Eğitim
Kendi Ayrılıkçılarına Özgürlük Versinler
Türkçe Lügatı ve Dünya Tarihi Hakkında Küçük Bir Tez
Bu tamamen geçmiş ile ilgili tahmin makalesidir. Kanıtlanana kadar gerçekliği tartışılabilir. Eleştirecekseniz bu konuda benim safsata yaptığım ile ilgili değil bu bilgilerin olabilme ihtimali üzerinden eleştirin.
Dünyadaki insanlar orijin olarak dillerindeki bazı kelimeler başka yerlerden gelmiştir. Bunların mesafe veya zaman farketmemesi aslında insanların birbiri ardına takip etmesi ve birbirinin yerinde gözü olmasından kaynaklıdır. Tüm dünyayı fethedeyim derken hareket eden insanlar bir yandan diğerlerini etkisi altına alırken diğer yandan kültürlerin yayılması ve dünyanın her tarafında insanların bulunmasını sağlamıştır. Şimdi yazacağım tez din harici destanlarda anlatılan Arap kültürü üzerinden tarih anlatma ve bazı inançların nasıl oluştuğuna yönelik olacaktır. Konuları şu şekilde olacaktır:
1) Güzel ve Kutsal Kelimesinin Kökeni Quotzal ve Maya Dilinden Gelme Teoremi
2) (Scythian) Şeytan Kızılderililerin Eski İsmi Teoremi
3) Animism ilk Hayvan Evcilleştirilmesi Sonrası Şükretme İnancı Teoremi
4) Şamanizm ve İlk Uzay Keşifleri Teoremi
5) Toplumun Eğitimi Akıllı ve Bilgili Annelerden Geçer
1) Güzel Kelimesinin Kökeni Quotzal ve Maya Dilinden Gelme Teoremi
Güzel kelimesinin manasını hiç düşündüğünüz mü? Kelime köklerine ayırmaya çalıştığında sadece Güz ve el kalacaktır ve bunlar da güzel tanımı ile alakalı olmayan iki kelime olacaktır. Güzel kelimesi bir çağrışım yaptığı zaman ancak gerçek dil özelliğine kavuşabilir. Bunu da Maya dilini araştırırken gördüğüm bilgilerde farkettim “Quotzal” bir tanımı olmakla birlikte bazı isimlerin başına sıfat olarak gelmiştir. Nahualt dilinde “büyük parlak kuyruk tüyü” anlamına gelir. Mesela Chapul-Tepec (Hırsız veya Çekirge Tepesi) gibi Quotzal-Tepec (Güzel/Kutsal Tepe) kelimesi bulunmaktadır. Bu kelime mana itibariyle parlak kırmızı yeşil renkli bir kuşa verilmiş olmasına rağmen güzellik sembolu olarak kullanıldığı için orada bu isim sonra dilde kullanımı yaygınlaşmış ve sonra batıdaki türkler aracılığıyla kullanımı güzel olarak kalmıştır. Maya diline bakıldığında boş zamanlarda daha çok şiirler ve süslemeler ile dil zenginleştirilirken kelimeler değişime uğramış ve ifade de zaman içerisinde daha farkı hal almaya başlamıştır. Örneğin Teotihuacan adlı tapınak kelimelerinde sessiz yumuşaması, o->r değişimi yada tamamen silinmesi durumunda bir sesli harfin sonrasında Dedi-Hakan anlamına gelir. Aynı şekilde bir kabilenin ismi Athabaskan yani Ata-Başkan olmak üzere adlandırılmıştır. Bunların manasına bakıldığında da kelime olarak aynı şeyleri ifade ediyor genellikle. Tabi bu yol ile Teokrasi Der-Kras veya Dekras olmaktadır. Onun da bir manasına bakmak lazımdır. Tenochitlan yani Denizli-Alan kelimesi de etrafında göl olan bir adada kurulmuş bir şehirdir. Yani kelimelerin geldiği yerlere bakıldığında Maya uygarlığı ile Türklerin arasında kelime benzerliği fevkalade çoktur. Bunlar tamamen kendi araştırmalarım sonucu değişime uğrama ihtimali olan kelime bütünleridir. Köken olarak çok farklı kelimeler hatta araştırmalar olsa da bu konuda daha da derinlikler araştırılması gerekmektedir.
