Zamm-ı Sureler
Müslümanlıkta insanların çoğu sadece kelimeleri öğrenir ve ona göre hareket eder. Ezbere dayalı eğitim sistemi tarikatler yoluyla çoğalmış ve emeviden beri devlet geleneği olagelmiştir. Bu durum belli süreçler sonrasında kavramları unutmaya veya içeriğinin farkındalığının yok olmasına yol açmıştır. Zamm-ı Sure kavramı da bunlardan birisidir.
Zam kelimesi Türk diline arapçadan geçmiş bir kelimedir. Ek, ekstra, üstüne eklenmiş manasına sahiptir. Bundan yola çıkarak ilk akla gelen şey şudur:
Peygamber efendimiz döneminde Kuran’da olmayan veya vahiy yoluyla indirilmemiş parçaların sonradan eklenmiş olması ihtimali.
Geçenlerde Tebbet Suresi aklıma geldi. Bir beddua nasıl kuran’da ayet olarak yer alıyordu. Düşündüğünde çok saçma geliyordu. Vahiy olarak gelmesinden çok peygamber efendimizin o an yaşadığı olaya karşı tepkisi gibi geliyordu.
Bugün düşünürken aklıma şu geldi. Kuran’da son surelerde asla De ki ifadesi geçmiyor, geçmişte yaşanan peygambe kıssası bulunmuyor, kısa bölümlerden oluşuyor ve çoğunun da sureden çok dua ifade eden manalara çıkmaktaydı. Bu özellikleri düşündüğümde şüpheye düştüm.
Aklıma geldi Kuran’da zamm-ı sureler var şeklinde dini bir ifade hepimize öğretilmekteydi. Fil suresinden başlayan son surelere verilen isim olmak ile beraber nedir neden bu isim verilmekteydi sorguladım.
Kelime manasından emin olmak için internette küçük bir araştırma yaptım ve şu link örnek olarak açıklayıcı şekilde pek çok ifadede manasını göstermekte:
http://www.almaany.com/tr/dict/ar-tr/zam/
Ardından kelimeyi ayrıştırdım ve Zamm ve Sure diye ikiye ayrılan bu tamlamanın sonradan eklenmiş sureler olarak manaya geldiğini fark ettim. Bu ne demek oluyor az buçuk anlamışsınızdır.
Kurana neden eklendi peki bu sureler? Vahiy olarak gelmediyse bize niye sürekli kuranda bir cüz kadar bölüm sürekli okutuluyordu?
Düşündüğümde aklıma gelen sebepler şunlar:
1) İnsanlara Peygamber’in sürekli öğütlediği dualar ve o dönemde yaşanmış fil olayını insanlar hatırlasın diye eklenmiş olabilir
2) Namazlarda fatiha suresi sonrası hem dua hem de hatıra olarak akılda kalması istenildiği için olabilir
3) Kuran’da hatim edildikten sonra dua ile kapatılması için olabilir.
Ne olursa olsun o sureler vahiy olarak gelmediği belirgindir. Namazlarda Zamm-ı Sure veya en az 3 ayet yada 33 kelimeli bir ayet okunarak tamamlanması şeklinde geçen ifade de aslında fatiha sonrası hatırlanma ile beraber dua edilme kısmı yapılması ifade edilmektedir. Ayetlerin okunması da normalde manası bilinmesi ve Kuran’da olan dersleri hatırlamak içindir.
Şu an Peygamber efendimiz döneminde mi eklendi yoksa Hz. Osman döneminde mi eklendiğini bilmediğim bu dualar aklıma şunu getirmektedir.
Kuran hatim etmek isteyen bunları okumak zorunda mıdır? Ebu Leheb’in yaptıkları yüzünden beddua almasına ben de destek vermeli miyim? Gerçekten merak ediyorum.
Kuran’ı Sorgulamam Hakkında
Beddua insani bir özelliktir. Ayet olarak inmesi ihtimali gerçekten düşük. Bunu ateist veya agnostik arkadaşlar nasıl tartışmaya açmamış bilmiyorum ama gerçekte böyle bir durum hakkında birisi laf etse söylenilecek bir durum dahil olmazdı.
Şimdi diyeceksiniz ki Allah’ın ayetlerini sorgulamak sana mı düşer diye belki ey oku kelimesinin manasını bilmeyen müslümanlar. Ben şu an Kuran’ı anlama ve bir yandan da sorgulama aşamasındayım.
