Su Göllerinden Kum Çöllerine Petrol?

Geçmiş dönem araştırmacılarının hepsi petrol araştırmaları için kambriyen dönemi (3.Dönem) üzerinde durmuşlardır. Çünkü o dönem içerisinde olan hidro-karbon atomları daha katılaşmadan sıvı halde kalabilir.

 

Peki ya her zaman böyle mi olur?

 

Hayır.

 

Çok soğuk iklimlerde daha evvel katılaşma ve metan ile kömür haline dönüşme ihtimalleri vardır.

Hidro-karbon dediğimiz şey ise yüzbinlerce sene evvel canlı organizmalarında bulunan artıkların dönüşümüdür. Yani cehennemlik madde tanımlaması olarak bakabiliriz.

 

İşin ilginci cehenneme odununuzu kendiniz taşırsınız derken bu muhabbet ile karbon-hidrat oluşumlarımızın çokluğu sonradan yanıcı madde olmamıza mı neden oluyor düşündürdü beni bir an.

 

neyse konuyu dağıtmadan yeniden yola sokuyorum

 

En çok petrol kaynağı arabistanda yakın mesafeden çıkar. Peki ya bu çöllerde neden çıkar?

 

Çünkü çok yakın dönemde oralar yeşillik bağlık bahçelik yerler veya göller altında yosunların bol olduğu için.

 

İlk Haritada kum çölü olan bölgelerin analizinin yapıldığı yerler görülüyor. Kırmızı renkli olanlar kesin kum çölü pembe olanlar kısmi kum çölü olarak geçiyor.

 

Sahra irili ufaklı kum çölleri ve büyük topraktan dönme çölden oluşmaktadır. Örneğin Aral gölünün kuruduğu bölgeler de su artıklarının olduğu bir kum çölü olarak adlandırabiliriz.

 

Arabistanın en büyük rezervi al-ghawar bölgesi de bu tip gölden oluşma kum çölü içerisinde barınıyor.

 

Diğer yerlere baktığımızda libya, cezayir, süveyş ve umman’da bulunan petrol yatakları da bu kırmızı eski göl tabanları ihtimali olan yerlerde birikiyor.

 

Bu şekilde haritada olduğu gibi pek çok yeri işaretledim. Görüldüğü üzere karşılaştırmalarda da nehir yatakları ve deniz harici çoğu bölgenin birbiri ile birebir ve örtüşen yapıda olduğunu göreceksiniz.

 

Belki de Ortadoğu’da kanlı pazarlıkların sebebi bu 100-150 bitmesi beklenen petroller değil de gelecekte çıkması beklenen diğer petrol rezervleri mi?

 

Biliyorsunuz Amerika 100 seneden daha uzun vadeli tüm kaynakları ele geçirme savaşları yapıyor.

 

En petrolden uzak ve fakir bölgelerin de bu karışıklıklara katılmasının sebebi belli ki bu geleceğin kaynaklarında yatıyor.

 

Bence bir düşünün derim.

 

Ayrıca bu tip petroller bulunursa yüzeye çok yakın olacağı için üretim maliyeti de çok avantajlı olacaktır. O yüzden kesinlikle değerini çok fazla anlamamız gerekmektedir.

 

Örneğin Tarim Basın’da baktığınızda kırmızı arazilerde gözüküyor. Ve en büyük basın petrol havzalarından birisi de orada bulunuyor olması dipte de olsa bu durumun gerçekçiliğini güçlendiriyor.

Şubat ve Ağustos Sıcaklıkları Karşılaştırması, Yaşanabilir Ülkeler

Şubat ve Ağustos ayı sıcaklık karşılaştırmaları ve değerlendirmesi. Dünyanın cennetleri. En iyi bölgeler en az yağış, en az nem ve en iyi ortalama sıcaklık sahibi bölgeler kıstas alınarak hazırlanmıştır. Nasa verilerinden alıntı yapılmış ve sonra düzenlenmiş fotoğraflar aşağıdaki gibidir: Çöl bölgelerinde duranların hepsi bu dönemde pişiyor. Görüldüğü üzere Grönland kısmında erimeler rahatlıkla görülebiliyor.

Ağustos Ayında görüldüğü üzere:

dünyanın kuzeyinde tundra iklimi veya bazı dağlık kesimler hariç her yerde yanarken,

Şubat ayı değerlerine göre:

Kuzey bölgeler akdeniz iklimi olan yerler harici donarken güney kesimlerde yağmur ormanları ve dünyanın eğikliği sebebiyle fazla etkilenmiyor. Kuzey bu esnada Sibirya özellikle olmak üzere -60 dereceye varan soğuklar ile karşılaşıyor. Özellikle karasal iklimde yaşayan dağ hayatı yaşayan insanlar bundan çok etkileniyor.

Son olarak iki tarafın karşılaştırılması:

Kutuplarda yaşayan insanlar soğuk havada kaldığı için sıcaklık değişimi az olmasına rağmen hiç de yaşanmayacak ortamlardır. Step iklimine baktığınızda ise çok soğuk ve çok sıcak dönemler yaşanmaktadır. Dağlarda yaşayan insanlar da yazın rahat ederken kışın soğuklar ile uğraşırlar. Yağmur ormanları her zaman nemli ve bunaltıcı bir sıcağı bulunuyor. Bu durumda neresi en uygun yer olabilir insanların yaşaması için. Tabi ki akdeniz ikliminde olan bölgeler. Bu bölgelerde ise en uygun yer neresi diye soracak olursanız Karadenizin doğu bölgesi ve İspanya’nın kuzeyinden başlayarak Fransa’nın Occitan bölgesine ve İtalyanın Milano bölgesine kadar devam eden bir bölge var orası en uygun yer olacaktır. Tabi oralarda da küresel ısınma ile beraber gelecek hortum tehlikeleri ve rüzgardan denize girememe ve yağmurlu nemli yaşam dolayısıyla sıkıntıları olabilir. O da sizin için başka tercihlere itecektir. Her yerin avantajları farklıdır. Burada insan yaşamı için en rahat yer olarak söylediğimde buralar karşınıza çıkacaktır. En yaiama elverişsiz bölge ise Altay dağları etekleri. -40 ile +40 arasında değişen bir sıcaklık skalası var normal sene içerisinde sıcaklık değişimlerinde.