Nakşibendiler ve Değişimin İç Şeması

Nakşibendiler ve Değişimin İç Şeması

Nakşicilerden bahsedeyim biraz daha. Örgüt içerisinde yer alan insanlar tamamen farklı bir yapıya bürünmüşlerdir son zamanlarda. Yapının ilk aşamalarında da böyle miydi değil miydi emin değilim.

Çok küçükken rüyamda Mehmet Zahit Kotku’nun şekerini yediğimi görmemi de anlatayım sizlere. Gerçekleri ve rüyaları karıştıracak kadar küçüktüm ki sonraları yakınlarımda söylediğim zaman güldüler karşılaşmamın imkanı olmadığından bahsederek. Ben o zamanlar yaşıyor zannediyordum o rüyayı gerçek zannettiğim için.

Nakşibendileri kökenini incelediğimizde geçmişinde Türkistan bağlantısı olduğunu görüyoruz. Ancak oradan gelirken Doğu Anadolu bölgesine geçtiğinde değişime uğramış ve Türk kökenlilikten çıkıp Kürt ve Yahudi tarikatine dönmüş olduklarını görüyoruz.

Örnekler vermek gerekirse;

Turgut Özal, kürt kökenli vatandaşımız ve Nakşibendiydi.

Tayyip Erdoğan Fetö ile birbirini suçlama dönemlerinde öğrendiğimiz kadarıyla Pakraduni (Bagradunids – Kafkas Yahudisi)  gözüküyor.

Barzani Aşireti Kürt kültürüne sahip Yahudi ailesi olarak görebiliriz.

İskenderpaşa Cemaatine bakarsak Halidi koluna ait olduklarını söylüyorlar. Kökenlerine baktığımızda ise yine Van bölgesi civarı olduğunu anlıyoruz.

Burada özellikle belirtmek isterim aralarında belki bunlara Yahudi ve kürtçülük yaptıklarını konduramadıkları için içlerinde bulunanlar da azınlık olarak mevcut gözüküyor.

Örneğin Necmettin Erbakan’ın gerçekten de Müslüman olduğuna şahitlik ederim. İyi konuşur, tatlı konuşur ama laflarıyla yerin dibine geçirirdi. Ama o doğruları söylerken onların işlerine alet olmuş ve fikir projeleri Türkiye Cumhuriyeti ile Müslümanlığın zararına döndürülecek şekilde kullanılmış oldu gördüğünüz üzere.

Eğer siz de hala bu tarikatlerde iseniz iki kez düşünün derim. İyi niyetli olduğunuzu düşünüyorsanız ve bu davranışları görüyorsanız buna göre davranın. Elbette bilmediğiniz şeyden mes’ul olmazsınız. Ancak şimdi özellikle uyarıyorum ki ileride olabilecek her türlü Vatan davasında boşuna mağdur olmayın.

Özellikle Necmettin Erbakan’dan bahsetmek isterim yine. Seçimlerde saadet’e oy verenler varken bir seçimde siyasi yasağından mı ne seçime katılamıyor. Ardından tarikat içerisinde Turgut Özal’a oy verelim düşüncesinde bulunuyorlar. Ardından Erbakan bu kişiler oy verirse onlara bir daha gelmezler buraya diye yakınıyor. Ardından da gerçekten de oylar sonraki seçimde bir daha saadet’e gitmiyor o kesimden.

Üstte yazdığım sözleri yaklaşık olarak söyleyen Ahmet Mahmut Ünlü nam-ı diğer Cübbeli Ahmet Hoca.

Olayın geniş açısına bakmadığı için mi yoksa farkında olduğu halde siyasi partilere oy devşirme muhabbetimiz yok diye dediği için mi bilmem ama orada aslında iki şeyi ortaya çıkarıyordu konuşmasında.

1- Tarikat içi oyları sadece tarikat mensubu kişilere verme adabı kesinlikle var.

2- Turgut Özal’ı parlatmak için siyasi komplo ile o dönem Erbakan’ın önü kesilmiş iyi niyetli olduğundan onu fark etmemiş.

Turgut Özal dönemine geri dönelim. O dönemde doğuya elektrik bağlantısı verilmiş ve Irak’ta Saddam tarafından baskı altında tutulan “Sorani kökenli” insanları ülkemizin içine sokmuşlardır. Erdoğan’ın Araplaştırma işini o da o dönem Kurmanji + Sorani kökenli vatandaşların nüfusunu arttırmak için mülteci kampına bile koymadan direkt ülke içerisine yaymıştır.

Aslında hiç düşündünüz mü doğuda 6 çocuk yapabilecek kapasitede parayı nereden buldukları hakkında?

Türk kültürünün nüfuz edebildiği noktada bir çocuk yapabilme kapasitesinde bile ekonomik gücü olmayan çok kişi varken aynı durum doğuda olsaydı o bölgede kıtlıktan kendi çocuklarını yemeye başlarlardı 6 çocuk yaptıklarında.

Demek ki birileri sırf o çocuklar doğsun da kültürü değiştirebilsin diye özel bir sistem dizayn etmiş. Elektrikten kaçırdıkları, sudan kaçırdıkları, Kaçakçılıktan kaçırdıkları her türlü parayı kendilerini semirmek için kullanmışlar gördüğümüz üzere. Onların ödeyemediklerini de biz hükumete %33 ekstra vergi vererek ödemiş ve o ödediklerimiz de kendi yandaşları ve yine tarikatler ile doğuya akmış gibi gözüküyor.

Bu dönemde Türk kültürüne ve devletine sahip olmaktan zor bir şey yok arkadaş. Hem çalışıp didinip hem de kültürlü olacaksın, hem ihanete uğrayıp hem de bunun için bu kişilere haraç ödeyeceksin.

Arap veya Sorani, Kurmanji fark etmez hepsinde bu geçerli. Zaza olanları bile düşman gördükleri bu sistemde onlara da kürt diyerek ayrıştırmaya çalışıyorlar. Ancak kendileri de onları ayrıştırıyorlar.

Demek istediğim net arkadaşlar. Bir dönem belki ilk çıkışında Nakşibendiler düzgün olabilir ancak Doğu Anadolu’da bir yerlerde yönetimi özellikle Yahudiler ele geçirmiş durumda ve Yahudi olmayan tüm unsurları uzaklaştırmış veya sadece akıllıysa ve saf bir şekilde yardım ettiyse üst kesimde tutmuş gibi gözüküyorlar.

Ancak bu kişilerin yaptıkları ele avuca sığmaz şekilde ihanet barındırmaktadır.

Ayrıca şu kehanetlerini de size aktarmış olayım. Nasıl bir şekilde katliam duygularıyla hareket ettikleri ve nefret duyarak planlar yaptıklarını anlayacaksınız. Şeyh Nazım Kıbrısi ile özellikle bunları duyarsınız.

A= Laik Cumhuriyet yıkılacakmış

Deniyorlar

B= Mehdi Istanbul’dan çıkacakmış

Erdoğan yani Nakşibendi birisi aracılığıyla ASSAM işbirliği teşkilatı ve SADAT birlikleri ile yapıyorlar

C= Suriye karışacak ve dünya savaşı da oradan çıkacakmış

Erdoğan ve BOP eliyle yine yapıldı ve şu an idlib’de bilerek agresif saldırma sebebi arıyorlar.

D= İstanbul’da bol kan akacakmış. Kara taş (Asfaltlar) kızıla boyanacakmış. Baba ile oğul bile birbirine girecekmiş

Senelerdir devleti yıkma ve iç savaş çıkartma projelerinin bu olduğunu söylediğim de buradan kaynaklıydı. Ayrıca Sedat Peker’in de kimin uşağı olduğu daha net anlaşılmıştır umarım.

Ayrıca Sedat Peker’in Karadağ’a kaçmasına bakılırsa kendilerine batıda yeni yerler aramaya başlamışlar bile. İleride Nakşibendiler icraatlerini balkanlara taşıyor derseler şaşırmayın. Kısacası kendileri çalıp kendileri oynuyorlar.

Ayrıca bahsetmediğim bir kehaneti daha var. Depremin olacağı da belli olduğu için onu geçiyorum ama abartıp 7 dakika 13 şiddetinde ! olacak istanbul’dan kaçın demekte aslında gerçekliğe aykırı sallamasyon olduğunun net kanıtı. Çünkü deprem şiddeti 12 olursa zaten yeryüzünde ev kalmaz coğrafya değişir 13 ne alaka dünya batar o şiddette. Yani sallayayım da İstanbul’dan insanları kaçırayım hesapları yapıyorlar.

Bir de şunu not etmek istiyorum değerli arkadaşlarım.

Tarikatler veya örgütler hangisi olursa olsun ülke kökenli değilse itibar etmemek lazım. Hatta gördüğünüz gibi ülke içindekilere bile itibar etmemek için çok geçerli sebepler bulunmaktadır. Çünkü hepsi sizi yolundan ayırmak isteyen ve aylık aidat gideri veya bağış alarak kendilerini ve dış kaynaklarını semirtmeye çalışan gruplar olduğunun bilincinde olun.