Bir ateist’e müslüman olmasını tavsiye edeceksem onu özümsemeliyim. Bilmediğim bir şeye başkasını dahil ediyorsam ya niyetim bir şeyleri pazarlamaktır ya menfaatim vardır ya tek kültür dayatması yapıyoumdur yada aptal olarak bilmediğimden başkalarının amaçlarına alet oluyorumdur.
Tam manasıyla bilmeden ben dini sadece kukla gibi yaşamış olurum. Bu da insan olan için vicdani rahatsızlık yaşatıyor. Bir şeyde bulunuyorsam onu bilmem gereklidir.
Özümsediysem zaten doğal olarak ya gördükleri anda senin davranışlarından dinini öğrenmek isterler yada sen bildiğin için olan olaylar karşısında ne diyeceğini bilirsin.
Bir kaç alim gelip tartışırken diğer insanlar kuru inatları ile dinlerini savunuyorlar. Hristiyan ve yahudi olarak Kuran’da söylenen ayetlerde geçen yönetici olmayan kişiler de bu tanıma uyuyorlar.
Bir nevi Müslümanlık yahudi ve hristiyan yöneticilerin bozduğu gibi sadece alimlere bırakılmış ve toplum cahilleştirilerek savunduğu şeyler ne olduğunu bilmeden yaşayan kukla kölelere dönüştürülmüştür.
Beraberce bakalım. Hristiyan ve Yahudi ayetlerini değiştirelim ve yerine Müslümanlar ve ayrıca Sünni diye kendine iftihar eden kesimlerin laflarını karşılaştıralım:
2:62 – Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sabiîler, bunlardan her kim Allah’a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve salih amel işlerse elbette Rabbleri katında bunların ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur, bunlar mahzun da olacak değillerdir.
bu ayette açıkça tek tanrılı dinlere inanan herkesin yaptığı iyiliklerin karşılığını bulacağından bahseder. Ve bu ayetleri şu ayete bağlayarak ilk söylemek istediğimin amacını ortaya çıkarmak isterim. Astrolojiye (sabiiler) bakanların da Allah’a ve ahirete inanıyorsa cennete gidebileceğini göstermektedir.
2:111 – Bir de “yahudi ve hıristiyanlardan başkası asla cennete giremeyecek” dediler. Bu onların kendi kuruntularıdır. Sen de onlara de ki; “Eğer doğru iseniz, haydi bakalım getirin delilinizi.”
Biliyorsunuz ki Müslüman alimler sürekli Allah katında tek din İslam’dır demekte. Bu alimlerin yaptıklarının şu ayette bulunan kişilerden ne farkı var?
2:113 – Yahudiler dediler ki, “Hıristiyanlar birşey üzerinde değiller”, Hristiyanlar da “Yahudiler bir şey üzerinde değiller” dediler. Oysa hepsi de kitabı okuyorlar. Hiçbir bilgisi olmayanlar da öyle onların dedikleri gibi dediler. İşte bundan dolayı Allah, ihtilafa düştükleri bu gibi şeylerde, kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.
Kuran’da dahil olmak üzere üç kitabın ortak metinleri üzerine olan hükümler kesinleşmiştir. (Müslümanlık ile yahudiler arasında olan Hz.Süleyman İhtilafı vardır örnek olarak) İhtilaflı durumlar ise çözülemezse (ki zor) kıyamet gününde haklar dağıtılırken ne olduğu söylenilecek diyor.
2:120 – Sen onların milletlerine tabi olmadıkça ne yahudiler, ne de hıristiyanlar senden asla hoşnud ve razı olmayacaklar. De ki, gerçekten de Allah’ın hidayeti, hidayetin ta kendisidir. Şânım hakkı için, sana vahiyle gelen bu kadar bilgiden sonra, kalkıp da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, sana Allah’dan ne bir dost bulunur, ne de bir yardımcı.
Bu olay Müslümanlıkta dahil alenen yaşanıyor. Hatta mezheplerde bile. Sünniler bildiğiniz üzere sen Alevisin sen Şiisin sen dinsizsin diyerek ayrıştırıcı davranıyorlar. Ben daha bir ayeti sorgulamak nedenini öğrenmek için tartışırken bile sorun çıkarıyorlar.
2:135 – Bir de: “yahudi veya hıristiyan olunuz ki, hidayet bulasınız.” dediler. Sen onlara de ki: “Hayır! Hanif olarak hakka tapan İbrahim’in dinine (uyarız) ki, o hiçbir zaman müşriklerden olmadı.”
