Son Dönem Olaylarına İlişkin

Son dönemdeki iki büyük olay sonrası tüm çevreler ve cemaatler ile ilgili bağlarımı askyıa aldım ve uzaktan seyretmeye başladım. Mayıs ayında bilirsiniz olaylar sırasında “hangi taraf haksız ise yok olsun” demiştim. şu anda görüldüğü üzere bu proses insanların üzerinde nasıl işlediğini çok rahatlıkla görebilirsiniz. İlk önce yapılan hatalarda kendimize ders çıkarmayı öğrenmemiz lazım. Şu an ülke bölünmelere başladı ve böyle giderse her insan kadar bölünmeye kadar gidebilir. Bu da bizim için hiç iyi olmaz. (Tek bir iyi yanı olur o da belki olursa daha güçlü ve samimi bağlar ile yeni oluşum oluşabilir) Bu olaylarda dönüm noktası olması için dip noktasına geldiğimizi düşünerek -daha da olmamasını isteyerek- bunları yazıyorum.

Bu yazımda herkes ilk önce bu kesimi okuyarak devam etsin. Çünkü her kesimi eleştirerek ilerleyeceğim için direkt tepki ederek devam etmeyin. Anlayın ona göre diyeceğinizi söyleyin.

Eskiden her türlü cemaati aynı yolun parçaları olarak görür her türlü ideolojik partiyi devlet için çalışır bilirdim. Sonra baktım tüm her birisi kendisini üst ideolojilerden daha büyük tutmuş ve kendi menfaat veya üstünlüklerini kanıtlamak için yarışa gider olmuş. Bu sayede atatürkçü insanlar dini düşman görmüş, cemaatler ise topluluklarını güç olarak devletin üzerindeki nufuzunu arttırmaya çalışmış, devlet işlerine ehli ve işi olmamasına rağmen karışmış ve ak parti de diğer partiler de çalma çırpmayı ve kendi tutumlarını herkese dikte etmeyi görev bilmiştir. Tüm bu yapılanların hepsinde de insanlar hadlerini aşmışlardır. Başkalarının haklarına tecavüz etmiş ve kendi haklarını başkalarından fazla görmüştür. Bu ne dinde ne de yüce vicdan adaletine sığacak bir durumdur. İnsanlar istedikleri gibi seçim yapma ve bu seçimlerden kendisi sorumlu olma durumu ile mutedildir. Kimse kimseyi zorlayamaz.

Başlıklar ve Kısa Açıklamaları:
1) Cemaatçiler (Akıllı ve irade sahibi olarak adım atmalı herkes)
2) Ak parti (Gerçekçi ve dürüst olun)
3) Gezici/Solcular (Hiç bir yer sosyalist olamaz)
4) Tüm kesimlere Tavsiyeler (İnsanlar daha iyi yerlere gittiğinde seçer)

1) Cemaatçiler:

İlk sözüm Cemaatçilere. Cemaat toplulukları Müslümanlığın tebliği ve bu tebliğ sırasında insanların belli ekollerde dini eğitim alması için kurulmuş dernek/vakıflar değil midir? Sizin ne haddinize devlet işlerine karışmak. Evet din devleti değil diye dar-ül harb ilan edildi. Peki ya %85 lik müslüman %60 lık sünni oranını nereye attınız? Siz eğer müslüman çoğunluklu bir ülkede yaşıyorsanız oranın yaşamında da ona göre davranmanız gerekir. Unutmayın ki her davranış eninde sonunda yine kendine döner. Diğerleri ile aranızdaki kavga size yakışıyor mu? Cemaat lideri olarak her yeri kontrol altında tutmaya çalışmak aynı zamanda kendi devletinin içerisinde devleti yok saymaya kadar giden ihtimallerin sebebidir. Devlet kademelerinde insan yetiştirmek ayrı bir olay bir ferdin müslümanlığını tamlamak ayrı olaydır. Eğer birisi kademelerde yetişmek için adım atıyorsa bunu torpiller ve bir cemaatin arkasında bulunması sayesinde yapmamalı. Böyle olursa o cemaatte her türlü geri dönüşe ve devlete isyan ettirilme laflarına hazır olmalı. Bunlar için uzmanlaşmış kişiler ve uzman kurumlar var.

