Thrones – Lord of The Rings ve İsrail Bağlantıları

Kadim zamanlarda Avrupa’da bir kavim yaşarmış. Bu kavmin en belirgin özelliği Neandarthaller ile benzer topraklarda yaşamış olması ve Hint-Avrupa kültürü gelene kadar o soğuk iklimde yaşamaya uyum sağlamıştır.

Başlığın tanımlamalarının fazla olmasının sebebi her kelimenin de aynı kültürün aynı insanların kültürünün farklı isimleri olduğudur. Belki babalar farklı anneler aynı, belki sonradan ayrılmış iki kardeşin adını almış olabilir bu kültür isimleri.

(Sor) Thor -> Dor, Titan -> Teuton diye döndüğü gibi Ugor, Sami ve Fin halklarının da isimleri geçişli olarak değişime uğramıştır.

İlk olarak bu resimleri 19 – 26 Nisan 2016 arasında hazırladığım için yeni gelen bilgi güncellemeleri ile değiştirilmemiştir bunu da belirtmek isterim.

Tufan sonrası halkı olan Ugaritler ve Finikeliler dahil olunda tüm Avrupa’da bulunan Titan ve I Geni egemenliği hakkında olan haritaların çapı İspanyadan Ural dağlarına, Filistin’den İzlandaya kadar genişliyor toplumun yaşam alanı.

Aşağıda gördüğünüz ilk resim Avrupa’nın birinci dünya savaşı öncesi olan kültürel yapısını göstermektedir. Avrupa kaynağı olduğu için doğu kültürlerinde yoğun nüfus farklılıkları olabilmektedir.

4

Aynı şekilde bu resim modern zamanda olan durumu göstermektedir.

Languages_of_Europe_no_legend_map

Temel olarak iki ayrı aşamada inceleme yapacağım. Altay Kültürün temeli olan N geni ve Ural kültürü temeli olan I geni üzerinden kültür etkileşimlerini bahsedeceğim. Türk, Fin, Moğol, Japon hatta Orta Doğu kültürlerini ele alacağım bu yazıda. Kuran’ı Kerim’de bahsedilen Semud Kavmi sadece Kuzey Arabistan’da bir kavim olarak ele alınıyor. Ad kavmi ise Yemen civarında diye düşünülüyor.

Gerçekte Ad kavmi Yemen’den Gürcistan’a, Fransa’dan Orta Asya’ya Semud Kavmi de bahsettiğim gibi Portekiz’den Ural’lara kadar dayanıyor. İç içe geçmiş kardeş kavimlerin helak olmasını ele alacağım.

Dünya üzerinde bulunan egemen dil gruplarından Ural ve Altay dillerinin yaşandığı bölgelerde yaşayan halkları en ufak renk farklılıklarında bile ele aldığımda aşağıdaki sınırlar oluyor.

//uygarlık sınırları

Sınırlar renklendirip kültürler ayrıldığında şu sonuç çıkıyor.

//uygarlık sınırları 1

Bu kültürlerin egemen olduğu bölgelere bakıldığında Avrasyanın tüm kuzey bölgelerine sahip olduğu görülecektir. Biz aynı anda hepsini ele almayıp kıta kıta kültür kültür ele alacağız.

İlk Başta Avrupa’ kısmını ele alacağım.

Fin – Finike – Phoenica – Ugoric – Uygur – Uygar – Ugarite – Mansi – La Manche Kültürleri

//83-finno-ugric_map_info

Fin – Ugor Kültürü şu ana kadar yaşayan geniş dil ailelerinden birisidir. Belki de bilmediğimiz Atlantis Halkı Fenikeliler ve Fin kavminin ortak noktası olan kültürdür.

Parçalanmış ve ayrı ayrı yerlere dağılmış bu kavimler şu şekildedir:

Estonian

Doğu halkı olarak da adlandırılabilir. Hint Avrupa dillerinde East ve Ost kelimeler,i bundan gelmektedir.

Mari – El

MÖ 3000 lerde Ortadoğu’da bulunan Mari halkı, Mari (Merv – Mary – Meryem) şehri vb delillere bakıldığında Ortadoğu ile ortak olan bir devlet olarak adlandırabiliriz. Ayrıca Mari – El devlet ismi sanki Meryem ve El in nesli der gibi bir durum ortaya çıkartmıştır.

Khanty – Mansi

Hancı ve Mancı olarak adlandırabiliriz bu kültürü. Khanty Türkler ile alakalı Mansi ise fin grubu olarak adlandırabiliriz.

Magyarlar

Macarlar. Türklerde Avrupalılara göre daha doğru adlandırılması bu kültür ile ortak bir geçmişten geldiğimizin kanıtıdır. Diğer ülkelerin Hun-Gary olarak adlandırmalarının sebebi de Hun Memleketi olarak görmelerindendir. Biz daha orijinal ve doğru ismi ile hitap ediyoruz.

Fenno-Ugrian_people

Batı, Orta ve Doğu olarak üç aşamada inceleyeceğim bu kültürü. Çok fazla bilgi yer aldığı için Nenets, Enets gibi orta grupta olanlar daha sonra ele alınacak.

admixture-Ancient_North_Eurasian

Ancient North Eurasian admixture resminde gördüğünüz bu durum aslında kültürün tarih öncesinde nerelerde egemen olduğu ve sonra gerilediğinde gelen batılıların nasıl bir yoldan geçerek etkilerini azalttığını gösteriyor. Özellikle Çeçen halkı başta olmak üzere Macar, Mari-El bölgesi yerleri ardından da Fin topraklarının tamamen bu kültür ağırlığında olduğu görülecektir. %25 oran azımsanmayacak derecede nüfusları azalmasına rağmen etki bıraktıklarının göstergesidir.

admixture-East-Asian

East Asian Admixture kısmına bakarsanız Doğudan gelen halkların nüfuz olarak oranını görürsünüz. Özellikle Kazakistan ve 1800’lerde Astrahan’ın batısına göç eden Kalmuk’ların bölgesi çok yoğun olarak etki altında olduğu görülüyor. Özellikle Orta Ural bölgelerinde de yoğun etki bulunmasına karşılık tüm Fin kültürünün yaşadığı alanlar ve Hun göçlerinin olduğu alanlarda nadir de olsa etkisine rastlanıldığı görülüyor.

Bu karışımlar gerçekte tüm kültürün nereden nereye göç ettiğinin göstergesi olduğu için uzun vadeli göçlerin analizini yapmak açısından en çok dikkat ile incelenmesi gereken durumdur.

Anadoluya baktığınızda Avrupa’nın Doğu Asya’sı olarak görebilirsiniz. Anadolu tamamen Türk olduğunun kanıtı olarak en yüksek kültür izlerini taşıdıklarını da göstermektedir.

altay gen karışım

Ayrıca Ugorların kuzeye, Uygurların güneye yayılımları aslında Fin ve Türklerin ortak kültür oluşturduktan sonra farklı yaşam şekilleri üzerinden ilerlediklerini gösterir. Birisi kara ve sıcak iklimde diğeri soğuk ve kıyı iklimlerinde ilerlemiştir.

ancient europeans

I geninin en yoğun olduğu yere bakılırsa Avrupanın en eski kültürü basklar ile bağları olduğunu görürüsünüz. Avrupanın batısında daha yoğun olarak bulunmaları eskiden burada yaşadıklarını göstermektedir.

admixture-European_hunter-gatherer

Avrupa avcı toplayıcı geçmiş genetiğine bakılırsa Saamilerin yoğun olduğu topraklarda daha yoğun olduğunu görürsünüz.

axy2di

Fin kültürüne benzer kesimlerin hep orta asyadan göç eden N geninden gelenleri dil olarak etkilemiş daha yüksek kültürlü Alman kabileleri olduklarından bahsedilmiş. Yani o bölgelerin genetiğinin farklı yerden geldikleri çok açık net belli gözükmektedir. Dialects_of_Russian_language-ru

Buraya bakıldığında moskovanın az doğusundan itibaren fin ugor ve türk kültürlerinin yoğunluğunu görmektesiniz. Esasında Rusyanın küçük bir kısmında ruslar var sadece gelişmiş teknoloji sayesinde yoğun nüfusa sahip olmuşlardır. fin is really hami saami

//N geninin etkilendiği mekanlara bakılırsa I geninin yani Avrupa avcı toplayıcı  kökenli insanların ne kadar geniş alana geçmişte yayıldığı görülmektedir.Finn4

// I geninde olanların yerini işgal eden fin kültürünün egemen olduğu yerlerde yoğun olarak kalmış Mari, Merya ve Meschera gibi bölgeleri görmektesiniz burada. Finlileri türk dilinden değişime sebep olan kültürün kalıntıları olan bu yerleri görmektesiniz.

