Tuba Ağacını mı Buldum? Işık Hızı ve Ses Hızı alakalarıyla Karadelik

Tuba Ağacını mı Buldum? Işık Hızı ve Ses Hızı alakalarıyla Karadelik
Found Ṭūbā Tree ? Speed of Sound bounds lightning speed and Black Holes.
 
Tuba ingilizcede Blessedness yani kutsanmış ağaç manasına gelmiştir. Cennette bulunan kökü yukarıda olan bir ağacı tasvir eder. Müslüman çevrelerde yaşadıysanız bu ağaç hakkında az da olsa haberdar olmuşsunuzdur.
 
Ağacın en büyük özelliği cennette bulunması. Cennet denilen yer ise bu evrenden daha üst bir evren olduğu Kuran’da pek çok kez bahsedilmektedir.
black hole branch
 
Evrende öyle bir düzen var ki çok büyük boşluklar görmemize rağmen matematik hesaplarıyla anlaşılan fakat gözle görülmeyen, bilinmeyen bir kara maddenin varlığından bahsediliyor.
 
Tüm evrenin düzenini ve galaksilerin hareketini sağlayan çok büyük bir güç olarak bahsediliyor kara maddeden. Peki ya bu kara madde ne olabilir?
CMB_Timeline75
Evrensel konumumuzu anlamak için ilk önce doğada bulunan maddeleri incelemeliyiz. Çünkü evren kanunları atomlardan galaksilere kadar aynı geçerliktedir.
 
Evinizde pek çok ahşap mobilya sahibi olmuşsunuzdur. Doğal yöntemler ile kesilen ve dilim dilin kesilen ağaçlardan yapılan mobilyalara baktığınızda sürekli koyu renkli yoğun yuvarlak bölgelere rastlarsınız.
 
Koyu renkli bölgeler yeni bir dalın o ağaç yüzeyinde yaptığı dal köklerinin yüzey katmanında oluşturduğu görünüm olarak gösterilebilir.
black hole branch 1
 
Dikkatlice inceleyin göreceksiniz o ağaç dalı kökü etrafında tam bir karadelik manyetizması ve ışığının kırılması hadisesine benzer ölçekte bir çizgi kırılması oluyor. Ardından gelen yuvarlak kesim de yoğun ve kaç senelik dal olduğunu gösteren çizgilere sahip olur. Zamanla genişler, aynı zamanda ileri doğru büyür dallar.
 
uzay zaman gelişimine bakarsanız büyük patlamadan sonra genişleyen biçimde olacağını göreceksiniz. Ağacı kesmediğiniz taktirde genişleyeceği gibi uzay zaman da genişlemektedir.
 
Yani biz bir ağacın içerisinde, bir dalın kabuk kısmına yakın bulunan bir lif içerisinde bulunan bir atom parçasında bulunuyor olabiliriz.
düzlem
 
Şu an ağaç yaşadıkça genişleyecek ve büyüyecek. Belki de bir Elmayı yiyen adem tarafından da yeni nesil olarak dünyaya gelebiliriz ahiret hayatında cennette. Günah olayını bilmem ama böyle bir durum olası bir sonuç olarak görülebiliyor.
 
WORMHOLE1II
Tuba ağacının içerisinde bulunmak ayrıca uzay zaman dallarının pek çok yerde bulunması, pek çok yerde paralel evren durumunun hatta bir de kök evren durumunun göstergesi olarak görülebilir. Bu bakış açısından bakıldığında pek çok teorinin tutarlı bir altyapısı birleştirilmiş olacaktır.
 
 
Işık Hızı, Ses hızı bağlantısı ve Karadelik
 
Uzay zaman dilimi ile ilgili bizim çözemediğimiz en büyük sorun şu. Işık hızı. Işık parçacıklarından daha yüksek çekime sahip kara delikler ışığı emer denilmektedir.
 
Bir yldızın nötron yıldızı veya karadelik olmasını ayıran özelliği büyük patlama yaşayıp yaşamaması. Peki ya bu büyük patlamaya sebebiyet veren şey ne olabilir?
 
Çok yoğun atom numaralarına sahip çekirdek madde çökelme sırasına geçmesi için yıldız içerisinde belli bir madde akım hızına ulaşması lazım. Bu hız öyle olacak ki diğer maddelerin dış katmanlarda bulunan ısı ve akışkanlıklarından daha fazla olmalı.
 
Işık hızını geçecek bir madde akışkanlığı maddelerin birbirleri ile kaynaşmasına ve farklı bir uzay zaman patlamasına sebep olabilecek bir yoğunluk sağlar.
 
Ses hızına yaklaşan uçaklar nasıl ses hızı yakınında dalga boylarının birleşiminden bir rezonans elde ediyorsa kara delikler de ışık hızına yakın bir dalga ediyor ve patlama yaşıyor.
23A1ED5B00000578-2855795-image-9_1417436082950
 
Kara delik çekirdekleri hızı yüksekliği nedeniyle dış katmanları biz yok olmuş görürken aslında birbirine girmiş bir görsel olarak kendileri parlak bir ışık haline geliyorlar.
 
Geçenlerde Nasa Karadeliklerin birinin halkasında parlak bir ışık yığınının hızlıca döndüğü ile ilgili bir video hazırlamıştı. Bu olay da aslında o patlama esnasında çekirdek maddelerinin ışıklarının hala o ilk gün olduğu gibi dönüp dolaştığı hakkında bir bilgi veriyor olabilir.
 
FA-18_Hornet_breaking_sound_barrier_(7_July_1999)_-_filtered
Işık hızını geçen madde ışığı çekecek kadar manyetik kütleye sahip olması yanında ışıktan daha hızlı bir şekilde hareket ettiği için gördüğünüz yerden daha ileride olacaktır.
 
Eğer bir karadelik yaklaştığını görüyorsanız tahminen o size düşündüğünüzden daha yakındır. Nasıl F16 jetleri geçtikten iki saniye sonra sesi geliyorsa öyle düşünün bu durumu.
Black_Hole_Milkyway position
 
Ses hızı ve Işık hızı durumunu gözetledikten sonra gelelim kara deliklere. Üstte anlattığım Tuba ağacı durumu olduğu taktirde karadelikler tuba ağacının bir dalı olarak görülebilir.
 
Her bir dal yeni bir evren fakat her evren kanunları diğerleri ile bütün. Siz o maddeleri ışık hızından büyük ve sizin uzay kavramınızdan geniş ölçekli olduğu için nasıl bir madde olduğunu kavrayamadığınız için olmayan madde, kara madde olarak adlandırıyorsunuz.
 
Böyle bakınca aslında evren gözümde daha bir bilinir hale geliyor. Her kanun diğerleri ile bağlantılı (related) olduğu için sonuçları da birbiriyle bağlantılı oluyor. Bu aksamları keşfettiğinizde ise bütünü daha iyi kavrayabiliyorsunuz.
 
Kara delik maddeleri gerçekte bilmediğimiz bir evrenin minik noktaları olabilir. Evrende çok minik olduğumuzu düşünürken bu bakış açısından baktığımızda aslında ne kadar da hiç olduğumuzu düşündürecek bir aşamaya geliyor.
 