Asıl yol aklı hür, vicdanı hür, feraset sahibi olup bu tip kişiler ile beraber takılan insanların yoludur. Kişilere veya kurumlara bağımlı olmak veya aklınızı emanet etmekten kaçının. Her daim devlet içerisinde devlet gibi iş yapan teşkilatlara prim göstermeyin. Ahlak ve erdem ile davrananların en iyi yol göstericisi Vicdan ve Bilimdir. Yolunuzu bilin ve ona göre hareket edin. Ben Müslümanım, dönemin Müslümanlarını 1500 senedir değişmemiş kafalarına bakıp anlayınca Peygamberin neyi neden yaptığını daha iyi anlıyorum.

FETÖ, Yeniçeriler, Bektaşilik, Alevilik Hakkında

FETÖ, Yeniçeriler, Bektaşilik, Alevilik Hakkında

Devlet içerisinde paralel yapılanma olaylarını herkes biliyor. Peki ya o yapılanmanın gerisinde olan örgütlenme yapısı ve destek bulduğu kesimler hakkında bilgi sahibi olan var mı? Tahminimce çoğu kişide yoktur.

Paralel yapılanma hareketi ile ilgili 10 köşeli yıldız yazımı hatırlarsanız orada bahsettiğim iki durum vardı.

1) 10 köşeli yıldız cami ve vakıf binalarında olduğu
2) Filibeli Ahmet Hilmi’nin onlardan olduğu

Bu bilgiler ışığında balkanlar üzerinde örgütlenmiş ve bu tip 10 ve 12 köşeli yıldızlara sahip yerlere baktığımızda şu ortak noktada buluşuyoruz.

Bektaşilik.

Bektaşiliğin kökeni de aleviliğe dayanıyor. Biliyorsunuz onları Müslüman cemaatinden saydığım için birlik olma çağrısında onlar da dahil birlik olmamız gerektiği ve savaşı durdurmak için çalışmamız gerektiğinden bahsetmiştim.

Şimdi ise gözümde olan değerleri değişti.

Resim gördüğünüz gibi Rumeli adını içeren bir markanın amblemini gösteriyor.

Gördüğünüz gibi gruplaşmada 10 köşeli yıldız kullananların kimlere dayandığının bir göstergesi olarak ele alınabilir.

balkanlarda Bektaşi tekkeleri

Şimdi gelelim FETÖ ile Balkan kökenlilerin bağlantılarına:

1) Fetö erzurum doğumlu olduğunu biliyorsunuz. Alevilerin de o ve güney bölgelerinde yaşadığını da biliyorsunuzdur.

2) Hakan Şükür’ün bir Arnavut olduğu ve FETÖ mensubu olduğu da biliniyor. Bu da Arnavutlukta örgütlenen bir grubun olduğunu belirgin bir durum oluyor.

Yalnız burada tüm Müslümanlar değil de sadece Arnavutların içerisinde de böyle bir grubun türediğinin göstergesidir.

Albania_majority_religion_2011_census

Gelelim Bektaşiler ile FETÖ’nün bağlantılarına.

Erzurumda doğmuş olmasına rağmen bu kadar balkan etkenlerin bulunduğu bir örgütün aslında oralarda yaşayan bir gruptan beslendiğini açıkça göstermektedir.

Balkanlarda yaşayan bektaşilerin askerlerinin adının ” Yeniçeri ” ocağı olduğunu öğrendiğimde olay ufkum daha da farklı bir yere geldi.

https://www.evrensel.net/…/754…/yeniceri-ocagi-ve-bektasilik

Yeniçeri ocağı askeri bir teşkilat olmasına rağmen Osmanlı’nın duraklama ve gerileme döneminde çok fazla kazan kaldırması gibi pek çok sebep ile sonradan yok edilmiş bir örgüt olmuştur.

Hatta ölü yeniçeri mezarları bile yok edilecek kadar büyük bir şiddet ile bu kaldırılma olayı gerçekleştirilmiştir.

Kızılbaşların da İran Alevilerinin askeri ismi olduğunu biliyorsunuzdur.

İşte bu sitede hem Kızılbaş’ların hem Yeniçerilerin hem de yahudilerin ortak noktalarını belirleyen yazıları yazmış birileri var.

https://panjewish.org/denominations/alevi-bektashi/

Site içerisinde olanlar ile birleştirince FETÖ – Amerika- Bektaşi – Yeniçeri Ocağı – Alevi – Kızılbaş ve hatta hatta Barzani ilişkilerini görmüş oluyorsunuz.

Barzani ile ilgili iddialarımın diğer kanıtı da bu sitede mevcut:

https://panjewish.org/…/first-families-of-israel-and-kurdi…/

Pan jewish demek yahudi dini değil yahudi ırkına ait insanların ırkçılığını konu alan bir site.

Önceden farklı yerlerde rastladığım bir durum vardı:

Alevilik ile ilgili Ha – Levi iddiaları ve Levi soyundan geldikleri için bu kültüre sahip oldukları iddiasını önceden Müslümanlar ile alakalı olan bir grup oldukları için kesin deliller bulmadan yazmak istemediğim için söz etmemiştim.

Fakat bu durum değişti.

Çünkü Fetö bağlantısı, Pennsylvania ile Amerika Yahudi iç devleti muhabbetini ve bu Bektaşilik ile Fetö amblemleri benzerliklerini ortaya koyduğumda bildiğin bize en büyük düşman grubun bunlar olduğunu görmem olmasıdır.

Aynı zamanda Ankara’da bulunan Hacı Bektaşi Veli türbesinin tuvaletine gidince 12 Köşeli yıldızlı aynaların olduğunu da dikkatimi çekmişti.

Ayrıca bu grubun Esad ile bağlantıda olması ve Esad’ın da gizlice desteklenmesi gibi şüpheleri de doğurmaktadır. Aynı zamanda PYD ile Esad ittifakını ve Türkiye ile çatışma sırasında tamamen ikisinin de ortak hareket etmesini de bu şekilde açıklayabiliriz.

Müslümanlara zulmetmesinin de Esad için aslında Yahudileştirme görevi olarak gördüğünü de düşünebilirim bu durumda.

Ayrıca dünyada Amerika yardımları konusunda da yazmak istiyorum.

10293985091

Ortadoğu bölgesinde Amerika senede yaptığı yardımlar aşağıdaki görsellerde bulunmaktadır. Bu görsellerde İsrail nüfus ve toprağa göre gönderilen yardım miktarı konusunda birincidir.

3.1 Milyar Dolar.

Görüyorsunuz diğer devletler ise koklatılacak derecede yardım almıştır. Amerika’nın İsrail bağlantıları ve İsrail’in nasıl bu kadar yüksek milli gelire sahip olduğunun da göstergesidir.

DQyDerhVoAE_zDy

Çünkü bu devlete yatırılan oranda kişi başına yardım alsa devletimiz şu an Çin ile yarışıyor olurduk.

Ayrıca Pan-jew sitesinde gözüken şu iddia da çarpıcıdır. Amerika Yöneticilerinin resminin altına yazdıkları bu ifadeyi aşağıdaki resimde görebilirsiniz.

panjew yazısı

Gördüğünüz gibi nasıl bir ağ ve teşkilatlanma ile Ülkemiz ve Müslümanlar üzerinde oyun oynuyorlar.

Belki de Osmanlı döneminde başlamış Osmanlı’yı içten çökertme operasyonu.

Gördüğünüz üzere ülkemiz ve müslümanlık nasıl bir ırkçı yöneticiler tarafından yönetilme tehlikesi altında. İyi günler dilerim.

Gerçekten FETÖ ile mücadele edilmesi gerekiyorsa bunlar üzerine yoğunlaşılmasına dikkat etmek gerektiği gözüküyor. Özellikle kaynaklar ve FETÖ yapılanması ile Amerikancı yapılanmanın bilinmeyen noktaları bunlardır. Ayrıca gördüğüm kadarıyla müslümanlara Amerika’nın izinde gitmeye yönlendiren ve 68 kuşağı dönemde gelen amerikan askerlerine secde eden kişiler de tahminen bunlardır.
 
Gördüğünüz gibi doğuda devlet kurmaya çalışanlar ile bizi yok etmeye çalışanların hikayesi bu şekildedir. Buna dikkatli olmak ve önlem almak gerekmektedir.