FinnoUrgicNewTheory2

// Bu alanlarda fin kökenli konuşulan bölgelerin Avrupa Hun devleti ile uyumlu bölgelere dağıldığını görürsünüz.

FinnoUrgicNewTheory3

Manş kelimesi de bu eski I genlerinden geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. En yoğun yaşadıkları bölgede Mansi yada manche ismi verilmiştir. Değişim ise kültürün başka kültürlerle olan etkileşim farklarını göstermektedir. Uygur yani Yugurlar daha basit dile sahip olduğundan mansi kalmış değişmeden ama batıya gelince Latin kültürü etkisiyle Manche olmuştur.

//H mtdna karşılaştırmalı haplo I-borders

// I1 ve I2  alanlarında olan farklar burada gözükmektedir. Kuzey bölgesi Germania olarak kalırken güney kısmı Kermanshahs bölgesi olarak kalmıştır. Ortada Dacia (Romanya), Ukrayna ve Bosna gibi bölgeler ise Eski Gotların (Goths) torunlarının yaşadığı yerler olarak gözükmektedir. Eğer Vizigotların ve Vandalların torunlarının yerini arıyorsanız Sardinya adasını bulabilirsiniz. Vikinglerin torunlarının İngilterede ne kadar genetik değişime sebep olduğunu da görebiliyorsunuz. Ama görülen bir şey Gerçek Eski Alman kültürünün yani geninin ural dağlarından Zağroslara Tunadan Hollandaya kadar her yerde egemen olduklarıdır.

hame saami altaic_people

Fin kültürü I genine sahip kişiler ile N genine sahip insanların ortak topraklarıdır. Ugor kültürü yani N geninin baskın çıktığı nadir I geninin hakim olduğu Alman kültüründen etkilenmiş doğu kültürü olarak gözükmektedir.

//Haplogroup_I-borders

Haritayı böyle daha net gördüğünüzde R1a genlerinin güneyden Polonya rusya bölgesine saldırana kadar MÖ tarihlerde hep I geni buralarda hakim olduğu belli oluyor. R1b geni ise batıyı ele geçirince orada olan I geninin kardeşi olan J kültürünü egemenliği altına almıştır.

//mtDNA-H1-H3-map

Kadınlar genelde doğdukları yerlerde kaldıkları için hangi bölgelerde daha çok erkeklerde olan I geni neslinden gelenlerin eskiden yaşadıklarını görebilirsiniz. Gördüğünüz üzere Tüm batı avrupa aslında I geni etkileşimine girmiştir. Baskların da hanig genetik insanlardan gelen kültür olduğu açıkça bellidir. Alman dilleri ile bask dilinin benzerlikleri bulunursa orada gerçek eski Alman yani Germen halklarının dilinin Romadan önce neler konuştuğunu öğrenebilirsiniz.

//ural altay

//Burada Ural dilinin diğer etkileşimi olan Türkler ve onlar gibi Tengrici inancına sahip olanların yaşadığı toprakların dağılımını görmektesiniz. Milattan önce Gürcistanda başlayan bu kültürün Alannia kökenli olduğu gözüküyor. Ama I genleri ile etkileşimleri Mari el üzerinde çakışması da aslında ilk türk kültürünün yani diğer adıyla Scythia yani İskit, Lezgiler ve Saka kültürünün karışımını görmektesiniz. İşin garip yanı Hun devleti ve İran kültürü ile etkileşimleri çok fazla gözüküyor. Hatta Türklerin Mısırda Memlük, Tolunoğulları, İhşidler hatta Eyyubiler devletleri ile olan etkilerini görmektesiniz. Çünkü Kürt ve Türk ortak kültür kökeni olan İskitlerin hunlardan etkilenmiş veya etkilenmemiş iskitler olduğunu görebilirsiniz.

3050px-Siberian_Khanate_map_English.svg

//Sibir topraklarına bakarsanız Çinki şehrini görürsünüz. Çin etkili N geninin gelenlerine I genlilerin değiştirdiği şehir ismi olarak burasını görebilirsiniz. Tura ismi yani Töre ismi de orada yoğun yaşayan N genlilerin verdiği ad olarak görülebilir.

al dağı

I geninin olduğu bölgede El demek nehir yani vadi manasına gelmekte olduğunu görüyorsunuz. J geniyle olan etkileşimlerde de El diyarından bahsetmiştim öncesinde. Demek ki bu IJ geni hep nehirlerde ve çukur yani düzlük alanlarda yaşadıklarından bu diyarlara el demiş ve bereketli olan her yere El adını vermiştir. Bereket tanrısı olarak da El i göstermişlerdir.

//bigmap5

Gördüğünüz üzere Enets (Enes -Ana) ve Nenets (Nenes -Nine) ve benzer isimlerde pek çok kadın adı olarak kullanılmıştır türk ve rus dilinde. Bir kültürün adı kadınların ismi olarak kullanılması ise aslında o kültürün oralarda eskiden egemen olduğunu göstermektedir. Arada gördüğünüz gibi goldan (dülgen) ve yakutların doğuda var olduğu gözükmektedir.

//dil gen değişim

//N geninin etkilendiği bölgeleri görmektesiniz. Dillerinin orijinal kaldığı kesim ise Tunguzlar bölgesi olarak söylenebilir. Diğer yerlerde I, J ve C genlerin etkisiyle türk dilinin değişik versiyonlarının ne olduğunu görmektesiniz. Gerçekte I ve J kültürü Hami Sami kültürüdür ve Tüm Avrupa ile Kuzey Afrika bölgelerinde yaşayan halkların kadın, erkek ve cinsiyetsiz ayrımına girdiğini görmektesiniz. N genine ait olanlar ise asla ve asla bu ayrımı yapmamışlardır.

enets

//Enes ismi gerçekte türklerde çok kullanılır. Ayrıca Enes ismi dışında Ene-s olarak ayırırsak Ana ismi de Anna ve Ana olarak Rus ve Türk kültüründe yine yer aldığını görmektesiniz. Yani Türklerde Erkekler yaşayabilmiş ama Rus kültüründe tamamen kadınları kalmıştır. finler

//Esasında Samilerin I genine ait olduğu ve N genleriyle kuzeyde paylaştığından bahsetmiştik. Bir de arapçada zem demek durmak demektir. Demek Sami demek orada oturan kişiler manasına gelmektedir.

finno_ugric_languages

// N genlerin sonradan gelip yerleştiği yerler gözükmektedir. Burada eskiden yaşayan I kültürleri ile kaynaşmış kültürler gözükmektedir.

fino - phoenix

//Ana (Enets) kelimesi burada eski fenike zamanlarında tanrıça olarak gözükmektedir. Aserah ise Aşiret ve Asena manasına gelen kadın ismidir. Yukarıda pek çok fenike tanrısının isimleri ve kavramlarını ele aldım. Gördüğünüz üzere oralarda çok fazla Avrupada egemen olmuş dil etkilerini görürsünüz. Bu da tüm Avrupanın R1b genine sahip olana kadar Fenike yani Fin kültürü etkisinde olduğu gözükmektedir. Hami ve Samilerin bu bölgelerdeki etkisin görmektesiniz.

hami bölgesi

Burada yine Finlerin merkez bölgesinin adının Hami olduğunu görürsünüz. Yani Finlerin Hami kültürüyle yani Arapların da bulunduğu tüm IJ genlerinin etkisinde olduğu açıkça gözükmektedir. İşin garibi Hami kültürünün merkezinde Turku kalesi olması da orada Türk etkilerini de göstermektedir. Yani Alanlar ve daha doğuda yaşayan kültürlerin bu bölgede aynı şekilde hakim olduğu gözükmektedir. Yani Germanic kültür ile İskit kültürünün denk sayıldığı bir federasyonun kurulduğunu gösteren nadir çift egemenlikli toprakları görmektesiniz.