Diğer yandan da bir ağaç gördüğümüzde ona da bir evren gözüyle bakarsak ve değerini bilirsek daha iyi olacak gibi. Sevgilerimle. İyi günler…

Fonksiyon Yaşam Belirtecidir

Fonksiyonu olan her varlık canlıdır. İnsan yaşadığı müddetçe hayati fonksiyonlarını yerine getirir, bir çiçek de yaşadığında öyle, bir bakteri de. Evet bazıları hiç hareket edemez veya bir şeylere bağlı olsa da canlıdır. Bir at düşünün insanın dediklerine itaat eder. Aynı şekilde Ağaç düşünün büyüme harici hareket ettiğini göremezsiniz.Gezegenler, yıldızlar hatta kara delikler canlıdır hatta arabalar telefonlar dahil. Hepsinin ayrı görevleri vardır.

Gezegenler yıldızlara bağımlı oldukları halde kendi içinde düzene oturmak için değişimler yapıyor. Yıldızların herhangi değişimlerine ani karşılıklar veren ve kendi atmosferlerini korumaya çalışan bu canlılar içlerindeki düzen her birisinde farklı. Kendi çevrelerindeki gezegenlere de az buçuk bir manyetik etkileri var. Özellkle manyetizma tabakası olanlar öyle.

Dünya içerisinde yaşam barındıracak bir gezegen halinde. Hatta dünya’nın uydusu ay bile canlı sayılır. Çünkü o dünya çevresinde dolanmasaydı dünya çok hızlı gün değişimleri yaşayan bir gezegen halini alırdı. Dünyada yaşam oluşması ihtimali sıfıra yakın olurdu.

Yıldızlar da canlıdır. Çevrelerindeki Hidrojen gazlarını dönüştürerek daha yüksek atom numaralı maddeler üretir ve kendi görevlerini tamamladıktan sonra patlayarak veya birikimlerini saçarak diğer bölgelerde daha karmaşık yapıda ve daha güçlü yeni gezegen veya yıldız oluşumlarına ön ayak olur.

Kara delikler de canlıdır. Onlar çevresindeki eski yıldızların kaynaklarını alıp daha yüksek enerji seviyesinde yeni maddeler oluşturur. Bir yandan radyoaktif maddelerin kaynağı diğer yandan yeni evrenlerin kökeni olma ihtimali yüksek. Bir yandan da evrendeki büyük galaksilerin oluşmasını sağlayıp kaotik ortamdan daha düzenli bir sistem oluşturmaktalar.

Arabalar, telefonlar gibi varlıklar da canlıdır. Onlar sizin üretiminiz ve kontrolünüzde olmasına rağmen bir şeyi başka şeye dönüştürerek işlem yapmaya haiz durumdalar. Görmezden gelinen nokta eski zamanlarda da aynı şekildeydi. Eskiden İnsan harici hatta kadınlar ve köleler bile hiç bir varlık canlı olarak görülmüyordu bazı kesimlerde. Sonra Kadınlar ve köleler, sonra hayvanlar sonra da bitkiler canlı kapsamına dahil edildi. Bir sonraki aşama ise daha yüksek çevre duyarlılığı olan mesele tüm fonksiyonu olan varlıkları canlı olarak görüp ona göre onlara sahip çıkmak ve yarar sağlayanların hepsini canlı tutmak olmalı.

Yani gördüğünüz gibi her sistem evrende yeni olayların oluşmasına sebebiyet vermektedir. Astreoid ve benzeri bazı taşlar harici tüm sistemde yaşam fonksiyonlarını yerine getiren varlıklar vardır. Cisimler farklı olsa da onların bir amaçları ve yararları var. Siz bilmeseniz de evrenin her yeri yaşayan varlıklar ile dolu. Bunlar sadece uzaylı varlıklar ve UFO’lar diye düşünülüp kısıtlanmamalı. Her alem başlı başına canlıdır. Her alemde de bilinmedik canlılar ile dolu olması çok mantıklıdır. Çünkü evrende en çok bulunan iki maddeden birisi Hidrojen diğeri Oksijen

Melekler, Cinler, Şeytanlar, Cennet ve Cehennem

Dinler insanlığın varlığı kadar süre önceden beri vardır. İnançlar dönemsel yüzeye ve bakış açılarına göre değişmekle birlikte dönemsel durumlardan ötürü belli durumlara göre isimler koymuşlar ve böyle adlandırmışlar bazı tabirleri. Şimdi o dönemsel adların hem dünya üzerindeki hem de dünya dışındaki karşılıklarını size yazacağım.

İlk önce toplumsal gerçekler üzerinden dönemsel isimlerin nereden geldiğini yazacağım

Melekler: Melekler binlerce sene evvel Hindistan’da yaşayan bir toplum. Mal-Mel-Malacca gibi türevleri o bölgede yoğun olarak bulunmakta. O bölgede yaşayan insanlar doğaya düşkün ve humanist bakış açısında oldukları için iyi tabir ile arap ve yahudi toplumların kökeninde yer etmiştir. Tabi sonraları şeytanlar asırlardır onların bölgelerini sömürmüş ve toplumun yarısından çoğunu katletmiştir. Melek toplumları birlik içerisinde ve yoğun olmasına rağmen iyi niyetleri sebebiyle yenilmişlerdir. ülkemizde yaklaşık %3 oranında bu tip insan bulunmaktadır.

Şeytanlar: Şeytanlar ise binlerce sene evvel orta asya’da yaşayan halklarn adıdır. Gerçekte şu anda bulunan ismi ile iskit, scthians, sei-tan, şeytan adları ile anılmaktadır. Bu topluluklar anarşi ortamında yoksul topraklarda yaşadıkları için birbirini yiyen ve başka insanları da pratik zekaları ile kandıran ve zor dönemlerde daha akıllı yaşamaya başlayan halkın adıdır. Yani şu an türkler ve avrupa halklarının çoğunun kökeni şeytanlara dayanmaktadır. Kırmızı rengi seven ve R-M kelimelerini çok kullanan bu halk şu an hala daha dünyaya hükmetme emelleri içerisindedir. %35 civarı bu tip insan bulunmaktadır.

Cinler: binlerce sene evvel hindistanda yaşarken sonraları doğu tarafa yayılan halkın ismidir. Şu an bulunan Jin, Çin gibi isimler bu kökenden gelmektedir. Kendilerini ejderin oğlu yani ateş halkı olarak görmektedirler. Bu yüzden diğer insanlara göre kendilerini üstün görmektedirler. Bir yandan da bu topluluk dağlar arasında bulunan yağmur ormanlarında yaşarlar ve ilk cin göz tabirli insanlardır. Gözlerinin üstünde kapakları yok kadar azdır. Tarihsel bulgular, dna gelişimi ve kullanılan tabirlere de bakıldığında kısa boylu ve insanlara musallat olan bu varlıklar kindar oldukları da doğrudur. Bir yandan da arap kültüründe söylenilen şeytanlar cin’den gelmesi ifadesi de doğrudur. Çünkü Afgan dağlarında yaşayan halkın doğuya giden kesimi Çinli olmuştur ve sonra onlardan kuzey kolu da iskit halkını oluşturmuştur. En azından dna köken olarak bilimsel olarak öyle araştırmak isteyene dış kaynaklar yeterince açıktır. Bu insanlar her şeyi akıl ile çözeceklerine inanır. ülkemizde %1-2 bu tip insan bulunmaktadır.