Cemaatlerde bulunan insanlara sesleniyorum. Oradaki yaşadıkları ortamda daha iyi iş yaşam koşulları, daha iyi müslümanlık veya daha iyi bir türkiye için orada bir şeyler ile uğraşıyorsunuz. Peki ya hiç düşündünüz mü bu yaptıklarınız veya savunduklarınız hangi sonuçlara yol açıyor ve kime veya neye hizmet ediyor? Şahsen aklı selim olmak için nice ve çeşitli kitaplar okumaya ve çeşitli çevreleri dinlemeye çalıştım ki sadece bir kesimi bilip o insanlardan farklı olarak insanları bileyim diye. Şimdi söyleyin siz öğretilenler dışında bir şey öğrenmeye kalktınız mı? Çünkü bildiğiniz şeyler bazen doğru olmayabiliyor. Sadece öğretilen şeylerden öğrenmeye çalışırsanız zaten siz onların iradesinin altında bir köle oluyorsunuz. Düşünün ilk emir nedir? Oku. Oku ne demek oku, düşün, anla ve öğren sürecinin ilk aşamasıdır. Yani bunları yapasın ki insan olasın. Diğer türlü olacak olsaydı neden insan olurdunuz, hayvanlardan ne farkınız kalırdı. Düşünmek bir erdem ve insanlara verilmiş bir lütuftur. Siz üstlerin dediklerine sadece evet diyerek bir şey yaparsanız da zaten siz insanlığınızı kaybetmiş veya köle, mankurt tipi insanlara dönüşmüşsünüz demektir. Böyle olunca da zaten sizin gerçekten topluma bir katkı sağlamanızın imkanı kalmıyor. Düşünün, karşı çıkın, eleştirin gerekirse isyan edin. Sonuçta müslümanlıkta günah olarak yapılan her şey sizin de sorumluluğunuza girmiş oluyor ve siz de o cemaatin içerisinde onlardan mesul oluyorsunuz.

2) Ak Parti:

Ak parti saflarındaki kişilere sesleniyorum. Bırakın görmemezlikten gelmeyi ve yalakalık yapmayı. Ancak gerçekçiliğini koruyan yapılar ilerleyebilir. Birisi başbakana gerçek gündemi ve değiştirme gücü yanında insanların özgürlüklerinin kısıtlanması ve fakirleştirilmesi yanında insanların doğayı korumak istemelerini, rantsal değişimleri engellemek istemelerini görmek istemediniz ve bazı ideolojik fikirli insanlar ile olayları bütünleştirip başka yere çektiniz. Evet sonradan olaylar çirkinleşti ve saldırılar oldu ki onları hiç bir zaman tasvip etmem, orada olan asıl olayı kaçırdınız. Evet başka bir grup sizin kuyunuzu kazmak için harekete geçmiş olabilir ama yapılan olaylarda gerçekleri görmediniz. İnsanlar yanlış yapabilir ve işlerde uzman kişiler boşuna okumamışlar senelerce. Evet bir dönem okumuşlar hep belli görüş içerisinde olabilir ama bu demek değil ki o görüş sebebiyle her şeyi sabote etmeye çalışacaklar. Büyük şehirlerin park istatistiklerine bakın yeterince göreceksiniz durumu. Bir yandan da siz parti olarak barıştırıcı olmalısınız. %50 diye ayrıma gitmek aynı zamanda Türkiye’de bile ideolojik olarak birliği sağlamamışsınız ki tüm dünyada diğer insanlar neden sizi tercih etsin ve sevsin. Siz tüm Türkiye ve tüm dünyaya hitap etmelisiniz. Akıl ve bilim’in her zaman yanında olmalı ve “Sezar’ın hakkını Sezar’a” vermelisiniz. Çünkü unutmayın herkesin kendi hakkını aldığı ve siz ileri yönelik iyi adımlar attığınız taktirde daha iyi yerlere geleceksiniz. Cemaatler ile ilgili kısımlar sizin için de geçerli. Çünkü partiyi desteklerken yapılan görmezden gelinen olaylar ile ne kadar büyük vebal aldığınızı her zaman bilmeniz gerekir. Bu başkanınıza söylemediğiniz her gerçek sizin için ileride başarısızlık ve adaletin şaşmasına sebep olacağı için ileride ne kadar kötü şeyler ve bölünmeler olabilir hiç tahmin bile edemiyorum. Her zaman hatırlayın şu anda Ukrayna’da buna benzer bir hareket oldu ve polisler katıldı, insanlar daha saldırgan davrandı ve bu olaylarda hükumet yanlıları kaybetti. Yatın kalkın ülkemizdeki insanların geçmişte mevlanalar hacı bektaş-ı veliler, yunus emre’ler ile sevgi üzerine master yapmış olmalarına dua edin.

