Depremde Olası Tahliye ve Uzun Vadeli Yardım Merkezleri

Depremde Olası Tahliye ve Uzun Vadeli Yardım Merkezleri



İstanbul’da ilk saatte olacak tsunami, yıkıntılar, yangınlar ve sonrasında olan olası yağmurlar ve benzeri erzak stok tedariği için gerekli bilgileri derlediğim bir kurtuluş programını açıklıyorum sizlere. Bu Tahliye planları ve Afgan, Arap Suriyeli, Afrikalı hatta 1923’te Türkiye vatandaşı olmayan tüm kent unsurlarının hepsinin İstanbul’dan uzaklaştırılması ve benim idari yönetimim şartıyla yazıyorum. Bu yaşam ve bu yaşamlar sonrasında yeniden bu proje bir yerlerde kullanılırsa dahi hepsinde bütün hakları bana ve benim o yaşamdaki varlığıma aittir.

Deprem olduğu taktirde olacak bir tsunami dalgası sahillerde bulunan dolgu malzemelerini çökertecek, Güneybatı kısımdaki çekmece gölleri ve Fatih arasını savurup atacak ve İstanbulda faal gözükmeyen bazı fayların hareketlenmesine sebep olacaktır. O yüzden bazı rotaları hesaplarken kuzey hatlarını kullanma sebebim de bu hatlarla çakışma olması durumudur. Alternatif rotaları da koydum ki birisi olmazsa diğeri kullanılsın diyedir.


Bu İstanbul geneli haritasına bakın. Buralarda Sağlam zemin, yüksek mevki, ulaşım noktalarına sağlıklı bağlantı yolları ve yol kapanıklığında gidilebilecek mesafeler kısmıyla ilgili yürüme mesafesi 2 saatte (kapalı yerlerle 5 saate uzar) gidilebilecek alanlar hesaplanarak yapılmıştır. Kuzey yolları ve köy yolları açık olacağından daha geniş alanlarda kurtarma çalışmaları yapılabilecek şekilde planlanmıştır. Maraş depreminden sonra pek çok artçı olacağından 4 şiddetine kadar teknelerin deprem dalgalarını aşması ile ilgili planların yapılması da gerekmektedir.

Harita içerisinde asıl kurtarma alanları Atatürk Havalimanı, Rumelifeneri Köy Limanı ve Poyraz Limanı, Heybeliada Yapılması gereken Liman ve Maltepe Üniversitesi yakınlarındaki arazi ile dış kesimde potansiyel Nişangah veya Polonezköy noktaları, Hastane, Bahçeköy (Fay hattı olabilir) veya Kemerburgaz ve doğuda Sabiha Gökçen yakınlarında bir kurtarma noktası oluşturulması planlarım içerisindedir. Ayrıca her alanda büyük boşluklar olduğu için iş makinesi için de gerekli alanı orada hemen temin edebileceklerinden oraya özellikle nereye koymaları gerektiğini bahsetmedim bile. Ama isteyen orada iki dakikada oluşturulabilir.

Boğaz Alanı Kurtarma Alanı Planı


Burada plan ilk başta İstanbul’da Çamlıca cami yeşillik alanları, Gülhane Parkı, Yıldız parkı, Emirgan Parkı, Fethipaşa korusu gibi noktalarda toplanan insanları tahliye etmek için daha büyük bir toplanma alanlarına ihtiyaç vardır. Bu alanlarda geçici süre İstanbul dışında akrabaları olanların ağırlanıp şehir dışına çıkartılması gerekmektedir. İstanbul dışında akrabası olmayanları da geçici dağ yamaçlarında ve güvenilir kuzey yerlerde çadır kentlerde toparlanması gerekmektedir.

Tahliye planları içten dışa doğru şu şekilde olmalıdır. Boğaz yakasında olanlar acil durumda her balıkçı teknesi ve sahil kurtarmayla birlikte gidebilecek en az 2 askerlik bir sayıya ihtiyaç vardır. O askerler ve kurtuluş savaşında silah taşımış yiğit balıkçıların torunları deprem zamanında boğaz hattındaki yiğitleri toplanma alanlarından alıp kuzeydeki ilk kurtarma noktalarına götürecekler. Bu kurtarma noktaları Çayırbaşı’ndaki sahil güvenlik noktasından, Rumelifeneri limanından, Poyraz Limanından karaya çıkartmak suretiyle çadırkentlere yerleştirme yapılması en mantıklısıdır.

Çayırbaşı sahil güvenliği Sarıyer bölgesinden araçlar Bahçeköy/Kemerburgaz civarındaki çadırkente insan taşıyarak ilk güvenli bölgeye götürecektir. Rumeli Feneri ve Poyraz ise oradaki çadır kentlerde ilk yardım ve beslenme bakımı yapılması gerekmektedir. Geçici toplanma alanına yeni insanlar gelirken oralardaki insanların acil yardımlarını yapacak bir merkeze ihtiyaç gerekmektedir.

Kuzey İstanbul otobanının kenarlarında olan sadece devlet yetkililerinin geçebileceği bir sistemle açılan kapılara sahip acil geçiş noktaları ile otobüs gibi şeylerle buralardan alınan çadıra gelmiş vatandaşlar ise Sabiha Gökçen ve İstanbul Havalanına doğru götürülüp akrabalarına giden uçaklara doğru götürülmesi için hazırlık yapılabilir. Üstte bahsettiğim noktalarda iletişim kesintileri olacağından kimin nereli ve nereye gitmesi kağıt, özel elektrik temin noktalarında o acil bölgelerin haberleşmesi için telsiz ve araçlar yoluyla olacaktır. Boğaz Asya yakasında yaşayan bir Sivaslı Poyraz’a gittiğinde orada bulunan yerde Sivas’a giden uçak gerektiğini beyan edecek ve bir uçaklık yolcu miktarına geldiğinde o ve onun gibi kurtarılanlar o bölge ve diğer bölgelerden toplanıp en yakın havaalanına götürülecek şekilde bir yol izlenebilir.

Eğer İstanbulda ve akrabası yoksa onları Kocaeli tepeleri veya Vize tarafındaki yamaçlarda geçici ve sallantının az gittiği yerlere yerleştirilmesine göre planlamanın sürdürülmesi gereklidir. Her depremzedenin Uçakla memleketlerine veya akrabalarına götürülenler hariç Vize ve Kocaeli hastanelerinde bakım görüp bir sorun olup olmadığı tespit edildikten sonra da oralarda çadır kentlere yerleştirilip güvenliklerinin sağlanması ve yurt dışından / içinden gelecek yardım konvoylarının da oralarda rahatlıkla dağıtılması sağlanabilir.

Boğaz hattının batı kesimi dediğim yer ise Atatürk havalimanının olduğu yer çok fazla yıkıma uğrayacağından eğer fırsat bulursa Fatih bölgesine yardım etmesi ve belki zeytinburnuna dahi gidebilmesi duruma göre olabilir. Tahliyenin hızlı olmasına uğraştığımdan fatihe gelene kadar iç kesimlerde bir şeyler yapılabileceğini ve Atatürk havalanındakiler bu tahliyeyi sağlayacak güce sahip olacağını düşündüğümden olayı fazla da detaylandırmadım.

Limanların giriş noktalarında da açılır kapanır Hollanda sahil kalkanları ve tsunami koruması için Japonların kullandığı limanların girişini dalgalardan korumak için otomatik açıp kapayacak bir sistem ve onlara bağlı özel güç ünitesi yaparak koruması yapılması kesinlikle gereklidir. Tsunami 15 cm bile olsa tekneleri mahvederse tüm kurtarma planları suya düşeceğinden limanların korunması ve adalar önündeki fayda sallantı durumunda dalgalarla iletim yaparak direkt kapayacak özel bir iletişim sistemi kurulması gereklidir.

Özellikle merkez içerisinde en az 15 gün kurtarma araçlarında kullanılacak Otobüs ve Tekne mazotları da depolanacak şekilde bir mazot deposu kurulmalı bu bölgelerde. Yakınlarında onları koruyacak jandarma ve çadır kentler ile araları kopuk yerlere de özel yollar yaparak gerektiğinde hemen kullanılacak şekilde ilerletilebilir. Hastane veya anlık acil servis için poliklinik ve sıhhiye malzemeleri de depolanması gereklidir buralarda Ayrıca her çadır kent yakınlarında helikopter pistleri ile de havadan destek yapılması gereklidir.

Adalar Tahliye Alanı


Adalar bölgesi fazla nüfus barındırmadığı için ve fazla kurtarma elemanı olamayacağından Tuzla ve Kadıköy arasındaki sahili anca taşıması muhtemel olacaktır. O bölgede çok dolu ve alüvyon zemin olacağından çok fazla göçük ve yıkıntı olacağından orayı bile toplayabileceği muallaktır. Ancak yine de 1000 kişi bile kurtarsa kardır diyebileceğimiz bir durumdadır.

Liman bölgesi yapılacak yer Güneyden sert set yapılması şeklinde olacaktır. Açılır kapı girişi yükseltisi deprem şiddetinden çökme durumu olabileceğinden hastane ve yanındaki giriş noktasının olduğu kenar sağlam şekilde sertleştirilmesi gerekmektedir. Oradaki yat bölgesi ise tamamen kurtarma gemileri bölgesi yada ileride çok kişi alabilecek teknelere ev sahipliği yapması lazım. yatlar fazla kişi alamayacağından sıkıntı olabilir.

Adalarda Büyük ada ve Heybeli ada’da bulunan bazı araziler üstünde kurtarma noktaları geçici çadırkent oluşturulabilir. Ruhban okulu arazisi gibi şu an kullanılmayan alanlar zaruri kurtarma alanı ilan edilebilir afet döneminde. Askeri okul gerektiğinde jandarma koruma alanı olarak kullanılabilir adalarda. Burada Ayrıca Helikopterle taşınma ve mal temini için özel Heybeli ada ve Büyükada’da çadır bölgelerine yakın helikopter pistleri yapılması da yararlı olacaktır.

Adalar’dan gelenler zamanla helikopter harici kocaelinden gelecek desteklerle Sabiha gökçen havalimanına gitmesi için Eskihisara ve Yalova’da olan feribot noktalarına ve Kocaelindeki merkezlere götürecek bir şekilde tahliye planlaması yapılması mantıklı gelmektedir bana.