2) (Scythian) Şeytan Kızılderililerin Eski İsmi Teoremi
Arap toplumu din dışında da efsanelerinde genellikle şeytanlardan bahsederler. Bu efsanelerde şeytanların kandırdıkları ve insanların birliklerini bozup akılları ile insanları yenmeyi başaran kızıl görünümlü boynuzlu ve kuyruklu varlıklar olarak tanımlıyorlar. Bu tanımlara bakıldığında boynuz kısmı kurt adam kafası gibi o dönemlerde avladıkları hayvanın başını kafalarına takma adeti yüzünden olsa ki çift boynuzlu olarak hepsi biliniyor. Aynı şekilde insanların bazılarında genetik bozukluk olarak kuyruk çıktığı bilimsel olarak kanıtlanmış bir şey. Tabi bu da kültürel olarak tanımlama olsa da yine de gerçekten böyle olan insanlar da var ünlü bir kadın yabancı artistte (keisha) olduğu gibi. Bu insanların tipik özelliklerine bakıldığında bir şekilde köklerinin Afganistan’a dayandığı görülürse (ki Arapların da kökeni oraya dayanır) orada yaşayan insanların ayrılmadan önce birbiri ile alakadar olduğu belli olmaktadır. Bahsettiğim şeytan diye adlandırılan kişiler kimlerdir onlar şimdiki Avrupa’nın kurulmasındaki temel ikinci göç dalgası insanlarıdır. Scythian diğer bir tabir ile şu anki dünyanın %70 ine hakim olan kesimin kökeni. Diğer yandan Kızılderililer ile Şu anki Avrupalıların genetik kökenlerinin de aynı olduğu kabul edildiğine göre Araplar ile aynı yerde yaşayan halkların bir kısmının araplar gibi sarı derili olmasına rağmen Yerli Amerikalı ve Avrupa kökenindeki Q ve R toplumlarının ataları da Kızılderili olmaları da aynı şekilde normaldir. Yani burada aslında şeytan diye kastedilen kişiler Avrupalılardır. Aynı şekilde şu an yapılan eylemlerde Roma’da bulunan Papa Hun ve Osmanlı akınlarında her zaman diğer tarafı sindirmek için türlü tuzaklar ve entrikalar ile uğraşmış ve başarmıştır. Şimdiki Avrupanın kökenleri de belki akıllı oldukları için diğer insanları birbirine düşürerek böyle bir şeyi yapmaya kalkmış olabilirler. . Bir başka bakış açısı ise Rus kafir kelimesi ile Raj kapoor kelimesinin aynı kökene ait olmasıdır. Tüm bunlar esas alındığında aslında Avrupalıların Arapların gözünde istenmeyen insanlar oldukları açıkca belli oluyordur.
3) Animism ilk Hayvan Evcilleştirilmesi Sonrası Şükretme İnancı Teoremi
İnsanlar yaşamları boyunca bir şeylere inanarak veya bir şeyler yaparak zamanını geçirirler. İlk başta toplayıcı sonra avcı sonra tarım sonra da endüstri hayatımıza girdi. Bunlar ardı ardına ilerlerken insanlar eskiden doğa ile iç içe yaşama ve onların verdiklerine karşı teşekkür etme olayını abartılmaya başlanılması olayıdır. Yani inek süt veriyor diye ona teşekkür etmek bir yüceliktir ama onu kendinden daha yüksek görmek bir şekilde kendini aşağılamaktan öteye geçmemektedir. Bu gibi şeyler hindistanda çok yaşanmış ve hayvan sevgisi de insan sevgisi de aşırıya kaçtığı için insanlar orada değersiz hale gelmiştir ve doğa ile ilgili olaylara çok daha farklı çözümler geliştirmiştir. Şu anki Avrupa tarzı kentleşmenin çok dışında bir kültür bulunmakta. Mesela Tuvaletler foseptik çukuruna yapmakta ve onları bağ bahçe topraklarına gübre olarak kullanmaktalar. Bunun gibi şeyler dolayısıyla insanlar hayvanlara teşekkür etmiş ve ona secdeye kapanacak kadar bağımlılık göstermişlerdir.