Pennsylvania Canavarı

Pennsylvania Canavarı
depositphotos_102844186-stock-illustration-cartoon-count-dracula
Kan emen ve sürekli geceleri yaşayan bu canavar bir şatoda yaşamaktadır. Bu hikayeyi bir yerden duymuşsunuzdur. Transilvanya canavarı gerçek hikayeden esinlenilmiş Dracula’nın hikayesidir.
Ortadoğu’nun hatta dünya’nın kanını emen bu gerçek hayat karakteri Pennsylvania canavarından bahsedeceğim biraz da.
Fetullah Gülen perdenin sadece ön yüzü. Diğer adıyla buzulun deniz üstünde bulunan kısmıdır.
Peki ya altında kim vardır bunları anlatacağım. Neden bu olayların Türkiye – Amerika çekişmesi olduğundan da bahsedeceğim.
“Tarihi bilen neyin ne ile bağlantılı olduğunu ve neden olduğunu daha rahat anlar.”
Neden bu sözü söyledim biliyor musunuz?
Çünkü bu sözümün üzerinden ilerleyeceğim.
Fetö oluşum merkezi daha oraya yerleşmeden seneler evvel orası Amerika tarihinde çok önemli bir yere sahipti.
Pennsylvania yani Pensilvanya eyaleti.
13 koloni daha İngiltere’ye bağımlıyken orası 13 koloninin merkezidir.
1774 yılında bağımsızlık deklerasyonu Philadelphia, Pennsylvania’da bulunan küçük bir ofis içerisinde Henry Middleton tarafından imzalanmıştır ilk defa.
Link:
Ofisin adını da Carpenter Hall olarak eklediklerini de belirteyim. O dönem içerisinde olanlar yine Amerikan devlet bilgileri içerisinden sizlere söylemiş olayım:
Burada gördüğünüz delegelerden Samuel, Simon, Benjamin adları ve Adams ve Lincoln soyadı başta olmak üzere Harrison soyadı gibi soyadlar da Yahudi soyadları olarak geçmektedir.
republicanda hep yahudiler çıkmıştır
Özellikle İskoç klanlarında yahudi tarihi ile ilgili yazıma bakarsanız anlarsınız. İskoçyanın en ücra adalarından birisinde Harrison diye bir bölgede yahudilerin yaşadığından bahsetmiştim.
Burada kurucuların en azından %10’unun yahudi olduğunu ve Virginia gibi güney eyaletleri arasında yer alana bölgede de Yahudiler’in yaşadığını göstermektedir. Bunu da cepte olarak kabul edelim.
Şimdi gelelim Amerika tarihinin geri kalanına.
İlk bağımsız olan üç eyalet vardır. Bunlar Pennsylvania, Delaware (Pennsylvania’nın yeni ayrılmış kontluğu) ve New York. Delegelerin diğerleri de bu son delegasyonda bağımsızlık bildirgesine onay verdiğinde onlar da bu sürece katılmışlardır.
Böylece Amerika Birleşik Devletleri bağımsızlık savaşı başlamıştır.
north_america__1784_by_rubberduck3y6-daw6zid
İngiltere haliyle ilk hedef olarak başkent Philedelphia’yı işgal etmiştir. O toprakları ve geri Kalan Amerikan topraklarını ingiliz işgalinden kurtaranlar da kimlerdir biliyor musunuz?
Germantown_Snapshot_pennsylvania
Amerika’nın belki de Pentagon ile Pennsylvania ayrımına sebep olan iki komutan Benjamin Harrison ve George Washington’dur.
United_States_land_claims_and_cessions_1782-1802
İşin ilginç tarafı Fransa ve Hollanda devleti bağımsızlık savaşında Amerika’ya destek vermiştir. Hani o Alman-Rus-Avusturya paylaşımlarında Polonya’yı kınayan Fransa. İkinci Dünya savaşında Polonya için koca bir dünya savaşı başlatan Fransa. Osmanlı ile Avrupa içerisinde Kutsal Haçlı Birliğine karşı ortak savaşan Fransa.
UnitedStatesExpansion
Belki bu haçlı birliğini bozması gözünüzde ya bizden bu ya diyebilirsiniz. Fakat Lewis soyadı ile Louis adı arasında arapça yazımda hiç bir fark yoktur. Yani XI. Louis olacak kadar ünlü krallar serisi gözümde olayı daha net açıklıyor. Aynı zamanda Deus Vult diyerek Zeus adına Fransa Kudüs’e eskiden Müslümanlara karşı savaş açmıştır. Artık hepsi birleştirilince ne kadar da net bir görünüm elde ediyor insan.
Fransa Amerika her zora düştüğünde yardım etmiş ve İngiltere’yi almak için toprak satarken de rahatlıkla daha yeni kurulmuş Amerika’ya koca bir Louisiana bölgesini vermiştir.
Gelelim tekrar kronolojiksel sürece. Amerika bağımsızlığı ilan ettikten sonra başkent değişmiştir. Belki de Amerika’da İngiliz kültüründen birisi egemen diye düşündürmek için yapılmıştır yada anlaşma ile olmuştur yada kahramanlıkları dolayısıyladır yada güvenli bir yerdir bilemem sebebini.
Amerika’nın toprak gelişmesi de bir enteresandır.
1774’ten 1783’e kadar uğraşıp bağımsız olan Amerika ilk genişlemesini toprak satın alma ile yapıyor. Louisiana Toprakları. Tüm Amerika’nın Nil’i veya Fırat’ı olacak kadar geniş büyüklükte bu nehir ve bereketli bölgeler çok ucuz fiyata gidiyor.
savaşsız satın alma
Ardından Amerika çoğunlukla da böyle sürdürüyor.
Bu zenginlik Avrupa’da bulunan ve onca zaman Faiz’den geçim sağlayanların Avrupa’da egemenlik kurmasından olduğunu tahmin ediyorum.
Çünkü daha 10 senede Milyonlarca dolar kazanacak devlet dünya’da o dönemde yoktu. Öyle bir imkan olsaydı Fransa toprağı savaşmak için satmaz, İngiltere de satın alarak büyür giderdi. İspanya ise altın zengini bir devlet olduğunu unutmayalım.
İşin garip yanı kurulduktan 30 sene sonra Bolivar önderliğinde İspanya eyaletleri bağımsızlık ilan etmeye başlıyor. ve Tüm İspanya Birliği bozuluyor. Meksika, Arjantin gibi devletlerin hepsi bu birlikten çıkmadır.
Ardından İspanya’da Florida eyaletini Amerika’ya satıyor !
Texas Revolution 1835-36
30 sene daha geçmeden ” Texas ” bağımsızlık kazanıyor. Ardından borçları ödenmesi karşılığı Amerika’ya katılma kararı alıyor. İşin garip yanı ardından ” Mexica ” ile savaş yaşanıyor ve Meksika savaşı ağır yenilgi ile kaybediyor.
Bazı hükümet görevlileri Meksika’yı Amerika’ya katalım dese de maliyeti yüksek diyenler kazanıyor ve Teksas ile Kaliforniya eyaletlerinde olan haklarından vazgeçmesi için haklarını da satın alıyor.
İşin garip yanı ardından da Kölelik savaşı başlıyor ve Güneyliler kaybediyor. Düşünüyorum Güneylilerin çoğu İngiliz Milliyetçisi ve Kuzeyliler Yahudiler olduğu için mi oldu bu çatışma. Çünkü bu savaşta Teksas katıldıktan hemen sonra başlıyor ve Teksas’ın çoğu toprağı devlete bağışlamak istemediği için çıktığı gibi bir durum da olabilir.
Bu arada Kuzeylilerin neden Yahudi olduklarını da söyleyeyim.
Yahudi devlet adamlarının çoğu Kuzeyden çıkmıştır. Güneyde de eser olarak vardır ve belki hükumete güneyden katılmıştır bilemem.
abraham lincoln ve kabinesi
Abraham Lincoln’ün seçmenleri ve Benjamin Harrison oy alma yerlerine bakarsanız Tüm Kuzey + California’yı da görürsünüz.
benjamin harrison oyları ve yahudiliği
Balfour Deklarasyonu da bu süreçler sonrasında imzalanmıştır. 1897’de imzalanan bu süreç oyunlarda bile prestij için eklenmiştir. Nasıl bir Yahudi propagandacılığıysa artık.
balfor deklerasyonu
Ardından Meksika topraklarına yakın küçük bir kısmı demiryolu geçirmek için tekrar Amerika satın alıyor. Ardından da Alaska’yı.
alaskanın satın alınması
texas-land-grants-1848
Adamlar topraklarını satın alarak bugünlere geliyorlar düşünsenize. Evet satın almak en güzel yöntemdir de Devletler için hazine zaten bu kadar dolamayacağı için bu gerçeklerde imkansıza yakındır.
Olsa diğer ülkeler istedikleri toprakları satın alırlardı. Örneğin Brezilya ile Peru arasında savaş veya anlaşma olacağına direkt olarak parasını verip alırdı Amazon anlaşmazlıklarında topraklarını.
jewishmap
Ayrıca Theodor Herzl’in II. Abdulhamit ile görüşmesi konusu da bu olaylar eşliğinde doğruluğunu kanıtlar niteliktedir.
Tüm o toprakları satın alan Amerika yönetimi ve Yahudi başkanları ile oluşan siyonizm’de para yönetiminde para her şeyi açar görüşü olduğu için toprakları da para karşılığı satın almaya çalışması da mantıklıdır.
US_Map_Jewish_Congregations_after_1776
Ayrıca Amerika sadece devlet dışı bölgelerde olduğu kadar içeride de satın alımlar yapmıştır. Cherokee kabilesi gibi çoğu Amerika yerli kabileler’den toprakları satın almışlardır.
nativelandloss
Amerika Yahudilerinin en yoğun oldukları topraklar ile o topraklarda olan olaylar da aslında bir cevap olarak görülebilir Amerika’da güvenlik açığı olmayan devlet olmasına rağmen Sözde göstermelik iddialar ile oluşturulan Müslüman’ların terör eylemi yapabildiğini.
Amerika’nın ikincil en yoğun dini de çoğu yerinde Yahudiliktir.
religion_map_small_for_site_1
Ayrıca New York Merkez Bankası ile FED genel merkez başkanlarını incelemenizi isterim.
New York’ta sadece Yahudiler Fed içinde ise Yahudi anneleri veya Alman-İskoç soyadlı bilderberg gibi örgütlere bağlı bulunan insanlar bulunmaktadır.
Jewish_Percentage_Population,_United_States.svg
İstediğiniz gibi rahatlıkla araştırabilirsiniz.
Görecekleriniz bunlar olacaktır.
Yahudilerin sayısı düşük olabilir size göre fakat Evangelism, Mormon’luk ve Jehova’s Witnesses (Yahova Şahitleri) gibi alt dallar adı altında çok daha yüksek sayıda insanı çevresinde toplamıştır onlar.
Percentage of Jewish Population by Congressional District - 2014
Mormon’luğun hikayesinde Mt. Zion tepesi için Utah savaşları olmuştur. Sierra Nevada – Pyramid Lake olması da Empire Earth yapımcılarının Sierra Stüdyosunun nasıl bir iş içerisinde olduğunu görmeniz açısından yararlı olacaktır.
sierra nevada nereden geliyor
Pennsylvania Eyaletinde Springfield ilçesinde göreceksiniz Mt. Zion adında mezarlık vardır.
İşin garip yanı Simpsons içerisinde Homer Simpsons ın babasının Abraham Simpsons olmasıdır.
Bunu neden söylüyorum biliyor musunuz?
Çünkü Amerika geleceği ile ilgili veya yakın dönemleri ile ilgili bir şeylerden bahsetmiş olmaları sebebiyle.
Gelelim Bankacılık sistemi üzeriden Kan Emen bu örgütün Yer altı kaynaklarını da egemenliğine aldıktan sonra yaptıklarına.
Jewish population USA
İsrail kuruluşu hikayesi de çok gariptir.
Yahudi olayları olduktan sonra 1945’te onlara devlet sağlamak için dünya Arayışa girmiştir nedense! Orada olan başkaları ve Ateistler için hiç de devlet kurulmamıştır örneğin.
Diaspora-Map-big (1)
Neyse
Gelelim konunun devamına.
Yahudiler için 10 toprak önerisi verilmiştir. 1 tanesini de Ruslar Mançurya bölgesinde sonradan kurmuştur.
Jewish_State_and_Nation
Buna rağmen İngiltere ve Amerika önderliğinde nasıl oluyorsa bir şekilde Filistin toprakları içerisinde mandate (manda) olayını bitirip bir Yahudi devleti kurulması çalışmalarına başlamıştır. Yahudi önderliğinde olan Balfor deklerasyonu belki bir şekilde etki etmiştir fakat bu olay bile aslında Yahudi etkisinde bir süreç işlediğinin göstergesidir.
cropped_jewish_land
Sonra Filistin’de Yahudi olayları başlamıştır.
Geçenlerde Kudüs’ün başkent ilanı gibi bir süreç de buna etki etmiştir.
Eskiden başkent’in Tel-Aviv olduğunu da bilmezdim. Sonradan bir tartışmada arkadaş yahu orası değil burası asıl dedikten sonra öğrendim ortaokul zamanlarında.
Neyse fazla uzatmaya gerek duymadan bitireceğim.
Dünyada şu an Filistin topraklarında haksız işgaller ile insanların kanını yere dökerek ve ekonomide olan tüm paralarını emerek devam eden bir Pennsylvania canavarı vardır.
Bu canavarın Müslüman bölgesi aktörü Fetullah Gülen de Fetö olmayı çok net hak ediyordur.
Çünkü Fetö denilen kişiler CIA ile ortak hareket ettikleri çok net geçmiş haberlerde de görebilirsiniz.
hunting-map-for-jews-within-united-states
Ayrıca ilkokul mezunu olup öyle büyüyerek bir anda ekonomik imparatorluğu eline alması veya kul ve köleleri ile insanları böyle büyük ölçüde etkilemesi de o kadar kısa zamanda nadir olabilecek durumlardadır.
Özellikle Amerika’da kalması ve oradan başka bir yere kılını kıpırdatmaması, hatta ve hatta özellikle Pennsylvania’da kalması da bunların delillerini de arttıran özelliklerdir.
Bu ne demek biliyor musunuz?
1) İsrail’in Filistin’den çıkması Amerika’nın toprak kaybetmesi demektir.
2) Fetullah Gülen’in Türkiye’ye iadesi Amerika’nın yöneticileri ile akraba olduğu için imkansıza yakındır.
3) Amerika egemenliğini başka toprakları bölerek sonra da satın alarak oluşturur.
4) Pennsylvania halen daha Amerika’nın merkezidir.
5) Philadelphia eski dönemde Ürdün’e bulunan Amman’ın Roma’da olan adıdır. Yahudi yerleşimlerinin bulunduğu şehirdir.
thedecapolis
Bu 5 olay ışığında hareket ederseniz daha düzgün bir şekilde geleceğe adım atabilirsiniz.
Pennsylvania aslında ilk olarak başlatmıştır bu satın alma sürecini dersek yalan olmaz. 30.000 dolar’a New York’tan küçücük bir toprak satın almıştır:
iç dış satın alma hikayeleri
İyi günler dilerim.
Amerika tarihinin toprak sorunları ve alımları ilgili haritalar:
640px-United_States_1828-1834ted-states-1812-05-1812-06 (1)ted-states-1812-05-1812-06