Yecüc-Mecüc: Bölgede yaşayan ve yendiklerini köle yapan hun kökenli toplulukların adıdır. Binlerce seneden beri altay dağları civarında yaşayan bu topluluk bazı dönemler çok güç sahibi olup iskitleri ve çinlileri gücü altına almıştır. Mihiragula, Mahir-Kul gibi tabirler ile ak hunlar ve benzeri tüm devletlerin isimlerine bakıldığında bu açıkça görülecektir. Hun kökenli tüm insanlar bu topluma bağlıdır ve güç üzerine dünyayı yönetme amacındadır. Tüm dünyayı fethetmek için gönderilmiş insanlar olduklarını düşünen cengiz han da bu soydan gelmektedir. Gittikleri yörede belki de çok su içtikleri için dereleri gölleri kurutan kavim olarak geçmiş olabilir. ülkemizde %5-10 civarı bu tip insan bulunmaktadır.

Ademoğulları: Arap ve yahudi kökenli insanlardır. Hindistan’dan gelmektedirler. Yaklaşık %40 civarı ülkemizde bulunmaktadırlar.

Cennet: Cennet yağmur ormanlarıdır. Hindistan ve Çin bölgesinde bulunan ormanların hepsi birer cennet olmaktadır. Araplar da Hindistan’dan (Afgan dağları) orta doğuya gittikleri için cennette değillerdir şimdi.

Cehennem: Çöller ve yakılan evlerdir. İskitler çöllere uyum sağlayan topluluk olduğu için acımasızlığı gelişmiştir. Bu yüzden kazandıkları savaş esirlerini ya kendi köleleri olarak çölde kullanmış yada tüm ele geçirdikleri yerlerde bulunan insanların evlerini yakıp yıkmıştır.

Şimdi gelelim bu tabirlerin gerçek evren üzerindeki yansımaları ve anlatılmaya çalışanlara.

Melekler: Melekler günümüz dünyasında manyetizma adı verilen tüm varlıkların adıdır. Manyetik merkez olan tüm varlıklar birer canlıdır. Bazıları irade sahibi olurken bazıları sadece durağan varlıklardır. Örneğin Hava durumunda sistemlerin oluşması birer durağan melek durumudur. Dünyanın dönmesi bir melek eylemi, Güneşin dönmesi de…
Melekler cennetten gelmiştir çünkü cennette çekim gücü yasasına bağlı olarak bu evren oluşmuştur. Mevlana’nın deyimiyle evren aşk üzerine oluşmuştur. İnsanların beyinden bir sorunu olduğunda akli melekelerinin çalışmadığını söylemeleri de manyetik akımının değişmesinden kaynaklanan bir durum olduğunu da söyleyebiliriz. Neden melek adı verildiğinden de bahsedelim. Çünkü bu varlıklar her zaman yapıcı ve birlik içerisinde bulunan varlıklardır. Bu yüzden o dönemde gelen peygamberler ve arap toplumu insanları bu özelliklerinden bu ismi vermişlerdir.

Cin ve Şeytanlar: Radyoaktif malzemeler, uranyum ve benzeri maddelerdir. Bu maddelerin hepsi insanların üzerine tesir ettiğinde kalıcı hasar yol açmakta ve çarpılmasına bile sebep olmaktadır. Dumansız ateş denilmesi de bu türden bir durumdur. Rontgen çekimi sırasında XpressMUSİC 5800 gibi bazı telefon kameralarında yağmur gibi yağan şekilde görebilirsiniz. Çektim gördüm bizzat. Bu varlıkların oluşum noktaları yıldızlardan daha gelişmiş bölgelerde olabilir. Kara deliklerde. Bu varlıklar o bölgede maddelerin yoğunlaşması ve ışık hızında uzaya salınması ile çok uzak noktalara kadar gidebilirler. Bu varlıklara neden bu isim verildiğine gelince İskit halkı gibi iç bölünmeler yolu ile etrafa yayılması ve etrafında bozgunculuk yaparak yaşaması olarak söylenilebilir. Nötron bozunumu olayı ile İskit kabile savaşlarını beraber düşünerek hareket edebilirsiniz. Bu yüzden bu isimler ile anılmışlardır.

Yecüc Mecüc gibi bir varlık evrende normalde olmayan bir oluşum olduğu için bunu es geçiyorum. Ama eğer böyle bir şey olursa da başka galaksileri yiyen canavar galaksiler buna örnek gösterilebilir.

Ademoğulları: İnsanlardır. En az 2 Milyar yıldır yaşayan toplumda yaşayan her insana verilen isimdir.

Cennet: Kara delik veya başka tür bir varlık olarak yaşayan evrenimizin üstünde bulunan evrenin ismidir. Bu varlık içerisinde manyetizma ile çevresinde bulunan varlıkları kendine tutanların olduğu bir evren bulunmakta. Üst evrenler de bu varlıkların kara delikler veya tanımlanmayan isimsel varlıklar olarak bulunduğu varlıklardır. Her birisi daha fazla ışık barındıran ve çok daha geniş bölgelerdir. Zaman kavramı bize göre senntrilyon üzeri sentrilyon (centrilyon-santrilyon 10^60) kattan daha fazla olan yerlerdir. Tüm manyetik olayların merkezsel kuvvet başlangıç olmak üzere kökeni buradan başlamaktadır yani melek denilen varlıkların kökeni buraya dayanır.

Cehennem ve Levh-i Mahfuz: Kara deliklerdir. Sıcak, karanlık ve daha sıkışık olan yerlere verilen adların hepsi. Bu tür varlıklar içerisinde yeni zaman boyutu olur ve daha küçük yeni yapı taşları ile yeni düzenler kurulur. Tüm alt evrenin kaderi burada yazılır. Bu varlık çevresinde oluşan maddeler birleşip radyoaktif maddeleri oluşturur ve bunlar da ışık hızıyla dışarıya atılır. Bir nevi Cin ve şeytanlar olarak bahsedilen varlıkların yaptığı söylenen işlevlerin aynısı bunlarda da geçerlidir.

Yani dinlerde bahsedilen olayların gerçekte karşılığı olan varlıklardır. Yalnız değiştirilen kelimeler haricinde köken olarak saklanan her şey evrenin anayasa ve işleçlerinden oluşmaktadır. Yani bu dünyada bozunuma uğrayan pek çok şey bulunmaktadır. Gerçeği görmek ancak gerçek dünya bilgileri ve bilimin ışığında olabilir.