4) Şamanizm/Paganizm ve İlk Uzay Keşifleri Teoremi
İnsanlar etrafını inceleme fırsatı elde ettiğinde diğer varlıkların dışında bir de uzay dikkatini çekmiştir en çok. Dünyada olan olaylar ve yıldızlar ile bağlantısı özellikle tarım devriminden sonra iyice önem kazanmıştır. Sonraki devirlerde insanlar bu olayları geliştirerek astronomi ve astrolojiye başlamışlardır. Bu olaylar geliştiğinde ise insanların kültleşmeye başlayan bazı pagan sembollerini keşfetmek ve belirli sayılarda köşeler bulunan şekiller yapmaktaydı. Tabi bu insanların basit çizimlerden sonra gelişmesiyle değişecekti ama o dönemlerde böyle kaldı. İnsanlar uzayda o dönemde teleskop gibi bir şey bulmuş olmalılar ki bazı gök cisimlerini dünyada şu anki teknoloji ile keşfedilen şekil ve tanımları ile bulmuşlardır. Bunlar da gök tanrı gibi uzaya ve uzay üstü varlıklara inancın temelini oluşturmuştur.
5) Toplumun Eğitimi Akıllı ve Bilgili Annelerden Geçer
İnsanlığın gelişmesi için erkekler çalışma ve eve yemek getirmek ile yükümlülük biçilmiştir asırlarca ve bu görevin karşıtı olarak da kadınlar da evde doğurgan yapıda oldukları için hareket kabiliyetleri kısıtlı olduğundan bakım ve eğitim görevini üstlenmişlerdir. Bunlar sonradan erkeklerin askeri kesime kaymasına kadınların da şehirlerin oluşmasına sebep olduğu aşikardır. Toplumlarda şu anda bile aile eğitiminde iki kişi çalıştığı zamanlarda bile kadınlar çocuğa bakımı üstlenirler. Bu bakımda yaptıkları davranışlar sonradan büyüyecek çocuğun karakterini ve eğitimini belirler. Yani anne bir şekilde iyi eğitimini çocuğa aktarırsa ve akıllı davranırsa çocuk da ona benzer hareketler yapıp güçlü ve akıllı bir birey olacaktır. Şu anda dünya üzerinde çoğu kişi eğitimsiz oldukları için başarısız oluyorlar dünyada. Türkiyemizde de durum pek farklı olmasa bile eski eğitimli halkların ailevi gelenekleri yüzünden bazı kesimler akıllı ve kültürlü olmuşlardır. Onun için anne her zaman önemlidir ailede. Seçilecek kadın da ona göre güçlü, eğitimli ve akıllı olmalıdır.
Fırsatlar ile dolu dünyadayız ve toplumda herkes denktir.
Her şerde bir hayır her hayırda bir şer vardır kelimesi aslında gerçeklerin ne kadar tek açıdan bakılmaması gerektiğini anlatan bir sözdür. Şer sözü kötülük ve hayır ise iyilik ile bağdaşlaştırıldığında bu kelimelerin aslında bir olayın ne kadar iyi gözükse de ileride oluşacak durumlara karşı pozisyonlarınızı değiştirip zarara sokabileceğini aynı şekilde önceden yaşadığınız bir sıkıntının ileride size avantaj sağlayacak bir konumda olmasını sağlayabileceğini görebilirsiniz.