Kelime-i Şehadet getiren herkes müslümandır. Kelime-i Şehadet getirmeyenler de eğer arzu ve heveslerine uymuyorsa ve tek tanrıya inanıyorsa onlar da cennete gidebileceği buradan ortaya çıkmaktadır.
2:140 – “Yoksa siz, İbrahim de, İsmail de, İshak da, Yakup da ve torunları da hep yahudi ve hıristiyan idiler mi demek istiyorsunuz?” De ki: “Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı?” Allah’ın şahitlik ettiği bir hakikatı bile bile inkar edenden daha zâlim kim olabilir? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
Peygamber soyundan gelenlerin de ahlak konusunda bozulabileceği, din konusunda farklı tercihler yapabileceğini söylüyor. Şerif ve Seyyit olması insan için bir şekilde peygamberimize hürmeten korunan kişiler olabilir. Bu sadece o kadarıyla kalmalıdır. Kötü ahlaklıysa eleştirilebilir davalarda diğerlerinden farklı olarak göz edilmemelidir. İman sizin yargınızdan çok daha büyük bir merciinin üzerindedir diyor. Irkçılık yapmayın diyor kısacası.
3:67 – İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyandı; fakat o, Allah’ı bir tanıyan dosdoğru bir müslümandı, müşriklerden de değildi.
Ne de müslümandı diye eklemek lazım. Tek tanrıya inanıyordu ve ahlaklı bir insandı.
*bu 4:46 yı tekrar manasını özellikle inceleyeceğim. Kelimeleri anlıyorum fakat bozuk tercüme edilmiş. tam kavramak için esaslı olarak arapçasından öğrenmeye çalışacağım. * * ifadeleri arasında olan yorumlar şahsi yorumlarım*
4:46 – Yahudilerden bir kısmı, (Allah’ın kitabındaki) kelimeleri esas mânâsından kaydırıp; dillerini eğerek ve dine saldırarak, “Sözünü işittik, emirlerine isyan ettik, dinle, dinlemez olası ve râinâ (bizi gözet)” diyorlar. Halbuki onlar, “İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize de bak *koruyup kolla, gözet*” deselerdi bu, kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lanetlemiştir. Artık onlar, pek azı müstesna, iman etmezler.
Müslümanlıkta tarikatlerde olan, alimler tarafından söylenen bazı ayetler de bunlara örnek. Cahil olanlar da sorgulamadığı için de onlara uyuyorlar. Kavs-ı şerif gibi kavramlar ile bilerek/bilmeyerek arapların dağ tanrısı ile şeyhleri bir tutuyorlar kelime olarak.
4:160 – Yahudilerin zulmetmeleri ve birçok kimseleri Allah yolundan alıkoymaları, yasaklandıkları halde faiz almaları ve insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle daha önce kendilerine helâl kılınan temiz şeyleri haram kıldık. Onlardan kâfir olanlara can yakıcı bir azap hazırladık.
Yöneticiler tarafından son dönemde faiz ile iş yapma, uzun süredir mal yemek uygulanıyor. Dinde zorunlu koyulmayan durumları sünnet diye zorla dayatmak müslümanlıkta da sanırım uygulamalarını görüyorsunuzdur. Kuran hükümleri esası dışında olanlar peygamberin iyi ahlakı yanında başka insanların yapamayacağı kültürel özellikleri de barındırmakta. İyi ahlakı yapın da arkadaşım arap kültürü öğelerinden bana ne.
5:18 – Yahudiler ve hıristiyanlar, “Biz Allah’ın oğulları ve sevgilileriyiz” dediler. De ki: ” O halde niçin günahlarınızdan ötürü (Allah ) size azab ediyor?” Hayır, siz de O’nun yaratıklarından birer insansınız. O dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü Allah’ındır. Nihayet dönüş de O’nadır.
Üstün ırk menşeili davranışlara ithaf etmiş. IJ ırkları üstün ırk değil. Herkes gibi hüküm verilecek açık olarak bu ifade edilmektedir.
5:41 – Ey peygamber, ağızlarıyla “inandık” deyip, kalbleriyle inanmamış olanlardan ve yahudilerden küfürde yarış edenler seni üzmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer bir topluluğa kulak verirler, kelimeleri yerlerinden değiştirirler, “eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının” derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada rezillik var ve yine onlar için ahirette de büyük bir azab vardır.
