Batıni Alemin Timsali Yeryüzü
–
Gökyüzünde ne varsa yeryüzünde de o var diyenler haklı çıktı. Yeryüzü şekilleri büyük figürler ve onların içerisine daha küçük figürlerle oluşturulmuş bir hikaye örüntüsüne sahip. İşin garip yanı bunu anlamak için rüya tabircisi gibi dolaşmanız gerekmekte olması.
–
Yazıyı okuyanların hepsi ile antlaşma şartlarım şudur. Bazı belirtilen bölgelerde Bazı gömü işaretlerinin mesajı da veriliyor olabileceğinden tüm o malların gerçeklerini benim elimle verildiği için bu mülklerin de kullanım hakları da bu yazıyı klavye başında yazan benim özgür iradem ve benim mülküm olarak geçmektedir. Bu sır bana verildi ve bana aittir kullanımı.
–
Misal alemi yani batıni alemden diğer alemler hakkında bilgi vermek için buralara bazı şeyleri nakşetmiş Allah. Başka alemlerin yaşamlarını kendine has bölgelerde kendine has şekillerle ifade etmiş gibi gözükmektedir.
–
Misal alemi dediğim alem masal alemi diye de bilinir. Bir objeyi temsil etme, timsal kelimesi de bundan gelmektedir. Mana alemi diye de bilinir. İfade ettiği değerlere göre mesajlar taşır.
–
Mesela Adalardan başlayacağım.
–
İstanbul afet projesi yaparken bir şey dikkatimi çekti. Heybeliada şekli yukarı bakan fok balığına benziyordu. Ardından baktığımda kaplumbağa figürü ve Başsız adam elini fok balığına uzatırken gördüm. İncelemeyi arttırdığımda minik fil ve imralı adasında elleri bağlanmış etekli bir kadın figürüne rast geldim.
–
Görselde olan bu şeyleri dikkat ettiğim anda üzerinde araştırma yaparken başka gelişmeler oldu ve tamamen alakasız olarak hatırlamadığım bir şey oldu ve ben sahra’ya bakarken diğer figürlerden bir kadın bir bebek’e rast geldim.
–
Bu görselde sakallı beyaz bir figür siyah ve bebeği elinde tutan figürün karnını tutuyor ve o siyah figür de bebeğe sarılıyor. Hz. İsa’nın hikayesine çok benzettiğimden Hz. İsa kayaları olarak adlandırdım burayı. Sonra çevrede kontrast ve resim olabilecek bir şeyler araştırdığımda ise yine benzer tarzlarda başka şeyler elde ettim.
–
Siyah yuvarlak içine aldığım yerde fare var diye girdiğim bölgede değişik bir sonuçla karşılaştım. İki esmer yüz ve ateş saçlı varlık sola bakıyor ve beyinlerinde köpek ve insan gibi figürler var. Baktıkları yerde ise bir aile ve değişik minik figürler var. Sağda ise bence resmin devamında günahları temsil eden bir şema var. Domuz yeme, adam öldürme, arkadan konuşma gibi şeyler gösterilmiş ve altında da koca bir ateşten varlık daha sağ bölgeyi işaret ediyor.
–
Öyle figürler görünce daha da etrafa bakmaya başladım. Tabi çok değişik renk kontrastları hep afrika çöllerinde var ama başka yerlerde de var mı diye araştırmaya başladım. Bu figürlere de Hz Adem Cennette adını verdim. Çünkü ilk halinde bilumum hayvan olduğu gibi ağaç figürlü insan (antlar), Sarıklı cin, Yılan ve Sakallı bebek figürleri gördüm. Sakallı bebek doğdu dedikleri efsane de aklıma geldi.
–
Ardından az aşağıda bir şey var mı diye bakarken kocaman kaya kütlesine bakayım dedim. Meksika’da elinde bebek tutan koca bir ruh figürü ve ona bakan iki kişi yakaladım. Tabi bu figürlerden daha fazlası varsa da bilmiyorum ne kadar o an gördüysem onları ekledim.