Seneler evvel Osmanlı büyüdüğünde tüm ticaret yollarını ele geçirmiş dünyanın en büyük devleti halindeydi. Sonra Avrupa halkı ise deniz kıyısında kapana kısılmış halde olduğunu düşünülecek bir bölgedeydi. Batıya doğru doğu hindistanı aramaya çalışan insanlar sonrası tekrar bulunan Amerika kıtası sonrası Avrupa’da yaşayan insanlar kapana kısılmış halden çıkıp fırsatlar bölgesine dönüştü. Aynı şekilde Araplar’da çöl topraklarında tüm yaşamlarını eziyetler ile geçirirken bir anda petrol bulununca fırsatlar ülkesine döndü.
Aslında zor olan her şey bir yandan çok büyük fırsatlar barındırıyor insanlarda. Bu zorlukları fırsata çevirmek herkesin elinde. Örneğin okumuş insan kariyerini normal yollardan sağlarken okumamış insan cehaleti ile daha özgür olarak hareket ettiği için kötü yoldan tüm okumuşlardan daha üstün bir vazifeye geçebiliyor. Tabi her insanın okuması ve dünyada şiddetin durması taraftarı bir insan olmama rağmen dünya gerçeklerini de görmezlikten gelemez durumdayım. Okumuş insanın kafası sürekli çalıştığı için bazı şeyleri gözden kaçırırken bazı cahiller onların tamamlayıcısı olarak görmedikleri noktalarda uyarma fırsatına sahip olabiliyor. Şu an toplumda cahil insanların çoğunlukta olması yüzünden daha kolay yönetildiği için çok riskli bir yapıda. İnsanları hayallerini satan kişiler harici birisi başa geçtiği vakit çok fazla eleştiri okları ile yönetiliyorlar. Okumamış insan kafası rahat ve yapacağı belli insan olmakla birlikte okumuş insan da geleceği gören ve gerçekleri bilen insan olmuştur. Herkesin de kendine göre bir kimyası, davranışları ve kültürün devamı vardır.
Okumamış insanlarda cahil olanlardan farklı olarak bir de okuyamamış olan insanlar vardır. Bu insanlar okumak istese de kafası matematik hesapları yerine sözel olarak çalışan insanlardır. Her insanın kendine has özellikleri vardır. Hesap kitapları yerine sözcükleri kuvvetli veya sezgileri güçlü olan insanlar vardır. Tabi üstün yönleri çok olan insan olsa bile onun da eksiklikleri vardır. Eğer şimdi az olsa bile geçmişte çok olduğu için böyle iyi hale gelmiştir. Bir yandan da Okumuş insanların mesleki hastalıklarına da bir çare bulmak gerekir. Bazen bu vasıflar yüzünden diğer insanlar onlara karşı tavır alıyor. Tabi istisna olan veya her iki kültürü bilen insanlar harici durumlarda geçerli.
Toplum gerçek bilimi kendi gibi gördüğü insanların başarı kazanması ve eğitimi övmesi ile ancak ileri adıma gidebilir. Bu da çok az dönem içerisinde olmuş ve sonrasında çok uzun vadede başka vahşi bir toplum tarafından istila edilerek kendileri yok edilmişlerdir. Tarımı bulan topluluğu iskit istilası gibi veya çin ve müslüman uygarlıklarını moğolların istilası gibi. O toplulukların hiç birisini yermiyorum yanlış anlaşılmasın. Her toplum üstün özellikleri ile belirgin olur demek amacındayım. Bu toplulukların da kötü yönleri olsa da ileride diğerinin yerine geçme durumu söz konusu olabilir. Burada önemli olan madde hangi toplumun diğerinden daha üstün olduğunu seçebilmesidir. İskit toplumunun akınlarında dillerini araplardan aldılar ve kültürleri kendilerinde kaldı. Moğol istilası sırasında da kültürlerini gittikleri yerden aldılar dilleri kendilerine kaldı. Böyle düşünün. Toplumların kaynaşması ve her toplumun dengeli olması için sürekli istilalar olacak ve okumuş kesim de bunlara karşı önlemler alacaktır. Küçük olanlar kolay bir şekilde atılabildiği halde güçlü istilalar durumunda yapacak tek şey sadece onları kendileştirme hareketini düzgünce yapabilmek. Tabi zamanında imparatorluklar bunu yapmaya çalışmış ve en güçlü devirlerinde toplumsal düzeni kendileştirmeye çalışırlarken dengeyi bozdukları için de gerilemeye başlamıştır. Onun yerine o cascavlaklara karşı denge sağlayacak bir alternatif getirilseydi belki toplumun ilerlemesi devam edebilirdi. Bizans devleti de bunu uyguladığı için 400 lü yıllardan 1400 lere kadar yaşamını sürdürdü. Roma da aynı şekilde asırlık düzenini devam ettirebildi.