Şehirlerde yaşayan dalkavuk, yalaka ve iki yüzlü insanlar aklıma geldi. He ben de onlardan olabilirdim. Hatta belki de farkında olmadan eğitim sistemi sebebiyle onlar gibi davranmış da olabilirim. Hidayet olmadıkça olmuyor uğraşma diyor. Dini okuyup uygulamayanlar ithaf ediliyor ki çok büyük çoğunluk şu anda müslüman coğrafyasında bu durumda.
*bir sonra olan ayette geçen müslüman huzur sağlayan manasında yüksek ihtimalle. Çünkü hanifler de dahil her uygulayanın aynı dinde olduğundan bahsetti önce olanda. Arapça olarak tekrardan inceleyeceğim*
5:44 – İçinde hidayet ve nûr bulunan Tevrat’ı, elbette biz indirdik. Müslüman olan peygamberler, yahudiler hakkında hükmederler, kendilerini Tanrıya adamış zâhitler, âlimler de, Allah’ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden (onunla hüküm verirler) ve onun Allah’ın kitabı olduğuna şahitlik ederlerdi. İnsanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi az bir paraya satmayın. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.
Müşrik olanlar veya dini bozmak isteyenler güçlü olduklarında kitaplarda geçen maddeleri değiştirmeme hakkında bahsediyor. Yani dinde hüküm verenlerin ellerinde olan gücü menfaatine sağlamaması gerektiğini diyor. Müslümanlıkta da her devletin durumuna göre hükümleri veren alimler çıkmıştır.
5:51 – Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.
Müslüman yöneticileri de buna dahil edebiliriz. Irkçılık ve putperestliğe meyilli bir yönetici grup var. Dini değiştiren bu grupların asıl amacı gerçekleri değiştirmek. Müslümanlıkta da bu putperest kafada bulunan insanlar tarikatler olarak ortaya çıkmakta. Bu ayette halk olanlardan değil bu şahıslardan bahsediyor. Şu an nasıl müslümanlıkta da düşünmeden takılıp peşine gidiyorsan öyle. Sen kuran’dan önce onların sözlerini dinlersen onlardan olursun diyor kısacası.
5:64 – Yahudiler, “Allah’ın eli çok sıkıdır” dediler. Söyledikleri söz sebebiyle onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Aksine Allah’ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına tâ kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozğunculuğa koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.
Müslüman olup olmaman değişmez. Allah inancın yeter. Hristiyan ve Yahudilerden farkı yok insanların. Allah yahudiyi de Hristiyanı da cennete sokar bundan bahsetmekte. Özellikle kendi menfaatleri için yöneticiler sürekli değişikliğe giderek hükümleri değiştirmeye devam ediyorlar. Birbirini yok etmek istedikleri gün be gün ortada.
5:69 – Muhakkak ki inananlar, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan kim Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve güzel amel işlerse, onlar için bir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.
Allah katında tek din İSLAM değildir. Tek Tanrıya inanan kim varsa onlar da cennete gidebilir. Bu tekrardan bir ayette geçerek hatırlatılması da manidar.
5:82 – İman edenlere karşı düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak yahudileri ve Allah’a ortak koşanları bulursun. Ve yine iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: “Biz hıristiyanlarız” diyenleri bulursun. Çünkü onların içlerinde keşişler ve rahipler vardır. Ve onlar büyüklük taslamazlar.
Irkçılık yapan, İnsanı tanrılaştıran ve putperestler en büyük düşmanlar demektedir. Bencil olanlar (ahirete inanmayan, mantık harici yani duygusal düşünmeyen ve menfaatçi insanlar) ile yardımseverlerin (duygusal insanlar) aralarında bir zıtlaşma olduğundan bahsetmekte. Hristiyanların çoğunu ise duygusal insanlar olarak tanımladığı için bizdendir demektedir. Özellikle armageddon denilen son savaş diye bahsettikleri olay da hep bunun üzerine kurulmuştur. Belki gelecek kurtarıcı diye bahsedilenler üzerinde bile oynama yapmış olabilirler. kıyamete kadar olan süreyi çok iyi bildiklerinden kendi kafalarına göre de kandırabildiklerini kazanmak için böyle bir yola baş vurmuş olmaları çok yüksek ihtimaldir.
6:146 – Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sırtlarında, yahut bağırsaklarında bulunan, ya da kemiğe karışan yağlar dışında, sığır ve koyunun da, yağlarını onlara haram ettik. Saldırganlıkları yüzünden onları böyle cezalandırdık. Biz elbette doğru söyleyenleriz.
