Neden Evet Neden Hayır – Referandum Maddelere Açık Eleştiri

Neden Evet Neden Hayır – Referandum Maddelere Açık Eleştiri
Wikipedia üzerinden aldığım ve Evet için dağıtılan kağıtlardan da görebileceğiniz şeyleri arka planda olabielcekleri ile yazacağım.
Kaynak:
Burada özellikle belirtmek isterim. Bir insan oy verdiği maddelerin hepsine evet diyebilecek kadar içine sinmesi gerekiyor ki vicdani ve içi rahat bir şekilde evet desin.
Bu yüzden olumsuz maddeleri düzeltilmeden hayır diyeceğimi de söylüyorum. Önceden de bahsettiğim durumları düz yazı olarak ele aldığımda anlamak istemeyenler aynen devam etmiş oluyor.
Bir madde için her şeyi kabul edecek olursanız şöyle bir durumu da kabul edersiniz. Size her gün çiçek yollayacağım. Fakat siz her gün o odada yaşayacaksınız. Tuvaletinizi bile orada yapacaksınız sözünü kabul eden gibidir. Özgürlüğünüz uğruna bir çiçeği kabul ediyorsanız bir hevese tüm ahiretinizi de verirsiniz.
Önerilen Değişikliklerin İstendiği Referandum Maddelerininin Açıklaması:
Teklif no. Madde Değişiklik
1 Madde 9 Bağımsız olduğu zaten belirtilen mahkemeler için ayrıca “tarafsız” ibaresi eklendi.
Adaletin gözü kapalı olmalıdır. Kim olursa olsun isterse hakimin kardeşi olsun ister farklı partinin adamı olsun adaletli olmalıdır. Bu maddede tarafsız eklenmesi uygun olmuş. Gerçekten uygulanırsa “EVET” diyorum bu maddeye.
2 Madde 75 Türkiye Büyük Millet Meclisindeki koltuk sayısı 550’den 600’e yükseltildi.
Bu Maddeyi özellikle ben de istedim. Çünkü 10 milyon nüfuslu ülke meclisi 1923 te 378 milletvekili civarındaydı. Şimdi 80 Milyon kişiye 550 milletvekili var. Milletin temsil gücü düştüğü için arttırılmasını olumlu buluyorum. “EVET” diyorum bu maddeye.
Ayrıca buraya şerh olarak şunu eklemek istiyorum. Vekil maaşlarının da fabrika CEO maaşları ile eş tutmaları gerekiyorsa Firma maaş değerleri asgari ücrete göre 5-7 kattan fazla olmamalı. Olmayacaksa da şu vekil maaşlarını düşürün bir zahmet. İnsanlar fakirlik içerisinde yaşarken lüks içerisinde milletvekilleri hiç de etik bir duruma benzemiyor.
3 Madde 76 Milletvekili seçilme yaşı 25’ten 18’e indirildi ve maddedeki “yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmamış olanlar” kısmı kaldırıldı. Yerine “askerlikle ilişiği olanlar” ibaresi konularak bu durumdaki kişilerin milletvekili olamayacağı belirtildi.
Bu maddede genç meclise girme durumuna ben de destek veriyorum. Çok genç insanlar çok büyük sorumluluk anlayışlarına genç yaşta kazanıp çok parlak zekalara sahip olabiliyorlar. Bu kişilere çevrede yaptığı icraatlerden de anlayabilirsiniz. Ülkemizde çoğu kişi aman çocuk diye sorumluluk verilmediği ve cahil olduğu için böyle bir karar olmuş olabilir ama eğitim sistemi iyileştikçe bu oran düşebilir.
Fakat yaş konusunda askerliğe alım yapması seçeneği kaldırılması tuzak bir durum. Bedelli askerlik yaptığında bile askerlik yapmış gözüküyorlar. Bu konuda karşıyım. Meclise çocuklarını doldurup askerden kaçırmak çok kolay bir yol olabileceği için “HAYIR” diyorum. Bedelli de askerlik sayıldığından bu kanunun askerlik yapma muafiyetinin kaldırılmasını isterim. Çürük raporu aldırma yoluyla buradan çok iş çıkabileceğini düşünüyorum. Yoksa askerden kaçmak isteyenler için bulunmaz bir fırsat olacaktır.
4 Madde 77 Meclis seçimleri için süre dört yıldan beş yıla çıkarıldı. Milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerinin beş yılda bir aynı gün yapılması kararlaştırıldı. Ayrıca cumhurbaşkanı seçiminde birinci oylamada gerekli çoğunluğun sağlanamaması durumunda ikinci oylama olması kabul edildi.
Bu madde Cumhurbaşkanlığını ve Meclisi birbirine bağladığında dengeyi o seçimin gazında topluca tek tarafa yönelik hareket etmesini sağlar. Oy çoğunluğunun sağlanması da %50+0,01 olması demek zaman ile iki partili sisteme yönelmeyi gösteriyor.
Evet mecliste istikrar olabilir fakat meclis dengesinin cumhurbaşkanı ile aynı zamanda kurulması tehlikeli sonuçları olabilir. Ülkemizde uzlaşma kültürünün olmadığını biliyorum. İleride olan fesih veya meclis ile cumhurbaşkanlığını yenileme maddesi ile bağlantısı nedeniyle “HAYIR” diyorum. Tam aşağısında bulunan komisyon tarafından çıkarılan maddenin de meclisi yenileme ile ilgili olan maddenin su yüzüne çıkmış hali olarak adlandırılabilir.