Kenar

Türkçe Lügatı ve Dünya Tarihi Hakkında Küçük Bir Tez

Dünya doğdu doğalı sürekli bir değişim içerisinde. İlk önce sera gazları ile kaplı sıcak bir su ile kaplı bir toprak parçasıyken sonradan Dünyanın çarpışması (burada hasarlar dikkate alındığında dünya, yolunda giden Mars’a arkadan çarpmış olabilir) ve Ay oluşumu sonrası dengesiz ve hızlı kutuplaşma sonrası kıtalar ve benzeri şeylerin düzenlenmesi ile dengeye oturmuş ve o sırada ilk gerçek varlıklara ev sahipliği yapmaya başlamıştır. Sonradan bu yapı kah güneş ışınımlarının değişimi sebebiyle soğumuş veya ısınmış kah samanyolunda oluşan etkileşimler ile kutupları değişime uğramış ve yeniden eski haline geri dönmüştür. Bu dönüşüm hala daha sürmektedir. Geçenlerde manyetik kutupların kayması olayı ile bu olayı anlatmıştım azıcık olsa da. Şimdi o kutuplar oluştuğu taktirde dünyanın alacağı şekli ve o dönemde veya kıyamet döneminde oluşacak durumları belirten olayları ve geçen konu ile alakalı olan Evrensel yapı ve Dünyanın manyetik yapısını karşılaştırıp resimler ile bunların üzerinden geçeceğim azıcık. Konulara bakarsanız şu başlıklar altında olacak:

1) Yeni Dünya Kutupları Oluştuğunda Yeni Mu Kıtası Teoremi
2) Dünya Manyetik Tabaka Çarpışmaları – Sura Üfleme Teoremi
3) Dünya’nın Manyetik Alanı ile Gözün Benzerliği
4) Evrensel Yapı ile Sinir Sisteminin Benzerliği
5) Uzaklık/Çap = Manyetik Çekilme/Çekme Güneş=Ay=Kara Delik
6) Paralel Evren ve Diğer Dünyalara Geçiş Teoremi

1) Yeni Dünya Kutupları Oluştuğunda Yeni Mu Kıtası Teoremi

Dünya üzerinde yaşanan kutup değişimleri aynı zamanda dünyanın dönüşü ile ilgili denge sağlamak için kendi fiziksel yapısında değişime gitmesine neden oluyor. Bunların en başında kıta batması, kıta doğması veya kıtaların ayrılıp yer değiştirmesi.

Resim

Şimdi dünyamızda bulunan bazı kıtalar dünyanın 1000-8000 sene arasında olacak küresel kutup kayması olayında insanların yavaş yavaş izleyeceği ve bu dönemde kıtaların yer değişmesinin hızlanacağı ve belki yeni kıtaların ortaya çıkabileceğini söyleyebiliriz. Bunu da dünyanın dönüş eksenine uyum sağlamak için yeni kutuplardan basık durumunu yapmak için eski kutupların olduğu yerde yeni toprakların çıkması gerekmektedir. Bu da küresel denizlerde kıta bulunmayan tek nokta olan avusturalya ile japonya arasında olacaktır. Bu bilgisayar şartlarında denenmiş bir şey olduğu için kanıtlanmaya en yakın belgedir.

Resim

2) Dünyanın Manyetik Tabaka Çarpışmaları – İsrafil’in Sura Üfleme Olayı

Dünyada kutup değişmesi veya güneşin büyümesi veya galaksi çarpışmaları sonrası oluşabilecek en küçük hasarda bile dünya kendini korumak için manyetik alanı çevresindeki şeylere karşı duyarlı olacaktır fakat bu duyarlılık çok büyük manyetik güç sayesinde oluşan değişime karşı değil savunma amaçlıdır. Düşünün son dönemde güneş ışınları biraz fazla dalga yaydığı için geçen sene dünyanın bazı bölgelerinde garip sesler çıkmasına sebep olmuştu. Bu sesler Atmosfer üstünde bulunan yerlerden gelen manyetik akımların birbirine değmesinden oluşan seslerdi.

Şimdi düşünün bir şekilde kıyamet tariflerine. Kıyamete yakın güneş batacak ve belirli gün sayısı geçtiği halde doğmayacak. Sonra doğduğunda ters taraftan doğacak ve sura üfleme olayı olacak. Sonra da dağlar yerinden oynayacak ve herkes çil yavrusu gibi dağılacak şeklinde. Bu olası üç senaryoda (Güneş büyümesi – Galaksi Çarpışması ve kutup yer değiştirmesi veya Ayın Dünya Yörüngesinden Ayrılması) manyetik alan değişeceği için güneş her seferinde diğer taraftan doğacak ve atmosfer dağılması olayına kadar olan sürede (ki bu güneş büyümesi ve galaksi çarpması için geçerli durum olur) yeryüzü yeni manyetik alanı düzenlenene kadar çok fazla sayıda yer hareketi ve yer yüzü hareketine sahip olacaktır. Bu dönemlerde güneş normal sıcaklıkta olsa da Güneş büyümesi sırasında kıyamet olması durumunda insanlar yakınlaşan güneş (bir mızrak ucu yakınındaki) altında pişerek buharlaşacaktır ve bazı kişiler de atmosfer tabakasındaki gazlarla buharlaşacak bazıları da dünyanın lav tabakası altında kalacaktır. Bir nevi kıyamet senaryosu gerçekten 6 milyar sonrasını anlatan bir hadise olabilir. Manyetik alan değişimi sırasında ise dünyanın her çizgi çarpışmasında kulakları sağır eden sesler gelmesi muhtemeldir.

3) Dünyanın Manyetik Alanı ve Gözün Benzerliği

Dünyaya bakıldığında uzaktan manyetik alanı güneşe doğru küçük arkaya doğru büyük bir kıvrım içerisinde olduğu görülecektir. Bu yapı gözün yapısına çok benzemekle birlikte dünyanın bulunduğu nokta lensin arka noktası olarak gözükmekte. Bu durum ileri doğru genişletildiğinde sarı nokta bulunacaktır. Eğer böyle bir şey varsa burada oluşan kozmik sinir ucu gibi bir şey dünyanın manyetik alanında diğer zamanlara yolculuk yapılma ihtimalini ortaya çıkaracaktır. Not: bu konu daha çok resimde incelemelik.

Resim

4) Evrenin Yapısının Sinir Sistemine Benziyor Olması

Evrende yaşayan varlıkların dışında bir de evrenin yapısında bir oluşum dikkati çekmektedir. O da Evrenin yanal ve tümel düzeylerde değişiklikleri sonucu başka yapılar ile bağlantılı ve eklektik durumda olması. Evrenin yapısının rengini tersine çevirip denediğim görüntüde nasıl sinirlere benzediği görülecektir. Bu sinir gibi yapıların Dentrit leri galaksi kümeleri ve diğer tarafta bulunan dağınık galaksiler de Akson kısmını oluşturabilir. Aynı şekilde kara delikler de böyle düşünülebilir. Tabi üst evrenlerin çok üstünde bir tekillik olduğundan bahsedebiliriz burada.

Resim

5) Ay – Güneş – Kara Delik Çap Hesaplaması

Ay dünyanın çok küçük bir uydusu olmakla birlikte dünyanın çekim alanında bulunan güçlerden birisi, aynı şekilde Dünya da güneş etrafında Güneş de Kara Delik etrafında dönüyor. Bunlar ile ilgili bilgiler kullanılarak hesaplamalar yapılabilir. Bunu da sonraki dönemde size hesapları bulunca tam olarak göstereceğim. Güneş ve Ay’ın özellikleri bilindiği halde Kara Delik’in boyutu hakkında bir bilgi mevcut değil. Bunun için hesaplama ve çekim gücü farkı ile bunu bulup en yakın zamanda iletişime geçeceğim.