Maltepe Toplanma Alanı


Maltepe Üniversitesi yakınlarında şu an bir şey için kazılma yapılan bir yer var. Burası Aydos ormanı gibi sadece ormanlık arazi olmayan ve kurtarma için geniş çaplı insanları tutabilecek merkezi bir bölge. Hastaneye yakın olması ve gerektiğinde küçük askeri birlik bölgesi ve diğer her şeyi yapacak bir alan olması nedeniyle yararlı bir noktadadır. Burada kötü olan yolların yenilenip daha rahat ulaşım sağlanabilecek hale getirilirse arabalarla ulaşım daha rahat sağlanabilir. Bu yollarla şehir dibine kadar gidip kurtarma ekipleri rahatlıkla şehir içlerine doğru kurtarma çalışmalarına başlayabilir.

Otoban ve diğer yollarla bağlantı yapılabildiği için de kurtarma noktası üzerinden tahliye de oradan olacaktır. Köprü ve viyadükler yıkılmış ise zaten yapılacak şey orasının ana toplanma merkezi gibi olması ve helikopter aracılığıyla gittikçe diğer kişileri de gönderme şeklinde olacaktır. Burasının mekanının özellikle çadır sayısı ve alanının çok geniş olması gerekliliği de bundan kaynaklanmaktadır.

Maltepenin kenarından direkt Sabiha Gökçen havalimanına ve Kocaeli Hastanesine götüren kuzey ve merkez rotaları ile aktarım sağlanabilir buralardan.

Atatürk Havalimanı kurtarma alanı


Bu alan diğer yerlere göre daha problemli olan bir bölge. Hem düzlük hem deniz kıyısında hem de en çok yıkımın olacağı alanda olduğu için büyük yük düşecektir buraya. Ana yol viyadüklerinin güçlendirilmesi ve gerekirse ekstra tahliye yolları olması için alternatiflerin planlanması gerekebilir. Ancak burada uçaklara büyük iş düşecektir. Ondan jet yakıtlarının burada mazottan çok depolanması daha büyük ihtiyaç olacaktır

Tahliye bölgesi çevresi hem tsunami hem de yabancılara karşı güvenlik kaçak geçişe karşı önlem için özel halk giriş kapıları hariç güvenlikli ve büyük tsunami gelirse diye önlem alacak şekilde özel duvarlar yapılması gerekmektedir. Çünkü orası sıvılaşma olacağından zemini batmaya ve belki de sahilin içeri girmesini sağlayacak bir duruma getirebilir. Madem millet bahçesi olmuş kimseye açık olmayan bu alan gerçekten de milletin yararına kullanılabilir olmalı. Hastane orada bulunan cerrahpaşa hastanesi kullanılabilir. Kapanmış pistlerin olduğu yerde çadır kent ve güney bölgesindeki pilot bölgesi askeriye olarak kullanılabilir. Havaalanı girişindeki bazı yerleri özel mazot depolama alanı kullanılması ve havalalanının pilot iletişim kontrol noktalarının batı ve kuzey bölümü ise erzak depolama alanı olarak kullanılabilir.

Atatürk havalimanından uçaklarla İstanbul ve Sabiha gibi büyük havaalanlarına tahliye edilmesi için geçici barınak olarak görülebilir. Buralarda olanlar eğer uçakla bir yerlere gitmeyecekse ve yollar açık ise Bize tarafına doğru tahliye eden araçlarla götürülebilirler. Ayrıca Edirne tarafında az sallanan daha sağlam zeminli yerlere de götürülebilirler halk. Eğer ki Gelibolu tarafında deprem olmadıysa o bölgeye de götürülebilir.

Şehir Varoş Alanları Kurtarma Bölgeleri

Hastane denilen bölgede olan yer Çekmece bölgesi, iç Arnavutköy, Alkent gibi yerlere kurtarma yapmak için bir merkez kurulabilir. O bölgede özellikle haritalandırma yapmadım çünkü çok fazla arazi var. Kurtarma rotası ise Atatürk havalimanı ile aynı noktalara olması gereklidir.

Polonezköy, Nişantepe ve Balçık diye bahsettiğim yerler hangisi yollara yakın, zemini güçlü ve buralarda orman ve kent dışı arazisi çok aynı zamanda şehre yakın ise oralarda kurtarma alanı yapılması iyi olacaktır. Ömerli çok cıvık arazi olduğu için uygun değildir. Ölü fay hatlarının geçmemesine de dikkat edilmesi gerektir. Buralar hep Kocaeli ve Sabiha gökçene tahliye edilme üzerine planlar yapılması yararlı olacaktır

İstanbul 12 milyon olduğu için çok fazla kişinin tahliye edilmesi gerekecektir. Ayrıca kısa zamanda büyük iş yapılması için de çok fazla kontrol noktası gerekmektedir. Bu tahliye noktalarında da hazırda bulunması gereken eşya ve araçlar da olmalı. Bu noktalar İstanbul’da şehir hat telleri kopacağından yüksek ihtimal kendileri elektrik karşılamak zorunda kalacağından özel bir elektrik sistemi ve özel bir radyo iletişim sistemi gereklidir birbirleri ve havalimanları ile hastaneleri arasında.

İnsanların bazıları evlerini terk etmeyecek bazıları bulunduğu mahalleyi terk etmeyecek, bazıları yağmaya çalışacak, bazıları da gitmek için her türlü yolu deneyip çadır kentleri bilmeden hareket edecek, bazıları ise direkt çadır kent bölgesine insan gibi, bazısı zombi gibi saldırarak girmeye çalışacaktır. O yüzden buraların güvenliği önemli olacaktır. Ormanlık ve şehire mesafeli olanlar kısmen rahat olsa da Maltepe ve Atatürk Havalimanı bölgesi çok ciddi güvenlik zaafiyetine karşı koruma altına alınmalıdır. Geçişler zombi gibi olanlar ehlileştirilip insani şekilde sokulmalıdır.

Jandarmanın özellikle oralara yakın beklemesi de hem erzakların korunması hem acil durumda özel araç temini ve askeri araçların mazot ihtiyacı ile operasyonel düzeylerinin yüksek olacağı asayiş operasyonları yapabilmesi üzerine bir durumdan gereklidir. Hem normal zamanda hem de acil durum zamanında aktif olarak kullanabilmesi için askeri alan olması ve gerekirse deprem özel eğitim verme noktası olması da yararlı olacaktır.

Çok fazla açıklaması var. Ancak bu projenin ana hatlarını böyle anlatmak şimdilik yeteceğinden bu kadar kafidiyorum. Gerisi projenin detayları kısmındadır…

Yarasaların Ev Basması (15 Eylül – 16 Eylül 2023’e dikkat)

Yarasaların Ev Basması (15 Eylül – 16 Eylül Tarihlerine Dikkat)

Yarasaların ev basması olayı doğal olmayan şeylerin habercisidir. Bizim de başımıza geldiğinden dolayı bu olayı açıklamak istedim. 4 sene evvel Ağrı’da 2 gün evvel de Sinop’ta ev basan yarasalar sebepsiz yere yine yine eve girmeye çalışarak saçma bir noktaya evriliyorlar.

Sinop Gerze’de iki gün evvel evi basılan adamın haberi:
https://www.youtube.com/watch?v=Jiu87BroNEQ

Ağrı’da evlerini yarasalar basan kişinin 4 sene evvel olan haberi:
https://www.youtube.com/watch?v=yqWN01PQ4X0

Bizim yazlıkta olan yarasa deneyimi daha kameralı telefonların icadından önce olduğu için çekememiştik. Tarihi deyince anlayacaksınız.

Bir de yarasa basma olayları dışında Eyüp Sultan Türbesinin gerçek dışı şekilde sallandığı bir dönem olmuştur. onun videosunu da atayım burada:
https://www.youtube.com/watch?v=o88xv9ap8IM

Gelelim neden böyle ilginç olayların videolarını peş peşe attım açıklamaya geçelim.

Önemli olaylar yaşanmadan önce ülkenin bir yerlerinde insanların açıklayamayacağı olaylar yaşanmaktadır. Olayların kişisel olarak o mülk sahiplerinin neler yaşadığını bilmiyorum ancak genel olarak bir istatistikten bahsetmek isterim. Ancak ilk önce şahsi olarak yarasa girdiğinde sonra olanları anlatayım.

Evimize yarasalar 1999 gölcük depreminden 2 gün evvel girmişti. Sonra o yarasaların girdiği eve biz depremzede yerleştirmiştik tam da o kata sadece. Ardından hayatımızda değişimler yaşamıştık ve 2001 senesi krizi filan derken tamamen farklı bir rotaya sapmıştı.

Evet 1999 depremi tam 2 gün sonra olmuştu. O günlerde arabayı köpek ısırması ve saçma şekilde hayvanların saldırganlaşması gibi şeyler de yaşamıştık.

Gelelim istatistik olarak başka bir olaya. 28 Ağustos 2019 tarihinde Ağrı’da adamın evini yarasalar basmış. İşin ilginç tarafı tam da 28 gün sonra 26 Eylül 2019 tarihinde Silivri açıklarında 5.7 lik deprem olmuştur.

Üçüncü istatisiğimiz de Eyüp Sultan’ın türbesinin sallanması ile ilgili. 28 Ocak 2023 tarihinde Eyüp Sultan hazretlerinin türbesi sallanmıştır. Sallanmanın garipliği o türbe içi mekanı harici hiç bir yerin sallanmamasıydı. 8 gün sonrasında 6 Şubat 2023 depremi oldu.

Yarasaların her bastığı dönemde Marmara bölgesinde fay zonunda bir yerlerde bir ay içerisinde kırık olduğu görülmektedir. Türbelerden de Urfa mehvumu ile ilgili mesajlar iletiliyor olabilir.

istatistik derken bunların tutma ihtimali şimdilik bilinen olaylara dayandığı için çok az sayıda deneyim olduğu için elimizde kısıtlı bilgiler var. Küçük büyük bir sallantı Marmara bölgesini vurma ihtimali var. Bu Gemlik tarafı da olabilir Edremit’te. Tabi bahsettiğim ihtimaldir. Belki hiç bir şey olmama ihtimali de vardır.