–
İşin garip yeni şeyler açıldıkça çok daha enteresan şeylerle karşılaşmaya başlayınca daha çok bakmaya başladım.
–
Sibirya ile ilgili Türklerin bir geçmişi olduğu için oraya baktım tabi sonraki hedef. Geniş ekranda bakarken kanatlarını açmış beyaz başlı kuş gördüm. kartal veya akbaba saldırı pozisyonundaydı. Üst taraflarda ise çok garip birisi yüz figürüne sahip iki varlık görseli gözüktü. Yengeç tipli eli var birisinin diğerinin ise ayakları topuklu veya iki pençeli kuş ayağı gibiydi.
–
Yine yakınlara bakaren beyaz deniz kızına benzer silueti görüp çizmeye başlayayım dedim. işin ilginç yanı sadece küçük figürü alayım derken yanda çizimlerde göğsü beyaz koca yeşil bir dinazor ile karşılaştım. Geniş çeneli varlık kayadan oluşmuş gibi duruyor geldi bana.
–
Ayrık figürlü canlılar gördüm ama bunu orijinalini de atıp bakayım tam olayına.
–
Ortada balık ve kuş solda ise yeşil bir küçük çocuğu eline almış bir figür göstermektedir. sol üstte de küçük sülük gibi canlılar dikkat çekmekte.
–
Bakmadığım bir yerebakayım dedim ve Güney Afrika bununda bir şey var mı diye kontrole gittim. Orada yüzü insan vücudu yılan gibi figürler yani medusa gibi varlıklar gördüm. İşin ilginç tarafı o büyük yılanın üstünde kanatlı iki beyaz ve küçük figürün bulunmasıydı.
–
Yine Orta Asyaya döndüğümde Aral gölünü merak ettim. Orada Beyaz Hahama benzer Aral gölü figürünü görünce Hahamgil ismini verdim. Beyaz gözlü beyaz görünümlü figürler ön plandaydı burada. Aralarında bir tanesi var tüm o betaz figürlerin baktığı siyah yerde yatan bir figür. Sanki bir cinayet aydınlatılması için konuşuyorlar gibiydi. Kuş ağzında bir şey taşıyor o arada.
–
Oradan Afrikaya geri döndüm. Yeşil alanlara yakın yerlere bakayım dedim. Orada ise Hz. İsmail’in kurban edilmeyip koç kurban edilmesi hikayesi gibi keçi ve uzun saçlı iki figürün hikayesi anlatılıyor. Çömelmiş küçük yeşil olan ve arkasında koca yine uzun saçlı altı yeşil üstü beyaz figür bir şeylerle konuşuyor. Solda ise keçi duruyor.
–
Akdeniz içerisine geri döndüğümde kıbrıs güneyinde bir yüz figürü dikkatimi çekti. Birde üste doğru uçan kuş. Burada doğrultuları bir noktaya gittiği için o bölgeyi de çizmeye karar verdiğimde Suriye’ye yaslanmış Kafası hatayda bir insan figürü karşıladı beni. Eli Trablusşamda kolu humusta. Bu figürün toynak gibi ayağının dibindeki Yafa – Hayafa – Hayfa şehrinin oraya konumlandığı gözüküyor. Dost başa düşman ayağa bakar olarak adlandırdım bu eseri. Aradıkları ve bulamadıkları ayak figürü budur belki de.
–
Daha yakın bölgelerde gerçek kabenin orada bulunan yerlere bakayım dedim azıcık. Orada iki melek koruma var dedikleri yerleri merak ettiğimde ise şunu fark ettim. Her dağın taşın ruhu / meleği var ve bunlara selam vererek geçerlermiş eskiler. Meğer gerçekten de bu şekillerdeki varlıklara bilmeden selam veriyorlarmış dedim. Onlar da haklı çıktı kısacası.
–
Burada genelde sakallı figürler ve goriller olması da ilgimi çekti. Uzun saçlı olanların ise jim carry saçı gibi öne doğru olması ve savrulması dikkati de o bölgenin açtığı alem kapısının kültürünü de bahsetmekte olduğunu anladım.