//Herberstein-Moscovia-NE tumen bölgesi ve sibir hanlığı

Burada Perm topraklarının doğusunda kalan Tümen şehri ve Ural dağlarında yaşayanları o dönem gösteren haritayı görmektesiniz.

//Historical_province_of_Tavastia_in_Finland Häme

//Hami bölgesini görmektesiniz.

hungarians

//Burada iseUgorların On ogurlar ve N geni bağlantısını görmektesiniz. badzhanak diye macar dilinde yazılan bu grubun bacanaklar olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. Hani şu türklerde bir ara çok kullanılan bacanaklar peçeneklere ithafen olan bir kelimedir. etelköz kalesi ise İdil göz yani idil (Volga) nehrinin gözü yani merkezi olarak gözükmektedir şehir ismi olarak. Kürt gyarmat kabilesinin de Germen ve kürtler grubunun bağını göstermektedir. Magyar olanlar rumcada Muhacir anlamına gelmekte olması da aslında hazar topraklardan beri göçtükleri için bu ismi verildikleri düşünülebilir. Macarların kendilerine Hun ismi vermeleri de Orta asya yani N geni bağlantısına verilebilecek en güzel cevaptır. Ayrıca çok eskiden Etrükslerin Tarjan yani Tarkan isimleri de R geni ile türklerin etkileşimleri olması ve dillerinin I ve Hami dil ailesinden etkilenmeden evvel orijinal R geni dili olduğunu da rahatlıkla söyleyebilirim. Gerçekten bu kültürün dilini tercüme etmek istiyorlarsa eski R geni kültürünün olduğu vehami sami IJ kültürüyle etkileşime girmemiş bölgelerine bakmaları gerekemktedir. Bu da Hindistanın güneydoğusunda olan bölgelerde bulunabilir ve Etrüks diliyle karşılaştırılabilir ancak.

hungarians1

MAcarların kazak bölgelerinden gelmesi sebebiyle kazak bağından bahsetmişlerdir. 1/7 moğol genine sahip deseler de N genine ait olanların Çin geni yani tunguz etkileşimlerinin çok yoğun olduğunu göstermektedir.

//IndigenousSiberia

//Burada nesli tehlike altında olan kültürlere baktığımızda türk, fin ve ugor yani uygur kültürlerini görmektesiniz.

iq ve oblastlar

// Astrakhan – ejder hanları demektir. Tyumen Tümen demektir. Çita ise çok alakasız topraklarda bulunan bir hayvana verilen bir hayvan ismidir. Çita ismini koyan kabile ile buradaki kabilelerin dillerinde ortak bir yan olduğu gözükmektedir. Buradan göçen R, N, I gibi genlerden birisi bu ismi vermiş gibi duruyor. Alan devletinin türkçede karşılığı sahadır. Sakhalin adası da Alanların bulunduğu bir ada olarak gözükmektedir. Yakut ise ingilizcede bulunan Ruby manasına gelmektedir.

kamasins

//Kamlar yani Kham (Hami) manasına gelmektedir. Yani bizim tengrici şaman dediğimiz kişilerin hepsi Hami Sami kültürü adamlarıdır. Kamlar (Ham) ve Şam/an lar (Sami) ler. Kamalar Kan nehrinde ingilizce blood demektedir ve Mana river yani Ruh yani insan özü nenrinde yaşamaktadır. Öz yani Meaning demektir ingilizcede.  Kamasins aslında tam bir Hami sami kültürü temsilcisi olduğunu göstermektedir.

kazım isyanı

//Kazım türk ismidir tam anlamıyla. Kulaklar ise türklerin casusları yani dinleyicileri manasına gelmektedir. O bölgede olan casuslara verilen ad olduğu belki de bilinmeyen bu insanlara kulaklar diye ayırmışlardır. khanty

//Khan ty manası ise Han şehri manasındadır. Ostyak diye de denilmiştir. Almancada Ost doğu manasına gelmektedir. aynı zamanda burada da Kam nehrini görmektesinz. Hamilerin burada yaşadığı ve Kam yani şamanların buraya bu adı verdiğini görmektesiniz. Khanty nin diğer ismi jögör yani Yugur yine uygur kelimesine rastlanır. Aynı zamanda Sibirlerin Fenland, wetland yani ıslak alanlar denilmiştir batı sibiryadaki ak deniz bölgesinde. Bu arada Finlandiyanın da isminin çok fazla göl ve nehirlerle ve yağışlı ikliminden ıslak bölgeler olduğunu sibir kültüründen anlamaktayız.

mansi strait

//Manş denizine bakılırsa Batı avrupada pek rastlanmayan ama doğuda benzeri bulunan mansi kelimesinden benzerlik dikkati çeker. Bu da doggerland bölgesinin aslında Manche yani Mansi insanlarının toprakları olduğu gözükmektedir.

mansiler

//Mansi insanlarına bakılırsa meerkezi tümen yani türk askeri birimi olarak 1000 kişilik orduya denk gelen ölçnün eyalet ismi oalrak verildiği görülür. Burası o kadar türk bölgesidir yani.Aynı zamanda Alle- magne ile Allemanche kelimesi bağı olabileceğinden Manslerin büyük göçler ile oraya gittiğini düşünmemiz ve magne yani büyük kelimesinin asıl sahipleri olarak görülebilir. Uygurlar da kendini sümerlere bağlamaları da Hami Sami kültüründen kaynaklı etkilerden gelebilecekleri ile ilgili deliller ışığında mantıklı görülmektedir.

Map_of_Yugra_(New_Union)

// Yugra yani uygur ve benzer kültürlerin sibiryada ne kadar büük alanları kapladıkları gözükmektedir. Khanty – mansi topraklarının hepsinin uygurlar yani yugurlarla bağlantısını görmektesiniz. Hanty nin Hamilerle bağlantısını biraz önce irdelemiştim biliyorsunuz

map2

Fin ugor kültürünün yani Hami sami etkileşimli bölgelerin ayrımını tekrar görüyorsunuz.

mari el

Mari ismi avrupada Mary yani Meryem olarak kullanılıyor. Araplarda ise Merve olarak kullanılmaktadır. El ise Fenikede de bilinen El tanrısından geldiğini anlayabilirsiniz. Meryem ve El den doğanların buraya bu ismi verdikleri rahatlıkla söylenebilir. Bu tanrılara tapan ve bu kültürden gelenlerin adları olarak burada görülebilir.

Mari el in içinde Meryan, Meyra ve Arya isimleri de verilebilecek kültüre sahip komşuları da vardır. Ayrıca çok alakasız topraklar olarak görülen Jordan yani Ürdün topraklarının da benzeri bir isme burada rastlamaktasınız. Mu ve ro – ma kelimelerine de bakarsanız murom bölgesinin su altında kalan veya sulak mu – ra – ma kelimesiyle ayrıştırılabileceğini görmektesiniz. Mari el bölgesinin tamamen orta doğuda görülen ama tüm Avrupada bir dönem hakim olan ve Hami ve Sami kültürünün etkilerinin buralarda ne denli yoğun olduğunu göstermektedir.