Sinop’ta da aynı şekilde iki fay olsa da Yarasaların hep Marmara bölgesi ile ilgili haberleri verdiğinden pek ihtimal vermiyorum.

Bir de keşke o insanların hayatlarındaki değişimleri de yarasalardan sonra öğrenebilsem daha iyi olacaktı. Çünkü eksik bilgi ile çıkarım yapmak hiç sevmediğim durumdur. Burada yüzeysel araştırma ile ancak bu kadar olabiliyor.

Yine de siz dikkatli olun. Bir ay süreçte neler olabilir bilmem ama yine de temkinli olmakta fayda var.

Ayrıca ekstra bir istatistik paylaşmak istedim. Kocaeli İstanbul arası 100 km ve 2 gün sonra etkiledi. 100/2 = 50 km hız çıkıyor.

Ağrı 1330 km 28 gün sonra etkiledi. Yine hesapladım 1330 /28 = 47,5 km günde.

520 km mesafe için ise 520 / 47,5 = 10.9 yada 520 / 50 = 10.1 gün ediyor. Yani 15 Eylül 2023 tarihinde gün içerisinde veya 16 Eylül 2023 gece saatlerinde bu yaklaşık 50 km gün ile mesaj bırakan bir posta güvercini gibi bize hızır ilmi ile bir mesaj veriyor olabilir Allah. Siz yine de o gün dikkatli olun derim. Hız sınırlarının da yakın tutması da ilginç bir durum gerçekten.

İşin ilginç tarafı Eyüp Sultan türbesinde hız sınırı daha farklı çıktı. 809 km / 9 = 89,9 ~ 90 km çıktı Yarasalar 50 km de iken Türbenin 90 km çıkması belki de şahsı manevilerin önceden haber alma sürelerinin farklarından kaynaklanıyor olabilir.

Ek not: Belki de bu mesafe şiddet ölçümü için verilmiş bir mesaj da olabilir. 2 gün sonra olan 7.6 ~ 7.8 şiddetinde ve 28 gün olan 5.7 şiddetinde olmuştur. Bu hesapla ters orantı kurduğumuzda 8.0 şiddetine göre her gün 0.1 şiddet azalmasını ifade ediyor olabilir. 8 – 0.2 = 7.8 şiddeti 8 – 2.8 = 5.2 şiddetine denktir. Eğer bu istatistik tutarsa bir ihtimal 8 – 1 = 7 şiddetine yakın bir şey gerçekleşmesi gerekmektedir.

Gemlik ve Geyve Arasında Bulunanlar Köprüden Önce Son Çıkış

Gemlik – Geyve Arasında Köprüden Önce Son Çıkış

Türkiye’yi üç kere aynı konuda uyardım. Güney Marmara Fayında baskılanma artışı var bu Maraş depremi sonrası. Bunu her yönüyle izah etmek için farklı yollardan anlatmaya çalışıyorum. Bu sefer anlatma yolum lav hareketlerinin hangi yöne gittiğini gösterip sıkışma yolunun nerede gerçekleştiği ve neden bursa – düzce arasının tehlikeli olduğunu anlatmaya çalışacağım.

bu gördüğünüz harita batı anadolu fay haritası. harita içerisinde bulunan fay çizgilerini renklendirdiğimizde şu sonuç ortaya çıkmaktadır.

genel perspektifte böyle bir sonuç çıkıyor. ve hatların belirli şekilde dalga hareketi yaptığını görüyorsunuz. Aynı şekilde güney marmara ve kuzey marmara arasında da sağda bir değişik fay hattı birleşimi olduğunu da görüyorsunuz.

Dalga hatlarından kayma yönlerini de rahatlıkla belirleme noktasına gidebiliyoruz. Uludağ Civarında marmaranın güney yanından gelen bir baskı olduğunu ve Gönen gibi yerleri büken dağ yamaçlarındaki kavisin de açıklamasıdır bu rota.

Harita üzerinde en çok sıkıştıran alanlara ve en şiddetli depremlerin olduğu bölgelere baktığımızda da mor renkli paralel çizgiler ortaya çıkıyor. Adalar fayı, Priene şehrinde taş üstünde taş bırakmayan Aydın – Denizli Hattı, İzmir – Denizli arasındaki Sardes Fay hattı, Soma ve Uludağ’ın olduğu fay hatlarının bu paralel çizgileri oluşturduğunu görüyorsunuz.

Son dönemlerde Soma’da bir deprem olduğunu hatırlıyorsunuz. 1800 lerde Uludağ’da deprem oldu. Diğer taraflar pek aktif değil gibi gözükse de birikim aşamasındalar. Ve bu birikimler de sağa sola kayma değil direkt olarak horst graben faylarını oluşturan bir yapı içerisinde.

İstanbul fayını sağ sol gidişatını durduran bu fay aynı zamanda istanbul’da bulunan horst graben faylarına da yük bindirmektedir. Çünkü bu şeyler yanal atılımlı fayları sıkıştırmakta ve yönünü kaydırarak tıkanmasını arttırmaktadır.

Uludağ sonrası Çınarcık fayının kırılmasına da bakılırsa bu çizgi kuzeye doğru horst graben stres birikimi nin yavaş yavaş gittiğini göstermektedir. Tabi bu konu istanbul adalar depreminin ikinci kısmında olabileceğini gösterir levha tektoniği üzerinde olan değil.

Konumuz tabi o kısım değil. Çünkü o fay da tehlikeli olsa da üç noktadan tıkandığı hafif olarak belirttiğimi hatırlatırım. Yani normal adalar fayının kaymasını engelleyecek bir yapısı yok orasının.

Burada yükselme ve burulma baskısının olduğu yerler mor işaretlendi ve Rodos açıklarında bulunan 105 km derinlikteki depremlere bakılırsa Anadolu ve Akdeniz üzerindeki birbirine sürtme baskısı Doğu Anadolu Fay hattı sayesinde daha fazla arttı ve Girit ile Rodos civarında büyük sürtünmelerin ortaya çıktığını gösteriyor.

Bu da şu sonucu çıkarıyor. O bölgeden gelen baskı diğer yükselme burulma baskılarını arttırmaktadır. O baskılar da yanda diğer maraştan gelen fay hattının kaydırdığı mavi renkli yerlerde daha büyük kayma hareketi ihtiyacını da belirtmektedir. muğla – Isparta arasında bulunan bölge fazla dik durumda olduğundan direnç gösterebildiği için fazla şiddetli bir kırılma izi bulunmamaktadır.

Kütle olarak birikip orada torosları oluşturabiliyor ancak Kuzey marmara fay hattı ile Bursa arasındaki levha kayması ekstra bir kırılma hattı doğurmuş iki taraftaki kayma birikmesi sebebiyle.

Maraş depremi sonrası Düzce bölgesinde çok sayıda stres birikimi oldu ve Marmaranın orta kesimlerinde de sürtünmeden 2-3 şiddetinde depremler görülmektedir. Deprem hareket noktalarına bakıldığında 30 günlük tabloda en çok bu çizgiler üzerinde Kuzey – Güney baskısının sebebiyle Ege bölgesinde yoğun bir sallantı olduğu gözüküyor.

Afrika plakası civarında Akdeniz şu an Türkiyeyi büzüştürmek için güneyden bastırırken Maraş bölgesi de doğuda kuzey – Güney baskısını kırdığı için Akdeniz daha rahat kuzeye gidebiliyor ve Anadolu da daha rahat batıya kayabiliyor şu anda.

Bursa bölgesi şu an 30 derecelik açıya sahip bir hat olduğu için hassas bir çizgi olarak gözükmektedir.

Denizli bölgesinde bulunan mavi üçgende hareketlenme faaliyeti arttığı taktirde Aydın ilk önce olmak üzere ikincisinde İzmir depremi oluşabilmektedir. Denizli hareketlerini Aydın ve Denizli arasında biraz sallanmalar baş gösterdiğine göre stres birikimi atılmaya başladı demektir azıcık. Hareketlenme olması iyi ama yükselme kilitlenmesini tetikler mi bilemem. Ama orası da tehlikeli bölgede şu an.

Harita içerisinde genelde kuzey anadolu fayları batıdan doğuya yırtılma hareketi oluşturur. Gemlikte bulunan herhangi bir kırılma o fay hattında büyük atılım sağlayabilir. Düzce üzerindeki mavi bölgede olan bir kaç ay evvel olan deprem bu hattın sıkıştığı noktanın baskınının orayı nasıl etkilediğinin de göstergesidir. Yani hattın kayma hareketi olduğu taktirde olmayacak bir güç 4.5 şiddetinde orada kendini gösterdi.

Gemlik – Geyve arasında olacak bir depremin etki alanı da düz çizgi halinde olduğu için kümülatif olacaktır ve ovalarda da etkileşimde olacağından üstteki gibi bir haritada yoğun yıkıma yol açacağı tahmin etmekteyim. Şu an bu Yükselme ve burulma noktaları ve İznik hattı tehlikeli durumda.

Özellikle diyorum. Çünkü ilk andan beri tehlikeyi haberdar edip önlem almanız siz ve çevrenizdekilerin canının kurtulmasına yol açabilir. İznik ve Gemlik hattı karacabey fayını 50 sene içerisinde kırma ihtimali ve onun da adalar horst graben fayını ikinci 50 sene içerisinde kırma ihtimali geçmiş dönem yaşanan deprem tarihlerine göre çok olası gözükmektedir.

Ayrıca garip şekilde Fethiye, Burdur ve Isparta arasında olan bölgede de depremcikler beklemekte bu haritaya göre en doğal sonuçtur.

Önlem en doğru karardır. Özellikle bu 5 sene içerisinde hatta istatistiklere göre bu eylül ve ekim ayı gibi sonbahar içerisinde depremin olma ihtimali %70 e yakındır. Ondan dikkatli olmakta fayda vardır.

Levha Levha Üstüne 6 Levha Anadolu Üstüne

Levha Levha Üstüne 6 Levha Anadolu Üstüne


Kıtaların oluşumu rüzgarlarının yağmur getirmesi gibi magmanın akıntısının yön değiştirmesine bağlı olarak nereden ivmelendiyse o bölgeden bir çember şeklinde yayılmaya bağlı hareketlenmelere bağlı olarak gelişmektedir. Türkiye’de bulunan çizgilere bakılırsa 6 bölgeden Anadolu’ya doğru kıtasal magma akıntısının oluştuğu görülebilir.