(Komisyon tarafından çıkarıldı) Madde 78 Bir partinin seçim listesinde yer alan tüm kişilere “yedek milletvekili” statüsü verilerek meclisteki bir milletvekili ölürse ya da üyeliği iptal edilirse bir yedek milletvekilinin o kişinin yerine geçeceği öngörüldü. Ayrıca seçimlere katılan her partinin en az iki olmak üzere aday sayısının %5’inden daha çok yedek milletvekili adayı göstermesi kararına yer verildi. Bağımsız adaylardan ise bir yedek milletvekili adayı göstermesi istendi. Savaş durumunda milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılamazsa mecliste seçimleri bir yıl erteleme ve mevcut durumun değişmemesi hâlinde ertelemeyi tekrarlama hakkı verildi.
İyi ki kaldırılmış, yedek milletvekili demek kanunda istediği değişikliği yapmayan veya kararı tanımayan milletvekili tespit edilirse siyasi oyunlar ile kara propagandalar ile alaşağı edilip daha tâbi olacak bir milletvekili yerine alınmasının önü açılıyormuş. İyi ki kaldırılmış.
5 Madde 87 Meclisin, bakanları ve hükûmeti denetleme yetkisi ile Bakanlar Kuruluna belirli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma hakkı verme yetkisi kaldırıldı.
Bu çok ortada madde. Cumhurbaşkanı halk güvenoyu ile seçildiği için gerek duyulmuyor diye yazılmış. Doğru olabilir. Bunu daha çok incelemek gerekli. Şimdilik bilmediğim şüphe duyulan şeye “HAYIR” demek gerektiği için “HAYIR” diyorum. Harama yaklaşmayın derken aynı zamanda şüpheli görülen durumlaran da uzak durun şartı yaşamın her yerinde geçerli bir durumdur. Bu maddenin neden evet neden hayır olabileceği hakkında sizin görüşlerinizi de bekliyorum.
6 Madde 98 Meclis, Bakanlar Kurulunu ve cumhurbaşkanı yardımcılarını meclis araştırması, genel görüşme, meclis soruşturması ve yazılı soru aracılığıyla denetleme yetkisine sahip oldu. Cumhurbaşkanı yardımcılarının yazılı soru cevaplama süresinin 15 gün olduğu belirtildi.
Bu maddeyi olumlu görüyorum. Ne olursa olsun açıklama yapması gerekiyor herkesin. Yalnız Cumhurbaşkanı yardımcılarının yazılı soruları cevaplama süresi diyor. Cumhurbaşkanını esas alan bir soru gelince de mi onlar cevaplayacak merak ettim. Bu soru madde hakkında da tam bilgilendirme yapılması gerekiyor. Evet kağıdında “Cumhurbaşkanı ve Hükumet üyeleri için soruşturma daha kapsamlı hale geliyor” diyor. Eğer öyleyse ve Cumhurbaşkanı da kendisi yazacak ise “EVET” diyorum.
7 Madde 101 Cumhurbaşkanı aday olacak kişiler son yapılan seçimlerde tek başına veya başka bir partiyle birlikte en az %5 oy almış partiler tarafından veya 100 bin seçmen tarafından aday gösterilebileceği belirtildi. Seçilen cumhurbaşkanının bundan sonra seçildiği partiyle ilişiğini kesmek zorunda olmadığı kararlaştırıldı.
Bu madde Erdoğan’ın diploması olayı ve Avk Partili olmasının sonucu kendi düşüncesi ile aklama çabasının göstergesi. Diploma gerekmeden 100.000 kişiyi bul başkanlığı götür kampanyası olmuş. Partili olması ise bir yandan da biz ve siz ayrımını güçlendirecek bir durumun göstergesi. Devletin başı 80 milyonu temsil etmesi lazım. Onun için “HAYIR” diyorum.
8 Madde 104 Cumhurbaşkanı hem devletin hem de hükûmetin başı ilan edilerek başbakanlık kaldırıldı.
Yardımcılarını ve bakanları atayıp görevlerine son verme yetkisine sahip oldu. Kendisine anayasa değişiklikliği yapan kanunları gerekli görürse halkoyuna sunma ve yürütmeyle ilgili konularda “cumhurbaşkanlığı kararnamesi” çıkarma yetkisi verildi. Ayrıca cumhurbaşkanının dört yıllık üniversite mezunu olması şartı değiştirilerek “yükseköğrenim yapmış” olması şartı getirildi.
Burada sınırsız yürütme yetkisi istediği açık bir şekilde ortada. İsterse sevdiği insana “boş işler bakanlığı” açıp görev verebilir. Hem de tüm Cumhurbaşkanlığı döneminde de orada tutabilir. İstemediğini yapanı da anında sepetleyip başkasını getirebilir. İsterse Avrupa Birliği bakanlığını yok eder İsrail ile Birleşme Bakanlığı kurabilir eğer menfaati isterse. Bu madde aynı zamanda Diploma durumuna tekrar atıfta bulunuyor. Marmara üniversitesinin İşletme bölümü kazanmadığı ve 2 yıllık yükseköğrenim kazandığını bildiği için kendini aklama yoluna gidiyor. Yürütme kararlarının mantıklılığının sorgulanması için Meclise de sorulması gerektiği için “HAYIR” diyorum. Başarılı (Successor) yani bilgili (akil / wise) olduğunu bir şekilde kabul ettirmesi veya delillendirmesi lazım.
9 Madde 105 Cumhurbaşkanının bir suçtan dolayı sorgulanabilmesi için meclisteki milletvekili tam sayısının beşte üçünün oyunun gerektiği şartı getirildi. Ayrıca cumhurbaşkanının Yüce Divan’a gitmesi için tam sayının üçte ikisinin sağlanması kararlaştırıldı.