//MariEl03

//Mari el toprakları

mordvin ardvin

//Mordor diyarı diyoruz ya. İşte Orta dünya topraklarında Mordor diyarı burası. Mordvin toprakları. Burada Arz yani arapça toprak manasına gelen kelime, Kama dağı yani Hami dağı  ve Moshkalar da Ahşid devletini kuran türk kökenlilerle alakasını görebilirsiniz. Erzyans kısacası arzlılar demek arapçada. Merda ise mert insandan dönüşerek türkçeye mirza olarak geçmiştir. Arzi kelimesi ise Aorsii olarak değişmektedir. Türkçede Arsa olarak geçmektedir.

Rav kelimesi ise mısır tanrısı ra ile bağı olduğunu görebilirsiniz.

mordvin nüfusu Ареал_расселения_мордвы_в_Волго-Уральском_регионе._По_данным_Всероссийской_переписи_населен

//Moskova güneyinde bulunan bu toplumun dağılımına bakarsanız ne kadaryoğun olarak dağıldığını görmektesiniz.

nenets num nga

// Num ise Nuh (noah) kelimesi ile bağlantılıdır. Esasında Almancadaki Titanlara denk gelmektedir. Nga ise Olimposlular ile bağlantılıdır. Kısacası eski Hami Sami dillerinde bulunan tanrıların burada da çok etkin olduğunu görmektesiniz kültürel olarak.

nenets samod

Nenets denilen Nineler kabilesi ise Semudlara yani Samoyedlere bağlı olduğu gözükmektedir. Semud kavminin kökeninin Kuranda geçen semudla bağlantılı olabildiğini anlayabilirsiniz rahatlıkla. Kabileler tüm Avrupada yaşayan bir kültür iken bir anda sadece avrupa kuzeyinde kalacak kadar küçülmüş yani ışıltısını kaybetmiş batmış bir kabile olduğunu anlarsınız. Ural kültüründen oldukları ve adlarının diğer adının Yaran yani Yarmak yada Yaren denilecek iki manaya gelebilen öz türkçe kelime ile bağını görüyorsunuz. Ve Nene kabilesinin yurtlarda kaldığı da gözükmektedir.Şaman yani sami ve hami kültürü inançlarına ait oldukları da gözükmektedir. Tabi izole yaşadıkları için şamanizm dininde olanlar asıl hami sami dininin nasıl olduğunu da göstermektedir.

//nenets_autonomous_okrug_sites1

Sbiiryanın en kuzeyinde bulunan bu kabileye bir bakın. Gerçekte Sümer kökenli insanların izole kalmış kültürlerinin öz yaşayan varislerini görüyorsunuz.

//nganasanlar

Nganasan kabilesine bakıyoruz ingilizce genevesean diye okunuyor. Kısacası Cenevizlilerle akraba bu post tacirleri diğer cenevizlerle aynı kültürü çok farklı yerde sürdürmektedir. Aynı zamanda nenesha yani nene yani nenets ile bir bağ da burada görülmektedir. Kabilelerin yönetimlerinde Üst Avam yani Avam üstü kesimin ve Avam yani sıradan aşağı tabaka halkın burada yaşadığını görürsünüz. Aynı zamanda yasak sisteminin olması kürk ticaretinde türklerin kuralları yani yasak (english = prohibited) sistemini getirdikleri gözükmektedir. Yasak aynı zamanda Yasa (Law) kelimesinden çıkmaktadır. Yani ödemeler yapılmazsa yasak yapılırsa yasal bir vergi sistemini göstermektedir. Kısacası Dolgan aşireti çok eski dülgen aşiretidir ve Yenisei nehri de Yeni şey yani yeni olan manasına gelmektedir.  Dolgan yani dülgenlerden gelmeleri de hami samilerden gelen kültürlerin türkleri etkilemesi yada türklerin tamamen sümerlerden geldiğinin göstergesidir.

//ötüken ormanları khanty

// N geninin Çinlilerden ayrı olarak Çinin kuzeyindeki dağlık ve ormanlık bölgelerde yaşadığı görülmektedir. Kısacası öz türklerin Çinden kovulan ve kuzeyde ilk gördükleri ormanlara yerleşen halk olarak görebiliriz. Bu ötüken ormanları da hunların ilk kökenlerini görebiliriz. O genine ait kimseler de görebiliriz ama asıl öz türkler N genine sahiptir. Ötüken ormanları da moğolistanda değil daha çok mançurya bölgesinde olduğunu düşünmekteyim. Burada Moğolların gördüğü ötükeni gösterdim. Ama tunguz kabileleri ve türklerin öz alanlarına bakılırsa Altay ve Mançurya alanlarının hepsi Ötüken sayılır.sami bölgesi

// Lapplar yani p -> f ye dönerse Alflar yani Elfler diyarı olarak da geçebilir. Zem dediğim gibi arapçada dur manasına gelmektedir. Durulan yer aynı zamanda bölge yerleşim alanıdır. Ve el ile Elf kelimelerini bu bölgelerde yoğun görmektesiniz.

selkuplar

// Selkup yani Sel (eng = flood) bölgesi olarak bilinir. Sayan türkçede “important” yada “calculator” manasına gelmektedir. Sayan dağları önemli yani saygıdeğer dağlar olarak görülmüş ve Turukhan nehrinde yani Türk han adını vermişlerdir.

turku bölgesi

finlendiya ortasında bulunan Turku bölgesi de türkçedeki folk sing manasında kültürel müzik olarak bilinir. 1840 lara kadar da en yoğun nüfuslu yerleşimi. Yani Finlandiyalılar burası kendi merkezi görmüşlerdir. Turkunun aslında pazar yeri manasına gelmesi ve türk manasına da gelen fransızca kelimeye benzemesi dikkati çeker. Abo büyük akıntı büyük nehir manasına geldiği için koyulmuştur ayrıca. Bu da İbrahim kelimesi, Işık kelimesi ve Abooo (büyük olay yaşandığında) diye şaşkınlık ifade eden türkçedeki şaşkınlık ifadesine benzemektedir. Turku bölgesinde Turun yani Turan bölgesi adını da verecek şey görülürse aslında çok faha farklı bir gerçeğe ulaşırsınız. Yani Turun kelimesi Turku’dan gelen Türkün manasına gelir. Ayrıca Tur dağından gelen manasına da gelir. Belki de Ural dağları diye bildiğimiz dağların Tur dağı olma ihtimali vardır. Firavunları yenen Musanın hikayesi de buradan incelenebilir.

//ugarit

Uygar kelimesi ile aynı manaya gelen mö 1450 deki ugarit kabilesi ve hitit ve mısırla bağlantılı olan önemli bir bölgedir. Tüm akdenizin ticaret bölgesidir. Fin-Ugorların orta doğuda Mö rastlanan ismi phoenica – ugarits olarak geçmektedir.

//yugra ogur

12. ve 17 yy. arasında yani MÖ 13yy’dan 25 -30 asır sonra ural dağlarından kopan bu yugurlar aslında çok eski bir ortadoğu kabilesi ile bağlarını gördünüz. Kuçum han küçük (tiny) han yada kuçu (dog) han olarak da adlandırılabilir.  Yermak ise ırmak (river) ve araplardaki yermük adına benzemektedir. Ana konda kelimesi ile Konda nehri benzerliği bulunmaktadır. Ana konda  aynı zamanda Main konda manasında gelir ingilizcede. Ungarn yani Urgan yani Ugrian manalarına gelmektedir Hun kelimesinin manası. Aynı zamanda Yugur yani uygur manasına da gelir.