Nebi, Kahin, Prophet, Peygamber, Mesih, Mesih Deccal

Nebi, Kahin, Prophet, Peygamber
Nebi, halk tabiriyle peygamberler topluma haber veren insanların diğer ismidir. Yaptıkları ise insanlara gelecekten haber vermek eylemidir.
Peygamberimiz gördüğü kendisinin salih, rüyaların sahih olmasından ve Mirac’a çıkış hadisesinden dolayı ona nebi denilmiştir.
İngilizce peygamber efendimizi arattığınızda prophet muhammed diye yazarlar.
Prophet gelecek ile ilgili kehanetlerde bulunan kahinler için de kullanılmaktadır.
Baba Vanga (Kör Bulgar Kadın), Nostradamus ve benzeri insanlara da Prophet yaptıklarına ise prophecy derler.
İstediğiniz gibi araştırabilirsiniz. Nostradamus Fransız bir yahudi aileden gelmektedir.
Yahudiler ise Kehanet yapan bir ailenin üstün ırk olduğundan bahsetmektedir. Bu aile soyadı da size tanıdık gelecektir. Kohen soyadı.
Kohen = Kahin
Yossi Kohen dediğiniz o fake muhabbet gerçekte bir gerçeğin de aydınlatılmasına sebep oluyor.
Lewis, Levi ailesi dışında ikinci bir soyad israili ailenin adıdır. Tapınaklarda kehanette bulunan ailenin nesli olan Kohen (Kahin) ailesidir.
Peygamberimizden sonra Kahin gelmeyecek sözünün ve gök kapılarının kapalı olup melekler’den haber alamıyorlar demeleri ile çelişen bir durum ortaya çıkıyor.
Kahin denilen insanlar hala kehanetlerde bulunabiliyor ve Melekler (Gezegenler) aracılığıyla kehanetlerde bulunabiliyorlar.
Sabi dininde gezegenleri tanrı olarak gördüklerini ve bazılarının da melek olduğunu önceden bahsetmiştim.
Peki ya bu kadar olay var iken Yahudiler Peygamberimizin gelecekten verdiği haberlere inanıyor ve niye iman etmiyor?
Yahudilerin lanetlenmiş ırk olduğunu bahseden sözler ve bu konularda kendilerinin gelecekte yok olacağını söylediğinde herhalde onlar da seve seve kabul edecek değillerdi.
İslam Doğu Akdeniz’e egemen olduğunda Avrupa’ya hatta İskoçya’ya kadar kaçtılar.
Şimdi ise Avrupa içerisinde egemen oldular ve dünya egemenliği için uğraşıyorlar.
Mesih Deccal & Mesih
Bu yüzden de en büyük kendileri karşıtı kehanetlerde bulunan Muhammed a.s. karşıtı bir pozisyon alarak Armageddon’un (Melhame-i Kübra) ona karşı yaşanacağı ile ilgili haberler yapıp duruyorlar.
Şu an tüm yaptıkları ise Müslümanlığı parçalayıp kendi kehanetlerinde bulunan Şeytan’ı 1000 sene yer altında tutacak savaşı verme durumundalar.
İşin ilginç yanı hem Hristiyanlıkta 144.000 kişilik ordu önderi kişi hem hadislerde 72.000 kişilik deccal ordusu da aynı kişiyi bahsetmektedir.
Yalnız dikkatimi bir şey çekti.
Mekke’de Yahudi nüfusu yoğun durumda. O dönemin kripto yahudileri burada pek çok kişiyle birlikte aynı şey hakkında bilgi verip sahih hadis olarak geçirebileceği bir durum mevcut.
On kişi peygamberin mesihini deccal olarak lanse etmek de çok kolay olabilir böylece.
Bunun hakkında en büyük delilim de şu:
İran bölgesinde çıkacak bir adam ordu ile giderken 72000 kişi ile çıktığında yeşil sarık ve kıyafetler içerisinde olacağı.
Bu haber görünce belirleyici bir tanımlamada bulunmaktadır.
yeşil sarık
Bu adreste dikkat çekici bir şey fark ettim. Seyitlerin belirleyici rolü Yeşil Sarık giymesidir. Yazının Orta kısmında dikkati çekerseniz Harun Reşid ve diğer hepsi için detaylı açıklamayı göreceksiniz.
Gördüğünüz üzere Müslümanlık hadisinde geçen deccal denilen kişi gerçek bir seyyid. Bu tezatlık gerçekte Kuran’a dayanmayan hadislerin ne kadar da kendi insanına karşı söylendiğini göstermiş oluyor.
Yani hem Hristiyan, hem Müslüman, hem de Amerika Hristo-Yahudilerinin bir şekilde ortak olduğu bir kişi var.
Müslüman cemaatinden bir Seyyit’in deccal olduğunun söylenmesi de gerçekte Müslüman alemi içerisinde yahudilerin binlerce sene evvel nasıl bir algı operasyonu yaptığının göstergesidir.
Tevrat ve İncil’de geçen yazılar üzerinden hadisler yazılmış ve bunları söyleyenler de Deccal şu adada yaşıyor diyerek de çetrefillendirmişler.
İşin garip yanı o dönemde iddia edilen deccal yaşıyorsa o zaman nasıl gelecekte peygamber soyundan gelen birisi olarak ortaya çıkacak?
İşte burada farklı bir rotaya giriliyor. Bu hadisleri yazdıran kişiler bu iddiaları atarken hangi delillere dayandırarak yazdı?
Kuran’dan delil yoksa o zaman bu iddiaları Peygamber sözü olarak geçirecek ise buna delil olarak önceki peygamberlerden bir şey getirmeleri lazım.
Onlara tezat bir hadis grubu var ise ki bunlar hep onlara tezat o zaman bu işte şeytanın bir parmağı var demektir.
Gelecek Zamanda da Bu Müslüman Hadislerinde bulunan “Deccal” ve diğer dinlerde bulunan Kurtarıcı hakkında daha detaylı bilgiyi ise bugün ilerleyen saatlerde detaylı bir açıklama ile anlatmayı düşünüyorum.