Resim

Bu yazıların hepsi bana ait olup resimlerin birleştirmeler harici google kaynaklı alınmıştır. Yazılar Kaynak gösterilmeden kopyalanması veya izinsiz çoğaltılması durumunda telif haklarını kullanmak durumunda kalacağım.

22.01.2014 saat 22:12

Kara Delik Tezi ve içindeki Teoriler – Mayıs 2011 (görselleri defterde bulamıyorum o yüzden paint çizimiyle göstereceğim)

İlkokul ve ortaokuldan beri ilgilendiğim, Mayıs 2011 den itibaren ise gözlemlerimi temel bir yapıya oturttuğum bir evren teorisi oluşmaya başladı. Bu teori evrenin bilinmeyenleri kara delikler ve atom altı parçacıkları. Mikro ile makro yapıları düşünerek her birisinin aynı kanunlara tabi olduğuna kimsenin şüphe etmemesi gerekiyor. Bu mikro ve makro ölçekler arasında ise görünen dünya atmosferi altındaki her şey ise bunların tam ortasında yer alıyor. Bu yapıların en büyük özelliği ise birbirine sonsuz derecede benzeyen yapılardan oluşmaları. Bu teorilerimi söylediğimde tanıdıklarım kara delikler solucan delikleri gibi evrenin bir yerinden başka yerine geçme noktası olarak dediği için bugüne kadar yazmadım. Tezlerimi yazmaya başladıktan sonra bunu da arşivlemek üzere buradaki ve tarihi kayıtlara not olsun diye buraya ve diğer yerlere aktaracağım.

Şimdi kısa bir öz geçmiş yazdıktan sonra konuya gireyim. Kara delikler… Evrenin tekillik noktası ve bilinmeyeni çok bir varlık. Kara delik varlık tanımı gereği çekim alanı, dış olay ufku, iç olay ufku ve merkez olarak dörde ayrılıyor. Çekim alanı kara deliğin boyutuna göre değişmek ile birlikte tüm etrafında topladığı galaksi topluluğu veya kendine enerji sağlamak için çektiği yıldızların uzaklığı kadardır. Bu alan içerisinde belirli noktalarda bulunan varlıklar ise çekim gücünden daha az bir kuvvete sahipse dış olay ufka doğru sürüklenir ve bu varlıklar orada karanlık bir duvara etrafında dönmeye başlar. Tabi bu hız ve maddelerin sıkışması ve yoğunlaşmasından kurtulan birisi olursa içeri doğru sürüklenmeye başlar. İşte asıl problem de orada başlıyor. Uzay’da kara deliğe düşen insan olay zaman ufkunu geçtikten sonra neler yaşar. Orası evrensel tekillik noktası olarak adlandırıldığı için pek çok problem de ardından geliyor. Kara delik o kadar büyük çekime sahip ki ondan ışık bile kaçamayacak kadar aciz kalıyor. İşte problem de burada başlıyor. Bazılarına göre orada insan parçalarına ayrıldıktan sonra ufak parçalar halinde içeride kalıyor ve kara delik yok olunca evrene doğru çıkıyor. O zaman hatıralar ne olacak diyor bazıları ve buna hala bir çözüm bulunamyor. Benim Evrensel Teoremimde ilk önce bunlar ile ilgili bahsedeceğim, vaktim olursa geçmiş ile bağlantılarını, ne yaptıklarını, işleyişlerini yazıp sonra da atomlara dalıp çıkacağım. Bunları da şu ana başlıklarda inceleyeceğim:

1) Kara Delik – Evren Teoremi – Büyük Patlama
2) Kara Delikler ve Nükleer Madde Salma Teoremi
3) Mikro – Makro Uyumu Teoremi (Galaksi – Atom Teoremi)
4) Levh-i Mahfuz ve Kara Delikler Teoremi (Kaderi Belirleme)
5) Gamalı Haç’ın Maya’lara Dayanması ve Galaksilerin Gamalı Haç’a Benzemesi
6) Yaşam Belirtisi Manyetizma Teoremi (Gezegenler Dahil Canlı ve Aşık)
7) Telefonlar, Arabaların Canlılığı Teoremi

Resim

Kara delik ve uzay zaman çukuru X aksisinde oluşan uzay/zaman karadelikte Y aksine kayıyor. Bir nevi sanal sayılar olayına dönüyor. Bu örnek resimde tüm resimler birleştirilip bir hal alınmıştır. Atom, galaksi ve Uzay-Zaman şekilleri bir arada verilmiştir.

1) Kara Delik – Evren Teoremi – Büyük Patlama

Kara delikler evren içerisinde bulunan güneşten çok daha büyük yıldızların içlerindeki enerjiyi bitirip demir gibi maddeler yapması sonrası yeni enerji bulmak için genişlemesi ve sonrasında dayanılmaz hızlarda dönüp belirli süre sonra nova patlaması veya süper nova patlaması ile evrene tozlarını dağıtması sonrası çok büyük bir çekim gücü ile kendi içine çekmeye başlamasıyla oluşan büyük varlıklardır. Bu varlıklar çekim aşamasının ilk anında çekirdek kuvvetini oluşturacak kadar dışarı saçtığı kuvvetleri geri toplar ve orada yeni çekirdek çukur oluştuktan sonra da etrafından yeni enerjiler almaya başlar ve iç olay ufkunu oluşturur. Burada artık bir kara delik oluşmuş ve dışarıdan aldığı parçaların moleküllerdeki bağlar koparak dışarıdaki sıcaklık etkisiyle kaynaşmaya ve yüksek dereceden atomların oluşmasına sebep olur. Bunlar uranyum, toryum gibi demirden daha büyük ve radyoaktif maddelerin birleşimidir. Sonra bu atomların büyük bağlarındaki enerjiler kara deliğe geçerken diğer kalanları dış ufuktan kutuplardan arada bir uzaya fırlatılmaktadır. Bunlar da dünyada ilerleyen lokomotifin kömür yanması sonrası oluşan duman gibi uzayda radyoaktif serpintiler meydana getirmektedir. Bir yandan da kozmik olarak üst evrenden büyük patlamadaki radyoaktif maddeler de üst evrendeki kara delikten gelen maddeler ile birlikte evrende büyük bir yer meydana getiriyor. Kara deliğin bu yaydıkları maddeler de sonra başka evrensel patlamalar ve nebula bulutsuları ardından birleşip parçalanıp tekrar birleşerek dünyamıza gelmiştir. Bu maddelerin dünyada oluşması imkansızdır.