360 kişinin bir cumhurbaşkanını sorgulayabilmesi için kendi partisinin de hayır demesi lazım. Bir meclisin seçilmesi sırasında %50,01 oy alan demek zaten en az 300 kişiyi seçmiş demektir. Parti içerisinde hayır diyemeycek kadar sert bir disiplin ile menfaat ilişkisi varsa o zaman asla gerçekleşmeyecek bir olay olur. Yüce Divan’a gitmesi için 400 kişinin oyu ise hayal olur. Bu olaylar 120 kişi sorgulayabilmeli ve 200 kişi yüce divana götürebilmeli olursa mantıklı olur. Eğer korkulacak bir şey yoksa bu kadar oy bile zaten yeterli şüphe olduğunu gösterir. O yüzden “HAYIR” diyorum.
10 Madde 106 Cumhurbaşkanına kendisine bir veya birden fazla yardımcı atama yetkisi verildi. Makamın boşalması hâlinde 45 gün içinde yeni seçim için süre verildi. Cumhurbaşkanı yardımcısı yeni cumhurbaşkanı seçilesiye kadar cumhurbaşkanlığına vekalet eder. Genel seçime bir yıl veya daha az süre kalmışsa milletvekili seçiminin de cumhurbaşkanı seçimiyle yenilenebileceği, genel seçime bir yıldan fazla süre kalmışsa seçilen cumhurbaşkanının milletvekili seçimlerine kadar görev yapabileceği ve kalan bu sürenin cumhurbaşkanlığının görev süresi açısından iki dönemden biri sayılmayacağı ifadelerine yer verildi. Cumhurbaşkanı yardımcıları veya bakanlar için işledikleri iddia edilen bir suça dair meclis soruşturmasının milletvekili tam sayısının beşte üçünün oyu ile mümkün olması ve aynı kişilerin Yüce Divan’a gönderilmesi için tam sayının üçte ikisinin oyunun gerektiği kararlaştırıldı.
Burada gerçekten de kaç tane atayabileceği Azami (Maks) sınırı yok. Burada da 360 meclis üyesi bir hayaldir. 120 olmadıkça cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar için olan maddenin sadece maddede kalacağını gösterir. Ayrıca bu maddede gizli bir tuzak var. Gerçekten iyi niyetli olarak bu iki dönem seçilme durumu yapılıyorsa şu şerh koyulmalıdır:
“Bir cumhurbaşkanı ikinci hükumeti sırasında erken seçime gidildiğinde üçüncü kez seçilebilir. Fakat bu cumhurbaşkanı 10 seneyi doldurduktan sonra kati surette bir daha seçime aday olamaz”
ikinci olarak bu madde ile bütünlemedikçe ikinci kereden sonra seçilen cumhurbaşkanı popülerliği devam ettiği müddet koltuk sevdasına tutulacağından her dönem bitmek üzere iken tekrar kendini seçtirir. Sözde olumlu fakat özde çok boş bir madde olduğu için kesinlikle “HAYIR” diyorum.
11 Madde 116 Cumhurbaşkanının kendisine ve meclisin üye tam sayısının beşte üçüne seçimleri yenileme hakkı verildi. Böyle bir durumda her iki tarafın da görev ve yetkileri, yeni cumhurbaşkanının ve meclisin göreve başlamasına kadar devam eder. Cumhurbaşkanının ikinci döneminde meclisin seçimleri yenilemesine karar vermesi halinde cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.
Burası da tuzak kaynayan maddeler topluluğunun işaretidir. Meclis Cumhurbaşkanı ile birlikte kendini feshedebilmesi için 360 oy gerekiyor. Zaten %50 si bir parti milletvekillerine ait olacağı için bu durumun gerçekleşmesi sözde kalıyor. Eğer ki %50 oy oranı kaldırılırsa veya bu şerh %33 yani 200 milletvekiline indirilirse olumlu olur. Diğer türlü hep Cumhurbaşkanı elinde olacak bu meclis yenileme yetkisi. Bu da şu konuda çok sakıncalı oluyor:
Bir meclis içerisinde cumhurbaşkanının partisinde olan üyelere karşı tahakkümünü arttırıyor. Eğer bu durum olursa Irak savaşında “Tezkere” çıkmadığı gibi olan bir durumda erken seçim kararı alıp istediği karara destek vermeyenleri eleyip anında tekrar seçtirme yetkisini veriyor. O yüzden son derece sakıncalı ve ipleri kendine bağlayan bir madde olduğu için “HAYIR” diyorum.
12 Madde 119 Cumhurbaşkanına olağanüstü hâl ilan etme yetkisi ve meclise bunu onaylama, süresini uzatma veya kaldırma yetkisi verildi. TBMM’nin savaş haricinde olağanüstü hâli dört aya kadar uzatabileceği belirtildi ancak üst üste olağanüstü hâl ilan edebilme yetkisi kısıtlanmadı. Ayrıca cumhurbaşkanının olağanüstü hâl sürecininde yayımladığı kararnamelerin de meclis tarafından görüşülüp karara bağlanacağı belirtildi.
Bu olay eskiden MGK (Milli Güvenlik Konseyi) tarafından yapıldığı için devletin akilleri yani tecrübeli ve geçmiş deneyimleri bulunan uzman ve yetkili yöneticileri tarafından mantıklı bulunursa yapılıyordu.