Yoksa yahudi diye bahsedilenler R1a ve R1b gen grubu insanlar olmasın. Aklıma Ari ırk diye bahsedilen kökleri ve Hintlilerin hayvanları yememesi ile ilgili durum bundan kaynaklanmış olabilir. O bölgede en yoğun gen nüfusu o ve brahmanlar da eskiden göçebe (et yiyen, hayvan güden) insanlardan gelmektydi. Veda dini sonrası bir şey oldu ve bu adetlerinden vazgeçtiler.
9:30 – Yahudiler, “Uzeyir Allah’ın oğlu” dediler, Hıristiyanlar da “Mesih Allah’ın oğlu”, dediler. Bu onların kendi ağızlarıyla uydurdukları sözlerdir. Daha önce inkâra sapmış olanların sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da saptırıyorlar!
Burada söyleyenler yönetici grubu yine. Yöneticilere tabi olanlar da bu sözleri kabul ettiği taktirde esas dinleri değiştiren müşriklere benzediği için onlar gibi kabul edilir diyor. Burada tek tanrıya inanan doğru yolda olan hristiyan ve yahudileri hariç tutuyor.
16:118 – Sana anlattıklarımızı, daha önce yahudilere de haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmemiştik. Fakat onlar kendi kendilerine zulmetmişlerdi.
Kuran’da geçenler insanlara zorluk çıkartacak durumlar değil sonucu da çıkar. Herkesin huzuru için olan kaideler onlara da söylenmiştir size de söylenmektedir denilmekte. Bu ayeti görünce tekrardan mezheplere ayrılma durumu belli olmaktadır. Sünnilik de ayetler dışında zorluklar katmakta müslümanlık üzerine. Kısacası mezhepler ile kendi kendimize zulmediyoruz/zulmettiriliyoruz
22:17 – Şüphesiz o iman edenler, yahudi olanlar, sabiîler (yıldıza tapanlar), hıristiyanlar, ateşe tapanlar ve (Allah’a) eş koşanlar (yok mu?) Allah, kıyamet günü bunların arasını şüphesiz ayıracaktır. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla görüp bilendir.
her görüşte olanların ayrılacağı ve kendi görüşleri üzerinde sorgulanacağı söylenmekte. bir kişi o yüzden sorgulamaları iyi yapmalı ve kendi görüşünü araştırıp özümsemeli şeklinde bir yorum ortaya çıkıyor buradan.
62:6 – De ki: “Ey Yahudi olanlar! Eğer insanlar arasında yalnız sizin, Allah’ın dostları olduğunuzu sanıyorsanız, o halde ölümü temenni edin, doğru iseniz?”
Şu şekilde müslüman yöneticilere ve alimlere sorabiliriz aynısını. Eğer dünya katında tek din İslam ise ve Müslümanlar sadece Allah dostu ise o zaman sonsuz yaşamı isteyin. Allah’ın üstün ve diğerlerinden ayırdığı (dostları) kullarıysanız dualarınızı kabul eder ve kıyak geçer.
Burada görüldüğü üzere açıkça bu davranışlar ile müslüman alimlerin yaptıkları farklı değildir. Halka sen öğrenme, alimler en iyisini bilir, akil değil nakil dinidir diye sorgulamaktan uzak tutturarak insanların dinlerini yavaş yavaş bozmuşlardır. Kuran’ı okuyan herkes eğer kavrayabilecek şekilde okursa rahatlıkla bu dediklerini ve şu anda olan uygulamaları anlayabilir.
Gelip de bana müslüman değilsin diye kimse söz etmesin. Bunlar tamamen ayetler üzerinden yapılan yorumlar. İsterseniz siz de okuyun ve düşünün. Mürted olarak yorumlayabilecekler bile çıkabilir.
Bir insan kendi fikirlerine uygun olmadan nasıl inanabilir. Vicdanlı birisi kendi fikirlerini eğer sorgulamaya başlarsa gerçekten düzgün kanıtlar gelmedikçe inanması da zor olur. O yüzden kuran’da sürekli okuma, araştırma yap bakımından öğüt verir.
Kuran nakil değil akıl kitabıdır. O yüzden inanmak için sorgulamak gerekiyorsa vicdanın ile okuyup öğrenmelisin. Açık bir şekilde kitap üzerinde sürekli bundan bahsetmektedir. Cahil olmaktan uzak ol ama vicdanının sesiyle hareket et teması taşımaktadır eğer okursanız. Bu kadar basit. Siz de okuyun siz de tarafsız bakış açısıyla okursanız bunu anlarsınız zaten
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.