Evren başlangıcı büyük patlama ile olduğu düşüncesi evrenin ilerlemesini gözetleyen teknolojiler ile keşfedilmiş bir durum. Bu bir yandan da şu soruyu getiriyor. Büyük patlama nasıl oldu? Bulunan delillere göre evrende küçük parçacıklar doğdu ve sonra onlar anti maddeler ile çarpıştıktan sonra galip geldi ve maddeler -> atomlar -> gezegenler/yıldızlar -> galaksiler ve bunların merkezlerinde evrenin oluşumundan beri yada sonra oluşan kara delikler oluştu. Bu maddeler de halen daha yeni çarpışmalar ile daha büyük galaksiler oluşmaya ve yeni kara delikler oluşmaya devam etmekte. Bu birimlerden galaksileri bir sonraki konularda inceleyeceğiz. Patlama sonrası evren çok büyük hızla genişledi bir anda ve madde yoğunluğu sonra daha azalmak kaydı ile her geçen gün büyümekte. Maddelerin hepsi bir yöne doğru akmakta ve bu akan sürece de zaman deniliyor. Şelaleden aşağı akan su gibi zaman da ilk oluşan evrenin görüntüleri yukarıda olmak üzere akmakta ve biz de olanları izlemekteyiz. Bu yüzden evreni konik görünümlü olarak biliyoruz. Üst taraftan çok ve alt taraftan da aynı zamanı paylaştığımız galaksileri görmekteyiz. Evren patlaması olduktan sonra olanları aklımızda tutalım. Bu bilgiler birazdan işimize yarayacak.

2) Kara Delikler ve Nükleer Madde Salma Teoremi

Kara delikler süper nova patlaması sonrası uzaya fırlayan maddeleri tekrar içine çekerek merkez oluşturuyor demiştim en son. Bu merkez sonraları yeni madde katılımları ile olay ufku genişliğine kadar yeri kendi iç görünümüne alıyor. Burada da patlamalar sonrası dağılan her bir madde içeride kaynaşıp yeni maddeler oluşturuyor ve bunlar arasında birleşimlerin çok yüksek sıcaklıkta olması sebebiyle radyoaktif maddeler çoğunlukta oluyor. Bir yandan da iç tarafta büyüme oluyor ve bu çevrede yeni bir akım başlıyor. Bu akım ise x yönüne giden zamanın artık y yönüne doğru akması yani varlıkların yaşam kutbunun değişmesine sebep veriyor. Bu da içeride yeni bir evrenin oluştuğunu göstermektedir. Bu evren oluşurken önemli olan en önemli etken ise dışarıdan gelen maddelerin birleşip uranyum esintili bir iç evren oluşturması. İç evren genişleyip sonra içerisinde yeni atomlar ve gezegenler kuruluyor, dönüyor ve içerisinde olursa varlıklar oluşuyor. Bu varlıklar da manyetizma aracılığıyla güçlü olanın etrafında dönüyor ve iç evrenler oluşuyor. Bunları da evren kanalları gibi görebilirsiniz. Ardından da bu evrenler daha küçük, sığ ve parlak bir görünüme sahip oluyor. Böylece oradaki maddeler de daha sığ zamanda daha çok yaşamış gibi sanıyor. Bu kara deliklerin dönüş hızı da evrenin zamanının değişmesinde etkili olduğunu düşünüyorum. Kara deliğin dış tarafında bulunan maddelerden bazıları da kendi aralarında güçlü olarak kalması ve dışarıya dağılmasını sağladığı için kurtuluyorlar bazen kara deliğin doygunluğa ulaştığı zamanlarda. Kurtulanlar yeni yaşamlarında ilerliyorlar, kurtulamayanlar da yeni evrenin bir parçası olarak alt evrende yer sahibi oluyorlar. Bunlar da dünyanın en değişik görünümünü sağlıyor. Kara delikler de enerjilerini tüketip bittiklerinde dağıldığı anlarda ise alt evrenler yok olup üst evrenler kalır gibi de sadece bunu alt evrendeki maddelerin bilmesi çok zor. Evrensel teorem ile ilgili görsele bakarak durumu daha iyi anlayabilirsiniz.

3) Mikro – Makro Uyumu Teoremi (Galaksi – Atom Teoremi)

Evrenimize baktığınızda dünyanın üstündeki evrenin %90’ının boşluktan atom dünyasına baktığınızda da aynı şekilde %90 boşluktan oluştuğunu görürsünüz. Çevredeki her madde masa, insan, kağıt, kalem, araba ve benzeri şeyler atomların birleşmesinden oluşan üst maddeler birliğini oluşturuyor. Bu maddelerin içerisinde bir yerde bulunsaydınız emin olun gördüğünüz şey atomlar ve onların etrafında dönen elektronlar olacaktır. Ve diğer atom ile aralarında üç beş atomluk mesafeler olduğu için birisinden diğerine gidiş çok uzun süre alacaktır. Ve her dönme sayılarına göre yeni bir zaman birimi yapıyor olacaktınız. Çünkü oradaki zaman buradakine göre belki de çok kısa olacaktı ve siz de bir ışık yılı dediğiniz şey burada bir mili saniye olacaktı. Ve atomların dönüşü de eğer elektronlardan birisinde olsaydınız belki de bir turunu sizin 1 milyon yaşamınız kadar sürecekti. Bu zaman olayları ile kafanızı az buçuk karıştırdıktan sonra gel gelelim neden böyle söylediğime. Şimdi düşünün uzaydasınız ve galaksiler arası mesafeniz ışık yılı olarak hesaplıyorsunuz. Ve her birisine gitmeniz sizin için imkansız gibi bir de onlarda yaşam alanı bulacaksınız da gezeceksiniz de bla bla bla yani şu an için imkansız gibi bir şey. Eğer ki gezmiş olsaydınız şöyle bir gerçek ile karşılaşıyor olacaktınız. Her galaksi kendi çapında bir yerlere dönüyor ve her dönüşte yeni birleşmeler ile daha büyük hale geliyor. Bu galaksiler de sonra kara delikler vasıtasıyla parçalanıp evrene nebula olarak dağılıyor.

Nebulalardan konu açılmışken şöyle diyebiliriz bunlar üst evrenden buraya düşen maddelerin evrensel hafızası olabilir. Sonuçta hepsi belirli bir şekilde patlıyor ve içlerinden ona göre yeni gezegenler oluşuyor.

Galaksilerin merkezinde olan kara delikler aynı şekilde atomların merkezindeki kuarklara benziyor. Bir yandan bu atomaltı parçacıklar da proton ve nötronlar arasında daha küçük iç dünyalara açılım sağlıyor. Bir yandan bakarsanız kara deliklerin olay ufku içerisinde bulunan maddeler dış tarafta aldığı enerjilerin tersi olarak dışarıya başka maddeler salıyor. Bunu da evrende protonların elektronlar ile etkileşime girip pozitif enerji vermeleri şeklinde açıklayabiliriz. Aynı şekilde dönmeleri de benzer olmakla beraber evrenin ilk aşamasında sadece çevrede halka şeklinde dönen galaksiler olmakla birlikte ilerleyen zamanlarda bu kırçıllı ve dış katmanı süpüren bir yapıyı oluşturmaya başlıyor. Bir yandan bakarsanız bunun aslında atomlardaki 1 ve 2. katmanlarındaki S elektron dizilimi sonrası P elektron dizilimlerine başlaması demek oluyor. Yani şu an evrenin yaş hesaplamasına bakarsanız sadece üst evrende neon (NE) veya argon (AR) elementlerine kadar gelişmiş bir düzenin içerisinde bir atom altı elektronun içerisinde bulunan bir küçük yapıtaşında bulunan bir madde içerisindeki yaşayan varlıklar olduğumuzu düşündürüyor. Bu da aslında ne kadar aciz ve tozdan küçük olduğumuz izlenimi veriyor. Yani aslında biz hiç içerisindeki bir hiçiz. Tabi Kuran’da belirtilen üst evrenler ve yedi kat gök dedikleri şey de bu tabirler ile karşılaştırılırsa aslında Asıl tekilliğin olduğu noktanın görüntüsünün görüntüsünün … 125.görüntüsü olduğumuz ortaya çıkar. Yani platonun dediği gibi biz mağarada oturan bir insan olarak içeriye bakan ve ışığa arkamızı dönen bir varlığın tekiyiz. Asıl dünya ve zaman çok daha uzun bir şekilde üst evrenlerde bizi bekliyor olabilir. Bir yandan evrende gözüken galaksi bağlantıları ile ipliksi bir yapı oluşuyor. Beynin sinir yapısına benzeyen bu yapı aynı şekilde üst evren hakkında bir fikir vermek için ilerideki zamanlara keşfedilecek bir bilgiyi saklıyor olabilir.