Şimdi bu durum Cumhurbaşkanına vererek sınırsız yetkilere bir adım daha atmasına sebep oluyor. Devletin menfaatleri için hızlı karar alması kadar mantıklı karar alınması için uzmanlarının da olurlaması gerekiyor. Tabi bir yandan da olumlu bir tarafı da olsa da devletin daimi olması esası ile çelişen bir duruma sahip. Meclisin bu maddeleri oylamaya sunulması da ayrıca bir ironi. Bu konuya tam uyan bir söz vardır onu da yazmak istedim.
Eğer OHAL ister Cumhurbaşkanı ve Meclisin %50’si en az kabul ederse bu olay bana şunu hatırlatır:
“Bozacının şahidi şıracı”
Meclis geçiyor diye orasının yetkili bir makam olduğunu düşünmek sadece kendini onaylamasını sağlamak için şıracıyı çağırandan farklı bir duruma gelmemektedir. Milli irade =/= (eşit değildir) muktedir parti. O yüzden “HAYIR” diyorum. Yetkili ve devletin bekasını düşünecek kesimin görüşleri de önemlidir. Düzenleme yapılmadıkça da mantıklı bir öneri değildir.
(Komisyon tarafından çıkarıldı) Madde 123 Cumhurbaşkanı, üst düzey kamu görevlileri atamalarına ilişkin usul ve esasları belirleme hakkına sahip oldu.
iyi ki çıkmış. gizli teşkilatlar ve askeriyede istediği gibi at oynatmasının önüne geçiliyor. Diğer türlü bir cumhurbaşkanı 15 günlük yazılı maddeyi açıklayana kadar (ki varsa) tüm devleti yıkar ve üstüne de pişkin pişkin bir de açıklama yapabilir. Milletimiz güzel sözü sevdiği için dolandırıcı birisi başa geçerse istediğini yapma özgürlüğünden devleti satması veya her askeri akrabası yaparak bir cumhurbaşkanı yönetimi darbesi ile Esad gibi padişah tarzı bir yapılanmaya girmesi çok kolay olurdu.
(Komisyon tarafından çıkarıldı) Madde 126 Cumhurbaşkanı, merkezi idare kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının kuruluş, görev, yetki ve sorumluklarını düzenleme hakkını elde etti.
Eyalet sistemi maddesi ihtimli meclisten çıkarılmışa benziyor. Fakat bu olay sonradan cumhurbaşkanının istediği gibi yürütme sağlaması nedeniyle tekrar tekrar sunulmayacağı anlamına gelmiyor.
Aynı zamanda idam’ı getirecek maddeyi yönlendirdiğinde mecliste onaylandığında “evet” derim diyebilmesi de aslında her türlü yürütmeyi yollarım sonra da oy çoğunluğu (partilim çok nede olsa) es kaza kabul ederime çıkartıyor. Yani bu madde şimdilik buzdolabına konulduysa bile kısa sürede yeniden geleceğinin göstergesidir.
13 Madde 142 Savaş durumu olmadığı sürece disiplin mahkemeleri dışında askerî mahkeme kurulmasına son verildi.
Askeri mahkeme durumu gerçekten garip bir disiplin inancına sahip. Fakat bu durum onların katı disiplininin yok olmaması gerektiğini değiştirmez. Çünkü bir savaş sırasında en gereksiz durumlar en faydalı durumlara gelebilir. Gelecekte paralı askerlik durumuna döndürmek için alt yapı hazırlıyor. Askeri develt anlayışına karşı bir değişim sağladığı için olumlu fakat askeri disiplinin ve kültürün kaybolmasını sağlayacağı için de zararlı bir durum. Bu durum Türkiye’nin çöp değerinde bir askeri güçte bir devlete düşmesine sebep olabilir. Şu an bilindiği üzere bu coğrafyada olan gücümüzün temeli askeri ve akli yeteneklerimizden kaynaklanıyor. Bu biterse zaten bağımsız bir devlet kalmaz ortalıkta.
14 Madde 159 Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun adı “Hâkimler ve Savcılar Kurulu” olarak değiştirildi, üye sayısı 22’den 13’e, daire sayısı üçten ikiye düşürüldü. Kurulun dört üyesinin cumhurbaşkanı tarafından, yedi üyesinin meclis tarafından atanmasına karar verildi. Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı’nın kuruldaki üyeliği değişmedi.
Burada askerin ağırlığının bitirilmesi planlanıyor. Bir yandan olumlu sivil devlet inanışına doğru ilerleme olsa da devletin bekasını sağlayan askerin tasviyesini hızlandıracaktır. 7/2 = 3,5 yani =~4 Meclis çoğunluğuna sahip parti sağlayacak. 4+4 = 8 kişi cumhurbaşkanının idaresinden çıkacaktır. 3 üye meclisin kalanından olacak geriye 2 üye de adalet bakanlığından çıkacağı için tamamen cumhurbaşkanına ait bir HSYK olacaktır. Amacından sapmış ve tamamen denge mekanizması olmaktan çıkacak ve Cumhurbaşkanına bağlı olacaktır. O yüzden bu madde de Cumhurbaşkanı ataması olacaksa meclis ile eşit sayıda olmadıkça kabul edilemez. Bu yüzden “HAYIR” diyorum.