Zamm-ı Sureler ve Kuran’ı Sorgulamam Hakkında

Zamm-ı Sureler

Müslümanlıkta insanların çoğu sadece kelimeleri öğrenir ve ona göre hareket eder. Ezbere dayalı eğitim sistemi tarikatler yoluyla çoğalmış ve emeviden beri devlet geleneği olagelmiştir. Bu durum belli süreçler sonrasında kavramları unutmaya veya içeriğinin farkındalığının yok olmasına yol açmıştır. Zamm-ı Sure kavramı da bunlardan birisidir.

Zam kelimesi Türk diline arapçadan geçmiş bir kelimedir. Ek, ekstra, üstüne eklenmiş manasına sahiptir. Bundan yola çıkarak ilk akla gelen şey şudur:

Peygamber efendimiz döneminde Kuran’da olmayan veya vahiy yoluyla indirilmemiş parçaların sonradan eklenmiş olması ihtimali.

Geçenlerde Tebbet Suresi aklıma geldi. Bir beddua nasıl kuran’da ayet olarak yer alıyordu. Düşündüğünde çok saçma geliyordu. Vahiy olarak gelmesinden çok peygamber efendimizin o an yaşadığı olaya karşı tepkisi gibi geliyordu.

Bugün düşünürken aklıma şu geldi. Kuran’da son surelerde asla De ki ifadesi geçmiyor, geçmişte yaşanan peygambe kıssası bulunmuyor, kısa bölümlerden oluşuyor ve çoğunun da sureden çok dua ifade eden manalara çıkmaktaydı. Bu özellikleri düşündüğümde şüpheye düştüm.

Aklıma geldi Kuran’da zamm-ı sureler var şeklinde dini bir ifade hepimize öğretilmekteydi. Fil suresinden başlayan son surelere verilen isim olmak ile beraber nedir neden bu isim verilmekteydi sorguladım.

Kelime manasından emin olmak için internette küçük bir araştırma yaptım ve şu link örnek olarak açıklayıcı şekilde pek çok ifadede manasını göstermekte:

http://www.almaany.com/tr/dict/ar-tr/zam/

Ardından kelimeyi ayrıştırdım ve Zamm ve Sure diye ikiye ayrılan bu tamlamanın sonradan eklenmiş sureler olarak manaya geldiğini fark ettim. Bu ne demek oluyor az buçuk anlamışsınızdır.

Kurana neden eklendi peki bu sureler? Vahiy olarak gelmediyse bize niye sürekli kuranda bir cüz kadar bölüm sürekli okutuluyordu?

Düşündüğümde aklıma gelen sebepler şunlar:

1) İnsanlara Peygamber’in sürekli öğütlediği dualar ve o dönemde yaşanmış fil olayını insanlar hatırlasın diye eklenmiş olabilir

2) Namazlarda fatiha suresi sonrası hem dua hem de hatıra olarak akılda kalması istenildiği için olabilir

3) Kuran’da hatim edildikten sonra dua ile kapatılması için olabilir.

Ne olursa olsun o sureler vahiy olarak gelmediği belirgindir. Namazlarda Zamm-ı Sure veya en az 3 ayet yada 33 kelimeli bir ayet okunarak tamamlanması şeklinde geçen ifade de aslında fatiha sonrası hatırlanma ile beraber dua edilme kısmı yapılması ifade edilmektedir. Ayetlerin okunması da normalde manası bilinmesi ve Kuran’da olan dersleri hatırlamak içindir.

Şu an Peygamber efendimiz döneminde mi eklendi yoksa Hz. Osman döneminde mi eklendiğini bilmediğim bu dualar aklıma şunu getirmektedir.

Kuran hatim etmek isteyen bunları okumak zorunda mıdır? Ebu Leheb’in yaptıkları yüzünden beddua almasına ben de destek vermeli miyim? Gerçekten merak ediyorum.

Kuran’ı Sorgulamam Hakkında

Beddua insani bir özelliktir. Ayet olarak inmesi ihtimali gerçekten düşük. Bunu ateist veya agnostik arkadaşlar nasıl tartışmaya açmamış bilmiyorum ama gerçekte böyle bir durum hakkında birisi laf etse söylenilecek bir durum dahil olmazdı.

Şimdi diyeceksiniz ki Allah’ın ayetlerini sorgulamak sana mı düşer diye belki ey oku kelimesinin manasını bilmeyen müslümanlar. Ben şu an Kuran’ı anlama ve bir yandan da sorgulama aşamasındayım.

Bir ateist’e müslüman olmasını tavsiye edeceksem onu özümsemeliyim. Bilmediğim bir şeye başkasını dahil ediyorsam ya niyetim bir şeyleri pazarlamaktır ya menfaatim vardır ya tek kültür dayatması yapıyoumdur yada aptal olarak bilmediğimden başkalarının amaçlarına alet oluyorumdur.

Tam manasıyla bilmeden ben dini sadece kukla gibi yaşamış olurum. Bu da insan olan için vicdani rahatsızlık yaşatıyor. Bir şeyde bulunuyorsam onu bilmem gereklidir.

Özümsediysem zaten doğal olarak ya gördükleri anda senin davranışlarından dinini öğrenmek isterler yada sen bildiğin için olan olaylar karşısında ne diyeceğini bilirsin.

Bir kaç alim gelip tartışırken diğer insanlar kuru inatları ile dinlerini savunuyorlar. Hristiyan ve yahudi olarak Kuran’da söylenen ayetlerde geçen yönetici olmayan kişiler de bu tanıma uyuyorlar.

Bir nevi Müslümanlık yahudi ve hristiyan yöneticilerin bozduğu gibi sadece alimlere bırakılmış ve toplum cahilleştirilerek savunduğu şeyler ne olduğunu bilmeden yaşayan kukla kölelere dönüştürülmüştür.

Beraberce bakalım. Hristiyan ve Yahudi ayetlerini değiştirelim ve yerine Müslümanlar ve ayrıca Sünni diye kendine iftihar eden kesimlerin laflarını karşılaştıralım:

2:62 –     Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sabiîler, bunlardan her kim Allah’a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve salih amel işlerse elbette Rabbleri katında bunların ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur, bunlar mahzun da olacak değillerdir.

bu ayette açıkça tek tanrılı dinlere inanan herkesin yaptığı iyiliklerin karşılığını bulacağından bahseder. Ve bu ayetleri şu ayete bağlayarak ilk söylemek istediğimin amacını ortaya çıkarmak isterim. Astrolojiye (sabiiler) bakanların da Allah’a ve ahirete inanıyorsa cennete gidebileceğini göstermektedir.