–
Oradan iran’a geçtim ve soldaki beyaz gözlü kalın çerçevelediğim figürle karşılaştım. Orada çizmeye devam ederken ayı teması dikkatimi çekti derken tüm şekilleri teker teker çizince ayı ile mücadele eden ruhlar adını taktım buna. Sağ altta ise ilginç şekilde siyah renk görünümlü insanımsı varlıklarla karşılaşmış olmamdı.
–
Arından türkmenistan bölgesine gittiğimde beyaz bir bir kadın figürünü yeşil yılanımsı ve afrikada da gözüken uzun saçlı bir figürün yakalamaya çalıştığını gördüm.
–
Ardından az afrika’ya geçeyim dedim. Çok enteresan figürlerle karşılaştım. İnsan vücutlu ama ayaklar yerine cin gibi varlıklar vardı. Farkındaysanız solda da pek çok yeşil figür daha olsa da onları hesaba katmadım. Arusha bölgesinde sola bakan sakallı bir figür var mesela Burada gergedan gibi kafasında sivrilik olan casper’in amcalarına benzer figürler var. Ancak yeşil başını tutan örümceğimsi şey ne hiç anlayamadım. Yanağında 4 göz figürlü bir varlık bir şey dediğinde onu yapıyor.
–
Daha da sağa gittiğimde Somali bölgesinde Ceylan görünümlü bir figür ile karşılaştım. Atelten garip bir şekil vardı. İçinde hikaye olarak yine varlıklar bulunan sağa eğilmiş bir figür. Altında da ateşten bir zemin bulunmakta olduğu belli oluyor.
–
Az daha sağa gittiğimde gözü yarık uzun saçlı bir figür gördüm. Tipinden ötürü deccal adını koydum. Sonra incelerken gür saçlı bir kadın başını tasviri gördüm. İşin ilginç tarafı ikisi de bir yere odaklanmış bakıyordu.
–
Baktıkları yere dikkat etmek için gözlerinden düz çizgi çektiğimde balığımsı garip bir figürün ummanın dağ bölgesinin tam kıyısında olduğunu gördüm.
–
Arada bir Türkiye’de bir şey var mı diye kontrol ettiğimde ilginç bir şey rastladım. Buradakiler beyaz renkli olarak genelde hikaye edilmiş. Uzun boyunlu varlıklarla dolu çizimler ve kartal var. İran temalarına benzer bir şey burada da gözükmektedir.
–
Daha geniş çerçeveden baktığımda ise yana ayakları açılmış yengeç kıskacı gibi ayaklı elleri havada figürler gördüm. Yüzü geniş çeneli figürlere benziyor. Bir de yeşil renkli ve beyaz gözlü figür dikkatimi çekti.
–
Anadolu’da o beyazların yanında yeşil yerlere de dikkatle baktığımda balığımsı uzun cisimler dikkatimi çekti. Tabi kuyruk dediğim yer üstündeki figür insanımsı erkek balık dedim ama kuyruk iki tarafa da tuttupu için renk olarak üstteki şekil olarak da görülebilir.
–
Biraz da okyanusya’ya bakayım dedim. Bir şeyler vardır belki diye. Orada ise böyle ilginç figürlerle karşılaştım.
–
Biraz da Fransa’ya bakayım dedim orada tek açık renkli uzun keskin burunlu figür dikkatimi çekti. Yanındaki yeşil iki koruma gibi şeyi ise çizmemişim bile.
–
Avrupa’da figürlerde farklılık var mı diye bakayım dedim. İspanya yine kontrastı yüksek diye oraya baktım. Böyle dolu figürlerden oluşmuş bir hikayeye rast geldim. Sakallı ve sert yüzlüler adını taktım.
–
Ardından geniş çerçevelere bakatım derken yine güney afrika’da uzun burunlu ince bir adam figürüne rastladım. Yeşillerde çok fazla uzun burunlu ince ve boynu eğri insanlarla karşılaşmam da enteresan geliyor.