15 Madde 161 Cumhurbaşkanının bütçe kanun teklifini malî yılbaşından en az yetmişbeş gün önce meclise sunması gerektiği ve milletvekillerinin bütçe için gider artırıcı veya gelir azaltıcı öneride bulunamayacağı kararlaştırıldı. Bütçenin süresinde yürürlüğe girememesi hâlinde geçici bütçe kanunu çıkarılacağı, eğer geçici bütçe kanunu da çıkarılamazsa yeni bütçe kabul edilene kadar bir önceki yılın bütçesinin yeniden değerleme oranına göre artırılarak uygulanacağı ifadelerine yer verildi.
Bütçede gizli ödenek miktarları ve benzeri durumlar meclis tarafından sorgulanmasına izin verilmeden diret olarak onaylanması gibi bir durum ile karşı karşıya. Bütçenin çıkmaması düşük olasılık fakat böyle bir ihtimalde alınan önlem yerindedir. Yalnız özünde zararlı ve tamamen Cumhurbaşkanının istediği şekilde bir bütçe oluşturmasına sebep olacağı için “HAYIR” He kendi partisinden fire verirse önceki maddelerden dolayı gideceği için zaten bu ihtimal çok düşük. O yüzden o madde değişmedikçe bunların hepsi kesinlikle “HAYIR” diğer türlü ihtimal değerinde tekrar değerlendirilebilir. Eskiden parlemento tartışır karar verir ona göre cumhurbaşkanına giderdi. Bak işte bunlar bunlar gerekiyor bize diyerek. Başbakan gidince bunları kendisine mal etmişe benziyor.
16 Çeşitli maddeler Özellikle hükûmetin yetkilerinin cumhurbaşkanına geçmesini içeren değişiklikler olmak üzere anayasanın bazı maddelerinde yukarıda sıralanmış maddelere uyum sağlamak için değişiklikler yapıldı.
Bu maddeler bir yandan önceden bahsettiğim ehrkes yetki ve sorumluluk dengesi ile eş değerde ilerliyor. yetkilerin birbirinden ayrılmasını da sağlıyor fakat diğer maddeler değişmedikçe “HAYIR” Yoksa bu madde detaylıca incelenmeli derdim.
17 Geçici Madde 21 Bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimlerin 3 Kasım 2019’da gerçekleşeceği belirtildi. Buna rağmen meclisin erken seçim kararı alması durumunda her iki seçimin de aynı gün yapılacağı ifadesi de eklendi. Bu kanunun onayını takip eden otuz gün içinde Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin seçilmesine ve kanun yürürlüğe girer girmez askerî mahkemelerin kaldırılmasına karar verildi.
Askeri yetkilerin neden bu kadar hızlı bir şekilde kaldırılmasını istiyor anlamadım. Devlet ile ilgili ne yapacak ki bu kadar telaş içerisinde belli değil. O yüzden şüpheli karşılıyorum. Cumhurbaşkanı ve Başbakanlar neden bu kadar kısa sürede seçime gitmek zorunda değil de Askerler ve Mahkemeleri zorunda. Bu işte Asker ile ilgili bir durum var. Askeriye ile ilgili art niyetli planları olmaya düşündüm bu kadar diretilmesini gördükçe. Ne yapmaya çalışıyor bu adam? Kesin ve tatmin edici bir açıklama yapmadıkça “HAYIR” diyorum. Devletin içerisinde neler dönüyor ve ne tür gizli bir plan içerisinde belli değil.
18 Çeşitli maddeler 2, 4 ve 7 numaralı değişiklerin yeni seçimlerin ardından yürürlüğe girmesine ve geçici madde hariç diğer değişikliklerin yeni seçilen cumhurbaşkanı yemin ettikten sonra yürürlüğe girmesine karar verildi. Cumhurbaşkanının tarafsız statüsünün ise referandum onayı alır almaz sona ereceği bildirildi.
İşine geldiği şekilde yapılandırmanın güzel özeti olmuş. Askeriyeyi acilen kaldır ve Avk Partili ol. Acaba askerin içerisinde yükselttiği satılmışları mı ele almak istiyor diyeceğim fakat burada devletin geleneğinden gelenlerin de suçlanıp idam edilmesinin kararı apaçık şekilde ortaya çıkıyor. O yüzden getirisi götürüsünden büyük. He tabi asker içinde karanlık işler yapan varsa askeri yargıda yargılanamayacak bunların temizlenmesi yararlı olur fakat bu kararı almasındaki esas sebebi anlayana kadar Askeri konuda bu kadar ateşli şekilde korkarak ve hızlıca kaldırma sebebi neyse onu açıklamadıkça “HAYIR” diyorum. İçte gladio yapılanması şartları mı var diye soramadan edemedim.
Gördüğünüz gibi askeri kısımları ve bazı şüpheli durumları anlamadığım için çoğunluğu hayır durumunda oluyor. Evet dediğim maddeler ve kendi anayasamızı kendi yapmamız kısmına ben de katılıyorum. Fakat bazı maddelerde Cumhurbaşkanına kafi miktarda tebaa yapacak bir meclisi getirecek şartlar çok olduğu için Hayır diyorum.
Tabi o maddelerde olan eksik kısımlar tamamlandığında ben de evet diyebiirim. O kadar maddeyi değiştireceğine veya açıklayacağına inanmasam da bunu da açık bir şekilde belirtmiş olayım.
Seçimde sağcıların sağ tarafa (kahverengi olana) oy vermesini temenni ederim. Sağ taraf her zaman Hayırlıdır ve Hayır vardır. İyi günler dilerim.
Ayrıca iki şey daha ekleyeceğim. Bu maddelerden ayrı olarak dikkatimi çeken olaylar var.
 