Gördüğünüz gibi pek çok ifadede Ortadoğudan Urallara Hollandadan tuna boyunca tüm bölgelerde bulunan koca bir kültürü analiz ettik. Ayrıca diğer ucu Bering boğazıyla İç moğolistan dağlarına kadar dayanan bu kültürün Fin ve Uygur kültürlerinin iç içe geçmiş halleri olan büyük bir tarihini göstermektedir. Ayrıca bunların iç içe geçmiş ayrılamaz bütünlüğe varmış olduklarını görürseniz aslında ne kadar da büyük bir Hami Sami kültürü olduğunu görürsünüz. arap kültürü kısmında olan ayrı kısmı hariç esasında ne kadar geniş kapsamlı bir kültür olduğunu görüyorsunuz. Ayrıca Şamanizmin esas Hami sami kültürü olduğu ve sonradan gelen tanrı ve tanrıçalarla bu kültürün değiştiği gözlemleniyor.

Siz Kırgızistana giderseniz Hami, Sami ve Yafesi sorarsanız size Kam, Şam ve yapet derler. Şam kelimesi de Samilerden gelmektedir. Kısacası Şamanizm (sami dinini) ve Kam Hami’yi söylemektedir. Sümer kültürü yani Hami Sami kültürünün torunlarını araştırmak istiyorsanız çok daha derinlemesine bakıp tüm Avrasyada olan etkilerini incelemeniz gerekmektedir. İnsanlar burada pek çok yerde yayıldıklarını ve dünyanın tarihini yazan kültürlerin hepsini etkileyip damgasını vurdukları görülmektedir. Türkler, Hint Avrupalılar ve Arap – İskandinav – Alman – Fars halklarının hepsini etkilemiştir. Kısacası tüm Afro Avrasyanın en etkin kültürü ve liderleri hep bu kültürden dinleri de hep bu öğretilerden değişmiş halleri yer almaktadır.

Finler ve Uygurlar ise bu kültürlerin ortak alanları ve en değişik parçası olarak kalmıştır. Macarlar uygarlığı o dönemin yörüklerinde temsil eden hunların torunları ve tüm yugur ve uygurlar ve ungarn kelimesine ait olan kültürler onların çocuklarıdır. Ugaritlerden gelenlerdir bunlar. Aynı zamanda finler de phoenica yani finlerden gelmektedir.

Kimyasal Silah Kullanımı

Geçenlerde Türkiye Kimyasal Silah Kullanıyor iddiaları vardı. Aynı şekilde Suriye için de geçerli bir söz vardı. Hatta Suriye’de olan örgütlerde de bunlardan olduğundan bahsedildi. Ardından bu konu hakkında araştırma yapmaya karar verdim.
Chemical_Weapons_Convention_2007 kimyasal sahibi olan açık mavi yasaklanan koyu mavi
 
Gördüklerim şaşırtıcıydı. Çünkü Kimyasal silah üretimine karşı konvensiyonu (convention) çoğu ülke imzalamış ama asıl bu kampanyayı etrafa yayan ve imzalatmaya çalışan hiç bir devlet imzalamamış.
 
Rusya, Çin, Japonya, Amerika, Almanya, İngiltere, Fransa, Suriye, İran devletleri imzalamadığı için bunlar ile ilgili yok kimyasal silah kullanıldı yok bilmemne yapıldı denildiğinde açık açık imzalamadık diyebilecek konumdalar.
 
Chemical_Weapons_Convention_2007 kimyasal sahibi olan açık mavi yasaklanan koyu mavi 1
İşin garip yanı Halepçe’de Kimyasal Silah kullanıldı diye Irak’a giren pislik Amerika kendisi bu antlaşmayı imzalamamış!
 
Arkadaşlar açık bir şekilde söylüyorum bu Büyük devletler bu anlaşmayı imzalamadıkça gerçekten diğer devletlerin imzalamasının bir manası yok.
 
Suriye’de yaşanan kimyasal silah durumu da bu şekilde açıklık kazandı. Çünkü imzalamadığı için orada karşılıklı kimyasal silah savaşı yapılması da doğal oluyor.
 
Arkadaşlar biz ülke olarak bu antlaşmaya imza attığımız için kural tanımayan Tayyip Erdoğan bile bu konuda kural tanımamazlık edemez. Çünkü bunu ederse sonuçları çok ağır olacağından yapmaya cesaret edemez.
 
Ayrıca ben şu an sıradan bir ülke vatandaşı olarak bunu gördüğümde eğer bir devlet sahibi olsaydım şunu yapardım. “Eyyyy Amerika Eyyy Rusya sen imzalamazsan ben de imzalamıyorum” derdim. Tabi bunu bilen kaç kişi vardır ben de bilmiyorum.
 
Bu antlaşma sadece küçük devletlerin büyüğe karşı isyana kalkmaması için hazırlanmış tuzak bir antlaşma gibi. Düşünsenize. Size karşı silah avantajları olan bir devlet size tahakküm kurma şansına sahiptir.
 
Ben küresel oyunlarda sadece İkinci Dünya Savaşının Kahramanları ile Amerika uydusu Japonya gibi devletlerin imzalamadığı antlaşmayı tanımıyorum. Çünkü Baş nereye giderse diğerleri de onu takip edebilir.
 
Örnek olmaları ve ilk imzalamaları gerekirken tam tersi imzalamayan tek onların kalması hiç de olması gereken bir davranış değil.
 
Eğer öyle imzalamıyorsanız da o zaman bilin ki kimyasal silah hakkında bir kamuoyu yapıyorsanız ve insan algıları ve duyguları ile oynuyorsanız da ben karşı çıkarım. O zaman ilk önce iğneyi kendinize batırın o antlaşmayı ilk siz imzalayın. Siz zaten kabul ediyorsunuz kimyasal silahın dünya gerçeği olduğunu.
 
Ayrıca İsrail Gri renkte onun durumu da bilinmiyor adı altında yasallaşma imkanı sunulmuş. O yüzden Amerika = İsrail mantığı onun da kabul edeceği açık bir şekilde bellidir.

 

Ne Kadar İslam Ülkesiyiz? (Bağlantılı Olarak: Reşit Olma Yaşı + Çalışma Saatleri)

Dünya üzerinde herkes bir kültürün parçası olduğunu iddia eder. Bazıları gerçekten o kültürde olur, bazıları kültür olarak diğerlerine daha yakındır.

Halkın kültürel etkileşimleri ne olursa olsun devletler halkın temsilcisi olarak görüldüğünden rejim etkileşimleri ile bunu irdeleyeceğim.

İlk olarak Yılbaşı Kutlamalarına verilen izinler üzerinden irdeleyeceğim.

Map_of_Countries_that_do_not_recognize_Christmas_as_Public_Holiday

Görüldüğü üzere Çin Kültürü etkisi altında bulunan yerler ve Müslüman Dünyasında bulunan yerler Noel Kutlamaya resmi olarak katılmıyor.

Mısır, Bangladeş gibi eski İngiliz Sömürgeleri ve Güçsüz Müslüman Afrika ülkeleri kutlamaları legal olarak kabul ediyor. Türkiye ise resmi kutlamalar olmasa da bu konularda izin veriyor sınıfına giriyor.

Sonra olan yazılarımdan birisinde çoğu eski kültürde yılbaşının ilkbahar ayında (Nevruz vb.) olduğundan bahsedeceğim. Ay takvimi ile ilgili olan Müslüman yılbaşı haricinde bir tek Noel yani Hristiyan yılbaşı Kış ayına denk gelmektedir. Bunun da tek sebebi İsa a.s. o dönemde doğduğunu kabul ettikleri için öyle olmuştur ben yazana kadar isteyen araştırabilir o dönemde.

İkinci olarak takvimleri inceleyeceğim. Haftanın başlangıç tarihi ve tatil haritası bunda esas alınacak türden etmenlerdir.

Haftalık tatil haritasına baktığımızda Müslüman Ülke bölümü Cuma ve bir önce/sonra günleri kapsayacak şekilde tatil ilan etmiş gözüküyorlar.

Week_Holidays_World_Map

Bu noktada Fabrika çalışma saatlerinin uyum sağlaması adına yapılan aynı günlerin tatil olması etkeni ve kültürel zorlama etkenlerini de dahil edebiliriz.