Levhalar üst üste bindi ve adına anadolu dendi. Anadolunun üzerindeki çizgilere bakılırsa en çok sıkışma alanlarının üzerinden gidildiğinde Çoğu bölgenin eski Gondwana’dan çıktığını net anlarsınız. Arap ve Akdeniz alanları ile benzer bir çizgide ilerlemektedir.

Çizgilere bakarak size kaç magma akıntı eğrisinin Anadolu’yu şekillendirdiğini net şekilde söyleyebiliyorum.

1) Laurasia’nın Asya Levhası

2) Gondwana’nın Afrika Levhası

3) Gondwana’nın Laurasia ile kesişiminden oluşan Arap Levhası

4) Laurasia’nın Avrupa Levhası

5) Laurasia’nın Karadeniz kesiti

6) Laurasia’nın Akdeniz ve Arap Levhası ile kesişiminden oluşan Anadolu Levhası

1) Asya Levhası

Asya kıtası bölgesinden olan sıkıştırma bölgesi olduğundan bu adı taktım. Sinop, Ankara, Niğde ve Adana hattından güneye doğru kavis çizen bu hat asya levhasının tektonik şemalarının tüm merkezinin göstergesidir.

Ön kırılma noktasına da karadeniz levhası ve anadolu levhası dediğim bölgeyi oluşturmaktadır. Akdeniz levhası ve Asya levhasının ayrım noktası Istıranca dağları, Eskişehir, Antalya ve kuzey kıbrıs üzerindeki faydan geçen noktalardan Suriye’de bulunan Dürzilerin yaşadığı bölgeye kadar giden koca bir kütleyi temsil etmektedir.

Asya levhasının batı noktası ise Karpatlar, Eflak ovasının batısı ve Bulgaristandaki Doğu Rumeli dağlarından Burgaz’a oradan da istanbul çatalcaya giden noktadadır. Istıranca masifi asya levhasının avrupa levhasıyla birleştiği son noktadır.

2) Afrika Levhası

Akdeniz dalma batma zonu diye tanımladığım yer Afrika kıtası ile ilgili bölge ve Eski batmış Alp kıtasının olduğu bölgeyi temsil etmektedir. Afrika kıtasının kuzey bölgesi ayrıca Gondwana’nın tüm sınırı Kuzey anadolu fay hattının geçtiği noktalar ve Güney Marmara fayı üzerindeki noktalar olarak belirlenebilir.

Afrika levhasının Arap levhasından ayrı battığı yerler ise Edremit, Balıkesir, Bursa, Eskişehir, Antalya ve Kıbrıs üzerinden geçen bölge olarak belirleniyor yukarıdaki şemaya göre.

Arap levhasıyla bir kesişim noktası ise Rodos Kütahya Antalya arasındaki bölge gözükmektedir. Akdeniz’in yoğun kütleli bölgesi olduğu için orada anadolu levhası sıkıştırma yaptığından fazla hızlı hareket edememiş ve antalya körfezi ortaya çıkmıştır. Rodos bölgesi ve Meis adası arası şu an Maraş depremiyle bu ivmelenme neticesinde çok sıkışmış durumdadır.

3) Arap Levhası

Arap levhasının üst kısmının İdlip, Antep, Bingöl, Hakkari üzerinde bir rotası üzerinden iran güneyine iniyor. Ayrıca bu levha’nın ikincil sıkıştırma noktası ise Kıbrıs, Kayseri, Ağrı ve İran’ın Khoy (köy) ili yada farslaştırılmış adıyla maku ili ile giden nokta. Bu ikisi de sürtünmenin etkisiyle oluşan levhaların klasik denkleminde sıradağlar oluşturan büzüşme noktalarıdır.

Arap levhası ayrıca üçüncül bir kırılma sekansı göstermektedir. Bu sekansta diğer sekanslara göre çok daha geniş ve akdeniz levhasıyla ortak oluşturduğu noktalar Rodos, Ankara ve Erzincan üzerinden geçmektedir.

4) Avrupa Levhası

Batıdan sıkıştırma noktası çemberine bakılırsa bir de Avrupa’dan bir çizgi çıkmaktadır. Bu çizgi ise Girit açıklarındaki noktaya kadar giden Rodos, Kütahya, Ankara, Kastamonu ve Safranbolu’dan kuzeye sivastopola gitmektedir.

Büyük etkileme bölgesi ise Moranın kuzeyinden başlayıp Eğriboz adasının tam ortasından geçip Güney Marmara Fayına giden koridordan Düzceye oradan da Karadeniz levhası dediğim bölgeye bağlanmaktadır.

Ayrıca ikincil kırılma sahası ise Preveze, Eğribozun kuzeyi, ve Kuzey Marmara Fay hattı ile birlikte düzcenin kuzey fayına oradan da karabük zonguldak üzerinden sivastopol şehrine dönen bir kıvrımdaki Karadeniz batı levhasını oluşturmaktadır.

5)Karadeniz Levhası

Karadeniz levhası Avrupa ve Asya’nın karşıt hareketlerinden oluşan anadolunun yükselmesine karşılık diğer yerlerden oluşan açılma ile kendine paye edinmiş yeni bir levhadır. Anadolu 6 ivmelenme merkezi etkisiyle yükselirken burası Marmara denizi gibi açıldığı için sürekli derinleşmektedir.

Anadolu levhasının yani Gondwana kıtasının sıkıştırdığı Kuzey Anadolu bölgesi yüksek dağlara sahip olmuş ama geri kalan noktası derin çukurlardan oluşmuştur. Hatta Romanya da Eflak ve Boğdan bölgesi bu karpat dağları oluşumunda karadeniz levhasının bölgesinde kaldığı için çukurlaşma eğilimi göstermektedir.

Istranca üzerinden Prens Adaları (İstanbul) Kocaeli üserinden Kuzey Anadolu Fayına geçerek oradan da Karadeniz üzerinden Samsuna ve Ahiska bölgesindeki Kafkasların kuzey noktasından da ilerleyen fay hatları ile çizgisi devam etmektedir.

Ayrıca ikincil büküm alanı da vardır. Dimetoka, Marmara Ereğlisi, Bursa, Eskişehir, Ankara, Tokat, Erzincan, Erzurum, Kars, Gori ve Osetya üzerinden de kuzeye doğru gitmektedir.

6) Anadolu Levhası

Balkanlar, Türkiye, Suriye, İran’ın azerbaycan topraklarına kadar olan bölgedeki tüm yükselme noktalarına Anadolu levhasının devamı diyebiliriz. Çünkü hepsi karma kıtasal akıntılar etkisiyle oluşmuş kıvrımlardır.

Çizgisel olarak bakıldığında net sınırları ise Preveze körfezi (Arta şehri), Eğribozun kuzeyi, Kuzey Anadolu Fay Hattı ve oradan Doğu Anadolu Fay hattı üzerinden Güney kıbrısa, Rodos güneyindeki yükselmeden Girit güneyine oradan kavisle tekrar Preveze körfezine giden noktayı tanımlamaktadır.

Bazıları sahil şeridinden öteyi yunan kıtası diye tanımlamış olsa da Bursa üzerinden güneye Antalyaya giden kavis Akdeniz sahasını bastırdığından orada da Ege mikro levhası oluşması adı verilse doğrudur.

Ege mikro levhası diyorum çünkü ana bindirme etkilerinden uzak başka bindirme sahasının eklenmesiyle oluşmuş büyük kırıklar içerisinde olan bölgeyi tanımlamaktadır.

Adana mikro levhası da bunun örneğidir.

Gondwana ve Laurasia Kıtası merkez noktaları

Girit, Rodos üzerinden Kütahya, Güney Ankara, Tokat, Erzincan, Erzurum, Kars, Gori ve Ermenistan kuzeyindeki bölgeden Mahabad’a kadar giden bölgede iki tarafın ying yang gibi birbirini sıkıştırma akslarının merkezini göstermektedir.

Ayrıca tekrar ediyorum burada Maraş depremi batıya bindirme yaptığı için şimdi en büyük tehlike Rodos ve Muğla güneyinden kaş’a kadar olan arasındaki bölgededir. 100km derinlikte olan depremler orada sıkışmanın derinleştiğini göstermektedir.

İkinci büyük etki de Erzincan karlıova’da deprem olduğu taktirde Güney Marmara fayında ve Kuzey Marmara fayında aşırı birikime neden olacaktır.

Küçük bir detay olarak vereyim bursa, eskişehir, niğde, göksun, maraş arasında da bir hat vardır ama o hattın ne hattı olduğunu bilmemekteyim. küçük faylanma çizgileri olmuş ama fazla güçlü hareketler oluşturmamaktadır. 7 şeklindeki çizginin kuzey noktasının olduğu bölge belki de karadeniz levhasının diğer bir çemberi olabilir bilemiyorum.

İstanbul ve Marmara Fayları Gerçeği

İstanbul ve Marmara Fayları Gerçeği

İnsanlar çok yanlış yönlendiriliyorlar. Özellikle İstanbul’da yaşayanlar. Sadece kentsel dönüşüm odaklı işler yapılırken Trakya ve İstanbul civarlarında fay hatları hakkında hepsine ölü fay tanımı yaparak geçiştiriyorlar.

Marmara denizinde hareket edecek kütle ilerlediği taktirde İstanbul’da ölü fay diye görülen kısımları da harekete geçireceklerini tahmin edemiyorlar mı hiç?

İstanbul’da yapılaşma stoku fay hattında diye ev yapılması yasaklanır diye açıklamaktan mı kaçınıyorlar?

Kentsel dönüşümden daha önemli şey fay hattının üzerine ev kurulmamasıdır. İstanbul’da ise fay hatları çalışmaları şehirleşme bölgelerinde yapılmıyor hiç…

İstanbul 200 – 250 seneye yakın süreçlerde 90 yada 150 sene arası dinlenmeli 10 – 15 deprem yaşıyor. Bu süreçte izmit’de bir deprem ile başlayan süreç istanbulda büyük sallantılı ve hafif tsunamili bir deprem ile devam ediyor. En son deprem ise Topkapı Sarayının padişah yatağının oraya giden bir fay hattı ile tamamlandığı düşünülecek bir eylem oluşturuyor. O depremde surlar, Ayasofya ve Topkapı sarayı gibi büyük yerler yıkılıyor. Yani bu süreçte karasal faylar ölü faylar diyerek birileri sizi yanlış yönlendiriyor.