Ayrıştırıcı dil konusunda hep Avk Partiyi eleştirdim kaç sefer biliyorsunuz. CHP lilerin içinden de de böyle ayrıştırıcı dil olması ya bilerek oyları Evet’e döndürme çabaları olan satılmışları gösterir yada saçma bir şekilde Avk Partiden farkının olmadığını gösterir.
 
Askeri de düşündüğümde 90’larda olan korku ve faili mechuller düşünüldüğünde etkisinin azaltılması mantıklı oluyor. Fakat başka bir yandan da devletin gücünü ve geçmiş tecrübelerini devam ettirecek yerine başka bir şey koymadığı için eleştirdiğimi de açık bir şekilde belirteyim. Yangından mal kaçırır gibi olması ve oldu bittiye getirmesi de benim gözümde tuzağa çekme hamlesi olarak düşündürüyor.
 
Hayır olarak söylediğim çoğu durum meclisin %50’sinin üzerinde cumhurbaşkanı tahakkümünü azaltacak etkiler değerlendirildiğinde şüpheli ve detaylı incelenmeli şekline döneceğini belirteyim.
 
Ayrıca sürekli CHP ye saldıran Avk Parti 400 ü verin huzur içinde çözülsün dediğinde Chp’yi seçmeyen veya terör ile kişilerin de ne dediğini bildiğiniz için dışlamaya çalışmalarınızı taktir ediyorum. Fakat unutmayın bazen fazla dışlama çalışmaları sizin gerçek yüzünüzü ortaya çıkarır. Teşekkür ederim CHP’li ve terörist olmayanlara siz de onlardansınız diyerek dışladığınız kesimin sorgulamasını sağladığınız için. Eveti yapayım derken Hayır’ın dip dalgasını siz kendiniz elleriniz ile sağladığınızı da söylemiş olayım. İleride tahmin şirketlerinden çok çok daha yüksek hayır çıkarsa sebebi yine kendinizde arayın diye söyledim. Çünkü yaşadım biliyorum 😀

Sazan.Avi Trolleri Nifak Tohumu Ekiyor

Hakikaten ortalıkta sazan.avi yapanlar olmasa iyi ülke.
 
Birisi geliyor meşazım var evet diyenler ile dalga geçerek aşağılıyor, diğeri geliyor kılıçdaroğlu ermeni anneye sahip diyerek birilerini oltaya tutturuyor.
 