İran hariç tüm ülkeler Cumartesi gününü resmi tatil olarak görüyorlar. Çek ve Müslüman dünyasında çoğu devlet ise Cuma gününü tatil ilan etmiş gözüküyor.

Bilindiği üzere Yahudilerin tatil günü Cumartesi ve Hristiyanların tatil günü Pazar olarak kendi öz kültürlerinde bulunmakta. Bu olaylara tek muhalif grup da Afgan ve İran bölgesi gözüküyor.

Week_Holidays_World_Map1

Kültür emperyalizmi sonrası Hristiyan bölge dünyanın %70inden fazlasını etkisine almış gözüküyor. Türkiye, Suriye, Pakistan, Fas, Endonezya ve Tunus da bunlara dahil.

Çek Cumhuriyetinin Cuma Cumartesi tatil yapmış olması da bu ülkenin Ateist oranının yüksek olmasından kaynaklı bir gündemi olabilir. Bu aykırı durumun sebebinin araştırılması iyi olur.

İkinci harita olarak gözüken Haftanın ilk günü devletlerin nüfuz bölgesini gösteren en açık delillerden birisi olarak görülebilir.

Amerika ve İsrail özellikle Yahudilerin tatil günü Cumartesi günü (onlara göre 7. gün) ardından gelen ilk gün yani Pazar günü hafta başı yapılmıştır.

Çin gibi uzakdoğu ülkeleri ise ekonomik etkiler nedeniyle Amerika Nüfuzuna girmiş gözüküyor. Asıl beni şaşırtan Güney Amerika kültürlerinin çoğunun da bu etki altına girmiş olması.

Yeşil olarak gözüken bölge ise Müslüman dünyasının haftabaşı olarak gözüküyor. O da görüldüğü gibi Cuma yani tatil gününün sonrasında olan gün yani Cumartesi haftabaşı olarak ilan edilmiştir.

Hristiyan dünyasında ve etkisindeki ülkelerde de tatil günleri Pazar günü sonrasında bulunan Pazartesi günü haftabaşı olarak kutlanıyor. Burada bakıyoruz yine Fas, Türkiye ve Tunus bölgesi Hristiyan etkisi altında gözüküyor.

Takvim etkileri olarak görüldüğü üzere üç olaydan yalnızca bir tanesinde kısmi (partially) olarak hristiyan kültürü etkisinden uzak bir ülke görünümdeyiz.

Müslüman coğrafyasının geneli ise dünya geneline göre bu konuda çok daha başarılı bir şekilde kendi kültürlerini korumuşlardır.

Age_of_Consent_-_Global reşit olma ve cinsel ilişkiye girme yaşı

Başka bir etken olarak Reşit olma yaşı hakkında olan bilgilere baktığımızda Türkiye diğer ülkelere göre modernist yasaların etkisiyle çoğu ülkeye göre yüksek bir yaş sınırında kalmıştır. reşit olma = cinsel ilişkiye girme, evlenme özgürlüğü esas alınmıştır

Burada pembe renk ile gözükenler sadece Evlilik ile cinsel münasebet kurmaya izin veren devletler görüldüğü üzere Libya, Arabistan, Pakistan ve İran gibi son döneme kadar hristiyan dünyasına direnmiş devletlerin kanunlarında yer almıştır.

Kaddafi gittiği için Libya bu parçalanmış devlet haliyle artık bu şekilde gösterilemeyecek ölçüye gelmiştir.

Aşağıdaki haritada gördüğüz üzere İngiliz sömürgesi olan devletler, ve Sovyet sömürgesi olan devletler 16 yaşı sınır olarak kabul etmiş gözüküyor.

Geri kalmış Afrika ülkelerinde, Bir kaç İspanyol kültürü yoğun Amerika eyaletinde, Hindistanda, Fas, Tunus ve Türkiyede bu yaş sınırı 18 olarak gözüküyor.

Avrupa’nın, Güney Amerika’nın ve Doğu ülkelerinin çoğunda ise 14 ve 15 yaş sınır olarak kabul ediliyor.

cinsel ilişkiye girme yaşı

Eski dönem islami yaşamlarda bulunanların kültüründe kadın/erkek fark etmez en geç 15 yaşında reşit olarak sayılıyor. Bunu da eski islami kültürü araştıranlar veya din kuralı olarak ibadet farzını getirmediğinde günah yazılmaya başlama sınırı olarak kabul ediyorlardı.

Türkiye bu konuda diğer ülkelerin çok üst seviyede ve sonrasında özgür bırakması şu an olan toplumsal sapkın davranışlara yol açıyor.

Çevremde olan insanların psikolojik yapılarını dikkat ettiğimde Kızlar yaklaşık olarak 11 yaşında girdikleri ergenlik haline girmektedir ortalama olarak. Boy uzamaları ve kavgacı hale gelmeleri gibi etkenleri gördüğüm küçüklükten kalan hatıralardan bildiğim kadarıyla öyle.

Ortaokul çağlarında çevrede bilinçsizce birilerini tanımaya çalışma süreci başlıyordu 12-13ünde yaklaşık olarak. 14ünde ise lise çağına geldiğinde lise özgürlüğü çerçeveside ise çevredeki kişiler ile dışarılarda takılmalara başlıyorlar. İşte bu noktadan kültür terbiyesi ile bilinçlenenler harici kesim dışında yakınlaşma denemelerine başlıyorlar.

Her ne kadar bilinçlendirme konusunda aileler başarılı olamasa da o yaşta vücud tepkileri ve libido tavan yaptığı için hem kanunlar hem toplumsal dayatılan 18 yaş ve evlenme sınırları sebebiyle ilişkileri gizliden yaşamaya başlıyorlar. Çünkü yasaktır ama istiyorlardır.

14 yaşında evlenmek yasak olduğu için ayrıca ailesi de en zengini olsun en kendi menfaatlerine ve kendilerine uysun diye uğraştıkları için kızların sevdikleri ile beraber olma umutları ve korkaklıkları arasında psikolojik sorunları derinlemesine bir çizgiye hal alıyor.

Karşıda bulunan erkekler ise kadınların korkuları ve evlenme konusundaki tedirginlikleri yüzünden bazıları bunu nimetten sayıp kullanmaya başlıyorlar. Bilindiği üzere çoğu kadının o yaşlarda yaşanan travmaları nedeniyle hiç bir erkeğe güven duymayacak kadar içerlediklerini görüyorsunuz.

18 yaşını geçenler ise zaten hormonal dengesi biraz yerine oturduğu için artık tüm heyecanlı dönem geçtiğinden mantıklı gördüğü kadar da hiç de iyi açıdan bakmayanlar sınıfına giriyor.

Bazı kadınlar kendi yaşamlarında ilişki konusunda çok eşliliği tercih ettiği için zaten o kişiler pek zarar görmüyor ve tam tersi erkeklerin düzgün olanlarına aynısını yapıyor.

Yaklaşık 12-13 yaşında ergenliğe giren erkekler ise 14-15 yaşlarında farkındalığa sahip oluyor. Bu yaşlardan sonra baskın olan ile çekinik olan kültürel durumlarına göre hareket ediyorlar. Fazla incelemeyeceğim çünkü zaten bu kısımda olanı çoğu kişi az buçuk görmüştür.

Kadınların erken gelişimleri kadar erkenden evlilik ve kendi eşini seçmeye başladığı gözüküyor. daha 6 yaşında tercihlerini belirlemeye başladığını ve yaşıtlarında şu olur mu bu olur mu diye kendi kafasında sorgulamay başladığını fark ettim.

Aslında 6 yaşında erkekler de bilinçli olarak karşı cinsi merak etmeye başlasa da o kadar büyük bir şekilde bir hedef seçmiyor kendilerine.

Farkında olmasanız da 8 senede karşı cins hakkında tartmalar ile belirli seviyede kendi istediğini belirleyen kadın zaten 14 yaşında az buçuk tercihlerini belirliyor.