2:111 –     Bir de “yahudi ve hıristiyanlardan başkası asla cennete giremeyecek” dediler. Bu onların kendi kuruntularıdır. Sen de onlara de ki; “Eğer doğru iseniz, haydi bakalım getirin delilinizi.”

Biliyorsunuz ki Müslüman alimler sürekli Allah katında tek din İslam’dır demekte. Bu alimlerin yaptıklarının şu ayette bulunan kişilerden ne farkı var?

2:113 –     Yahudiler dediler ki, “Hıristiyanlar birşey üzerinde değiller”, Hristiyanlar da “Yahudiler bir şey üzerinde değiller” dediler. Oysa hepsi de kitabı okuyorlar. Hiçbir bilgisi olmayanlar da öyle onların dedikleri gibi dediler. İşte bundan dolayı Allah, ihtilafa düştükleri bu gibi şeylerde, kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.

Kuran’da dahil olmak üzere üç kitabın ortak metinleri üzerine olan hükümler kesinleşmiştir. (Müslümanlık ile yahudiler arasında olan Hz.Süleyman İhtilafı vardır örnek olarak) İhtilaflı durumlar ise çözülemezse (ki zor) kıyamet gününde haklar dağıtılırken ne olduğu söylenilecek diyor.

2:120 –     Sen onların milletlerine tabi olmadıkça ne yahudiler, ne de hıristiyanlar senden asla hoşnud ve razı olmayacaklar. De ki, gerçekten de Allah’ın hidayeti, hidayetin ta kendisidir. Şânım hakkı için, sana vahiyle gelen bu kadar bilgiden sonra, kalkıp da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, sana Allah’dan ne bir dost bulunur, ne de bir yardımcı.

Bu olay Müslümanlıkta dahil alenen yaşanıyor. Hatta mezheplerde bile. Sünniler bildiğiniz üzere sen Alevisin sen Şiisin sen dinsizsin diyerek ayrıştırıcı davranıyorlar. Ben daha bir ayeti sorgulamak nedenini öğrenmek için tartışırken bile sorun çıkarıyorlar.

2:135 –     Bir de: “yahudi veya hıristiyan olunuz ki, hidayet bulasınız.” dediler. Sen onlara de ki: “Hayır! Hanif olarak hakka tapan İbrahim’in dinine (uyarız) ki, o hiçbir zaman müşriklerden olmadı.”

Kelime-i Şehadet getiren herkes müslümandır. Kelime-i Şehadet getirmeyenler de eğer arzu ve heveslerine uymuyorsa ve tek tanrıya inanıyorsa onlar da cennete gidebileceği buradan ortaya çıkmaktadır.

2:140 –     “Yoksa siz, İbrahim de, İsmail de, İshak da, Yakup da ve torunları da hep yahudi ve hıristiyan idiler mi demek istiyorsunuz?” De ki: “Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı?” Allah’ın şahitlik ettiği bir hakikatı bile bile inkar edenden daha zâlim kim olabilir? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.

Peygamber soyundan gelenlerin de ahlak konusunda bozulabileceği, din konusunda farklı tercihler yapabileceğini söylüyor. Şerif ve Seyyit olması insan için bir şekilde peygamberimize hürmeten korunan kişiler olabilir. Bu sadece o kadarıyla kalmalıdır. Kötü ahlaklıysa eleştirilebilir davalarda diğerlerinden farklı olarak göz edilmemelidir. İman sizin yargınızdan çok daha büyük bir merciinin üzerindedir diyor. Irkçılık yapmayın diyor kısacası.

3:67 –     İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyandı; fakat o, Allah’ı bir tanıyan dosdoğru bir müslümandı, müşriklerden de değildi.

Ne de müslümandı diye eklemek lazım. Tek tanrıya inanıyordu ve ahlaklı bir insandı.

*bu 4:46 yı tekrar manasını özellikle inceleyeceğim. Kelimeleri anlıyorum fakat bozuk tercüme edilmiş. tam kavramak için esaslı olarak arapçasından öğrenmeye çalışacağım. * * ifadeleri arasında olan yorumlar şahsi yorumlarım*

4:46 –     Yahudilerden bir kısmı, (Allah’ın kitabındaki) kelimeleri esas mânâsından kaydırıp; dillerini eğerek ve dine saldırarak, “Sözünü işittik, emirlerine isyan ettik, dinle, dinlemez olası ve râinâ (bizi gözet)” diyorlar. Halbuki onlar, “İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize de bak *koruyup kolla, gözet*” deselerdi bu, kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lanetlemiştir. Artık onlar, pek azı müstesna, iman etmezler.

Müslümanlıkta tarikatlerde olan, alimler tarafından söylenen bazı ayetler de bunlara örnek. Cahil olanlar da sorgulamadığı için de onlara uyuyorlar. Kavs-ı şerif gibi kavramlar ile bilerek/bilmeyerek arapların dağ tanrısı ile şeyhleri bir tutuyorlar kelime olarak.

4:160 –     Yahudilerin zulmetmeleri ve birçok kimseleri Allah yolundan alıkoymaları, yasaklandıkları halde faiz almaları ve insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle daha önce kendilerine helâl kılınan temiz şeyleri haram kıldık. Onlardan kâfir olanlara can yakıcı bir azap hazırladık.

Yöneticiler tarafından son dönemde faiz ile iş yapma, uzun süredir mal yemek uygulanıyor. Dinde zorunlu koyulmayan durumları sünnet diye zorla dayatmak müslümanlıkta da sanırım uygulamalarını görüyorsunuzdur. Kuran hükümleri esası dışında olanlar peygamberin iyi ahlakı yanında başka insanların yapamayacağı kültürel özellikleri de barındırmakta. İyi ahlakı yapın da arkadaşım arap kültürü öğelerinden bana ne.

5:18 –     Yahudiler ve hıristiyanlar, “Biz Allah’ın oğulları ve sevgilileriyiz” dediler. De ki: ” O halde niçin günahlarınızdan ötürü (Allah ) size azab ediyor?” Hayır, siz de O’nun yaratıklarından birer insansınız. O dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü Allah’ındır. Nihayet dönüş de O’nadır.

Üstün ırk menşeili davranışlara ithaf etmiş. IJ ırkları üstün ırk değil. Herkes gibi hüküm verilecek açık olarak bu ifade edilmektedir.

5:41 –     Ey peygamber, ağızlarıyla “inandık” deyip, kalbleriyle inanmamış olanlardan ve yahudilerden küfürde yarış edenler seni üzmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer bir topluluğa kulak verirler, kelimeleri yerlerinden değiştirirler, “eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının” derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada rezillik var ve yine onlar için ahirette de büyük bir azab vardır.

Şehirlerde yaşayan dalkavuk, yalaka ve iki yüzlü insanlar aklıma geldi. He ben de onlardan olabilirdim. Hatta belki de farkında olmadan eğitim sistemi sebebiyle onlar gibi davranmış da olabilirim. Hidayet olmadıkça olmuyor uğraşma diyor. Dini okuyup uygulamayanlar ithaf ediliyor ki çok büyük çoğunluk şu anda müslüman coğrafyasında bu durumda.

*bir sonra olan ayette geçen müslüman huzur sağlayan manasında yüksek ihtimalle. Çünkü hanifler de dahil her uygulayanın aynı dinde olduğundan bahsetti önce olanda. Arapça olarak tekrardan inceleyeceğim*

5:44 –     İçinde hidayet ve nûr bulunan Tevrat’ı, elbette biz indirdik. Müslüman olan peygamberler, yahudiler hakkında hükmederler, kendilerini Tanrıya adamış zâhitler, âlimler de, Allah’ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden (onunla hüküm verirler) ve onun Allah’ın kitabı olduğuna şahitlik ederlerdi. İnsanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi az bir paraya satmayın. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.

Müşrik olanlar veya dini bozmak isteyenler güçlü olduklarında kitaplarda geçen maddeleri değiştirmeme hakkında bahsediyor. Yani dinde hüküm verenlerin ellerinde olan gücü menfaatine sağlamaması gerektiğini diyor. Müslümanlıkta da her devletin durumuna göre hükümleri veren alimler çıkmıştır.

5:51 –     Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.

Müslüman yöneticileri de buna dahil edebiliriz. Irkçılık ve putperestliğe meyilli bir yönetici grup var. Dini değiştiren bu grupların asıl amacı gerçekleri değiştirmek. Müslümanlıkta da bu putperest kafada bulunan insanlar tarikatler olarak ortaya çıkmakta. Bu ayette halk olanlardan değil bu şahıslardan bahsediyor. Şu an nasıl müslümanlıkta da düşünmeden takılıp peşine gidiyorsan öyle. Sen kuran’dan önce onların sözlerini dinlersen onlardan olursun diyor kısacası.