Ortalıkta karşıtlık ve nefreti yayarak arayı açanların sistematik propagandalarına alet oluyor insanlar.
 
Ayrıca HDP’liler hayır diyecek diyenlere şimdiden söyleyeyim. O çakallar hayır demezler. Hatta seçime bile gitmeme planları var.
 
Bu ne demek oluyor biliyor musunuz? Hayır oyu vereceğim diye propaganda yaparak seçime gitmeyerek evetçileri güçlendirmektir.
 
Özellikle söylemek isterim bunu. Sonradan oylamaya katılım neden daha düşük oldu diyenler olursa cevabı da almış olurlar şimdiden.
 
Kaynak vermeden iddiaları atıp tutmak kolaydır.
 
Önemli olan resmiyete dayanan kaynaklardır.
 
Diğer türlü herkesin söylediğine inanırsanız veya kendi nefsinize hoş gelen başkalarını aşağılama gibi duyguları size verip yönlendirenler ile işbirliği içerisinde olursanız siz daha çook ekmek yedirirsiniz bu hükumet ve trollerine.

Fırsatlar ile dolu dünyadayız ve toplumda herkes denktir.

Her şerde bir hayır her hayırda bir şer vardır kelimesi aslında gerçeklerin ne kadar tek açıdan bakılmaması gerektiğini anlatan bir sözdür. Şer sözü kötülük ve hayır ise iyilik ile bağdaşlaştırıldığında bu kelimelerin aslında bir olayın ne kadar iyi gözükse de ileride oluşacak durumlara karşı pozisyonlarınızı değiştirip zarara sokabileceğini aynı şekilde önceden yaşadığınız bir sıkıntının ileride size avantaj sağlayacak bir konumda olmasını sağlayabileceğini görebilirsiniz.

Seneler evvel Osmanlı büyüdüğünde tüm ticaret yollarını ele geçirmiş dünyanın en büyük devleti halindeydi. Sonra Avrupa halkı ise deniz kıyısında kapana kısılmış halde olduğunu düşünülecek bir bölgedeydi. Batıya doğru doğu hindistanı aramaya çalışan insanlar sonrası tekrar bulunan Amerika kıtası sonrası Avrupa’da yaşayan insanlar kapana kısılmış halden çıkıp fırsatlar bölgesine dönüştü. Aynı şekilde Araplar’da çöl topraklarında tüm yaşamlarını eziyetler ile geçirirken bir anda petrol bulununca fırsatlar ülkesine döndü.

Aslında zor olan her şey bir yandan çok büyük fırsatlar barındırıyor insanlarda. Bu zorlukları fırsata çevirmek herkesin elinde. Örneğin okumuş insan kariyerini normal yollardan sağlarken okumamış insan cehaleti ile daha özgür olarak hareket ettiği için kötü yoldan tüm okumuşlardan daha üstün bir vazifeye geçebiliyor. Tabi her insanın okuması ve dünyada şiddetin durması taraftarı bir insan olmama rağmen dünya gerçeklerini de görmezlikten gelemez durumdayım. Okumuş insanın kafası sürekli çalıştığı için bazı şeyleri gözden kaçırırken bazı cahiller onların tamamlayıcısı olarak görmedikleri noktalarda uyarma fırsatına sahip olabiliyor. Şu an toplumda cahil insanların çoğunlukta olması yüzünden daha kolay yönetildiği için çok riskli bir yapıda. İnsanları hayallerini satan kişiler harici birisi başa geçtiği vakit çok fazla eleştiri okları ile yönetiliyorlar. Okumamış insan kafası rahat ve yapacağı belli insan olmakla birlikte okumuş insan da geleceği gören ve gerçekleri bilen insan olmuştur. Herkesin de kendine göre bir kimyası, davranışları ve kültürün devamı vardır.

Okumamış insanlarda cahil olanlardan farklı olarak bir de okuyamamış olan insanlar vardır. Bu insanlar okumak istese de kafası matematik hesapları yerine sözel olarak çalışan insanlardır. Her insanın kendine has özellikleri vardır. Hesap kitapları yerine sözcükleri kuvvetli veya sezgileri güçlü olan insanlar vardır. Tabi üstün yönleri çok olan insan olsa bile onun da eksiklikleri vardır. Eğer şimdi az olsa bile geçmişte çok olduğu için böyle iyi hale gelmiştir. Bir yandan da Okumuş insanların mesleki hastalıklarına da bir çare bulmak gerekir. Bazen bu vasıflar yüzünden diğer insanlar onlara karşı tavır alıyor. Tabi istisna olan veya her iki kültürü bilen insanlar harici durumlarda geçerli.