3) Geziciler/Solcular:

Geziciler/Solcular’a geleceğim şimdi de. Normalde Gezi eylemleri doğayı korumak ve şiddet sonucu tepki için oldu ilk başlarda. Sonradan geldiğiniz nokta ise şu: Bir kısım devletten nefret eden gruplar ortaya çıktı, bir takım türklerden nefret eden kısım çıktı, bir takım müslümanlardan nefret eden kısım çıktı. Olaylar arasında şiddet karıştı ve polise hava-i fişekler ile saldırılarda bulunuldu. Evet ülkemizde gerçekten doğayı seven ve özgürlükleri seven insanlar olabilir ama bunlar harici gruplarda nefret söylemleri hiç bir zaman haklı olamaz. Evet toplumsal olarak şu an giden olayları görüyoruz ve kızan çıkabiliyor. Mantıklı bir durum. Kişisel özgürlükler, toplumsal özgürlüklerden daha değerlidir. Hem çarşaf giyenler için de öyle hem mini etek giyen için de, namaz kılan için de toteme inanan için de. Akıl savunulacak bir şey ise o zaman şiddeti bırakın akıl ile anlatın. Bazı kesim insanların inançlarına ve akıllı tavırlarına inanıyorum ama çoğunluk ideolojik savaşın pençesinde hareket etti. Sosyalizm denilen şeyin uygulanması imkansız, anarşist düzenin uygulanması ise imkansız ötesi ve yeni ve daha kötü bir sistemin gelmesine ön ayak olur. Sosyalizm neden olmaz bilir misiniz? Çünkü insanlar menfaati sever. Bu yüzden illa herkes mutlak hakka sahip olamayacağı için insanlar her zaman diğerlerini yönetmek için kullanacak bu yönetim biçimini. Anarşizm ise kesinkez olmaz. İnsanlar eğitimli olsalar bile bazı kimseler çıkacak ve menfaatleri eğitimlerinin üstüne çıkacak. Böylelikle dostluk içerisinde olabilecek bir ortam küçük bir fişeklemeyle yangın yerine dönecektir. Dinlere baktığınızda göreceğiniz şu an sistemde yapılan çoğu şeyin yasak olduğunu görürsünüz. Çünkü dinler de bunlara karşı yapıldı ve atalarının bu gibi sistemler ile yönetimleri yanlış dediği için değiştirmeye çalıştı. Sosyalizm denilen şeye benzer yapı onlarda da var. İnsanların eşitliklerinden ırkların eşitliklerinden dem vururlar hep. Tabi bazı kültürel veya sosyolojik konulara kafayı takıp asıl denilenlerin es geçilmesini de anlayamıyorum bazen. Düşünürken şimdiye göre düşünüyorsunuz. Yaşam şartları ve yapılanların nedeni yerine hep bahaneler ile bu böyle yapmış şöyle yapmış deyiveriyorsunuz. Onlardan sonraki toplumsal gelişmelere bir göz atın derim. Her zaman insanlar denktir ve kimsenin kimseyi aşağılamaya hakkı yoktur. Saf dinler sürekli değişime uğratılmış ve kitaplar aynı kalsa bile uygulamalar değişmiştir. Saldırgan ve ırkçı Emevi Hanedanlığı mesela İslamiyetin bölünmesine sebep olmuş ve diğer yerlerde ilerlemesine en büyük engeli teşkil etmiştir. Roma/Bizanslılar da hristiyanlığı değiştirip kendi emelleri için halkı yönetmek için kullanmışlardır. Her yerde asıl din değiştirilip yerine uyarlanmış uygulamalar konulmuştur. Bunu ben de kabul ediyorum fakat siz bunu görmek yerine dinleri görmezden gelen insanlardan olmanız garip. Tüm herkes sadece kendi menfaatini düşünmez. Bu sizin de kabul edebileceğiniz bir şey olması lazım en azından. Tabi burada tüm gezicilere hitap etmiyorum. Orada bulunan ideolojik görüş veya art niyet içerenlere veya occupy hareketi planlayıcılarına söylüyorum.