Hem marmara hem İstanbul fayları ile ilgili muhtemel yerleri size çizerek en azından buralardan uzak durulması gerektiği ile ilgili bir çalışma yapmanızın yararlı olacağını söyleyebilirim.

Buraya bakıyorsunuz Basın ve Alanlar içerisinde gösterilirken Batı Karadeniz Fay hattı Büyük Çekmeceye doğru gittiğini gösteren bir harita var. Bu sadece yabancı araştırmaların bir görselidir sadece.

Size Marmara bölgesi ile ilgili potansiyel durumu anlatacağım öncelikle sonra da İstanbul Fay hatları gerçeğini anlatacağım.

Burada marmara bölgesinin çukurunu görüyorsunuz. Bu çukurda bazı yerlerde çizikler ve çiziğimsi görünümler barındırıyor.

Şener Üşümezsoy’a göre olan fay sistemi görünümü

Adalar tarafında olan kayma noktasını es geçiyorum. Orası da Bolu’da olan ova’da ikiye ayrılan fay gibi ikiye ayrılmış fayın kuzey kolu olduğu için dahil etmeyeceğim konuya. Benim olayım Orta kısımdaki uzun süredir uykuda olan fayı göstermek.

Buraya baktığınızda hafif bükülmeli bir çizik gözüküyor. Bu çiziğin bir tarafında 1912 depreminde kırılan yer diğer tarafında ise 1894 te kırılan fay var. Oraya dikkat ederseniz silik bir kavis gözükmektedir.

Bolu kırılımı da iki taraftan aynı şekilde sağ sol hareketine devam ederken güney kanadı güçlü kol olarak ilerlemektedir.

Fay hatları çok güçlü atılım yaptıklarında özellikle kavislerde yer yarılması hadisesi gerçekleşmektedir. Marmara Çukurunun oluşması da iki faylı kayma hareketi olan Düzce – Bolu hattı bu güçlü depremlerin kavislerde bölünmesindeb kaynaklanan yerlere örnektir. Aynı durum son Maraş depremi sonrası Hatay – Zeytinlik bölgesinde de oluşmaya başladı. Görünüme bakalım isterseniz.

Yer yarılması denen şeyin etkisini burada rahatlıkla görüyorsunuz. Ayrıca bunu daha farklı şekilde açıklamak gerekirse bir ekmeğin kabarması durumunu gösterebiliriz.

Ekmeklere baktığımızda çizik atılan yerin gelişimi ve kabarması sonrası olan tabaka değişimi de görülmektedir. Marmara çukuru da aynı şekilde gelişim göstermiştir. Adalar tarafında kayma güçlü olsa da haritaya baktığımızda marmara deniz tabanı gelişimi güneyde de kaymalar olduğunu göstermektedir.

Tekirdağ ile Marmara Adası bir iken hem kayma hem açılma sebebiyle birbirinden ayrılmış ve Marmara adası kısmı sola Tekirdağ kısmı sağa kayarak sütun gibi ineceğine sağa yatık bir tepe formasyonu ortaya çıkarmıştır. Aynı şekilde küçükçekmece ile İmralı arasında da bu durum vardır. Orta kısmı da sağ üste kayma ve sol alta kaymadan az etkilendiği için çukur fazla olmamış gibi gözüküyor. Ortada bulunan kırmızı nokta ise derin fay hareketinin merkez noktası olarak gözükmektedir. Le Pichonun modeli bu konuda benim görüşüme en uygun olarak gözüken sistemdir.

üstte görüldüğü gibi kırılma şiddetinden oluşan vadi iyice kendisine doğru çökmeye başlayıp daha küçük faylar oluşturuyor gibi gözüküyor.

Celal Şengör’ün Fransız gemisi ile gezi sonrası keşfettiği fay hatları

Celal Şengörün tespitlerinde bile İstanbul üzerinde fay olma ihtimalleri olan bir harita yayınlanırken, Aşağı Marmarada binlerce fay varken İstanbul’da hiç aktif fay yok demek sadece saçmalığın daniskasıdır.

Burada sismik boşluk olarak görülen bölgeye bakarsak bu kütlenin batıya kayması gerektiği halde depremcik üretmeyen bir kesim olduğunu görüyoruz. Burada toprak örtmüş gibi olan İstanbul fayı da tahminen 500 seneden fazla süredir durağan olduğu için üzeri örtülmüş durumdadır.

Benim görüşüme göre güney kesiminde 1894 ile 1912 sonrası kırılan noktalara bakarak o bölgede bir deprem üretebilecek fay olma ihtimali vardır. Ve o kütle o kırıldığında net harekete başlayacak gibi geliyor. Ayrıca bu durum İstanbulda bulunan ölü fay gözüken yerleri de harekete geçirme ihtimalini gösterbilir. Tabi nerede olduğu bilen Maden Teknik Araştırma ölü fayları da yayınlayabilse keşke.

Mesela şu arkadaşlardan aldığım fotoğrafta bulunan görsele yükselme ve kayma hareketi yapmış bazı noktaları çok net gördüğüm yerde belirtmek için ekledim. Bakın Sarıyer – Beykoz arasına. Orada bir kıvrılma görüyorsunuz. Göl gibi duran bu kıvrılma sağa sola kayma hareketinin göstergesi. Aynı şekilde Terkoz ile Fatih arasında diğer yerlerden ayrı bir yükselti var. Aynı şekilde Terkos – Avcılar arasında da bu yükselti durumu göze çarpıyor. Çekmece gölleri ve Terkos gölü ve Riva tarafı çukurlarını da çökme olarak değerlendirebiliriz esasında ama onlara değil dikkat çeken yerlere bakıyorum şu anda.

Bu haritaya dikkatli bakın. Bazı noktalarda yine yükseltiler, kaymalar ve çukurlar dikkati çekiyor. Uludağ mesela aykırı bir yükselti olarak gözüküyor. Orada kaayaların fazla yükselme sebebiyle kenarında kırık olması çok muhtemeldir. Bu mantıkla bir çizim yaptım ve size göstereceğim.

Mor kısımlar sadece bir anda yükselmiş kitleler olsa da fay değil sadece dikkat çekici yükselti olarak ekledim. Kırmızılar çok dikkat çekici yüzeyler olarak gözükmektedir. Sarılar ise daha küçük olarak dikkat çekici yüzeyler olarak işaretledim.

Özellikle Eceabat – Çanakkale arası ile istanbulda olan fay olması yerleri özenle hazırlamaya çalıştım. Çünkü çok değerli bilgiler olabilir insanlar için.

Karadeniz faylarına baktığımızda şu dikkati çekmektedir. Marmara fayı ile Varna arasında bir yer birleşmesi olduğu ve Batı karadenizin tabanı sağlam olduğu için Avrupa kesiminin Arap levhasından kaçan kocaeli bölgesinden gelen kesim ile birlikte kuzeye kayma hareketi gerçekleştirdiği gözüküyor.

Anadolu dışında İstanbul içerisinde fay olmama ihtimali yok. Evleri yenilemeden önce evin altında ölü de olsa fay hattı var mı diye baktırmamız bizim yararımıza olacaktır. İleride alüvyon olması değil, binanın kötü olması değil fay üzerinde olması sebebiyle yıkılması hiç iyi bir sonuç olmaz. Maraşta fırlayıp iki metre kayan ev gibi değil her ev.

Marmara denizinde olan deprem sadece başlangıç aşamasını oluşturacak deprem silsilesinde en güçlü ikinci etki olarak bakabiliriz ona. Asıl önemli olan surları yıkacak güce erişebilen 2023’te olan 7.8 maraş depreminde ve 1912’de olan 7.5 gelibolu depreminde olduğu gibi kaleleri yıkan bir etki olduğunu gösteriyor. İstanbul’un içinden geçen o depremi oluşturabilecek potansiyel de dediğim gibi tam da altından geçebilecek bir etkide olabilir.

Bence birileri ya bilerek araştırmıyor yada araştırmak istemiyor ama İstanbul içerisinde daha büyük bir durum var. Gerçekler örtülmemeli konuşulmalı bence. Kentsel dönüşüm ile hedefi rant ve ev yenileme olayına döndürmeden evvel bunun konuşulması daha ehemmiyetlidir. Çünkü direkt evin altında 7 şiddet üreten fay olması marmara denizinden gelecek depremden çok daha önemlidir.

Kıta Üstünde Kıta = Anadolu ve Güney Avrasya Kütlesi 

Kıta Üstünde Kıta = Anadolu ve Güney Avrasya Kütlesi 

Bu yazıda iki konu dikkate alınacaktır.

1- Kıta Üstünde Bir Kıta = Anadolu, İtalya ve İran Kütlesi

2- Anadolu ve Ege Afrika’ya Yüzen Avrupalı

3- Anadolu’da Neden Depremler Sığ, Durmuş Volkanlar Neden Var?

1- Kıta Üstünde Bir Kıta = Anadolu, İtalya ve İran Kütlesi

Kıtasal tektonik depremler hep 20 ila 100 km arasında olur. Afrika, Tibet ve Amerika kıtalarında en azından bu şekildedir. Ancak Tetis denizi içerisinde oluşmuş bir bölge var ki kıta üstüne kıta olarak gitmektedir. Orası da Avrupa Güneyinden Afganistan’a kadar olan bölgedir.

Avrupa ve İran bölgelerine baktığımızda fay hatlarının çok yoğun olduğu gözüküyor. Bu yoğunluk içerisinde birde deprem alanları çok yüzeye yakın bölgede gözükmektedir. Bir taraftan Avrupa diğer taraftan Afrika sıkıştırmasında olan bu bölge 5 – 15 km derinlikte faylara sahiptir.

Ayrıca bu bölgeler en çok deprem alan bölgedir.