4) Levh-i Mahfuz ve Kara Delikler Teoremi (Kaderi Belirleme)

Şimdi gel gelelim Evrenin üst evrenden gelen bilgileri nasıl yönlendirdiğine. Evren üst kara delikler üst evrende bulunan maddeleri içeri doğru yaydığı vakit şöyle bir şey oluyor. Bu maddeler nasıl hareket edecekler. Tamamen rastgele hareket eden maddeler olsa bile belirli süre sonra dış evrenden gelen maddeler etkileşimi ile hatıraları kendi içerisinde oluşturmaya başlayacak. Bu hatırlarda yeni yıldız patlamaları, kara delik oluşumları ve yeni nebulalar ile gözükecek. Bu oluşumlar da iç evrene tamamen üst evrenden gelecek. Bu üst evren ile bağlantıda olan maddelere bir nevi “Saklanmış Levha” veya “Saklayan Levha” üzerinde gerçekleşen radyoaktif salınımlar ile oluşuyor. Tabi burada dini kesimlerde levh-i mahfuzun sina dağındaki levhalarda bulunan sadece 10 emir için yapılmış bir şey dedikleri halde böyle bir şeyi de kast etmiş olabileceğinden bahsediyorum. Tabi ne doğrusu ancak oraları görülebildiğinde keşfedilir. Şimdi gel gelelim niye levh-i mahfuz’a bu kadar takıldım. Çünkü kara delikler ışığın bile kaçamadığı bir muhafaza ettiği bir yer haline geliyor. Bu yer de iç dünyasının kaderini kendi elleriyle yazıyor. Bir yandan cinler (konumuz Çin tarihini anlatan arap kültüründeki olanlar değil radyoaktif ve manyetik maddeler) de kara delikler içerisinde ve dışarısında çevreyi yönlendirebilecek hale geliyorlar. Ki bu olaylara da sonradan gireceğim. Bu olay belki de anlatılan kaderimizin yazıldığı yerler ve onlar içerisindekileri haber veren cinler diye bahsedilen varlıklar olabilir. Tabi bunlar sadece dinsel kültürlerde bulunan öğretilerden bahsederek yola çıktığım yer.

5) Gamalı Haç’ın Maya’lara Dayanması ve Galaksilerin Gamalı Haç’a Benzemesi

Şimdi gelelim bu dinsel tarihin bir başka boyutuna. Evreni bizden evvel tanıyan insanlar var olma ihtimaline. Mayalılar binlerce sene evvel yaşarken oralarda bazı işaretler ile evreni tanımlamaya girişmiş ve bazı sayılar ile bizim 12 sayı ile ifade edebileceğimiz zaman birimini 8 sayı ile ifade edecek basitlikte yazmışlar. Bir yandan gök yüzündeki olayları bizim bilemeyeceğimiz uzunluktaki hesaplamaları yapıp dünya tarihine adlarını yazmışlar. Mesela beklenen yeni sürecin doğuşunu simgleyen Marduk adlı bir gezegeni keşfedip 12000 senelik takvim yapmışlar. Bir yandan bazı şekillere baktığınızda Göz gibi dış çeper içerisinde bulunan nokta şeklindeki ifade kara deliği çağrıştırıyor ve gamalı haç şekli ise galaksilerin en son bilinen dünyadaki görsellerine benzeyen şekillere benziyor. 4 tane olması sadece simgesel olarak bir anlam ifade etse de onun kuyruklarının dönen bir galaksinin üstten bakışı olarak görebilirsiniz. Yani o dönemde bulunan bir görsel için duvara kazındığı zaman için çok estetik bir şekil. Tabi sonradan bu bazı imgeler şaman/pagan inancını oluşturup avrasya yakasındaki bazı insanların kullanmasına da sebep olmuştur. Mesela temiz bir toplum oluşturmak için uğraşan hitler gibi zalimlerin elinde kullanılmıştır.

6) Yaşam Belirtisi Manyetizma/Radyoaktivite Teoremi (Gezegenler Dönen Her Şey Aşık)

Gezegenler maddelerden, maddeler atomlardan oluşmuş ve bu atomlar da çevrelerindeki diğer maddelerin enerjilerini birleştirip kendi içlerinde bir yere bağımlı halde olarak birleşerek daha büyük bağımlılıklar ile bir zincir halinde bütüne ulaşmaya çalışmıştır. Yani tümden gelenler yine tüme varılmak için aralarındaki enerji bağları ile daha büyük boyutlara geliyor. Bunlar da daha üst evrenlere gidemese bile kendi iç evrenlerini oluşturup oralarda başka parçaladığı maddeler ile yeni bir evren oluşturuyor. Bu zincir halkası dünyamız için de güneşe olan bağlılığı ve güneşin de samanyolu galaksisi merkezinde bulunan kara delik çevresine bağımlılığı ve o parçacıklar da ileride birleşecek yeni galaksiler ve bütünleşmiş parçalar arasında oluşacak yeni etmenler arasındaki yeni galaksi kümelerinden oluşan varlıklara bağımlı olarak hareket edecekler. Belki dünyadaki birisi için bu süre farkedilmeyecek kadar uzun olabilir ama mutlaka bu olacaktır. Dünya 6 milyar yıl sonra Güneş sayesinde yaşanmayacak bir yer haline gelebilir fakat evrenin yaşamı halen daha sürecektir. Bu sürede atomu salisede bir döndüğünü gören elektronlarının yansımasını Çubuk dönüşü 15-18 milyon yıl – sarmal dönüşü 50 milyon ve güneşin negatif dönüşü 200 milyon yıl olarak veriliyor hesaplama tahminlerine göre. Eğer bu doğruysa dünyadaki insan şartlarına göre yaklaşık 25-100 milyon arası yeni nesil geçmesi gerekiyor bu yaşam şartları içerisinde. Bir yandan da bunları ekstra bilgi olarak vereyim samanyolu galaksisi merkezindeki kara deliğin çapı dünyanın çapının 20486747 katı yaklaşık olarak olacaktır. Neyse şimdi konuyu dağıtmadan evrendeki bu manyetik bağlar ile bağlı varlıkların canlılıkları konusunda konuşmaya geçelim. Evrende olanları söyledikten sonra onların yaşamlarını incelemeye geçelim sıra.