Erkekler ise 13 ünde başladığı için 15 inde bedenindeki değişimlere uyum sağlayabiliyorlar.

Evlenme yaşı ekonomik etkenler nedeniyle 18ine kadar ailenin hükmünde olması bir nevi insanların en sorumluluk bilincini öğrenmeye başladığı dönemde sorumluluklarını almalarına
engel olduğu için yarardan çok zarar getirmektedir.

Hem çalışma hayatı hem de karşı cinsi seçmesi bu dönemde tercihlerinin etkili olmaya başlaması gereken dönemdir.

Bu döneme kadar da okullarda bilinç kazandırılması gereken bir eğitim verilmeli ve ortaokul ile liselerde meslek hayatında akif bir rol alınması gerekli haliyle.

Takvimler kısmında dikkati çekecek bir farkındalığı da sizler ile paylaşmak istiyorum. Batı Avrupa ülkeleri Mandean (Sabiiler-Yıldızları Melek/Tanrı Görenler) etkisiyle oluşturulmuş gezegen takvimleri ile 7 günü belirlemişlerdir.

Weekday_heptagram

O dönemin bilinen 7 gezegeni üzerinden yapılan takvim Game Of Thrones’un 7 tanrısı olarak bilinen 7 güne işaret etmektedir. İngilizlerin Sun-day (Güneş günü), Saturday (Saturn-day Satürn günü), Monday (Moon-day Ay,günü) gibi etkenlerden oluşmuştur. Bunu ileride takvimler ile ilgili yazımda anlatacağım.

Dünyada çalışma dönemlerinde oluşan etkenlerde insanları kullanılmasına sebep bir haftalık takvime sahiptir. Cumartesi ve Pazar günleri resmi tatil olsa da insanlar bu iki gün nede olsa peşpeşe olduğundan iş yerlerinde cumartesi yarım gün de insanlar çalıştırıyor patronlar normal bir şekilde.

İnsanların bu kullanılma olayına engel olmak, daha disiplinli olması ve daha az bıkkınlığın oluşması ile ilgili bir çalışma hazırladım.

Cumartesi-Pazar günü normal çalışan için dinlenme günü olsa da tatil olarak o günlerde eğlence anlayışında olan pek çok insan var normal olarak.

Cuma ve Cumartesi geceleri eğlenen insanların bir kısmı haftasonunda baş ağrısı ile geçirdiği için ne olduğunu anlamadan geçiriyorlar. Aynı zamanda iki gün tatil hafta içine dağılmadığı müddette stres durumu çok oluyor.

Bir kaç haftalık sürede kendimde denediğim bu süreçte olan duygu değişim durumlarımdan bir kaç analiz yaparak bir kaç çizgi çizdim. Bu duygu değişim durumlarında çok daha rahat geçirdiğim programı da gösterdim.

tatile göre çalışma

İsteyen psikolog, siyasi veya başka birisi bu konuda kendi denemelerini ve sosyal araştırmalarını yapabilirler. Denediğime yakın bir skalada sonuç elde etmeleri muhtemel.

Tatil günlerini Pazartesi Perşembe günlerini ayarlamamın sebebi Salı ve Cuma günlerinin benim açımdan yenilikçi manaları olmalarından dolayıdır.

4+3 tatil programına göre aşağıdaki şekilde olduğu gibi olabilir.

4 + 3

Bu tarihler insanların daha mutlu, rahat ve istismarı engelleyecek şekilde bir tarihlenmeye sahip olması işe yarar olacaktır. Tabi bazıları iki yanyana günü tercih edip iki günlük tatil için 5 günün birikmiş stresini bir arada yaşamayı isteyebilirler.

Onlar öyle yaparak yaşlanmalarına ve derin bir Pazartesi sendromu yaşamaya alışmış insanlar olarak anılabilir. Çerez niyetine çalışan birisi 4 ve 3 gün gibi kısa sürelerde çalıştığında çalışma süresini anlamayacaktır.

Tatil günlerini yaz tatiline kadar zaten anlamamaları daha iyidir. Pazartesi sendromunun en büyük sebebi tatilden aldığın keyif ve sorumsuzluğun ardından önüne gelmiş sorumlulukların bir anda yüklenmesinden kaynaklanıyor. Düşünün derim.

Dedidkodu Üzerine

İnsanların birbiri ile muhabbet etmesi ne güzel şeydir. Samimiyet belirtisidir. Bir atasözümüz aklıma gelir her konuşanı görünce:

“Hayvanlar koklaşa koklaşa, İnsanlar konuşa konuşa anlaşır”

Başkalarının bilmediği şeyler üzerine konuşmalar, havadan sudan konuşmalar veya gerekli şeyler üzerine konuşmak insanlar için hiç bir sorun teşkil etmez. Ancak işin ucu başka bir insanın hayatı üzerine gelince o zaman problem başlamakta.

Bir insan hakkında sorunu olan insan direkt onunla konuşmayı tercih etmelidir. Konuştuğu zaman tepki gösteriyorsa ilişiğini kesmeye çalışmalısın. Eğer aynı ortamda çalışıyorsanız/yaşıyorsanız ise konuşmadan veya çok zorunlu anlarda resmi konuşma metinleri gibi bir iki kelime edip gidebilirsiniz.

Sorunlar ile ilgili çözümü kendi tarafında halleder ve işi bitirir bu kadar basit. Toplumun yaptırım uygulaması veya o olayı herkese “aa bak işte falanca şunu yaptı” şeklinde anlatmak etik bulunmamaktadır. Dedikodu olarak adlandırılsa da orada bulunmadığı için genellikle tek tarafın yönlendirebildiği kadar kendi tarafınca gördüğü şekilde anlattığı için arkadan konuşma olarak adlandırılır bu durum. Genellikle kendi görüşüne yakın olan insanlar olduğu için “aa evet doğru, çok doğru yapmışsın, bende olsam öyle yaparım, ayıp ayıp, ne yapmış öyle” diye hemen önyargı oluşturup o kişiye karşı tavır alacaktır. Gerçekte çok farklı olan bir olay farklı şekilde anlatılabilir.

Diyelim ki bir insan özele çekip sen “böyle davranman berabermişsiniz gibi düşündürüyor. evli olan bir adam ile böyle düşünüyorum öyle değildir umarım” diye sorduğunda sadece dikkatli ol anlamını taşır. Orada evli olan adamın/kadının karşı cins olan eşine yapılabilecek potansiyel bir haksızlık karşısında rahatsız olmuştur kişi. Diğer taraf bunu görünce sadece kendi özgürlüklerine müdahele diye yorumlayıp “benim hakkımda mı… seni ilgilendirmez, haddini bil” demektedir. Sonra da muhabbeti kesmiştir.

Bu olay sonrası çevresinde olan kişiler ile görüştüğünde bazı konuşmalarda “sınırlarını aştı, benim özel konularıma girdi” diye cevap verdiği taktirde otomatikman  diğer kişinin yaptığını suçlu duruma düşüren kendi menfaatine bir durum söz konusu olmuştur. Orada karşı cins olan eşin durumuna kendi yerine koyup empati yapan kişi onun gözünde ve çevresindekilerin gözünde suçlu olmuştur. Sonrasında ise bir anda o kişinin çevresinde ortak arkadaş olanlar muhabbeti azaltmış ve sadece selam verip alma kısmına kadar indirmiştir.

Dedikodu aslında saçma bir şekilde haklıyı haksız, haksızı haklı yapmıştır. Tabi bir gün gerçekler ortaya çıkarsa da iş işten geçtikten sonra “biz çok yanlış bilmişiz günahını aldık çocuğun” diye günah çıkartma eylemine girişirler. O zaman olan vizyonsuz hareketleri sonucunda yaptıkları saçmalık yüzünden belki samimi bir arkadaşı/dostu kaybetmişlerdir. Dostları gitmedikçe, zor durumda kalmadıkça da zaten bunun sebebini anlamazlar.