2- Anadolu ve Ege Afrika’ya Yüzen Avrupalı

Anadolu Fay Hattı özellikle Arap levhası sebebiyle Afrika’nın üzerine yürüdüğünden çok daha yüzeysel depremlere sahiptir. Doğuya gitmesi gereken levhalar üzerinde batıya kayarak Dünya’ya meydan okumaktadır. Arap levhasına bastıran Asya bölgesi ve Afrika bölgesinden kayan Arap diski Anadolu’yu kaydırmaktadır. Anadolu ise İran ile ayrışarak Afrika’ya geri gitmektedir.

Şema ile gösterirsek

Burası Anadolu Levhası çevresinin görünümü. Fay kaydırma alanları haricinde levhaların karışık görünümleri yer almaktadır. Şam da dahil olmak üzere aslında Arap plakası ile Anadolu plakasının ortak alanı olarak görülebilir. Anadolu ise izmir’e kadar olan bölgeyi kapsar ve Afrika ile anadolu bölgesinin ortak noktası ise Ege ve Girit bölgesi olarak görülebilir. Anadolu ile Avrupanın birbirine girdiği bölge ise Selanik ve bölgesi olarak görülebilir.

İran plakası arap plakası baskısıyla arada uzaklaşma eğiliminde ve yükselme eğilimindedir. Ayrıca arap levhası da yukarıda görüldüğü gibi Avrupa plakasında Doğu Karadeniz bölgesinde etkisi sıfırlandığı için yeni bir kırılma sahası gözükmektedir.

Anadolu’da olan Toprak / Kaya Kırılımları Şemaları

Bu Fay hatlarına yakından baktığımızda şu dikkati çeker. Erzincan tunceli bölgesi çikolata kırığı gibi gözükmüş ve Doğu Anadolu – İran plakası bölgesi ise yükselme eğilimi gösterirken minik kaya plakaları halinde kırıldığı gözüküyor. Aynı durum Ege bölgesinde de küçük plakalar halinde kaya kütlesi olarak düz şekilli çikolata kırıklarına benzer kırıklıklar gözüküyor.

Marmara bölgesi ise sağ ve sol yönlü batma ile açılma hareketi görülüyor. Marmara çukuru ile ilgili yazı bir sonraki olacaktır.

Çikolata kırığı dediğim bu. Bildiğiniz markanın ürünü olan bu çikolatalar üstten ısırıldığında nasıl kırılıyorsa toprak ve kaya kütleleri de öyle kırılıyor. Alt tabaka da magma gibi yumuşak gibi görebilirsiniz.

Anadolu’da Lav Akımı Şekilli Kırılımları

Gelelim yine bu görsele. Gördüğünüz gibi Anadolu Levhasının ortasında koca yay gibi kavisli kavisli şekiller dikkatinizi çekiyordur. Ramazanoğulları beyliği sınırları gibi gözüken kayseri sınırlı bir tane. Maraş bölgesinde bir tane Adana Çankırı arasında bir tane ve Samsun ile sahil arasında oluşan bir tane olmak üzere kavisli şekiller bulunmaktadır. Neden lav akıntısına benzettiğimi de şurada göstereyim.

Lavlar hep akıntı sırasında yay şeklinde çizgiler oluşturmaktadır. Arap Levhasının altından gelen akıntı da direkt Maraş ve Samsun arasında direkt ilerleyen bir magma hareketini göstermektedir. Yani okyanus derinliğinde 5 m yer yüzü tabanı görüldüğü gibi bizde de Arap levhasının altından gelen akıntı Arap levhası ile yükseltirken tazyikli şekilde gittiğinden aynı şekilde magmanın güçlü şekilde ilerlemesinden oluşan çatlakları fay olarak gördüğümüz ortaya çıkıyor.

3- Anadolu’da Neden Depremler Sığ, Sönmüş Volkanlar Neden Var?

Özellikle Anadolu Levhasında neden depremler sığ diye bir cevap ararsanız Batısı Afrika & Avrupa Kıtasına doğru kaydığı için üstünden sürte sürte gittiğinden , Ortası ise direkt Magma akıntılarının Arap levhasının altından geldiği gibi gitmesine sebep olduğu için sığ deprem yaşadığımızı rahatlıkla söyleyebilirim.

Hindistan giderken çökerek gittiği için tibet altına girme durumu oldu ve uzun süre soğurarak gittiği için direkt kaya kütlesi olarak kaldı. Anadolu’da ve Arap yarımadasında direkt tetis denizinden çıktığı için 5 km alt tabanı olarak ilerlediği için ikisi de direkt magma yüzeyli bölgelerdir. Ondan daha altı sımsıcak ve 90 km ye kadar kayseri civarında dalma batma zonuna sahiptir.

Magma hareketine benzer bölgelere dikkat edelim. Anadolu levhasını kaydıran Arap levhasının son noktası diye gösterdiğim noktada Kastamonu civarında büyük volkanik faaliyetlerin geçmişte yaşandığı gözüküyor.

Kayseri tarafında da Maraş depremi sonrası oluşan ivmelerde 20.02.2023 te 92,5 km derinlikte bile deprem olmuştu. Bu da şunu gösteriyor Kayseri bölgesinde de dalma batma bölgesi var ve arap levhasının 5 km derinlikteki bölgesi 92,5 km ye kadar iniyor. Burada da kurumuş volkanlar bölgesi olduğu da bilindiğine göre o bölgede dalma batma bölgesi olduğu ortaya çıkıyor.

Anadolu tetis denizinden oluştu. Arap levhası da. okyanus tabanı gerçekte 5 km derinliktedir. Buna ithafen baktığımızda Arapve Anadolu levhasının ikisi de yeni kara olduğu için iki tarafta sığ bir toprak kütlesiydi. Altına giren diğer plakalar etkisiyle yükselen bu iki plaka aynı zamanda o plakalarla sürtünme yapmaktadır. Haliyle kendi okyanus tabanı (oceanic crust) diğer plaka üstünde sürttüğünde 5 – 15 km civarlarında bir bükülme sağlıyor. o bölgelerde herhangi bir hareket ise çok yüzeysel olarak adlandırılıyor.

Japonyada ve Amerika’nın batısında örneğin 40 km lere kadar çıkan bir taban var. Onlarda 9,5 şiddetinde deprem olsa da çok derinlerde oluyor hepsi.

Deprem Yardımları

Deprem Yardımları
Sadaka, fitre benzerli durumları normal zamanlarda gerçekten ihtiyaç sahibi olup verebilecek kişi sayısı tüm türkiyede belki bir elin parmaklarını geçmiyor.
Aynı gelir klasmanında olan insanlara sırf dilendikleri için verilen paralar nedeniyle haksız zenginleşme ve onlar tarafından iyilik yapanlar enayi gözüyle bakılıyor.
Gerçek sadaka ne zaman olur biliyor musunuz? Felaket zamanlarında. O bölge halkına yardım etmek gerçek sadaka için en güzel örnektir.
Bazıları gösteriş ile ben verdim diyerek miktarlar ile yardım kampanyası yapıyorlar bu da yanlış. İyilik reklam etmek için kullanılmaz. O olay riyakarlıktır. Çıkar olan yerde iyilik, iyilik değil karşılıklı menfaatler bütünüdür. Ancak iyilik karşıdakinin gerçek mağduriyetine bakılmadan yapıldığında da iyilik olmuyor.
Ben yaptım diye bir şeye el atacaksanız haksızlıklar karşısında ben duruyorum diyerek yapabilirsiniz.
Bazı yayın programları ve firmalar yurt dışında yardım altında topladıkları paraları iç ettikleri gündemde çok çıkıyordu.
Aynı şekilde ülkemizde dahil pek çok kişi para göndereceğiz diyerek göndermeyen telefon katılımcıları vardı. Onlar halk yardım adı altında iç etme kampanyamıza yardım etsin de biz kazanalım diyen programlar tarafından oluşturulan sahte konuklardır.
Ülkemizde çok dolandırıcı var ama ünlü olanlarında veya firma sahiplerinde yok mu sanıyorsunuz hepsinde var. Dikkat etmek ve nereye gittiğini kontrol etmek gerekiyor. Şeffaf gelir tablosu olan firmalar mı onlara bakmak lazım.
Eskiden cumhurbaşkanı yada başbakan ziyaret etse bile canlı yayında gösterilmez belki haberde kısa bir şekilde gösterirlerdi işte şuraları ziyaret etti diye geçerdi. Çok büyük lütuf gibi sunuldu sanki devlet başı yapmazmış onlar yapıyor gibi algı oluşturuldu. Yanlış ve riyanın isim olarak şu kadar yardım ediyorum diyenden farkı yok. Sevabı gelmez gelse de az gelir niyeti ile gösterişi karıştırdığı için.
Gelelim erzak yardımlarına.
Deprem zamanı halk içerisinde çıkarcılar çok olduğu için komşu illerden bile erzak için bile olsa onları almaya çalışanlar çıkabiliyor.
Devlet bazı yardım kuruluşları akut ve afad gibi yardım ekipleri ile koordine bir sistem kurmalı. Bu sistem deprem zamanı depremin hasar verdiği bölgelerde yaşayanların oturma bilgilerini bu akut ve afad ekiplerine sağlayacak sistem oluşturulmalı.
Akut ve Afad veya başka ekipler erzakları dağıtırken tc kimlik numarası üzerinden sorgulama ile o bölgede yaşıyor mu sorgulaması yapılıp evet yada hayır seçeneği ile gösterilmesi gerekiyor. Aynı zamanda kaç kişi ile yaşıyorsa o kadar kişi yazmalı.
Bölge tanımı da köy yada mahalle gibi mini miktarda olmalı. Verilen erzaklar da onun evindeki kişi sayısına göre yapılmalı. Böylece o kişinin ailesi yaşamıyor olsa bile orada mahallede harcayacağı kesin olacaktır.
Yağma ve benzeri hareketlerin ihtimali çok olduğu için yardımlarda gerçekten ihtiyaç sahiplerine gönderilmesi ve gereksiz yere bekleme süresinin kısalması açısından yararlı olur.
Ayrıca çevrede bulunan kişilere erzak aldığında diğer kişilere de şuradan alın diye söylemesini talep etsinler.
Bazı insanların bilgileri yoktur bazı insanlar ise söylemeye çekinebilir. Ülkemizde azgın ve bencil kesim olduğu kadar fazla saygılı, çekingen insanlar da var.
Fazla bencil olmak da fazla yardım istemekten çekinmekte aşırılıktır. İkisinin ortası en makuldür ama insanlar bilemez hayatın şartlarını kendi yaşamadıkça diye en fazla uyarmak ile yetinebilirim.
Hepimize geçmiş olsun. Kıyafet gönderecek olan varsa lütfen uzun süre giydiğiniz değil kendi şu an giydiklerinizden yollayın. Çünkü insanlar sizin eskiciniz değil. Onlar da eski de olsa kabul etmesi gerekir.
Van depreminde gönderilen kıyafetleri reddetme videosunu ve hakir görmelerini unutmadım. Sanki onlar en iyisine layık ve yardımları kabul etmeyi de lütuf olarak görmüşlerdi.