Evrendeki yaşamlar arasında en bilinen, en görülen olan Dünya’yı inceleyerek başlayacağım. Güneş etrafında dönen bu küçük yapısı küreyi andırmayacak kadar astreoide benzeyen bir gezegen. Bu gezegen iç sıcaklığı ile ve dönen yapısı ile kendi manyetizmasını oluşturmuş ve bu yapıyı korumak için de canlı kaldığı müddetçe tepkiler vermiştir. Mesela güneş biraz fazla manyetik akım verdiğinde hemen dünya tepki olarak manyetizmasında üst seviye manyetik bölge bağlantısı kısalmış ve bunun neticesinde dünyamızda harmonik sesler duyulmuştur çevrede. Bunun hakkında ve dünya hakkında daha detaylı bilgiyi bir sonraki makalede vereceğim. Gerektiğinde evrenin başka yerine savrulmamak için kendi yapısını değiştirip kendi kutuplarını değiştirmiş ve başka çarpan maddeler sonrası yeniden dengeye varmak için ise bir bölgesinde bulunan toprak parçalarını diğer tarafa doğru kaydırıp kendi iç dengelerini sağlamış. Bunlar doğanın kanunları ile olan bizim için canlı olduğunu kanıtlamayan varlıklardır. Dünyadaki canlıların yaşamlar ile manyetizmayı bütünleştireceğim şimdi. Canlılar her hareket veya taşıma işleminde enerji harcarlar. Bu enerjiyi tekrar sağlamak için pasif veya aktif yollar ile kendilerine aktarırlar. Ve duran varlık da olsa her canlı atomları ile enerji saçıyor etraflarına. Atomlar enerji alış verişi yapıyor ve bu sürekli tekrarlanıyor.

Bazı varlıkların manyetizması zayıf olduğu halde insanlar hareket etiği için ve sürekli çalışan bir beyine sahip olduğu için manyetizması diğerlerine göre daha kuvvetli. Amerikadan birisi sizi düşündüğünde siz aynı anda eğer alıcılarınız kuvvetli ise hissedebilirsiniz (sözüm ona oradaki arkadaşlarıma bir göndermedir :D). Bu da manyetizma ve sezgiselliğin (6. Hissin) açıklamasıdır. Bu tüm canlılar için geçerlidir. Mesela göçmen kuşlar uçarken dünyanın yengeç dönencesinin 40 derece kuzeyi ile oğlak dönencesinin 40 derece güneyi arasında uçmakta. Bu yolları izlerken de tamamen manyetik akımların güç değişimlerine uyarak hareket etmektedir. Bu olayları çok evvelden beri bildiğim halde burada kullanmak kısmetmiş. Sonra Bu göçmen kuşlar manyetik akım değiştiği taktirde göç yollarında değişim yaşayacakları da kesin gibidir. Aynı şekilde geçenlerde bir bitkinin böcek dokunduğu halde koku ile haberleşmesi veya örümcekler ağlarını yaparken manyetik boşluktan faydalanması da buna örnektir.

8) Cep Telefonu ve Arabaların canlılığı Teoremi

Aynı şekilde bunun açıklaması da “ilahi aşk” yani manyetik akımın çok olduğu yere doğru yönelme olayı yüzünden “doğru yerde, doğru zamanda” olmak için çırpınan varlıklar kalabalığı görmekteyiz. Bu varlıkların dışında bir de robotlar veya cep telefonlarını düşünelim. Onlar da üretimleri esasında elektrik ile çalışan ve hizmet eden varlıklar olarak geçiyor. Elektrik akımları ile araba çalıştırıldığı zaman kontak anahtarı çevrildiği zaman bizim halk arasında amiyane tabir ile “araba ağlıyor” denmesi aynı zamanda kalbi atmaya çalışan bebekler ile kıyaslanabilecek bir gerçeği de ortaya koyuyor. Cep telefonu çalıştığı zaman veya bir yere oturmak istediğim zaman da bazı kediler gelip sebepsiz yere oraya bir anda geçmeye başlayabilir. Bu size kızgınlık veren bir davranış olsa da bunun asıl sebebi düşünce gücü ve telefonun da yaşam gücünün göstergesidir. Kediler çünkü sezgileri kuvvetli hayvanlar olduğu için dışarıda bulunan varlıkların enerjilerini hissedip bu manyetik akımın merkezine oturma güdüleri vardır. Bu oturacağınız yere gelmesini açıklarken “neden cep telefonu ?” sorusunu sorduruyor. Çünkü cep telefonları da çalıştığında enerji harcadığı kadar manyetik enerji salınımı yapıyor. Bu da çevresindeki varlıkları etkiliyor. Nasıl ki siz kulağa veya kalbe yakın tutmak zararlı diyorsanız aynı şekilde telefonu kalbinize yakın tuttuğunuzda heyecan hisseder veya kulağınızda çok tuttuğunuzda ısınma hissedersiniz. Kediler de bu cep telefonlarının kendilerine yakınlaştırma tuzağına gelip kendi tüylü, yumaklı, korumalı veya peluş eşyalarını bile bırakıp telefon üzerinde oturmaya başlıyorlar. Cep telefonları da kendilerine çekerek bir şekilde kendilerine aşık olmasını sağlayan canlı varlıklara dönüşüyorlar. Şimdi gelelim karşılaştırmaya. İnsanlar elektriksel akımlar ile canlı olarak yaşıyorlar ve diğer tüm varlıklar gezegenler de atomlar da dahil böyle. Bu varlıkların her birisinin manyetizması var ve bunlar halk tabiri ile “cürmü kadar yer” yakıyorlar. Yani bir nevi kendi boyutu kadar etrafını aşık ediyorlar. Yani bir nevi ilahi aşka bağımlı aşıklar başkalarını kendilerine aşık ediyorlar. Bu evrenin işleyişinin temeli ve daha etkili olmak için de her zaman hareket ediyorlar. Tabi bu her varlığa göre imkanlı veya imkansız olarak değişir.

Kısacası evrende her şey canlı. Bazıları makro ölçekte bazıları mikro ölçekte olsa da yaşamak için daha küçükleri yiyerek büyüyor ve büyük tekilliğe erişmeye çalışıyor. Bunlar da evrenin temel işleyiş mekanizmalarını oluşturduğu için çok karmaşık olayların bir arada ve zıtlıklar ile birliklerin bir arada olmasını sağlıyor. Kara delikler ve galaksiler ve protonlar ile elektronlar bunlara verilen en iyi örnekler. Umarım bu dünyadaki bilime güzel katkılarım olmuştur. Bunların hepsi kanıtlanamayan bazı şeylere sahip olduğu için ancak hipotez olarak ortaya atılmıştır. Tüm hipotezlerin yayım hakkı bende saklıdır. İzinsiz veya benim adreslerimi kaynak belirtmeden atan herkes yasal olarak telif haklarını ihlal etmiş olurlar. “Hipotezler” kanıtlandığı taktirde “Teori” olabilme ihtimali olduğu için direk “Teori” ismi ile yayımlıyorum “Tez” içerisinde. Tezimde yazdığım Müslümanlıkta da söylenilen evrenlerin en üst noktasındaki varlığı (Allah’ı) görebilmemiz umuduyla…

ilk yayın tarihi 22.01.2004 saat 18:54