4) Tüm Kesimlere Hitap Ediyorum:

Tüm kesimlere bir tavsiye vermek istiyorum. İdeolojilerinizden sıyrılın, etrafınızdaki aynı fikirdeki insan ve kaynaklardan uzaklaşın ardından da kenara çekilip her türlü elinizdeki diğer kaynakları ve insanlar ile görüşün. Göreceksiniz ki aslında insanların istedikleri hep aynı fakat farklı yollardan arıyorlar. Göreceksiniz ki aslında insanlar arasındaki en temel farkın menfaatlerindan fazla yardım eden insan ve kendini menfaatlerine adayan insanlar var dünyada. Hep bu iki tarafın savaşı var etrafta ve siz şu an sistemin patronlarına hizmet ederek bu olaylarda egoist bireylere ego katıyorsunuz. Evet gerçekten temiz amaçlar ile bir işe başlayan insanlar olmuş olabilir fakat zamanla sistemde ilerlerken sistemin kirli döngüsünde kirlenen insanlara destek oluyorsunuz. Bu sistemde kapitalizm sistemi olduğu için aslında şu an tamamen dünyadaki insanların çoğuna hakim olan idare sisteminden bahsediyoruz. Bu sistemden daha iyi bir sistem kurulmadıkça veya bu sistemin hareket kabiliyetinin olmadığı bir yerlere fiziksel, ruhsal veya zihinsel olarak varmalıyız ki sistemin yönetimini yenip daha güçlü olmalıyız. Bu sayede ülkemiz lider ülke olabilir ve insanlar da bizi sevip sayabilir. Ülkemiz ilk önce kendi içinde barışı sağlamalı ki insanlar bizi örnek almalı. Şimdi baktıklarında ne doğruyu gören ne de birlik içerisinde bir ülke var. Doğrudur insanlar arasında gerçekten iyi/kötü herkeste farklıdır. Algılar ile davranışları karıştırmayalım. İnancı olan kendine kalsın. İnsanlar hiç bir zaman tek görüşe sahip olmadılar ve olamazlar da. Davranışlar ne kadar olumlu ve olumlulaştıracak şekilde olursa siz de o kadar gelecek sahibi olursunuz. Sonuçta güçlü ve hareketli bünyeler daha kısa yaşar, dinozor gibi bünyeler de yavaş ama sağlam yaşarlar. Bunu da asla unutmayın. Tabi canlı bünyenin hareketli olanı daha çok değiştiği için de daha başarılı olma ihtimali vardır. Bu dünya’nın düzenidir.

Kavgalar ancak başkalarına yarar. En kötü barış en iyi savaştan iyidir. Şimdi en önemli konu devlet içerisinde adalet sağlanması, doğanın, hayvanların korunması sağlanmalı ve sistemin temiz bir döngüye sokulması gerekmektedir. Diğer türlü kavgalar ile bölünmeye başlayan ülke her türlü parçalanıp böl, parçala, yönet ile yöneten gruplara emanet olacak. Dünden razı olan bazı gruplar da bu konuda adımlar atmaya çalışacaktır. Unutmayın. Ülkemiz 100 sene evvel büyük bir savaş atlattı. Burada topraklarımızı her an yine almak isteyen ve bu emelde çalışan insanlar var. Birlik içerisinde olduğumuzda ancak dirlik içerisinde olabiliriz. Bugün yaşadığımız en ayrık gün olarak görmek istiyorum. Bu günden sonra herkesin daha bir, daha anlayışlı, daha akıllı ve daha eğitimli olmasını diliyorum. Umarım bu günlerde insanların yaptıkları gerçekleri görüp ona göre daha gerçekçi adımlar atarsınız. Yaşanan olaylar bize buz dağlarının altını görmemizi sağladı. Rotamızı daha salim bir bölgeye çekelim ve ilerleyelim. Hedefimiz daha sıcak denizler (fikirler) olsun. Daha çok şey söylenebilir ancak dilim ve gücüm bu kadarına yetti. Dinlenmeye çekiliyorum. Artık başka yazılara. Sağlıcakla kalın. İyi geceler…

Yorum bırakın