5:64 –     Yahudiler, “Allah’ın eli çok sıkıdır” dediler. Söyledikleri söz sebebiyle onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Aksine Allah’ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına tâ kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozğunculuğa koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.

Müslüman olup olmaman değişmez. Allah inancın yeter. Hristiyan ve Yahudilerden farkı yok insanların. Allah yahudiyi de Hristiyanı da cennete sokar bundan bahsetmekte. Özellikle kendi menfaatleri için yöneticiler sürekli değişikliğe giderek hükümleri değiştirmeye devam ediyorlar. Birbirini yok etmek istedikleri gün be gün ortada.

5:69 –     Muhakkak ki inananlar, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan kim Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve güzel amel işlerse, onlar için bir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.

Allah katında tek din İSLAM değildir. Tek Tanrıya inanan kim varsa onlar da cennete gidebilir. Bu tekrardan bir ayette geçerek hatırlatılması da manidar.

5:82 –     İman edenlere karşı düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak yahudileri ve Allah’a ortak koşanları bulursun. Ve yine iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: “Biz hıristiyanlarız” diyenleri bulursun. Çünkü onların içlerinde keşişler ve rahipler vardır. Ve onlar büyüklük taslamazlar.

Irkçılık yapan, İnsanı tanrılaştıran ve putperestler en büyük düşmanlar demektedir. Bencil olanlar (ahirete inanmayan, mantık harici yani duygusal düşünmeyen ve menfaatçi insanlar) ile yardımseverlerin (duygusal insanlar) aralarında bir zıtlaşma olduğundan bahsetmekte. Hristiyanların çoğunu ise duygusal insanlar olarak tanımladığı için bizdendir demektedir. Özellikle armageddon denilen son savaş diye bahsettikleri olay da hep bunun üzerine kurulmuştur. Belki gelecek kurtarıcı diye bahsedilenler üzerinde bile oynama yapmış olabilirler. kıyamete kadar olan süreyi çok iyi bildiklerinden kendi kafalarına göre de kandırabildiklerini kazanmak için böyle bir yola baş vurmuş olmaları çok yüksek ihtimaldir.

6:146 –     Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sırtlarında, yahut bağırsaklarında bulunan, ya da kemiğe karışan yağlar dışında, sığır ve koyunun da, yağlarını onlara haram ettik. Saldırganlıkları yüzünden onları böyle cezalandırdık. Biz elbette doğru söyleyenleriz.

Yoksa yahudi diye bahsedilenler R1a ve R1b gen grubu insanlar olmasın. Aklıma Ari ırk diye bahsedilen kökleri ve Hintlilerin hayvanları yememesi ile ilgili durum bundan kaynaklanmış olabilir. O bölgede en yoğun gen nüfusu o ve brahmanlar da eskiden göçebe (et yiyen, hayvan güden) insanlardan gelmektydi. Veda dini sonrası bir şey oldu ve bu adetlerinden vazgeçtiler.

9:30 –     Yahudiler, “Uzeyir Allah’ın oğlu” dediler, Hıristiyanlar da “Mesih Allah’ın oğlu”, dediler. Bu onların kendi ağızlarıyla uydurdukları sözlerdir. Daha önce inkâra sapmış olanların sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da saptırıyorlar!

Burada söyleyenler yönetici grubu yine. Yöneticilere tabi olanlar da bu sözleri kabul ettiği taktirde esas dinleri değiştiren müşriklere benzediği için onlar gibi kabul edilir diyor. Burada tek tanrıya inanan doğru yolda olan hristiyan ve yahudileri hariç tutuyor.

16:118 –     Sana anlattıklarımızı, daha önce yahudilere de haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmemiştik. Fakat onlar kendi kendilerine zulmetmişlerdi.

Kuran’da geçenler insanlara zorluk çıkartacak durumlar değil sonucu da çıkar. Herkesin huzuru için olan kaideler onlara da söylenmiştir size de söylenmektedir denilmekte. Bu ayeti görünce tekrardan mezheplere ayrılma durumu belli olmaktadır. Sünnilik de ayetler dışında zorluklar katmakta müslümanlık üzerine. Kısacası mezhepler ile kendi kendimize zulmediyoruz/zulmettiriliyoruz

22:17 –     Şüphesiz o iman edenler, yahudi olanlar, sabiîler (yıldıza tapanlar), hıristiyanlar, ateşe tapanlar ve (Allah’a) eş koşanlar (yok mu?) Allah, kıyamet günü bunların arasını şüphesiz ayıracaktır. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla görüp bilendir.

her görüşte olanların ayrılacağı ve kendi görüşleri üzerinde sorgulanacağı söylenmekte. bir kişi o yüzden sorgulamaları iyi yapmalı ve kendi görüşünü araştırıp özümsemeli şeklinde bir yorum ortaya çıkıyor buradan.

62:6 –     De ki: “Ey Yahudi olanlar! Eğer insanlar arasında yalnız sizin, Allah’ın dostları olduğunuzu sanıyorsanız, o halde ölümü temenni edin, doğru iseniz?”

Şu şekilde müslüman yöneticilere ve alimlere sorabiliriz aynısını. Eğer dünya katında tek din İslam ise ve Müslümanlar sadece Allah dostu ise o zaman sonsuz yaşamı isteyin. Allah’ın üstün ve diğerlerinden ayırdığı (dostları) kullarıysanız dualarınızı kabul eder ve kıyak geçer.

Burada görüldüğü üzere açıkça bu davranışlar ile müslüman alimlerin yaptıkları farklı değildir. Halka sen öğrenme, alimler en iyisini bilir, akil değil nakil dinidir diye sorgulamaktan uzak tutturarak insanların dinlerini yavaş yavaş bozmuşlardır. Kuran’ı okuyan herkes eğer kavrayabilecek şekilde okursa rahatlıkla bu dediklerini ve şu anda olan uygulamaları anlayabilir.

Gelip de bana müslüman değilsin diye kimse söz etmesin. Bunlar tamamen ayetler üzerinden yapılan yorumlar. İsterseniz siz de okuyun ve düşünün. Mürted olarak yorumlayabilecekler bile çıkabilir.

Bir insan kendi fikirlerine uygun olmadan nasıl inanabilir. Vicdanlı birisi kendi fikirlerini eğer sorgulamaya başlarsa gerçekten düzgün kanıtlar gelmedikçe inanması da zor olur. O yüzden kuran’da sürekli okuma, araştırma yap bakımından öğüt verir.

Kuran nakil değil akıl kitabıdır. O yüzden inanmak için sorgulamak gerekiyorsa vicdanın ile okuyup öğrenmelisin. Açık bir şekilde kitap üzerinde sürekli bundan bahsetmektedir. Cahil olmaktan uzak ol ama vicdanının sesiyle hareket et teması taşımaktadır eğer okursanız. Bu kadar basit. Siz de okuyun siz de tarafsız bakış açısıyla okursanız bunu anlarsınız zaten

Toplumsal Analiz II

Biliyorum insanlar sürekli güzel kıyafetler ile dolaşan, ilgilenip boş konuşan insanlar ile dolaşıyorlar. Çünkü kendileri de öyle. Dalgasına yaşadıkları hayatta herkes hızlıca ilerlerken birisi düştüğü anda arkalarına bile bakmadan ilişkiyi kesip devam ediyorlar. Çünkü düşene yardım etmeyen çakal ordusu dünyada egemenlik sağlamış durumda.

Savaş toplumlarının soyları arkada olan yaralıların sağ kalmayacağını bilir. Türk töresinden tutun Avrupa toplumu savaşçılarında da durum böyle. Hırsızları bile 5 dakika içerisinde gelmezsem gidin sözü geçerli. O kadar içerlemiş bir durumdur bizim kültürümüzde.

Yapacak tek şey nesillerinin azalması ve yerine gelen başka ırkların onları yok etmesi. Neandarthaller gibi onlar da yok olma yolunda hızla ilerliyorlar. Bizim Türkler de süren kültür yanında hala savaş söz konusu. Zamanla bizimkiler de savaş betimlemelerini değiştirmezse (Çanakkale savaşında tersi olduğu halde 50 senede Kültürel egemenlik savaş sonrası diğerlerine kaldığı için) bu son bizim de yozlaşmamız sonucu yok olmamızı doğuracaktır.

Arap kültürü kuran ile düzelmiş olsa da kültürel olarak hala yozlaşmış şekilde. Bu yüzden bilimsel olarak geride bu yüzden üreme hariç dünyayı sadece kendi taraflarından görmektedirler. Ancak menfaatçiliği ve ikiyüzlülüğü bırakıp gerçekten insan gibi dayanışma ve kardeşlik bağını kurmadan da düzelmeleri de zor.

Kendi içlerinde Yahudi kültürünü yaşatıp dışarıda Müslüman gözüken o kadar Yahudi var ki kendi menfaatleri için her şeyi yapıp insanlara iyiliği unutmuş olanlar Müslümanlıktan faydalanıp tarikat başlarına geçme, başkalarına hayaller vaad edip sadece din veya mal dolandırıcılığı üzerinden bedavaya yaşamaya, zengin olmaya çalışmakta ve kendilerini tanrılaştırmaya çalışmakta.