Yani diyeceğim O dur ki. Toplumda herkesin bir değeri var. Önemli olan kime karşı nasıl davranabileceğini bilmek ve toplumu hem cahil gibi cesaretli hem de eğitimli gibi dirayetli hale getirmek ve her kesimin dengesini haklarını gözetmek gerektiği belirgindir. Bu da toplum mühendislerinin ilgi alanında olmasına rağmen liderlerin kontrolünde yapılması gereken bir durumdur. O da zamanında yanlış veya doğru tartışılır olmak üzere çok yakın bir zamanda denenmiştir. Şu anda insanlar arasında hala onun hakkında kötü/iyi tartışmaları olsa da o kendince toplumun kıyamete kadar yaşaması için bu adımları yapmıştır. Yaptıkları çok sert olduğu için eleştirilebilir ve kınanabilir fakat bu gerçeği değiştirmez. O kişi kim mi? Atatürk tabi ki.
Atatürk ile ilgili Ekstra. Tepki göstermeden okuyunuz:
Osmanlıyı da Müslümanlığı da savunduğum unutulmasın. Roma’nın medeni kanunlar, yapılaşmalar hakkındaki attığı medeniyete katkıları da unutulmasın. Tepki göstereceğinizi biliyorum ve en azından insanlık tarihini incelerken yapılmaya çalışılanları farketmiş birisi olarak diyorum. Biliyorum çok kişi asılmasına neden oldu ve toplumda batı kültürüne adapte etti. Geçmişteki büyük arşivlerin okunamamasına ve devlet tecrübelerin hiç olmasını sağladı. Ama bu devlette zaten okumamış insanlar dolu olduğu için heceleri daha anlaşılır kılan alfabeye geçti. Daha iyi okunaklı bir alfabe varsa onu da öğretebilirsiniz. Arapça bilmeyen için alfabe çok farklı manalara çekilebilecek durumdaydı. Siz t-r-k (te-ra-kef) ile ne kelimeler üretebilirsiniz onu düşünün. türk-tarık-tereke-terk-terakki-töreke-tarak. bu kelimelerin hangisi olduğunu anlamak için ya sonuna ekstra her harf için sesli harf niyetine sessiz koyacaksınız yada cümleden çıkartacaksınız sonucu. mesela türk kelimesi (te-vav-ra-kef) harflerinden oluşuyor ki bu şu anda tuareg olarak bildiğimiz halkların tevariklerin de türkler ile aynı şekilde okunabildiğini gösteriyor. Bir tanım hakkında hangi harfler ile anlatacağınızı seçemezsiniz böyle. Bazıları vav eklerken bazıları da diğer türlü aynı manada okuyabilir bunları. Cümle olarak baktığınızda bunların hangisinin ne olduğunu anlamanız da çok yorucu bir olay. çok uzun yazılarda bu olayın nasıl olacağını düşünürken kafayı bulabilirisiniz. Bu yüzden alfabe olarak her kelimenin dominant ve stabil (durağan) olması çok önemli. sessiz harf dominantlığı yüzünden arap alfabesi her ne kadar kuran-ı kerim alfabesi olsa da kutsallığı dini vecibeler yerine getirilirken kalmalı. Toplumun gelişmesi ve çevresini anlayabilmesi bu konuda her şeyden önemlidir.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.