Toplum gerçek bilimi kendi gibi gördüğü insanların başarı kazanması ve eğitimi övmesi ile ancak ileri adıma gidebilir. Bu da çok az dönem içerisinde olmuş ve sonrasında çok uzun vadede başka vahşi bir toplum tarafından istila edilerek kendileri yok edilmişlerdir. Tarımı bulan topluluğu iskit istilası gibi veya çin ve müslüman uygarlıklarını moğolların istilası gibi. O toplulukların hiç birisini yermiyorum yanlış anlaşılmasın. Her toplum üstün özellikleri ile belirgin olur demek amacındayım. Bu toplulukların da kötü yönleri olsa da ileride diğerinin yerine geçme durumu söz konusu olabilir. Burada önemli olan madde hangi toplumun diğerinden daha üstün olduğunu seçebilmesidir. İskit toplumunun akınlarında dillerini araplardan aldılar ve kültürleri kendilerinde kaldı. Moğol istilası sırasında da kültürlerini gittikleri yerden aldılar dilleri kendilerine kaldı. Böyle düşünün. Toplumların kaynaşması ve her toplumun dengeli olması için sürekli istilalar olacak ve okumuş kesim de bunlara karşı önlemler alacaktır. Küçük olanlar kolay bir şekilde atılabildiği halde güçlü istilalar durumunda yapacak tek şey sadece onları kendileştirme hareketini düzgünce yapabilmek. Tabi zamanında imparatorluklar bunu yapmaya çalışmış ve en güçlü devirlerinde toplumsal düzeni kendileştirmeye çalışırlarken dengeyi bozdukları için de gerilemeye başlamıştır. Onun yerine o cascavlaklara karşı denge sağlayacak bir alternatif getirilseydi belki toplumun ilerlemesi devam edebilirdi. Bizans devleti de bunu uyguladığı için 400 lü yıllardan 1400 lere kadar yaşamını sürdürdü. Roma da aynı şekilde asırlık düzenini devam ettirebildi.

Yani diyeceğim O dur ki. Toplumda herkesin bir değeri var. Önemli olan kime karşı nasıl davranabileceğini bilmek ve toplumu hem cahil gibi cesaretli hem de eğitimli gibi dirayetli hale getirmek ve her kesimin dengesini haklarını gözetmek gerektiği belirgindir. Bu da toplum mühendislerinin ilgi alanında olmasına rağmen liderlerin kontrolünde yapılması gereken bir durumdur. O da zamanında yanlış veya doğru tartışılır olmak üzere çok yakın bir zamanda denenmiştir. Şu anda insanlar arasında hala onun hakkında kötü/iyi tartışmaları olsa da o kendince toplumun kıyamete kadar yaşaması için bu adımları yapmıştır. Yaptıkları çok sert olduğu için eleştirilebilir ve kınanabilir fakat bu gerçeği değiştirmez. O kişi kim mi? Atatürk tabi ki.

Atatürk ile ilgili Ekstra. Tepki göstermeden okuyunuz:

Osmanlıyı da Müslümanlığı da savunduğum unutulmasın. Roma’nın medeni kanunlar, yapılaşmalar hakkındaki attığı medeniyete katkıları da unutulmasın. Tepki göstereceğinizi biliyorum ve en azından insanlık tarihini incelerken yapılmaya çalışılanları farketmiş birisi olarak diyorum. Biliyorum çok kişi asılmasına neden oldu ve toplumda batı kültürüne adapte etti. Geçmişteki büyük arşivlerin okunamamasına ve devlet tecrübelerin hiç olmasını sağladı. Ama bu devlette zaten okumamış insanlar dolu olduğu için heceleri daha anlaşılır kılan alfabeye geçti. Daha iyi okunaklı bir alfabe varsa onu da öğretebilirsiniz. Arapça bilmeyen için alfabe çok farklı manalara çekilebilecek durumdaydı. Siz t-r-k (te-ra-kef) ile ne kelimeler üretebilirsiniz onu düşünün. türk-tarık-tereke-terk-terakki-töreke-tarak. bu kelimelerin hangisi olduğunu anlamak için ya sonuna ekstra her harf için sesli harf niyetine sessiz koyacaksınız yada cümleden çıkartacaksınız sonucu. mesela türk kelimesi (te-vav-ra-kef) harflerinden oluşuyor ki bu şu anda tuareg olarak bildiğimiz halkların tevariklerin de türkler ile aynı şekilde okunabildiğini gösteriyor. Bir tanım hakkında hangi harfler ile anlatacağınızı seçemezsiniz böyle. Bazıları vav eklerken bazıları da diğer türlü aynı manada okuyabilir bunları. Cümle olarak baktığınızda bunların hangisinin ne olduğunu anlamanız da çok yorucu bir olay. çok uzun yazılarda bu olayın nasıl olacağını düşünürken kafayı bulabilirisiniz. Bu yüzden alfabe olarak her kelimenin dominant ve stabil (durağan) olması çok önemli. sessiz harf dominantlığı yüzünden arap alfabesi her ne kadar kuran-ı kerim alfabesi olsa da kutsallığı dini vecibeler yerine getirilirken kalmalı. Toplumun gelişmesi ve çevresini anlayabilmesi bu konuda her şeyden önemlidir.