Çoğu kişi kendilerinde olmayanlar hakkında konuşmak isterler. Bu da dedikodunun diğer çeşididir. Yüksek mevkilerde gördükleri yaşayanlara hayranlık beslediği için onlar gibi olmak isterler. Bazıları ise onların lüks yaşamında marjinal hareketlerini görüp hayallerinde onlar gibi yaşamak istemektedir. Bu olaylar sonucunda her olayı takip edilir ünlülerin. Bu yüzden sürekli onları ağızlarından indirmezler.

Bazı insanlar ünlülerin bilgilerini alarak veya almış gibi yaparak fırsat elde etmeye çalışırlar. Yanlış bilgiler verenler zaten günümüz tabiri ile “yalan haber yapan” veya eski adıyla “iftira atan” kişilerdir. Diğerleri ise “magazin habercisi” veya “dedikoducu” olarak adlandırılabilirler. Bizim işimiz dedikodu konusu olduğu için bu ikinci olan ile devam edeceğiz.

Dedikodu haberleri yapanlar sadece başkalarının medya arkası pis işlerini ortaya dökerek hayatta kalmaya çalışanlardır. Ağacı saran parazit gibi hem ondan besleniyorlar hem de onun çevresini sararak gelişmesini engelliyorlar. Bu tipler dedikoduyu ülkeye yayarlar, ardından diğerleri de bu yemleri alıp kendi çevrelerinde daha evvel duyduğu için hava atmaya çalışırlar. Ardından gelen dalgalar ise hayranların hayranlık seviyesine göre tekrar ederek sürüp gider. Ardından bir balonun ucunun açılması gibi sönüplenip gider ve yeni bir dedikodu balonu olaya girer. Bu süreçlerde hayranlar dedikoduları gördükçe hayallerindeki insanların yapabileceği özellikleri olarak bunları görür ve o insanların en gereksiz saçma olaylarını uygulamaya koyarlar. Karşı cinsleri aldatan, herkes ile ebraber olmaya çalışan, uyuşturucu, sigara ve benzeri alışkanlıklara sahip olanlar bir nevi bunlardan etkilenmiştir.

Dedikodu öyle bir duruma gelmiştir ki toplumda gereksiz olan durumların ivmeli olarak artmasına ve yozlaşmaya neden olur. Toplumda insanların utanç kaynakları ortaya çıkarılıp onların prestijini etkilemektedir. Ünlü insanlarda olan dedikodu ise diğerlerinin nazarına ve onların özenilmesine sebep olur.

Bir kaç iyi yanı var mı var. Yalnız o şartlar diğer durumlara nazaran daha düşük miktardadır.

1) İnsanların dedikodu yoluyla ifşa edilmesi avantajı vardır. Utanmayan insanların toplum tarafından izole edilerek sorumluluk ve bilinç gelişimine sebep olabilir

2) olayların haberi hızlıca yayılınca karşı sisteme karşı önlem olarak kullanılabilir. Birisi zarar vermeden önce bilinçli olarak o kişi üzerinde öyle mi değil mi emin olunacak şekilde sorgulanabilir.

3) dedikodu gereksiz muhabbetler açmak için birebirdir. Yalnız hayran olan veya o kişi ile ilgilenen için etkileyiciliği vardır. Tabi dedikodunun zararı yanında bunlar olabildiğince küçük kalmaktadır.

Siz siz olun dedikodu gelirse hemen öyleymiş gibi davranmayın. İki taraf ile görüşüp olay ile ilgili somut gelişmeleri iki taraftan da dinlemeden karar vermeyin. Eğer ki bir taraf çekingen veya unutkan birisiyse özellikle çekin bir kenara ve konuşun. Çünkü sorumluluğu unutabilir, o anda olanları unutabilir. İyi niyetli olarak yaptığı bu davranış kötü algılanmış olabilir. Konuşup onu aranızda halledin. Diğerlerine söyleyerek bu olayı yaymak sadece iki tarafın da kutuplaşması ve bir tarafın diğer taraf tarafından kötü görülmesine sebep olur.

Eğer ki görüşemediğiniz birisi ile ilgili bir dedikodu ile karşılaşırsanız o zaman kulak asmayın. Olay olsa dahil sizi ilgilendirecek bir durum olsaydı zaten sizin yakınlarınızda bir yerde olurdu. Savaş ve Barış çıkma ihtimali gibi toplumsal ve seni ilgilendirilen dedikodular belki dinlenilebilir fakat onlar da delilleri gösterilmeden inanılmamalıdır.

Tabi çoğu yerde rezil etmemek için çoğu insanın davranışları saklanıyor o da yanlış. Saklansın fakat uyarı da yapılsın. Sorumluluğunu almadığı/fark etmediği taktirde o kişinin düzelmesi de beklenemez. Bazıları için de durum farklı etmenlere bürünür.

Gerçekte çevrenizdeki “insanların kötülüklerini örtmede gece gibi ol” sözü buradan gelmektedir. Dedikodu gibi gereksiz muhabbetleri yapmayı bırak ve onların kötülüklerini ifşa için uğraşma demektedir. He kötülük görürsen de onu düzeltmek için onunla konuşmalısın. Gerekirse yetkili makamlara söylemelsiin ama gereksiz yere günahı da almamalısın. Diyeceklerim bu kadar. Çıkış saatim geldi de geçiyor bile. İyi günler dilerim…

Kenar

Bilgisayara Program Yüklerken Bilgi Korunumuna Dikkat Edin

İnternet dünyasında son dönemde yapılan işler bilgi üzerine dönmeye başladı. Program yapımcıları ve site sahiplerinin hedef durumu insanların internet alışkanlıklarını takip etmek ve orada bulunan insanların yaptıklarından ne yapacaklarını kestirip ona göre önlemler almak veya çözümler sunmak için adımlar atıyor. Bu siteye kendi rızası ile giren kullanıcıların yaptıkları bilgi paylaşımları ile (facebook, twitter, google+, instagram gibi uygulamalar ne kadar gizli olsa da firma tarafından ve onların bilgi paylaştığı üçüncü şahıslar tarafından bakılabiliyor) veya bilgisayara yüklenen kullanıcı yararına olan programların yan ürünleri olarak yüklenen programlar (yükleme sırasında hızlıca geçilen toolbar’lar veya tarayıcıların zorunlu varsayılan olarak tuttuğu programlar ve bazı yüklendiğinden haberdar olmadığımız programlar) ile bu bilgiler alınıyor. Bunların site ile ilgili kısmını halletmek için yapmanız gereken gizliliği çok özel dosyaları paylaşmamanız veya iletişimde konuşmamanız olacaktır. Diğer şekilde kendi bilgisayarınızda olan uygulamalarda ise gerçekten size çok büyük fayda sağlayan bir uygulama yoksa kullanmamanızdır. Tabi bu herkese göre farklı olabilir fakat en sade haliyle size tavsiye edebileceğim her tarayıcıdaki gizlilik durumları ve diğer eklenti durumları şu şekilde olacak. Bilgisayarda yüklü olan programlardan toolbarları kaldırmanız da sizin faydanıza olacak. Çünkü tarayıcıların yavaş çalışmasını sağladığı gibi sizin bilgilerinizi de virüslerden daha yasal bir şekilde alıp götürüyorlar. Yandex’i haritası haricinde sevmediğim için hiç kullanmıyorum. Diğer tarayıcılar da en sınırlı şekilde bilgileri kullanacak şekilde düzenleme yaptım. Bağlantıları “https” yapmaya özen gösterin. Gerisi gelecektir. En azından tam güvenlikli olmasa da bol güvenlikli şekilde adımlarınızı atabilirsiniz artık.

İşte o gizlilik yönlendirmeleri fotoğrafları:

1) İnternet Explorer:

Resim

2) Firefox:

Resim

3) Google Chrome:

Resim