Huti
İran
Ortadoğu’da büyük iki kültür bulunmaktadır. Birisi sünni müslümanlık ve şii müslümanlık karşıt dini kültürü, diğeri türk-arap ve türk-fars kültürü. Din ve milliyetçi kültürlerin ortak temeli ikisi de bölgesel olarak yaklaşık aynı çerçevede bulunmaktadır.
Araplar ile ilgili olan birleşme durumu hakkında yazılar yazdım peki ya bu konuda karşıt olan İslami ülke ne yapmakta bundan da bahsetmeden olmaz.
İran jeopolitik konumu nedeniyle Hazar denizi ile Basra körfezinde yer alarak kafkas dağları ve Hint okyanusu ile kapatılmış bir bölgeye sahip olduğu için eski dönemlerde kültürlerin geçiş merkeziydi. Türkiye Avrupaya açılan kapı ise İran’da Afrika için Asya’ya açılan kapı konumundadır. Rus-Türk bölgesi olan iskit toprakları olarak görülen şiddet dolu olan bölgeler korkulu rüya niyetine sayıldığı için ipek yolu tücarları Trabzon’dan ve Kudüs’ten başlayıp İran tarafından geçme taraftarı olmuştur.
Peki İran ne yapmaktadır. Şu an Ortadoğu’da sınırlar ortadan kaybolmuş ve güç savaşı yaşanmakta. Her devlet kendi stratejisi ile hareket ederken Büyük Faktörler olarak El-Kaide üst aklı ve İran üst aklı olarak iki büyük çatışma noktası bulunmakta. Küçük ve dış farktörler olarak ise Amerika, Avrupa, Rusya, Suriye, Yemen, Irak ve Kürt Topluluğu Özerkleşme Hareketi özellikle göze çarpmakta.
İran Alawite (Alevi) devrimi ile Suriye’de Amerika işgali sonrası kurulan hükümette de Irak yönetimi ile ortak hareket eder duruma geldi. Tacikler zaten küçük ve yakın kültür olduğu için ırkçılıktan dem vurularak etkilendi. Şimdi ise Huti (Hothi) iktidarı ile Yemen’de gelişme aşamasına geldi.
Peki İran’ın amacı ne?
İran gerçekte İran miliyetçilik emperyalizmini yapma amacında. Güney Farsları dilini eskisi gibi etkin yapmak için uğraşmakta.
Şiilik ile ilgili koruyucu devlet olmayı üstlendiğini söyleyerek bir nevi şii dünyasını etkilemeyi esas almıştır. Gerçekte İran’da ne yönetim ne de Türk olmayan Farsiler bu din üzerinden devlet anlayışı ile hareket etmektedir. Azerileri aşağılayan onlarca fıkra bulunmakta o bölgede.
Suriye, Yemen, Tacikistan gibi topraklarda etkin olan ülkenin asıl amacı Umman ve IŞID bölgesini de alarak Basra körfezinde El-Ahsa (Hasa) olan bölgeyi de birleştirip İran dominyonu oluşturmayı düşünmekte. Doğuda ise Tacik ve Afgan bölgelerini almayı düşünmekte böylece Peygamber efendimizin geldiği dönemde olan sınırlarına yeniden etkin olarak hakim olmak istemektedir.
İran devlet geleneğini köklü devletler ve mezopotamya uygarlıklarının en ihtişamlı döneminde hakim olmuş grup olduğu için esas itibariyle insan yönetme konusunda hak iddia ediyorlar. Fakat kendi geçmişlerine bakılınca şu sonuç ortaya çıkıyor. Hint-Avrupa dili etkisinde kalan İran’lılar aslında Arap-Fars dili kökenli gruba sahiptirler. Normalde Hami-Sami olarak adlandırılan bu grup sonraları İskit toplumları tarafından dağıtılırken o bölgede kalan insanların dili değişmiştir. Belki Hami-Sami grubu içerisinde büyük toprak sahibi olmak için Avrupalılar ile anlaşmış olup da İskitler ile ortak hareket eden bir grubun nesli de olabilirler.
Bölgesel olarak bazı esas kelimeleri ve yazıları aynı kalsa da geri kalan kısmı yozlaşmaya tabi olmuştur milattan önceki tarihlerde. Sonra kendi yeni kültürlerini o kadar benimsemişlerdir ki Normalde Fastan Çine kadar uzanan topraklarda olan kardeşlerini unutmuşlardır. Geçmiş zamanlarda aynı durum kültürel izolasyon sayesinde İsveç, Hırvat halkının da başına gelmiştir. Fakat bu izolasyon kendi istekleri ile olduğu için sürekli diğerlerini yok etmek üzere kurulmuştur.