–
Ardından böyle figürle rastlaştım. Siyah fok ve beyaz tavuk yanında sola bakan kara yüz ve sağa bakan sarı yüz imgesi.
–
Yine uzun burunlu ve yukarı bakan bir figür japonya adasının tamamı olarak görülebiliyor.
–
Zümrüd’ü anka’ya benzettiğim başı kırgızistan olan şeyi bakarken iki pençe gördüm. Arkasında figür ya kanat yada bir küçük versiyonu gibi duruyordu. Belki ayakları da vardır ama o kadar geniş olarak tahmin etmediğimden daha aşağıyı almamıştım.
–
İşin garip yanı bu figürler dünyanın pek çok yerinde rastlanabilecek 3 boyutlu resim tablosu gibi yükselti, renkler ve şekillerle açıklanmış gibi duruyor.
–
Bence Dabbet-ül arz çok yanlış tanımlandı. Dabbe debelenmekten gelmektedir. Deprem / Zelzelelerle oluşan şekiller aslında bize tüm gerçekleri göstermektedir gibi söyleyebiliriz. Aslında gerçekte olan şeyi bir canlı bir varlık olarak beklerken yeryüzü kitabının bize boyutlar ve yaşamlarla ilgili bilgileri vermesi olarak söyleyebiliriz. Dünya’nın en resimli ve büyük kitabı.
–
Kuran’ı bile bozanlar aslında Allah’ın ayetlerini bozamayacaklarını dediğinde çok yanlış anlamışa benziyorlar. Güç yetiremeyecekleri şey tüm dünyayı eritip yeniden şekillendirmeye çalışmaktır.
–
Tabi şekillere bakınca siz göremeyebilirsiniz. Belki de ben bir daha baktığımda daha farklı boyuttan bakınca farklı görebilirim. Çünkü figürler de çok manalı ve çok görselli. Boyut içerisinde boyut olduğu gibi görsel içerisinde görseller ve mana içerisinde manalar da olabilmektedir. Genelde hikayeler ya çocuk üzerinden yada kıyasıya ak ile karanın mücadelesi gibi şeylerden oluşmaktadır.
–
Ayrıca Nil nehir havzasının da ilginç şekilde kıvrımlarla Vietnam’a benzemesi de ilginç gelmektedir bana.
–
Dünyanın pek çok sırrı olduğu bellidir. Araştırıldığında çok daha enteresan şeylerle karşılaşılacağına eminim. Meleklerle konuşma işi ve topraklama hadisesi burada gerçekleşti. Tabut u sekine dedikleri de kaybolma hikayesi gerçekte üst tarafta bulunan antlaşmanın değişmesi neticesinde oldu. O antlaşma da topraklama sebebiyle üsttekilerle iletişim kurulduğunda ancak düzeltilebileceğini biliyorum. Ancak işin garip yanı kaç yaşamdır eziyet etmeye çalışıp buraya gelen insanoğluna “kardeşim” diyerek gelen yılanoğulları burada bilerek kendi emellerine uydurarak tamamen insanları yok etmek için kullanmaya çalışıyor.
–
Ancak tüm zamanlarda olanlar oldu yaşananlar da yaşandı bitti bile. Kendileri de bir gün düşeceği kuyuya taş atarken dikkatli olmalarını temenni ederim. Çünkü bu alemin enerjileri diğer boyutun hin fikirli varlıkları karşısında çok zor bir süreçten geçebilecek bir sürü problemi de getireceğini aklında bulundurmaları lazım.
–
Çocukluğumu silmeye çalışanlar ve benim gerçeklerimi yok etmeye çalışanların hepsinden de bir gün intikam alacağım. Sonuçta sözleşme şartları diye zorla dayatılan şeyler ile yapılan durumların da bir gün bedelini ödeyecektir karşıdaki.
Bunu eklemeyi unutmuşum orijinal yazıda. avrupada da figürler böyle.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.