Dyson Lin ve HAARP ? Deprem Tetiklenmesi?

HAARP ? Deprem Tetiklenmesi?
(Ön Düzenleme: 25 Ocak 2020 19:46 da yazdığım yazı hakkında bazı bilgileri güncellemek istiyorum. Aşağıdakileri okurken bazı noktaları net anlayamayabilirsiniz diye özet geçeceğim.
1) Bilim insanları şu an tahmin eden bir teknoloji üretemedi.
2) Dyson Lin denilen şahıs gerçekten tahmin ediyorsa havadan yaptığı tahminler sebebiyle HAARP ihtimali de vardır.)
arkadaşlar bazı durumlardan size bahsetmek isterim. Normalde HAARP ile bu iş yapılamaz iddiaları ve yapılabilir iddiaları dışında bu adamın bulma yöntemleri ile ilgili bir durum size aktarmak istiyorum.
Dyson Lin adında birisi son günlerde dikkat çekici şekilde voltaj dalgalanmaları ve ardından gelen deprem serilerini gördükten sonra aklıma şu ihtimal takılmaya başladı.
HAARP denilen şey aslında enerji dalgalarını atmosfere yayarak oradan göyüzündeki cisimleri tanımlama için yapılmış bir sistem olarak bahsediliyordu.
Ancak bazı sebeplerden iyonosfere giden pek çok kesim dalgalar geri yansıyarak Dünya’da geniş bir noktaya voltaj akını sağlamaya başlıyor.
Bazıları için bu sistem deprem yapmaz, tetiklemez diyor fakat toprak altındaki manyetik serilerin ve materyallerin nasıl etkilendiği hakkında kalıcı bir çalışma yapan devlet veya bilim adamı yok. Varsa da gizli olduğu için biz bilmiyoruz.
Gelelim konuya.
Dyson Lin burada çalışma yapmış Eskişehir tarafında hareket olacak diyor Manisa fay hattı sallanıyor. Kars’ta voltajlar dengesizleşti diyor Elazığ sallanıyor.
Şimdi bugün ise Silivri ile Manisa arasında büyük bir bölgede voltaj dengesizliği olmadığı için uyarı vermiş.
Bu adam x10 -6 volt sistemine göre hesaplamalar yapıyor. Adam bu sistemin ölçümünü nereden yapıyor biliyor musunuz?
Havadan!
Yani bu adam voltaj olarak havadan gönderilen sistemler sonrası hareket olduğu muhabbetinde farkında olmadan HAARP sinyalleri ile aktif fay hatlarına yardım etme hareketleri ile bir durum yakalamış olabilir.
Ayrıca Silivri ile manisa bölge büyüklüğüne bakarsak 600 km çaplı bir bölgeden bahsediyor. Bunu Haarp teknolojisinden iyonosfer bölgesinden tutarak ne kadar alanlık hesap yapıldığı görülebilir.
Neyse geçelim muhabbetin en can alıcı kısmına. Bazı noktalarda böyle geniş çaplı bir elektron yağmuru ile 1 saat ile 25 gün arasında sürekli enerji verildiğinde bir hareketlenme sağlıyorsa o zaman haarp’ın verdiği elektronların dygunluk noktası olduğunu gösteren bilgiler vardır.
Sonuç:
İster inanın ister inanmayın deprem dalgaları fay hatları üzerinde voltaj dalgalanması doğal yollar ile çıkarıyor olsaydı o zaman böyle deprem tahmin sistemleri ile uğraşılmazdı. He gerçekten böyle bir durum varsa da HAARP ile de deprem yaratılabileceğini de göstermiş bulunur. Dyson Lin havadan okuyorsa HAARP vardır,  okuyamıyorsa da bilim insanlarının dediği gibi tahminler edilemez. Bilim orada tercih sizin.

İstanbul Depremi Ne Zaman Olur?