Şu an Ortadoğu topraklarına bakıldığında her zaman farklılığın temsilcisi olarak gözükmüştür İran. Arap dünyasında doğan İslamiyet orada değişik yorumlanmış ve insanlar tamamen farklı bir kalıpta din öğrenmişlerdir. Elbet doğruluk yanlışlık esasları tartışılır. Fakat Fatımi devletinden eser kalmayan garip davranışlar içerisinde bir mezhepler yığını ile bu grup hareket etmektedir.
Normalde Şii halkları arasında Kuzey Yemen, Afganistan, Suriye gibi İran’a yakın devletler olduğu gibi Fas’ta bulunmaktadır. Bakıyoruz o Şii kültüründe olmasına rağmen Sünni müslümanlar ile hareket etmektedir. Osmanlı’dan beri gelen kültürel etkileşim sonucu ortaya çıkan durum bu. Bundan da anladığımız üzere Şii-Sünni karşıtlığı kadar anlaşma durumu da olabiliyor. Fakat İran her zaman karşıt görüş içerisinde olup egemenliği almak için özellikle zorla baskı altına almaktadır. Hırs içerisinde hareket ederken fark ederek/etmeyerek müslüman dünyasında ikilik çıkarıp bölünmeyi arttırıyor.
Gerçekte yapması gereken model ortaklaşa hareket edip sorunlar bittikten sonra tartışmaktır. Tabi bu dünyada Arap kültür emperyalizmi yapan diğer grubu da haklı buluyorum demek değildir. Aslında Sünni inanışı desteklesem de kültür emperyalizmi ve ayrımcılık konusunda yapılan hiç bir hareketi de tasvip etmediğim için iki görüş de uzak bana. Yalnız gerçek müslümanlığı bildiğim için müslümanları destekliyorum o kadar.
İran nükleer ambargo ile Batılılar tarafından indirilmeye çalışılmakta. Çünkü kendilerine Kuzey kore haricinde gerçekten tehtid olarak gördükleri ikinci devlet o. Şu an El-Kaide bile o kadar tehlikeli deseler de onlar için yönetilebilir ve satın alınabilir gruplar arasında. İstedikleri zaman terör örgütü listesinde olan bu grubu Dronelar ile vurdukları için de problem olarak görmezler. İran’da ise bu tam tersidir. Fakat İsrail eğer İran nükleer silah konularında engellenirse gelecekte potansiyel tehlike olmayacağını bildiği için de sürekli engellemeye çalışarak bunu ancak sağlayabiliyor.
Belki bilirsiniz. İran 10.000 km ye kadar menzilli füzeler yapmış ve Rusya/Çin ile ortak silah yapımı ile büyük gelişmeler içerisindedir. Eğer Üçüncü Dünya Savaşı başlayacaksa Avrupa toplumları ve Rusya bunu gözü yiyemeyeceği için Bu İran ve küstah tavırlı İsrail arasında bulunan nükleer konu üzerine olacaktır.
Türkiye ve Suudi Arabistan cephesi asla ve asla ortaklıkların bozulması uğruna gelişmiş silahları olan İsrail’e karşı savaşmaz. Belki göstermelik bir kaç insani yardım yapılır fakat onlar da görüldüğü gibi İsrail tarafından denizlerde engelleniyor. Böyle Filistin bölgesi kurtulmaz, daha çok gerilim artacağı için o bölgede daha çok Filistin topraklarının işgal edilmesine sebep olur. Ki bu benim en son istediğim şeydir. Çünkü Filistin üzerinde işgal politikaları ile insanların toprakları alınıp evler döşenmekte.
O bölgede İsrail devleti ile sıcak çatışmaya girilmeden de yapılan her hareket bu durumun sadece daha çabuk hızlanmasına sebep olur. Açık bir şekilde füze yollarız asker yollarız diyemeyen bir devlet gelip de insani yardım yolluyorum diyorsa o zaman sadece gösteriş yapıyordur.
İran Kapitalist düzene karşı dik druşunu koruduğu için özellikle gözümde bir değeri var. Fakat Müslüman dünyasında liderlik için kargaşa çıkartma durumunda ise o gözümdeki değeri siliniyor. Gerçekten büyük devletler gibi davranmak yerine büyük toplumu esas şekliyle yönlendirseler daha iyi olur.
Devlet adı bile milliyetçi isim olan Arya-n (Ari-Temiz Irk Ülkesi) olması da falso geliyor bana göre. Almanlar da İsveç-Hırvat kökenli toplumlar ile benzer oldukları ve IJ geni kökenine dayandıkları için Ari ırk iddialarında bulunmuşlardı. Bu konuda kim daha ari ırk kim şeytanın kölesi olmuş onu bahsedeceğim. İyi günler dilerim…