Bu yozlaşmalar ancak insanların kendi aralarında farkındalık oluşturup önleyebilirler. O başkalarını ilah edinen insanlar da ne kadar onlara yaklaşsa da en fazla sağ kol olabilecek ve bir patron ile bir müdürün aldığı paraların miktar gibi çok büyük farklar içerisinde sadece gerçek hakları olanın ucunu koklayacaklardır.

İnsan gerçekten egemen güç olarak kendi bireyselliğinin farkına varsa, kutuplaşmış köle-egemen güç karşıtlığı ve dengesizliğini bıraksa iyi olacak. Bazı menfaatçiler kendi hakkını savunduğu kadar herkesin haklarını da savunsa, bazı kölemenler (işçi/mürid) de başkalarını düşündükleri kadar kendilerini de düşünse dünya daha normal olur.

İnsan kaderine razı olduğu kadar düşünse ve iradesi ile çabalasa, çabalayıp da olmadığı zaman da sebebini sorgulasa ve olmuyorsa da belli raddeden sonra zorlamasa çok daha iyi olacak. Çünkü bazı şeyler zorlandığı taktirde değişmiyor. Umut olur da gerçekten kırılabilecek kalınlıkta bir duvar varsa gerçekler ile bağlantılı ve diğerlerinden daha gerçekçi tabanda bir vizyon ile olacağına inanıyorsan devam et. Değilse uğraşma hem kendine zarar hem başkalarına zararı olur. Onun yerine daha hayırlısını dilemek daha iyi olur.

Görüldüğü gibi dünyada pek çok etmen ve dengesizlik var. Asıl sorun kutuplaştırılmış dünya ve bunların arasında olan çatışma. Dünya aslında çeşitlilikle var olur. Dünyada kutuplaşıp savaş olduğu zaman tam tersi tek görüş hakim olması içindir. Diğer görüşlerin önünü kapatıp sadece egemen bir toplum görüşü sağlayıp güçlü toplum yerine güçlü yönetim sağlanmaya çalışılmakta.

Güçlü yönetim anlayışından kurtulmanın en doğru yolu diğer görüşleri de dinleyip savaşmak yerine tartışma yoluyla düzeltmekten geçer. İnsanların bazıları doğru olduklarını inandıkları şeylere gitse de, gösteriler sonucu oluşan illüzyonlara kansa da gerçekleri gördüklerinde onlara karşı öfkeleri çok oluyor. Gerçekleri söyleyen bir insan her zaman sahtekarları yenmesinin asıl sebebi de bu.

Doğru sözler doğru zamanlarda güneşin önünü kapayan bulutları dağıtan rüzgarlar gibi gelir ve ortalığı yeniden aydınlatırlar. Bataklıkta kalan güneş bu yüzden balçık ile sıvanmaz. Gerçekler her ne kadar saklanılsa da ortaya çıkar. Bir gün dünya yuvarlak denildiğinde inanmayanlar sonra o kişiye yaptıkları şeyleri görmezden gelerek yanlışlarını unutup sadece taktir edip birkaç kelime kitaplarında yer vermişlerdir.

Bazıları onu da hak edemeyecek kadar gizli kalmıştır. Amerikan Edison’un ampülü icadını bilen milyarlar olsa da Sırp/Hırvat Tesla’yı bilmeyen çok kişi vardır. Onun kullandığı temeller üzerine dünyada milyarlarca insan bir şeylerden faydalansa da sadece yöneticilerin işine geleni göstermesi sonucu gerçek değerinin çok altında tanınmakta.

En iyi durum kaşiflerin hakkını vermek, en iyi yaşam politik çıkarlar ve insani çıkarların gözlerini kapatacak kadar çok olmasından uzak olmasından oluşmakta. Diğer insanların gerekliklerinden kaçan insan bir gün o değer vermediği gerçekler ile karşılaşınca geç kalmış olur. Faydalandığı o değerlerin asıl sahipleri yine ününü geri alır.

Batı dünyası şimdi bu kibirli üstünlükleri ile savaşmakta. Üstünlükleri ve görmezden geldikleri fakat yine de yollarını uyguladıkları gerçekler bir gün asıl sahipleri ortaya çıkınca bakalım nasıl etkileyecek onları. Bir gün gelecek insanların haklarına göstermelik sağladıkları ilgi fark edilince vahşi dedikleri yabani dedikleri onların kulu kölesi olmayanlar tarafından engellenecek ve yok edileceklerdir.

Zamanında Osmanlı kibri diye denilen Venedik tüccarları tarafından bahsedilen olay şimdi Batıda hakim. Tek sorun Batılılar o dönemde de Roma imparatorluğu olma savaşları sırasında ben Roma vatandaşıyım kibri ile yaşayan bir o kadar sadece menfaatleri için uğraşan bir toplumdu. Çok az bir azınlık düzgün bir şekilde görüşlerini dile getirdi onlar da Kilise otoritesine karşı çıkan azınlık oldukları için gerçekten Bilim çağına gelene kadar da pek fazla sayıda olamamışlardır.

Şimdi Avrupa Toplumu bilimsel açıdan kendini kurtarmış olsa da yozlaşmış din otoritesinin baskısından kaçan bir toplum olarak dinden uzaklaşıp sadece tanrı krallar gibi menfaat yaşamlarına başlamıştır. Bilimi yüceltirken toplumun geleceğini yok etmeye başlayan bir eğlence düzeni olduğu için de kendi kendilerini yok ediyorlar.

Din insanın yaşamının rahatlık içerisinde sevgi içerisinde ve gelecekte de yaşaması için sözler barındırmakta. Duygusal ve sezgileri gelişmiş insanlar toplumsal huzur olduğu zaman başarılı, toplumsal huzur olmadığı zaman ise hastalıklı (şizofren, bipolar, psikopat, sosyopat, sapık) hallere bürünüyorlar. Bunlar da insanlıkta şiddetin çığ etkisi ile dalga dalga toplumun tümüne yayılmasına sebep oluyor.

Ahiret hayatı da sizden sonra sizin anılmanız ile ilgili. Çocuklar ve benzeri hayratlar kabirdeyken her sizin isminiz konuşulması ile siz yeniden var oluyorsunuz. Eğer kimse yoksa anacak enerjisiz ve yalnızlık içerisinde bir dönem geçirirsiniz. Eğer birileri iyi anıyorsa ruhunuz geniş bahçelerde olur. Kötü anılıyorsa bir nevi Türk deyimi olan kemikleri sızlıyor tabiri en makul olandır.

Tabi insanın kabir hayatı sadece ruhsal bir olay. Yani yakılsa da mumyalansa da bir insan gerçekten bir şekilde adından söz ettiriyorsa ruhu bir yerlerde yaşıyor ve o kişileri duyuyor demektir. Tek sıkıntı cevap veremiyor olmasıdır.

Eğer ruh ölümsüz ise bu dünya ve evren düzeni yok olduktan sonra yeniden biçimlenecek ve vücut bulacaktır. İşte bu da ahiret inancını doğurur. Bir insan yaşar ölür ve başka bir evrende yaptıklarının sonucu bu dünyada yaptığı amellerin sonucu bir yaşam sürer. Belki buna paralel evren dersiniz belki ikinci bir evren fakat durum böyledir.

Belki de bu dünyadan giden insan başka zaman boyutlarında yapılan duaların sonucu nedenini anlayamadığı eziyetleri çekip veya başarıları elde etmiş olması da mevcut olabilir. Bu da paralel evren kıstasında enerji aktarımlı açık bir evrenler sisteminin izahını göstermekte.

Bu evrende çok az miktarda bir süre yaşıyoruz. Milyarlarca yıl içerisinde sadece 70 yıl. Kopyalarımız ve görüşlerimizi bu evrende bırakıp başka evrende yaptıklarımızın sonucunu görme ihtimalimizin olması olacak kadar yüksek bir ihtimal.

Bazı Budist inanışlarında ise bu değişim dönemleri yine dünyada olmakta ve bir insan başka bir dönemde yine dünyaya gelmekte. Bu da ancak tekamüle erene kadar sürmekte şeklinde. Tabi bu yüzden yaşamaya devam etmek için her şeyini yarım bırakan insanlarla dolu oluyor o inanışta.

Bazıları da reenkarnasyon olacak diye rahat bir şekilde bu dünyada günah işleyip bir daha dünyaya geldiğinde de aynen devam edip nirvanayı es geçip yaşamını sağlama almayı, kazık çakmayı düşünüyor.

Dünyada inanışlar o kadar çeşitli ve insanlar o kadar sonsuz olmak ile zirveye ulaşmakla ilgileniyor ki ya süper egolarına ya id lerine yenik düşüyorlar. Ortasını bulmak en iyisi. Bu da kültürel değişim, genetik denge, sağlıklı inanışlar ile olabilir. Şimdilik bu mümkün görünmese de belki insanlık zirve noktasına gelebilir. Tabi bir şekilde dünyada yaşamı olanaksız kılacak bir olay gelene kadar başarılabilirse.