İstanbul Depremi Ne Zaman Olur?
Korkutmalar yapılan bu durum aslında beklediğiniz kadar yakın gözükmemektedir. Neden bu kadar net söylüyorum biliyor musunuz?
Boğaz civarında olan tektonik yapı ve bu yapıda oluşan küçük sarsıntıların süre gelmelerinden çıkartıyorum.
Fay hatlarını incelediğinizde Marmara kuzeyinde yanal atılımlı faylar bulunmaktadır. İnsanlar sadece bunun üzerinden tahminler yaparak bir sonuca ulaşmaya çalışmaktadır.
fay-haritasi
Demliğe bakmadan altta kalan çaydanlık içeriğinden çayın demlenmesini tahmin etmek gibi bir şey. Elbet kaynadığını göreceksin ama demlendiğini asla oradan göremezsin.
İstanbul bölgesi için hem kuzey baskısı hem güney baskısı bulunmaktadır. Kuzey baskısı Karadeniz üzerinden oluşan Avrasya plakasının hareketi ile olmaktadır.
fay-haritasi1
Çoğu yer bilimci burasının çok kalın olduğu için stabil olarak değerlendirdiğinden büyük hataya düşmektedir.
Avrasya plakası özellikle Yunanistan ve Makedonya arasında o kadar güçlü ki Anadolu plakası batıya gitmek yerine yön değiştirip güneybatıya yönelmeye başlamıştır.
s03
Karadeniz üzerinde bulunan plaka da Arap Plakası baskısına rağmen o kadar sert ve kümelenmiş bir zeminde ki Anadolu plakasını kuzeye değil batıya kaymasına sebep oluyor.
Dikkatinizi çektiyse Akdeniz’de Helen Ark’ı ile Arap plakasının ilerlemeleri oval şekildedir. Lav akıntılarının Okyanus tabanlarında olan akıntılar gibi ovalimsi hareket yapmaları da sıvı akışkanların dinamikleri ile ısınan sıvıların, yer çekimi ve merkezkaç kuvveti ile rahatlıkla açıklanabilir haldedir.
2008_age_of_oceans_plates
Özellikle Dünya’ya baktığınızda kafatası gibi ara geçişli ve plaka plaka haldedir ve sürekli kendini yenilemektedir. O yüzden milyarlarca sene evvel gördüğünüz bir yer tahminen milyarlarca sene sonra ile aynı toprağa sahip olmayacaktır. Bu da aslında Dünya’nın ne kadar dönüştürücü ve eskiyi silip yeniden yaşamı oluşturduğunu da göstermektedir.
tectonic_plates_9269
Neyse konudan fazla sapmadan devam edelim.
Karşılıklı her büyük plaka sıkışmalarında yeni küçük plakalar oluşmaktadır. Bu plakalardan birisi Arap Plakası, Diğeri Anadolu plakası bir başkası da pek dikkat çekmeyen ve Avrasya plakası içerisinde erimiş gibi gözüken Alp Plakasıdır.
Kuzey plakası oval dönüşünü ters polarizasyon durumu neticesinde sağa doğru yaparken güneyde olan ise sola doğru yapmaktadır.
harita1
Anadolu plakası iki omur arasındaki diskin baskı gibi kayma etkisiyle fıtık olması gibi kaymaktadır. Tüm fıtık hastalarına da geçmiş olsun diyorum.
Avrasya plakası ile Anadolu plakasının geçmişine baktığınızda İstanbul ve Trabzon civarlarında deniz altı Volkanik faaliyetler görülmüştür. Güncel olarak Peru ve Karayip civarlarında olan bu faaliyetler dalma batma kuşağı esnasında denizin yükselmesine sebep olmuştur.
F5.large
Moesia Platosu ile İstanbul platosunun benzer yapılarda olduğunu haritadan görebilirsiniz. Aynı şekilde Karadenizin tam ortasında Andrusov tepecikleri bulunmaktadır.
Tectonic-scheme-of-the-Black-Sea-area-after-Robinson-et-al-1995-with-modifications
Marmara denizi civarına bakıldığında da tepecikleri incelendiğinde Andrusov Tepecikleri ile ters açılarda ilerlediği görülmektedir. Birisi sağa 60 derece eğimli ise diğeri sola 60 derece eğimli gibi gözükmektedir.
F2a
İstanbul’un Karadeniz kesitine bakınca orasının Horst şeklinde başka bir katmanın baskısı sonucu sıkışıp yükseldiği gözükmektedir.
Marmara denizinde ise atılımlı fayın güney kesimi ise daha stabil bir yükselme yaşamış ve dağılım yüzünden marmara civarı etkilenmemiş gözükmektedir. Aynı zamanda İstanbulun güneyi daha çok sadece yanal değil aynı zamanda yukarı atılımlı bir fayı göstermektedir. İstanbul iki taraftan da yükselen bir platform gibi düşünmek faydalı olacaktır.
Безымянный-1
Şimdi gelelim bu bilgilerin neden bu kadar bahsettiğime.
Aşağıda gördüğünüz resimde kocaeli – karadeniz arası fay atılımı görünümünü başka bir örnekten değiştirerek illustrasyonunu yaptım. Orada bulunan güney atılımları ile kuzey atılımlarının birlikte yükselmesi sırasında pek çok fay hattı iki levhanın karışımından ortaya çıktığını görüyorsunuz.
KAF örnek
Levhalar arası her dağ parçası kıvrımları ve aynı zamanda fay kırıklarının yükselme noktası veya sarsıntı olarak da adlandırabiliriz.
Tectonic-units-and-structural-zones-of-Turkey-modified-from-Okan-and-Tueysuez-1999
Yani Şile veya Boğaz’da olan bir küçük sarsıntı aynı zamanda Marmara / Adalar fayının hareketinin hala sürdüğünü ve bir kısım stresi attığının göstergesi olarak görebilirsiniz.
Küçüklüğümde 90’lardan başlayarak 2013 civarına kadar 3-5 adet 4 ve üstü şiddette deprem olduğunu hatırlıyorum.
Son olan deprem 4 nisan tarihinde olmuş.
Gelibolu sallantısı sonrası 2016 yılında Silivri açıklarında bir tane de olması en son bölgesel orta şiddetli depremi açıklamaktadır.
Gördüğünüz gibi deprem vakaları karadenize kadar çıkmaktadır.
Fayın şu an olan aktivitesinden tahminlerim hakkında soracak olursanız şunları söylerim.
Kandilli rasathanesi ölçümlerine baktığımızda şu değerler ortaya çıkıyor:
17 Temmuz ve 3 Eylül arasında İstanbul Sultangazi ve İstanbul Eyüp civarlarında 0 ile 2 büyüklük arasında 67 depremcik olmuş.
Levhaların halen daha iç içe geçtiğinin göstergesi olarak bunlar gösterilebilir. İstanbul mevzisinin alt tabakalarda doğuya ve batıya atılımın sürdüğünün göstergesidir.
Tekirdağ civarına baktığınızda 4 tane ve bunlardan çok daha güçlü deprem olduğunu görürsünüz. Hepsinin de Şarköy Uçmakdere civarında olduğunu görebilirsiniz.
Aynı zamanda Gebze taraflarında da 4 tane depremcik olduğunu görürsünüz.
Hafif kuru bir hamur olarak düşünürsek iki taraftan levhaları sıkıştırdığınızda orta tarafın yükseldiğini görürsünüz. Aslında Sultangazi – Eyüp civarında olanların hepsi halen daha yükselme aşamasında olduğunu göstermektedir.
depremcikler
Ne zaman bu depremler kesilir de çevrede olan yani Gebze ve/veya Tekirdağ civarlarında olan depremler sıklaşırsa o zaman sıkıntı olur diye düşünebilirsiniz.
Bir ihtimal de doğu ve batıda başlayıp merkezde tamamen bitmesi yerine o bölgeyi de atlar kuzey ormanları civarına doğru iyice dar alanı sıkıştırmaya başlarsa bunu düşünebiliriz.
Şu an fay halen daha hareketinde ivmeli olarak sıkıştırmaya devam etmektedir.
Yani önleminizi alın ardından da rahat olun. En azından belli bir dönem rahatsınız. Şu an fay yavaş yavaş kendini sıkıştırma sırasında zorlamaya başladığını söyleyebilirim. En son aşamaya gelmemiş gibi gözüküyor.
Kuzeyde yani boğaz hattında 4 şiddette depremlerin olursa anlayın daha zamanı vardır. Şimdilerde olmadığı için o bölgede bir sıkışma olma ihtimalini gösteriyor. Tabi Boğaz hizasında olan Sultangazi civarını hedef alırsak belki de magmanın hareketinin sürdüğünü de görmüş oluyorsunuz.
Birileri Türkiye’nin yaşamasını istemediği için, başka birileri rant için veya başka şekilde kendi çevrelerinde olan kehanetleri bir an önce gerçekleştirmek için birileri İstanbul üzerinde böyle insanların inançları üzerinden bir oluşum sağlamaya çalışıyorlar.
Kaç seferdir bu durum sürdüğü için yine yine ve tekrar yine rahat etmemiz gerektiğini söylüyorum. Hep başka taraflarında yanal atılım merkezi dışında İstanbul civarında sarsıntılar olmuştur. Bunlar hem istanbul’un büyük sarsıntısının gücünü azaltan hem de nerenin hareket halinde olduğunu gösteren bir durumdadır.
Katman farklılıkları ve onlar üzerinde ince toprak altı dalgalar ile katmanlar incelenip hareketlerinin düzenli takibi yapıldığı müddet içerisinde sıkıntı olmaz.
Orada eğer magma civarında bulunan levhaların birbirine girmesinin durduğu gözlenirse o zaman topluca tvlerde yayınlara geçip enerjinin birikmeye başladığını duyurabilirsiniz. Tabi o kadar teknolojimiz var mı bilemiyorum. Onun yerine GPS ile de deneyebilirsiniz fakat altta olan takılmaları tespit edemeyeceği için bir etki etmez diye tahmin ediyorum.
KAF örnek1
Tabi öncül deprem historiğini ve benzeri mekanizmalarda kaçırdığım noktalar varsa onları belirten birisi olursa faydalı olacaktır.
İstanbul’un sıkışması örneğini tahminen yaptım. Belki de Avrasya plakası düz atılım ile hareket ediyordur. Yuvarlanma hesabı farklı olarak sıvımsı madde gibi düşünerek cevapladım belki hatalı olabilir.
Gönlünüz ferah olsun. Yakın zamanda gerçekleşeceğini düşünmüyorum. Yine de kesinliği olmadığı için eksiklerinizi tamamlamanızı öneririm. İyi günler dilerim.
Ayrıca şu Pendik – Yeşilköy arası yüzer-viyadük projesini de yapmayı düşünenlere de sesleniyorum. Büyük proje diyorsunuz da bu sırf bir depreme bakan ölü bir yatırımdır. Umarım sadece proje olarak kalır.
istemezuk-cilgin-projeler
Karadeniz’in ortasını ilginç şekilde deniz ortasında Musa’nın yolu gibi bir şekilde olması da haritada ilginç bir detay olarak görüyorum. Belki de Mısır’da aranan kurtuluş hikayesi Buzul Çağ sonlarında yani -7600ler yada -3360 larda burada yaşanmış olmasın. Kim bilir…
Безымянный-1

Gökova – Bodrum Depremi ve Tsunami

Tsunami Nedir?
 
Gökova sallantıları ardından bunu yazmamın yararlı olacağını düşündüm.
 
Tsunami Japonca liman dalgası manasına gelmektedir. Türkçe bir mana verirsek Fay Kırılım Dalgası olarak adlandırabiliriz.
 
Bir simulasyonunu görmek isterseniz örneği burada mevcut:
 
Bodrum’da olan tsunami dalgacıklarının yolları basmasını göstererek 10 cm yükseldi hesaplamasını yapanlar ya turist kaygısı ile manipulasyon peşinde yada saf oldukları için bölge merkezi olarak gördüklerinden bunu esas alıyorlar.
 
Gökova Körfezinde Tsunami Boyutu Ne Kadar Olmuştur?
 
Genelde deprem üssüni kos adası açıkları ile bodrum açıkları arasında gösteriyorlar.
 
Dalgaların bazı yerlerde yatları filan sürüklemesine ve yan yatırmasına bakılırsa 50-60 cm civarlarında olması muhtemel.
 
Neden bunu söylüyorum biliyor musunuz?
 
Çünkü suyun hareket ettirme gücünün büyüklüğünün farkındayım.
 
 
Farkında olan birisi sel gücünden bahsederken yazmıştı onu bu tip doğa olayları konusunda bilgi sahibi olduğu için referans gösteriyorum.
 
Duran deniz suyunda bile ileri hareket ederken diz boyu olduğunda nasıl zorlandığınızı hatırlayın. Bu gücün aktif olarak üstünüze geldiğinde nasıl kitleyici ve potansiyel olarak sürükleyici olabileceğini anlarsınız.
 
Şimdi gelelim bilgilere.
 
Bodrum’da 10 cm yükselme tespit edilmesinin sebebi fay hattının olduğu tsunami hareket ivmelenme noktasına göre korunaklı bir yerde olmasından kaynaklanıyor.
 
Kos şehrinin batısı, Datça körfezinde Karaköy sahili ve Akyarlar kısmında daha çok yüksek dalganın gelmesi muhtemeldir.
 
Bodrum merkez ada arkasında ve deprem yarığının dalgasının çarparak varan bölgesinde olduğu için sadece 10 cm hissedilmiştir.
 
 
Burada da deprem saatinde olan dalga alçalması ve yükselmesi gözükmektedir.
 
20~25 cm alçalma olup 5~10 cm yükselmiş olması 30 cm o bölgede dalga genliği gösterir.
 
Çarpıp azalan bu durum bodrum diğer batı sahillerinde ölçülseydi daha çok görülecektir. Dalganın gücünün yarısını kaybettiği farz edildiğinde 50-60 cm olmasının da mantıklı olmasını göstermektedir.
 
Evet, bu depremde Bodrum merkezde ve çevrede oturup yüksekte yaşayanlar bu konuda şanslıydı.
 
O bölgede olan deprem 40 km civarından daha yakın bir deprem olduğu için ise normalden daha şiddetli hissettiler.
 
Gölcük depremi de öyle çok yüksek değerde ve yere yakın olmuştu.
 
Tüm oradakilere geçmiş olsun dileklerimi diliyorum.
 
Bir dönem orada yine böyle sallantılar olmuştu 4 – 5 arası. Çok sallanması 6.7 ye kadar düşmesine sebep olmuştur.
 
Her ne kadar turist kaçar endişesi yapıldığı için zelzele – deprem yerine yer sarsıntısı söylenmiş ve tsunami yerine deniz yükseldi denilmiş olsa da bu dünya gerçeği olduğu için bu kadar korkulmamalı.
 
Kos’ta da aynı şeyler yaşandı ve bu olayların sınır gibi bir derdi yok.
 
Yani Japonyada deprem olunca Çin ve Amerika sahillerde tsunami yaşadı. Aceh’te ise Somali ve Şili gibi geniş alanda etkisi hissedildi.
 
Tabi onlar daha büyük hadiseler olduğu için daha büyük farkediliyor.
 
Ama bu demek değil 15 cm yükseldi diye temkinli olmadan rahat bir şekilde ilerleyin.
 
Öyle bir durumda yüksek yerlere gitmek veya en azından çok şiddetli bir sallantı değilse hareket etmeyen bir duvara veya ağaca tırmanıp orada arabaların çarpmayacağı şekilde beklemek yararlı olacaktır.
 
Yine de güvenlik önlemini ciddiye alıp daha ciddi yükseltilere gitmek daha yararlı olur.
 
Sağlıcakla kalın, iyi geceler.